Bölüm 167 Kaderde ki Karşılaşma

avatar
845 2

Yeşil Karga - Bölüm 167 Kaderde ki Karşılaşma


Bölüm 167

Nereye ışınlandım?

Emin değilim. Sonuçta rastgele bir şekilde ışınlandım. Zihnim karma karışık anlaşılan öğrendiklerim ağır geldi. Kabul etmesi kolay şeyler duymadım. Haha belki de kabul etmemeliyim. Sahte biri olduğumu söyledi ama ben öyle düşünmüyorum yine de gerçek miyim bilmiyorum. Bu da beni korkutuyor. Tıpkı bir illüzyonmuşum gibi hissettiriyor. İllüzyonlar da fark edene kadar gerçektir ama bir kez fark edildiklerinde artık kötü bir taklitten öteye geçemezler.

Peki ben fark edilen bir illüzyon muyum?

Bilmiyorum.

Bilmek istemiyorum.

Sadece biraz daha olduğum gibi kalmak istiyorum.

Bunlar bir yana üzerimde ki ağırlık garip bir şekilde her geçen saniye azalıyor. Belki de yalnız kalmak düşündüğümden daha iyidir. Bu dramatikliğim bir yana burası bir ormanın olması gerekenden daha soğuk ve etrafta kar bile yok. Verdiğim nefesi görebilmem bu soğuğun en büyük kanıtı. Yine de pek doğal bir soğuk gibi hissettirmiyor. Belki de saçma duygusal durumum yüzünden hislerim saçmalamaya başladı. Yine de bir şeylerin garip hissettirdiğinden eminim. Sakinleşip hislerimi tekrar bilemeliyim.

'...'

Evet artık eminim bu soğuk normal değil biri ya da birileri buna sebep oluyor. Böyle bir olaya denk gelmem tesadüf mü? Yoksa arkasında biri mi var? Birazdan öğreneceğim. Bu arada Merry ortalıktan kayboldu sesini bile duymuyorum garip. Bu iyi bir şey mi yoksa kötü bir şey mi emin değilim. Evet emin değilim ama emin olduğum bir şey var o da kılıcımı geri de bırakmak büyük bir aptallıktı. Belki de geri ışınlanıp onu almalıyım ama söylenip duracaktır.

'Hmmmmm'

Etrafa bir tür büyü yayılmaya başladı ve bir tür bariyere benziyor. Garip bir his veriyor. Hoşuma gitmedi. Biraz üzerine düşününce tüm bunların bir tesadüf olması imkansız gibi geliyor yani tüm bunlar Aiko'nun planı olabilir. Merry kaybolduğundan beri, hayır kılıcımdan ilk kez bu kadar uzaklaştığım yüzünden olacak ki oldukça rahat hissediyorum. Ne kafam da garip sesler var ne de üzerimde bir ağırlık var. Şimdi düşününce tüm bunlar Aiko'nun istediği şeyler olabilir. Önce bana yeni bir şey öğretti sonra bana her şeyi anlattı. Gerçi ben bile buraya ışınlanacağımı bilmiyordum ama bunu bilecek biri var öyle değil mi Aiko? Elf'lerin şehrinde kahin bunu ön görebilir. Hayır hayır fazla düşünüyorum. Biraz paranoyaklaştım. Ayrıca neden böyle bir şey istesin ki?

Burada daha fazla kalmak istemiyorum geri ışınlanacağım.

'...'

Ha? Neden hala buradayım. Tekrar denemeliyim.

'...'

Yine olmadı. Acaba büyü mü yapamıyorum?

'...'

Hayır yapabiliyorum kendimi ısıtmak için kullandığım büyü bunun kanıtı. O zaman sorun bu hissettiğim garip bariyer mi?

Bir şey yaklaş--

'LİMERİOR!!!!'

Keskin mavi taşlar hayır bu buz evet bu keskin buzlar son an da durdurdum ama bir dakika buz mu? Ormanın içinden gelen adım sesleri giderek yaklaşıyordu ve işte o an yapbozun kayıp parçası önümde belirdi. Buz büyüsü demek. Belki fazla abartıyorum ama bunun kim olduğunu bildiğime eminim.

'Eismann'

Kan beynime sıçramıştı elimi havaya kaldırdım ve çok güçlü bir patlama büyüsünü ormana indirdim. Etraf ısınması gerekirken daha da soğudu. Patlamadan dolayı oluşan duman hızlıca dağıldı. Her yer donmuştu ve buzla kaplanmıştı.

'Fazla acele-'

Ona sözünü bitirme fırsatı vermeden yanında bitiverdim ve büyüyle kapladığım sağ yumruğumu suratına savurdum. Elim yüzüne varamadan buzdan bir tabakaya çarptı ve geri sekti. Hızlıca geri çekildim. Sağ elim oldukça acıyordu.

Lanet olsun.

İki elimi kaldırıp yukarım da çok büyük bir alev topu oluşturdum ve ona fırlattım. Giydiği pelerinin arasından elini çıkardı. Alev topuna doğru elini savurdu ve bir rüzgar dalgası sanki hiçbir şeymiş gibi alev topunu yok etti. Anka formuna geçtim.

'Hadi ama biraz konuşmama izin ver genç adam.'

Onun sözleri bittiğin de bütün gücümle tam üzerine doğru yapabileceğim en güçlü patlama büyüsünü yaptım. Etrafımızda ki her şey yok oldu orman sadece düz bir alana dönüştü bütün buz eridi ama ona hiçbir şey olmamıştı etrafı buzdan bir bariyerle kaplıydı. Etrafında ki buzdan bariyer rüzgara karışarak yok oldu ve Eismann büyü gücünü serbest bıraktı. İnanılmaz kuvvette bir baskı üzerime bindi. Melia'dan daha güçlü hem de çok daha güçlü ama bu bir şeyi değiştirmiyor. Sağ elini bana doğru kaldırdı ve avucunun içinden doğup gelen buz ışını beni vurmadan iki elimi kaldırdım.

'Limerior!!'

Büyüsü sürekli gelmeye devam ediyor ben de sürekli Limerior'u yeniliyorum ama fazla tutamayacağım. Nedense ışınlanamıyorum ve bu inanılmaz bir dezavantaj ayrıca kılıcım da yanımda değil. Bütün her şey çoktan ayarlandı öyle değil mi? Limerior'u bozup ileri doğru sert bir adım atıp ellerimle toprağı yönlendirip bir kalkan haline getirdim. Bu işe yaramalı evet saldırısını durdurdu şimdi sıra bende. Toprak büyüsünü bozduğum da ardı arkası kesilmeyeceğe benzeyen keskin kenarlı buz parçaları farklı yönlerden üzerime geliyordu. Savunma işini ankaya bırakıp Eismann üzerine koşmaya başladım. Bir an önce bir an önce onu öldürmek istiyorum. Attığım son adımdan sonra bir şey değişti yerden beni yakalamak için yükselen buz oldukça tehlikeli gözüküyor. Kenara çekilip kaçtım ama adım attığım her yerden çıkmaya başladılar. Geri çekildim ve durdular. Bu büyüyü hatırlıyorum Melia Elf'lerin orada ki kule de kullanmıştı bir tuzak büyüsü.

Nasıl nasıl nasıl?

Düşün düşün düşün.

Bir yol bul.

Kazanacağım.

Öldüreceğim.

Yok edeceğim.

'SENİ ÖLDÜRECEĞİM EİSMANN!!!!'

'HAHAHA Tüm motivasyonun buysa boşa çabalama çünkü ben seni öldüreceğim. Her şeyin ortada olduğunu görmüyor musun? Sahne hazır, oyunlar hazır, görmüyor musun? Her şey hazır. Senin ölümünle bu oyun son bulacak. Hmmm ne yapıyorsun genç adam?'

Meraklı bir şekilde bana bakıyor ama konuşarak kazandırdığı zamanın ne kadar aptalca olduğunu birazdan anlayacak. Topraktan yükselen iki kocaman kol onun bakışları arasında yükseliyordu. Onlar yükseltirken ileri doğru sert bir adım attım ve yer sallanmaya başladı.

'Genç adam bu sadece can sıkıcı'

Sözlerini ona yed--

Bir an da her şey dondu. Eğer anka beni korumuyor olsaydı ben de donmuştum. Tek yaptığı parmaklarını şaklatmaktı.

'Bu kadar oyun yeter genç adam dünyaya son bir kez bak çünkü bu son görüşün.'

Etrafımı buz kütleleriyle çevirdi anlaşılan beni kıstırmaya çalışıyor ama hepsini havaya uçuracağım. Sağ elimi büyüyü gerçekleştirmek için kaldırdım ama bir şey sağ kolumu yakaladı. Dirseğimden bütün vücuduma yayılan keskin bir soğuk bedenimi sarıyordu. Geç de olsa fark ettim ki kolumu tamamen dondurdu. Kolum istemsiz bir şekilde yere doğru indi. Büyü ile buzu eritmeye çalışıyorum ama hiçbir işe yaramıyor. Ben bununla uğraşırken ayaklarımdan yukarı doğru yükselen bir soğuk daha hissettim. Evet ayaklarımı da dondurmuştu ve buz giderek yükseliyordu. Ama en kötüsü ankanın kaybolmasıydı. Fiziksel ve mental durumum yüzünden büyüm dengesizleşti ve dağıldı. Bedenimin alt yarısı tamamen buz tuttu. Bir çözüme ihtiyacım var en kötü ihtimalle öleceksem o da benimle gelecek. Yalnız gitmeyeceğim.

Düşün.

Düşün.

Ateş işe yaramıyor ve ankam da gitti.

Ateş.

Anka.

Kule de Melia'nın gücünü aldığım da ilk kez anka formuna geçtim ve o zaman büyüm görkemli bir ateşti. Eğer tekrar o forma geçebilirsem.

Denemeliyim.

Hatırlamalıyım o ateşin nasıl hissettirdiğini, sıcaklığını, vahşiliğini ve en önemlisi yıkıcı gücünü.

'WAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAA!!!!!!'

Bir güneş gibi etrafımda ki her buzu erittim. Hissedebiliyorum.

Vücudumdan yükselen ateş kuşu.

Anka kuşu.

Eismann şaşkınca bana bakıyordu.

Evet başardım.

Bu güçle ona karşı koyabilirim ve onu öldürebilecek bir açık bulabilirim.

'İlginç Melia'nın alev formuna benziyor ama daha farklı onun saçları bile alev alıyordu ama senin sadece büyün şekil değiştirdi ve yaydığı his Melia'nın formundan çok daha farklı.'

Sanki en başından beri beni analiz ediyormuş hissine kapılmaya başladım. Düşününce hiç ciddi bir şekilde saldırmadı. Temkinli hareket ediyor.

İzliyor, inceliyor, analiz ediyor ve karar veriyor.

Yani konuşmalarının aksine beni tamamen ciddiye alıyor.

Sadece büyü ile yaptığımız bir mücadeleyi kazanamayacağım açık bu işi yumruklarımla çözmeliyim ve bu form buna çok uygun olabilir. Anka'nın da desteğini alarak onun üzerine koşmaya başladım. Vücudum tamamen alevle kaplı olduğu ve ateş ankasının gücü sayesiyle attığım basit bir yumruk bile oldukça yıkıcı olacak ama bu form düşündüğümden daha fazla büyü tüketiyor. Uzun süre kalabileceğimi sanmıyorum bu yüzden hızlı olmalıyım. Ona doğru zıpladım ve yarı yolda yumruğumu ona doğru savurdum. Yayılan alev ve güç dalgasını buzdan bir bariyerle durdurdu ama bariyer tamamen parçalandı. Yere iner inmez yanında bitiverdim ve yumruğumu suratının ortasına doğru savurdum. Sol eliyle yumruğumu karşıladı ve durdurdu. Beklenmedik bir şey değil.

Kolumu dondurmayı deniyor bu şu an imkan---

'Ha?'

Sendeledim ve ondan birkaç adım uzaklaştım. Gözlerimi sol koluma çevirdim. Bir an da olmuştu. Bir saniye bile sürmedi. Kolumu omzuma kadar dondurması ve parçalaması.

Kan, çıkıyor.

'AAAAAA AAAAAAAAAAAAAA!!!!!!!!!!'

Acı aklımı toplamamı sağladı, sağ elimi yaranın üzerine koydum ve yarayı kapamak için büyü yaptım. Kanamayı durdurdum ama artık sol kolum yok.

'Çok aptalsın genç adam bir ölüm kalım savaşında üzerinde hiçbir uzmanlığın olmayan bir gücü uyandırdın ve onunla beni yenmeye çalıştın. Peki artık bitirelim.'

'Bitirelim mi? Ben daha yeni başladım ve seni öldürene kad--'

Öksürdüm ve ağzımdan kanlar gelmeye başladı. İşte o an fark edebildim karnımı yarıp geçen sivri buz kütlesini. Kafamı kaldırdığım da sol omzuma, sağ dizime ve sol dizime neredeyse aynı anda buz kütleleri saplandı. Kafama isabet etmek üzere olanı çektiğim bütün acıyla beraber sağ kolumu kaldırdım ve Limerior'la durdurdum. Aynı an da kendimi kanlar içinde yerde buldum.

Ne anka kalmıştı ne de karşı koyacak gücüm.

Mutlak bir yenilgi.

Hayır mutlak değildi. Gerçekten elimden geleni yaptım mı?

Hayır sadece aptalca savaştım.

Yanı başıma kadar geldi elinde buzdan bir kılıç vardı kaldırdı ve kafama saplamak için harekete geçirdi.

Nedense şu an çok sakinim.

Öleceğim için mi?

Öldürüleceğim için mi?

Bu his ne?

Garip bir his sanki bir şey beni bekliyor.

Evet sanki ona seslenmemi bekliyor.

Hissedebiliyorum çok uzakta ama aynı zaman da çok yakınımda.

Bu hissi biliyorum.

Daha önce sayısız kez yaşadığım bir his.

Ağzımda kanı tükürdüm ve haykırdım.

'GEL BENİM APTAL KILICIM!!!'...

Devam Edecek






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44339 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr