Bölüm 192 Karanlık

avatar
627 1

Yeşil Karga - Bölüm 192 Karanlık


Bölüm 192

Parça 1

Kazeru büyük bir öfke ve hızla kılıcını savuruyordu aynı zamanda rakibinin saldırılarını da geri püskürtüyordu. Rakibi ışınlanarak farklı şekillerde saldırıyordu ama aradan geçen birkaç dakika sonucunda Kazeru rakibinin hareketlerine alıştı. Kılıç ve hançerin çarpışması devam ediyordu. Kazeru'nun büyüle kapladığı kılıcının saldırısından sıyrılıp çevik bir hareketle Kazeru'ya yaklaşıp hançerini boğazına doğru savurdu. Kazeru boşta ki sol koluyla elini araya koyup rakibini geri itti. Ardından rakibine doğru sert bir adım atıp burun buruna geldi. Rakibi yerden yükselen sivri kayaları fark edip geri doğru sıçrayarak kaçarken kemerinden çıkardığı küçük bıçakları Kazeru'ya fırlattı. Kazeru'nun kılıcıyla havayı keserek yolladığı büyü dalgası bıçakları dağıtarak rakibine doğru ilerledi. Rakibi ışınlanarak daha da geri çekildiği an Kazeru ortadan kayboldu. Rakibi hançerini arkasına doğru dönerek savurdu Kazeru oradaydı sakin bir adımla kenara çekilip bu dikey kesişten sıyrıldı. O an Kazeru ve rakibi göz göze geldi. Rakibi ilk kez bir duygu gösterip panikledi. Hızla geri doğru ışınlandığı an ışınlandığı yerde sırtından kalbini delen bir kılıç belirdi. Göğsünden kılıcın çıkışını izliyordu ve hızla geri çekilişini. Bakışlarını ileri çevirdi az önce göz göze geldiği Kazeru'nun illüzyon olduğunu şimdi fark edebildi bir anlık paniğe kapılması yanılmasına neden oldu ve görüş açısı hızla değişmeye başladı. Anlık bir acı sonrası kafasının havada süzüldüğünü fark etti ve son olarak kafası ortadan ikiye ayrıldı. Kazeru kılıcını yere doğru savurarak üzerinde ki kandan yerde bir iz oluşturdu. Göğsünde ki küçük delik yavaş yavaşta olsa kapanıyordu. Derin bir nefes alıp diğerlerini bulmaya gideceği sırada,

'Genç Efendi?'

Duyduğu ses yüzünden donup kalmıştı yavaşça arkasını dönüp sesin sahibine baktı.

'Albert?'

Albert'in ruhu hemen bedeninin yanı başında duruyordu. Albert gülümsedi.

'Tam da sizden bekleneceği gibi ruhları bile görebiliyorsunuz.'

Kazeru şaşkındı bir an için olan biteni unutup Albert'e odaklandığında siyah kılıçtan yükselen sığ siyah büyüyü fark etti. Evet avcı kılıcı ruhları görmesini sağlıyordu.

'Albert ben--'

'Genç efendi lütfen diğerlerine yardım edin ve şunu bilin' Başını yavaşça eğip devam etti.

'Sizin için ölmek benim için onurdur.'

'Teşekkürler Albert'

Kazeru hızla oradan uzaklaşıp kasabanın merkezine doğru koşmaya başladı. Çevresinde pek kimse yoktu normal olarak çoğunluk merkez tarafındaydı ama yavaşça birilerini fark etmeye başladı. Merkeze geldiğinde merkez tamamen bir savaş alanını andırıyordu. Bazı evler alev almış yanıyordu. Ölümsüz canavar insanlara saldırıyordu. Ay ve geri kalan yarı-insanlar savaşıyordu ama sayısal olarak düşmana göre çok azdılar. Canavarların arasında Kazeru'nun savaştığı kişiye benzeyen hançerli kullanıcılarda vardı tıpkı birer suikastçi gibiydiler.

'Aaaaa!!!'

Kazeru duyduğu ince çığlığa doğru koştu. Küçük kız daha önce söz verdiği küçük kız, ismi bir an da aklına geldi ilk tanıştıklarında söylemişti küçük kız.

'Asly!!!!'

Onu yemek için yere yatırmış canavarın kafasını tek hamlede kopartıp Asly oradan çekip aldı. Sol eliyle onu tutarken saldıran diğer canavarları da hızla kesti ve buz büyüsüyle dondurup parçaladı. Kazeru Asly'yi yere bırakıp bir yarası olup olmadığına baktı. Küçük kız şoktaydı ve üstü başı kan içindeydi ama bir yarası yoktu en azından fiziksel.

Asly titreyerek konuşmaya başladı.

'Anne, baba onları onları' küçük gözlerinden akan yaşlar konuşmasını zorlaştırıyordu. Kazeru gözlerini arka tarafa doğru çevirdi. Parçalanmış ve bir kısmı yenmiş cesetler her şeyi açıklıyordu.

Kazeru kızı göğsüne yaslayıp sıkıca sarıldı ve bir büyü ile bayılttı. Kızın etrafına bir bariyer örüp güvenli bir yere bıraktıktan sonra. Kılıcını kaldırıp savaşın ortasına atladı. Kılıcını vahşice kullanıyordu. Önüne gelen yaratığı kesip dondurup parçalıyordu. Suikastçiler Kazeru'yu hedef alarak hareket edip etrafını sardıkları sırada

'WAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAA'

Ay'ın kükremesi herkesin bir anlığına dondurmuştu. Ay daha da vahşileşip canavarları yiyecek kadar ileri gitmeye başladı. Suikastçiler bunun etkisinden çıktıkları sırada yıldırımlar saçan bir anka Kazeru'nun etrafını sarıyordu. Onlara hiçbir fırsat vermeden sadece 2 saniye de etrafında ki tüm suikastçileri öldürdü. Canavarlar, Ay ve yarı-insanlar tarafından tamamen bastırılmaya başlandığı için en azından merkezin kontrolünü alıyorlardı.

Kazerı yıldırım modundan çıkıp diğer yerlere gideceği sırada sesler duymaya başladı.

'Yardım et!!!'

'Ölmek istemiyorum.'

'Anneeeeee'

'aaaaaaaaa'

Öldüğünün farkında olmayan ruhların yardım çığlıkları Kazeru'nun etrafını sarıyordu.

'Söz vermiştin!!'

Direk zihnine hücum eden bu sesleri bastıramıyordu. Acıyla başını tutup hafifçe başını eğdi.

'Susun!'

Sesler giderek artıyordu.

'Susun!!!'

Sesler dayanılmayacak bir seviyede şiddetleniyordu.

'KAPAYIN ÇENENİZİ!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!'

Kazeru'nun bedenin yükselen yeşil büyü bir karga şeklini alarak göğe doğru yükselip kanatlarını açtı. Karga acı çekiyor gibi görünüyordu tıpkı Kazeru gibi. Siyah kılıçtan aniden yükselen siyah bir büyü kargayı bir zincirle sarıp sarmalamaya başladığı sırada Kazeru'nun acısı daha arttı. Dizlerinin üstüne çöktü.

'AAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAA'

Kazeru biliyordu bir şey ya da birileri onu bu acıyı çekmeye zorluyordu. Bu kadar basit bir şekilde kontrolden çıkması normal bir durum değildi biri ya da birileri durumu manipüle ediyordu.

'Yardıma mı ihtiyacın var?'

Kazeru başını acıyla kaldırıp önce ona uzanan ele ve sonraya uzatan kişiye baktı. Mor renkte ki cadı şapkası kimliğini ele veriyordu.

'Kesinlikle yardıma ihtiyacın var izin verirsen sana yardım edeceğim tek yapman elimi tutup bunu kabul etmen.'

Kazeru artık düşünemeyecek kadar acı çekiyordu ama yine de elini kaldırdı ve bütün bu acıdan kurtulmak için elini uzattığı sırada siyah zincirler elini sarıp ilerlemesini engellemeye çalışıyordu ama Kazeru durmuyordu.

El giderek yaklaşırken Aiko'nun ifadesi giderek daha da heyecanlı bir hal alıyordu.

'Hadi yapabilirsin sadece biraz daha ve tüm acılarından arınacaksın'

Zincirler giderek güçleniyordu ama Kazeru'yu durdurmaya yetmiyordu ve eli iyice yaklaştığında...


Parça 2

Melia Kazeru'nun verdiği pelerini giyip hızla Felina'ların olduğu yere koşmaya başladı. Suikastçilerden birkaçının onu izlediği fark etti. Aralarından biri hançeri çekerek üzerine atıldı. Melia koşmayı durdurmadan ona geleni hedef alarak bir alev topu fırlattı ama aniden beliren büyüsel bir kalkan alev topunu durdurdu. Suikastçinin serçe parmağında takılı olan yüzük parlıyordu. Melia koşmayı durduğu sırada diğer suikatçilerde farklı açılardan üzerine atladı. Melia beklenmedik bir şey yapıp iki eliyle sertçe yanaklarına vurduktan sonra kafasını kaldırıp bağırdı.

'Benim adım Melia Lisg Olmos'

Sağ elini hızlıca kaldırıp kafasın etrafında bir tur çevirdiğinde yaklaşan suikastçiler kendilerini bir alev hortumunun içinde buldular çıkmak istediler ama hortum giderek daha güçlenip hızlanıyordu ve onların yanarken çıkardığı acı çığlıklar beraber kısa bir süre sonra son buldu. Etrafa saçılan külleri onlardan geriye kalan son şeylerdi. Melia koşmaya devam ederken karşısına çıkan ölümsüz yaratıkları alevden zincirlere sarıp yakıyordu. Bu tarz bir büyüyü kızıl sayesinde öğrenmişti. Köşeden döndüğünde aradığı ev karşısındaydı ama evin önünde ki manzara görmeyi beklediği bir sahne değildi. Toprak zemin bir kan gölüne dönmüştü. Vahşice parçalanan ve delinen cesetlerle doluydu yer bir çoğu suikastçilere aitti. İlk bakışta bunu yapanın bir yarı-insan olduğunu anlamak zor değildi ama durum öyle değildi. Ceset parçalarının ortasında biri duruyordu. Uzun sarı saçları kanla boyanmıştı beyaz teni de öyle Melia yavaşça yaklaşırken konuşmaya başladı.

'Reiko'...


Parça 3

Reiko, Melia ayrıldıktan sonra Felina'yla biraz konuşup evin önüne çıktı bir süre sonra duyulan sesler üzerine paniklediği sırada evin etrafının sarıldığını anlaması zor olmadı. Daha o anlayamadan önünde beliren biri hançerini boğazını kesmek için savurmuştu bile. Felina hançeri durdurup savuran kişinin bileğini kırıp yere serdikten sonra Reiko kendine gelebildi. Felina Reiko'nun önünde durup etrafı kestikten sonra dönüşmeye çalıştı ama nedense başarısız olmuştu. Suikastçiler hep birlikte saldırmaya başladılar Felina savunma pozisyonundaydı. Reiko yer altından çıkardığı ağaç kökleriyle saldırmaya başladı. Felina'da gelen saldırılara karşı duruyordu. Ufak tefek çizikler alsa da önemli bir zarar almıyordu ama fark etmediği bir açıdan koluna saplanan hançer hareketlerini durdurmuştu. Bütün vücudu kaskatı kesilmişti Reiko yardım etmek için hamle yapmak istediğinde sırtından saplanan hançerlere aynı tecrübeyi yaşamak zorunda kaldı. Felina gücünü toplamaya çalışıyordu. Suikastçiler işlerini bitirmek için saldırdığında Felina hiçbir şeye aldırış etmeden Reiko'yu yere yatırıp üzerine kapaklandı.

Sırtına saplanan hançerlere aldırış etmeden burun buruna olduğu Reiko'ya bakıp gülümsedi.

'En azından tek bir arkadaşımı/kardeşimi korumayı becerebilmeliyim.'

Sözlerinden sonra kendinden geçmişti ama bedeni Reiko'nun üzerinden çekilmiyordu ya da düşmüyordu. Reiko'nun çağırdığı kökler yerden yükselerek suikastçileri dağıttı. Çok daha erken bir yami no cage kullanmak istemişti ama bunun Felina'ya zarar verip vermeyeceğini bilmiyordu bu yüzden yapmadı. Felina'yı nazikçe üzerinden çekip etraflarını kökler sarıp hızlıca saplanan hançerleri büyü ile çıkartıp iyileştirme büyüsü uyguladı. Tüm bunlar birkaç saniye sürmüştü. Kökleri çekip etrafına baktı suikastçiler tekrar atıldılar.

Reiko kökleri harekete geçirdiği sırada Yami no cage ilk kez kullandığı zaman ki ana benzer bir an yaşadı ve zihnine akan sözleri haykırdı.

'Limerior: Yami no Enhancement'

Ağaç kökleri siyaha bürünmüşlerdi ve birer dokunaç benzeri bir hal almışlardı. Siyah ve uğursuz gözüküyorlardı. Bu dokunaçlar Reiko'nun adeta duygularıyla hareket ediyorlardı çünkü vahşice suikasatçilere saldırıyorlardı. Bir dokunaç hızlıca bir suikastçiyi göğsünden delip vücudunu sıkıp parçalamaya başladı. Bir tanesi bir suikastçiyi yerden yere vuruyordu. Bir tanesi boğuyordu. Bir tanesi direk parçalıyordu. Çok kısa bir sürede bütün suikastçiler ölü vermişti. Dokunaçlar cesetlerin ve parçalarını Reiko'nun etrafını toplayıp yavaşça ortadan kaybolmuşlardı. Reiko öylece duruyordu. Güzel altın sarısı saçları kana bulanmıştı.

Beyaz teni kana bulanmıştı. Reiko donuk gözlerle etrafına baktı ve gülümsedi.

'Reiko?'

Duyduğu sese doğru döndüğünde sesin sahibi Melia'ydı.

'Reiko burada ne oldu?'

Reiko dudaklarını araladı ve sakince cevap verdi.

'Hiçbir şey'...


Devam Edecek

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44312 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr