Bölüm 200 Aiko Gelişme Parça 2

avatar
585 1

Yeşil Karga - Bölüm 200 Aiko Gelişme Parça 2


Bölüm 200

 Geçen zamanın sonucunda Gri cadıya katılmayı herkes kabul etti. Benim kabul etme nedenim eğer yanlış bir yöne doğru gitmeye başlarlarsa bunu durdurmak. Ailemin yaşadığı bu toprakların hüzünle boğulmasına izin verecek değilim. Hele ki bunu yapabilecek gücüm varken. Ae'yi tehdit ettiğim günün üzerinden 3 ay geçti. Tehdidimden sonra sadece güldü ve cevap vermedi. Ah şu an evimde uzanıyorum ve hala kitabımı bitiremedim ama yaklaştığımı biliyorum. Hmmmm yanlış hatırlamıyorsam bugün bir tür toplantımız vardı. Geç kalacağım gitmeliyim.


'Anne!! Ben gidiyorum muhtemelen birkaç güne geri dönerim.'


'Yine şu arkadaşlarınla mı buluşacaksın?'


'Evet'


'Bir gün onları buraya getirirsen hayali olup olmadıkları konusunda tartışmayı bırakabiliriz.'


'Çıktımmmmmm!!!'


Dışarı çıkıp temiz havayı içime çektikten sonra bağırdım.


'Heyyyy Bell gidiyoruz buraya gel!!!!'


'Waaaaaaaa' 


İnce ve güçlü bir ses gök yüzünde yankılandı ve bulutları yararak benim sevimli, güçlü, güzel ankam yanıma indi. Evet bir anka 2 ay önce Avcı hakkında araştırma yaparken bir dağ da yaralı bir şekilde buldum. Yardım ettikten sonra onu bıraktım beni fazla sevmiş olacak ki benimle geldi. Yetişkin bir anka olduğu için beni kolayca etrafta gezdirebiliyor. Hahahah oldukça şanslıyım. Bell'in suratını biraz sevdikten sonra güçlü gözüken ama oldukça yumuşak olan kızıl tüylerinde elimi gezdirip sırtına atladım.


'GİDELİM'


'WAAAA' 


Birkaç saatin sonunda beyaz kayaya varıp toplantı yapacağız yere gelmeyi başardım ama gördüğüm kadarıyla birazcık geç kaldım.


'Ahh Üzgünüm geç kaldım. Yaşlı bir kadına yardım ediyordum bu yüzden geciktim. Unuttuğumdan falan değil yani.'


Diğerleri taş bir masanın etrafında oturuyordu başlarını bana çevirip bariz yalana gülüyorlardı. Gri de gülümsüyordu.


'Önemli değil Aiko çok da geç kalmadın zaten ve asıl önemli kısma geçmedik daha.'


Düşününce burası olmak istemediğim bir yer hepsinin kendince başarmak istediği büyük bir şey var onların yanında benim istediğim bir şey yok. Peki beni burada olmaya iten ne? Çok basit benim, ailemin ve daha fazlasının normal ve basit hayatlarımızı tamamen yok etme potansiyeline sahipler. Burada olmalıyım ki bunu engelleme şansımı elimde olsun.


Açıkçası onlara nazaran güçlü biri değilim gri neden beni istedi bilmiyorum ama bu fırsatı kullanacağım. Sonuna kadar onlarla olacağım ki onları istediğim yöne çekeyim. Yok etme gücü oldukları gibi çok daha güzel yapma gücüne de sahipler. Onları kullanacağım. Arka plandan onları manipüle ederek amacıma ulaşabilirim ama asıl sorun Ae ile Gri cadı Alvoran ikisini de manipüle edebileceğimi sanmıyorum en azından şu an için. Daha ne kadar güçleneceğim bilmiyorum ama elimden geleni yapacağım. Toplantımız birkaç saat sürdü. Herkes avcı hakkında bulabildiği bilgileri paylaştı. Bize karşı tehdit oluşturabileceği için onu araştırıyorduk. Pek kayda değer bir bilgi bulamadığımız kısa süren konuşmalardan belliydi.


Konuşulacak bir şey kalmadı sanırım. Gri hepimizi yavaşça süzüp konuşmaya başladı.


'Her biriniz kendi alanında gerçekten iyisiniz ama seviye olarak bana yakın olan tek kişi Aemulor. Bu yüzden size bir teklifim var. Hepinizi güçlendirecek bir teklif.'


Bu konuşmanın gideceği yönü pek sevmedim. Hemen önünde duran cadı şapkasını masadan alıp elini içine soktu. Dört tane küçük parşömen çıkarıp bize döndü ve konuşmaya devam etti.


'Her birinde birer harf yazılı size uyacak ve sizi yüceltecek' Bildiğiniz aksine bu harflerin anlamları var. Runik dil olarak biliniyor. Bunları açıp okuyabilirseniz güç kazanacaksınız ama yan etkileri olabilir ya da olmayabilir tam olarak emin değilim. Ayrıca bir şartım var bunları alacaksanız sizin için yaptırdığım cadı elbiselerini, pelerinleri ve şapkaları alacaksınız.'


Neden böyle tuhaf bir şartı var bilmiyorum ama içimde kötü bir his var. Herkesin düşünmek için zamana ihti---


'Ae?'


Şaşkındım çünkü Ae bir an bile düşünmeden yerinden kalkıp Gri yani Alvoran'a yaklaşıp elini uzattı. Alvoran gülümseyip yeşil olan parşömeni ona verirken konuşmaya başladı.


'Yeşil cadı Kıskançlığın ve Açlığın cadısı.'


Hmmm neden böyle bir şey söyledi. Ben şaşkınca izlerken Avenir parşömeni almak için yaklaştı. Alvoran kızıl parşömeni ona verirken konuşmaya devam etti.


'Kızıl cadı Ölümün ve Aşkın cadısı'


Aria ve ben en sona kaldık ama biraz düşünmenin ardından Aria da parşömeni almak için yaklaştı ve mavi parşömeni aldı.


'Mavi cadı Barışın ve Huzurun cadısı'


Gri bakışlarını bana çevirdi. Benim de almamı istediği açık ama fazla bilinmeyen var. Daha çok güçlenmek tabii ki işime gelir ama içinde ki kötü his kaybolmuyor.


'Söylesene gri diyelim ki bunu kabul ettim ve gücü aldım. Bunu geri döndürmenin bir yolu var mı?'


'Hayır.'


Tahmin etmiştim. Bunu kesinlikle istemiyorum ama hepsi güçlenirken geri de kalırsam istediklerimi gerçekleştirmem imkansız olur. Başka seçeneğim yok sanırım.


Yaklaşıp mor parşömeni aldım.


'Mor Cadı Hilenin ve Yalanın cadısı ve aynı zamanda ----------'


Hmmm Hile ve yalan mı bu nasıl bir saçmalık ama bana uymuyor değil bu bir yana son kısımda söylediğini anlamadım farklı bir dilde mi söyledi. 


'Son kısmı tekrarlar mısın?'


Herkes şaşkınca bana bakıyordu ve Alvoran cevap verdi.


'Neden bahsediyorsun bir şey demedim.'


'?_?'


Ben iyi miyim? Kesinlikle iyiyim. Hmmmm. Alvoran konuşmaya devam etti.


'Bu bir yana parşömeni açtığınız gördüğünüz şeyi okumaya çalışın güç içinize akacaktır. Ayrıca kullandıktan sonra bir süre uyuya kalacaksınız bu yüzden yataktayken falan açın. Evet eşyalarınız çıkışta ki sandıklardan alabilirsiniz her biriniz için bir sandık yaptım. Artık dağılabiliriz.'


Diğerleri pek konuşmadan ayrıldılar geriye sadece ben ve gri kaldık.


'Alvoran  sen parşömenleri verirken bir şeyler söyledin her birimizin ne cadısı olduğunu.'


'Hahahah duymaman gereken şeyler duyuyorsun gerçekten de seni çağırmakta haklıydım. Neden bilmiyorum ama duyuların fazla gelişmiş. Evet söyledim. Benimkini mi merak ettin?'


Anlamadığım kısmı söylemekten kaçıyor öyle olsun.


'Evet.'


'Gri cadı Varoluşun ve Sonun Cadısı'


'Tahmin etmiştim.'


'Bu bir yana Yeşil yani Aemulor bir ruh yapmaktan bahsetti. Teytonlara karşı kullanabileceğimiz bir silah gibi. Eğer anlattıklarını yapabilirse hepimizi geri de bırakacak bir çocuk yetiştirebiliriz.'


'Alvoran eminim ki sende biliyorsundur ama hatırlatayım aşmamız gereken sınırlar var.'


'Biliyorum ve bunu senin bu genç yaşına rağmen anlaman beni gerçekten etkiliyor ama Teyton'lar bir gün gelecek bir süre onları engelleyebilirim ama benimde bir sınırım var ve biz sadece 5 kişiyiz. Onlar ise sayamayacağımız kadar çok ve aralarında zayıf olarak adlandırılacak kimse yok. Bir koza ihtiyacımız var.'


'Anlıyorum peki sonra görüşürüz.'


'Aiko bir satranç oynuyorsun ama birden fazla taraf var ve tek başınasın. Kazanamayacaksın bu yüzden dikkat et.'


Duygularımın yüzüme yansıması sonucu tahminen ürkütücü görünen çılgın gülümsemem eşliğinde cevap verdim.


'Göreceğiz.'  


.

.

.


Neden birden bire atarlı birine dönüşüyorum bilmiyorum ama rengimi bu kadar belli etmem mantıklı bir hareket değil. Gerçi beni çözmüş gibi davranıyor. Hayır belki de şüphesi var ve beni test etti. Bende ona istediğini verdim. Belki de farklı bir konudan bahsediyordu. Aaaaa sonsuz olasılıklar kafamda dönüp duruyor.


Bu bir yana bir şeyler bilip bunun olmasına izin vermesi ya kendine çok güveniyor ya da yaptığım şeyin yanlış olmadığını düşünüyor olmalı.


'Bell !!!!'


'WAAAAAAA'


Bell'in yüzünü biraz sevdikten sonra sırtına atladım ve cücelere benzeyen isimlerini unuttuğum ırkın yaşadığı yere doğru yola çıktım. Sormam gereken birkaç şey var. Bu ismini unuttuğum kısa boylu ırk büyülü demircilik yapabiliyor. Yani sıradan eşyaları büyülü birer eşya olarak yapabiliyorlar ve birazcık garip bir kokuları var. Neden bilmiyorum ama pek sevmiyorum yine de işim düştüğü için iyi davranmalıyım. Bir günlük bir yolculuğun ardından hedefimize vardık. Tabi arada mola da verdik vermesek daha kısa sürede gelebilirdik ama Bell'i zorlamak istemiyorum. Güzel değişik şekilli evlerinin arasından geçip bir süre önce tanıştığım bir demircinin mekanına girdim. Klasik bir demircinin mekanından pek de farkı yok.


En büyük farkı içeriyi ayarlamış olmalarına rağmen küçük, en azından 1.70 ve üzeri bir boyunuz varsa.


'Selam garip ko---  öhö öhö pardon. Selam küçük ismini unuttuğum ırkın mensubu'


Başını okuduğu kitaptan kaldırıp bana baktı. Evet kitap okuyordu demir dövmesi gerekirken kitap okuyor ilginç.


'Ah sen şu garip büyücüsün yardımın için tekrar sağol.'


'Önemli bir şey değildi demek isterdim ama imp'lerin pususundan seni kurtarmakla kalmadım atına taşıtdığın yükleri de kurtardım. Ahhh ne kadar mükemmelim bir ödülü hak ediyorum bence.'


Gözlerini devirdi ve homurdanarak ayağı kalktı.


'Söyle bakalım küçük kız ne istiyorsun ?'


'Fazla bir şey değil aslında ilk olarak bilgi almak istiyorum.'


'Dinliyorum.'


'Yapabileceğiniz eşyaların gücü tam olarak neye bağlı?'


'Kullandığımız madenin yanında büyülü olması için kullanacağımız malzemelere bağlı. Mesela bana 100 tane imp özü getirirsen oldukça güçlü bir silah yapabilirim.'


'Hmmm Peki bir ruh getirsem ne yapabilirsin?'


Bakışları keskinleşti sanırım sormamam gereken bir şey sordum.


'Küçük büyücü kız hepimizin aşmaması gereken sınırlar vardır ve o da bizim sınırımız.'


'İstediğim cevabı aldım teşekkürler neden ırkınıza cüce denmediğini anlayamadığım ırk.'


Daha fazla konuşmadan oradan ayrıldım. Sanırım bu Avcı'nın kullandığı kılıçla ilgili teorimi doğruluyor.


Hmmmmmmmmmmmmmm.


'Sanırım parşömeni açma zamanım geldi ama önce eve gitmeliyim.'


.

.

.


Sonunda ev de yatağımdayım, açalım bakalım.


Bir harf ama daha önce görmediğim bir harf hmm zihnime bir tür büyü akıyor gibi hissediyorum. Gözl----


.

.

.


Hmmm biri elimden tutuyor neredeyim ben?


'Anne nereye gidiyoruz.'


Kızıl kısa saçlı küçük bir kız elimden tutuyor hissedebiliyorum ama konuşmak istediğim de sesim çıkmıyor.


'Tabii ki de söylemeyeceğim Melia biraz daha meraklan hihi'


'AAAA BİLMEK İSTİYORUM'


'Söylemeyeceğim'


Melia mı? Bu kız, ben nerde---



Nefes nefese gözlerimi araladım. Vücudum güçsüzdü sanki bütün gücüm emilmiş gibiydi. fazla zayıf düştüm yan etki olmalı. Nefes alması bile zor geliyor.


Ama en önemlisi o rüya da neydi?


.

.

.


Aradan geçen birkaç hafta da daha fazla değişik rüya gördüm sonradan çözdüm ki bunlar rüya değil gelecekten parçalardı.


Parşömeni kullanmam ile  beraber güçlerim inanılmaz arttı ama en önemlisi kontrol edemediğim bu gelecek görüşünü kazandım...



Devam Edecek  







Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44331 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr