Bölüm 194 O Burada

avatar
645 1

Yeşil Karga - Bölüm 194 O Burada


Bölüm 194

Parça 1


Kazeru'nun konuşmasından beri yaklaşık iki saat geçmişti ki yakaladıkları kişi gözlerini araladı. Karanlık bir odadaydı hiçbir şey göremiyordu ya da hareket edemiyordu. Büyüsü bedenin çekilmiş gibi hissediyordu belki de gerçekten öyleydi emin değildi. Etrafı iyice süzüyordu belki bir ışık tanesi görme umuduyla ama hemen karşısında beliren bir çift yeşil göz onu ürkütmeyi başardı.

'Nasıl, nereden, ne şekilde ve nasıl bir güçlü sardırmayı planlıyorsunuz?'

'Ne saç--'

Suratına yediği tekmeyle bir dişinin ağzından fırladığını acıyla beraber fark edebildi.

'Gereksiz konuşma ve verebildiğin kadarıyla sorularıma cevap ver.'

'Hahaaha bu tarz bir işkence benim üzerimde bir işe yaramaz seni yeşil gözlü manyak'

Karanlıkta beliren bir çift mor gözün kıkırdaması oldukça ürkütücüydü. Bu gözlerin sahibi tiz bir sesle cevap verdi.

'Biliyorum'

Ona doğru uzanan iki kolu karanlık olmasına rağmen garip bir şekilde görebiliyordu. Bu kollar gereğinden fazla uzundu ve giderek daha korkutucu oluyorlardı. Tırnaklar ince birer pençeyi andırmaya başladılar ve giderek uzuyorlardı.

O kadar uzadılar ki vücudunun etrafını sararak onu giderek sıkıştırıyorlardı. Cesur davranıyordu ama korku direk kalbine işlemeye başlamıştı. Derin derin nefes almaya başladığında gözünün önünde kalbinin derinliklerinde saklanan korkularından imgeler görmeye başladı.

'Kes şunu'

İmgeler giderek daha gerçekçi bir hal alıp giderek daha korkunç oluyorlardı.

'KES ŞUNU!!!'

Kalbi deli gibi atıyordu her an patlayacak gibiydi. İmgeler durmuştu. Gözlerini kapayıp açtığında ıssız gri tonların hakim olduğu bir yerde buldu kendini. Hareket edebiliyordu. Ayağa kalkıp vücuduna baktı. Hiçbir sorun yoktu. Çeliğin sürtünürken çıkardığı sesi duyup etrafına baktı. Hiçbir şey yoktu ama ses giderek yakınlaşıyordu. Yerde bir şey sürükleniyordu bu kesindi ama gözüken hiçbir şey yoktu.

'Korkuyor musun?'

Duyduğu boğuk sesten dolayı donup kaldı cevap veremedi. Kaçmak için vücudunu harekete geçirmek istedi ama vücudunu sarmış yeşil zincirlerden dolayı hareket edemiyordu. Bulanık bir görüntü gözlerinin önünde beliriverdi. Bu görüntü her saniye giderek netleşiyordu. İlk fark edebildiği şey yerde sürüklenen devasa oraktı ve sonraysa onu sürükleyen siyah bir pelerin. Elleri ve ayakları yoktu. Orağı tutan şey pelerinin uzun kolları gibiydi. Havada süzülerek yaklaşıyordu. Simsiyah pelerinin içinde parlayan yeşil gözler her şeyden daha ürkütücü gelmeye başlamıştı. Duymaya başladığı kanat çırpma sesleri korkusunu bir anlığına unutmasına yardımcı olmuştu ama gözlerini gökyüzüne çevirdiğinde her bir yandan yaklaşan kargalar gökyüzünden gelen ışığın önünü kestiğinde kendini tekrar kapkaranlık bir yerde buldu. Yine karşısında bir çift yeşil göz vardı. Kanat sesleri giderek yaklaşıyordu ve birkaç saniye sonra hedeflerinin etrafını sarıp yavaşça sivri gagalarını ona geçirmeye başladılar. Bazen ısırıp etinden küçük bir parça koparıyorlardı.

Her şeyden geriye kalan tek şey sadece kendisinin duyabildiği bitmeyen çığlıklardı. Kazeru ve Alya bulundukları kulübeden çıktığında diğerleri onları merakla izliyorlardı. Melia konuşmaya başladı.

'Hiç sesiniz çıkmadı. Bir şeyler öğrendiniz mi?'

Alya kibirlice gülümseyip cevap vereceği sırada Kazeru cevap vermek için önce davrandı.

'Düşmanımız burada değil bir tür portaldan geçip buraya geliyorlar. Devasa bir ordu her an buraya geçmeye hazır bir şekilde portalın etrafına konuşlanmış durumdalar. 12'li diye bahsedilen bir grupları var anlaşılan geriye sadece 5 tanesi kalmış diğerleri bizim tarafımızdan öldürülmüş. Anlaşılan Azul beklemeye geçmelerini söylemiş ama 5'liden biri kendi kafasına göre davranıp adamlarını buraya yolladı. Kendisinin nerede olduğuna dair bir şey öğrenemedik. Geri kalan bilgiler pek işe yarayacak şeyler değil. Biraz dinlenmeliyim yorgun hissediyorum.'

Kazeru daha önce Felina'nın kaldığı eve gidip eski yatağa uzandı. Öğrendiği her şeyi aklından geçirirken Azul'un yanında ki peri aklına takıldı.

'Riraru Kleio'yu tanıyor musun?'

Kazeru'nun alnında oturan Riraru cevap verdi.

'Fazla değil'

'Peki saldırabilen bir peri konusunda ne kadar endişelenmem gerekir?'

'Endişelenmene gerek yok abi ben seninle olduğum sürece seni ondan koruyacağım ama senin peşinden geleceğini sanmıyorum ya da bir başka insanın. Eğer birinin peşine düşecekse bu açıkça benim.'

Kazeru gülümseyip cevap verdi.

'Ben seni kollarım sen beni ama önce biraz uyumalıyım kafam fazla dolu.'

Kazeru gözlerini kapayıp yaşanan, yaşanmakta olan ve yaşanacak olan hakkında ki düşüncelerinden kısa süreliğine olsa kurtulmak istedi. Tüm bunlar yaşanırken yaralılarla ilgilenmeyi bitiren Vinilia ve Reiko tekrar ellerine geçen pusulaları inceliyorlardı. Ay ve diğer yarı-insanlar cesetleri kasabadan çıkartıp yakıyorlardı. Melia ve Alya bir şeyler konuşuyorlardı. Yalnız kalmak isteyen Felina ise batan güneşi bir evin çatısından izliyordu. Ağlayıp sızlaması onun daha iyi hissetmeye başlamasına neden oldu. Oturduğu yerden kalkıp doğruldu. Sağ yumruğunu sıkıp kaldırdı ve daha sonra açıp boş gözüken avucuna baktı.

'Hala elimde tutunabileceğim şeyler var hala sığınabilecek bir yer var.

Acınası olmayı bırak FELİNA.

Dramatik olmayı bırak FEL-- KRALİÇE

Ejderha kral bir tarih yazdı ve herkesin ona saygı duymasını sağladı. Onun soyundan gelen biri olarak bunun sorumluluğunu almalıyım.

Tarih beni ne Felina olarak ne de kraliçe olarak hatırlayacak. Tarih beni Ejderha Kraliçe olarak hatırlayacak.'

Güneşin batışıyla çöken karanlığın içinde Felina'nın ejderha gözleri parlıyordu.


Parça 2

Ustasını elinden bir kez daha kaçıran genç kızıl cadı onların ışınlanışını izledikten sonra bir iç çekip bir ağcın kenarına oturdu.

'Hiçbir şey hatırlamaması birazcık problem olacak ama çözülemeyecek bir problem değil.'

Genç cadı gözlerini kapayıp eskileri düşündü. O ve iki arkadaşının nasıl beraber büyüdüğünü nasıl ustaları ile tanıştıklarını nasıl güçlerini aldığını. Büyü gücüne sahip olmadan doğan biriydi ama iki çok sevdiği arkadaşı da onun aksine muazzam büyü güçlerine sahiptiler öyle ki bu iki arkadaşı ikiz ejderhalar olarak biliniyorlardı. İkiz kardeşler Mei ve Mai. O ikizler ve genç cadı Yuu tarafından eğitilmişlerdi. Bu zamanları güzel zamanlarıydı hepsi için ama Yuu'nun ölümünden sonra her şey tersine dönmüştü. Yaşanan birçok olayın sonunda Mei ve Mai siyah meresim deneylerine maruz kalarak birer ikiz kısa kılıca hapsolmuşlardı. Genç cadı ise Yuu'nun ölümünden sonra kaybolmuş hissediyordu. Her şey anlamsızlaşmıştı.

Dünyası renklerini kaybetmişti. Yuu sadece ustası değil hiç tanımadığı ailesiydi. Aradan geçen uzun mu uzun yıllar sonra onu tekrar bulmuştu ve bu kez onu bırakmaya niyeti yoktu. Onun dışında umursadığı bir şey kalmamıştı. Ustasının ona öğrettiği gibi yaşadı, gelişti ve şu an ki olduğu kişi haline geldi.

'Seni geri alacağım ve bu kez Mor'un yoluma çıkmasına izin vermeyeceğim. Geçmişte bir kez beni kandırdı ama ikinci bir sefer olmayacak.'

Oturduğu yerden kalkarken tanıdık bir ses duydu.

'Hadi ama hala bana kızgın olamazsın'

Genç cadı gülümsedi.

'Kendin gelmeyecek kadar korkaksın ama endişelenme senin için geleceğim.'

'Hadi ama eskiden iyi anlaşırdık. Çocukluğundan beri seni tanıyorum.'

'Aiko Meravir'in tarihi kayıtlarına baktım. Baştan aşağı neredeyse her şey yalan. Ne yaptığını biliyorum.'

'Hadi ama sadece tarihin çok az farklı bilinmesini istedim.'

'Meravir'de ki herkese büyü yaptın yaşayan cadılar dahil olmak üzere herkesi etkiledin. Neyse ki ben burada değildim. İşin güzel yanı bunu tekrar yapacak gücün kalmadı.'

'Abartıyorsun'

'Abartıyor muyum? Hahaha sadece büyük savaşta olanlar gerçek bir şekilde bilinseydi Meravir farklı bir yer olurdu.'

'Belki de öyle ama benim istediğim şekilde olması için yanlış bilinmesi daha iyi'

'Her şeyi yönlendirebileceğini düşünüyorsun, her şeyi kontrol edebileceğini düşünüyorsun. Bu yüzden yeşil öldü, bu yüzden Yuu öldü ve şu an tamamen farklı biri olarak hayatta. Şimdi ise onları kazanamayacakları bir savaşa soktun. Kimseyi umursamıyorsun.'

Kısa bir süre sessiz kalan Aiko geç de olsa cevap verdi.

'Haklısın birçok hata yaptım ve bu hataların sonuçları kötü oldu. En iyi arkadaşım ve çocuğu öldü. Daha bir çoğu bu yüzden öldü ama bu kez hata yapmayacağım.'

'Sen bir korkaksın Aiko'

'Hahhaha Yuu'yu kendi oğlum gibi seviyordum. Bebekliğinden beri onunlaydım. Sence onun ölmesinden zevk mi aldım? Sence en iyi arkadaşımın kendi oğlunu öldürmesinden zevk mi aldım? Denedim her şeyi düzeltmeyi her şeyi eski haline getirmeyi ama yapabileceğim bir şey kalmamıştı.'

'Umrumda değil Aiko. Ne kadar kafayı sıyırdığını çok iyi biliyorum. Eğer kendime büyü yapıp çok uzun yıllar uyumamış olsaydım aynı durumda olurdum. Belki farkında değilsin ama şu an bambaşka birisin. Eskiden insanları umursayan, arkadaşlarına önem veren, insanların fiziksel güzelliklerini kıskanan ve bunu yüzlerine söyleyip duran akıllı bir manyağın tekiydin ama şimdi sadece manyağın tekisin. Açıkçası eski sen yeşil öldüğünde öldü. Tüm yaptığın şeylerin sonucunda artık geldiğin nokta da Teyton'lar bir şey yapmaya geldiğinde karşı koyamayız. Bu şansı elimizden aldın.'

'Gri hala hayatta'

'Onunla yüz yüze gelme şansım olmadı ama pek de iyi şeyler duymadım. O da manyağın teki ve mühürlü bir vaziyette.'

Morun kıkırdamasını duyabiliyordu genç cadı.

'Gri renginin ağırbaşlılığı ve sadakati temsil ettiği söylenir ve Gri için sadakat gerçekten önemlidir. Kendisi de böyle biri. Bir efendiye kendini adarsa sonuna kadar sadık olabilecek biri olarak düşünebilirsin. Diğerleri ismini hatırlamıyor ama ben hala hatırlıyorum biliyor musun orijinal cadıların hepsinin ismi A ile başlıyor. Arkadaşlığın A'sı, Aşkın A'sı, Acının A'sı grinin ismi ise Alvoran sadece Alvoran ve onun ki Acının A'sı. İsminin anlamı ise üç tarafı da temsil eden kişi.'

'Burada olmayan biri hakkında bilgiye ihtiyacım yok.'

'Artık var çünkü o Meravir'de'...


Devam Edecek

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43988 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr