Bölüm 150 Haykırış

avatar
1173 2

Yeşil Karga - Bölüm 150 Haykırış


Parça 1

Belki de fazla iddialı konuştum sadece kendi gücüm pek de ahım şahım bir şey değil o lanet kuleden çıkarken bile kılıcım sayesinde sağ salim çıkabildim ve ondan sonrasında da beni koruyup durdu. Farkında olmadan ona çok bel bağladım.

Olivya üzerime doğru yavaş ve ürkütücü bir şekil de geliyordu tıpkı bir yılanın sakince avına doğru ilerlemesi gibi ama bütün sakinliğinin altında yatan vahşiliği hissedebiliyorum bu da bu sakinliği daha da korkunç bir hale getiriyor. Sağ elini bana doğru kaldırdı ve beni hedef alan bir alev topu oluşturdu. Aslında bir değil neredeyse görüş açımda ki her yerde alev topları oluştu ve hepsi aynı anda farklı açılardan beni hedef alarak ilerlemeye başladı. Işınlansam bile beni takip edeceklerdir.

Etrafı topraktan bir duvarla kaplasam bile yeterli olmayacaktır, limerior hepsini durduracak kadar güçlü değil belki Reiko gibi yami no cage yapabilseydim kendimi koruyabilirdim ama kullanamıyorum.

Evet sadece topraktan bir kalkan beni kurtarmaz ama

'Hahaha'

Herkesin dışarıdan net bir şekilde görebileceği gibi etrafımı kalın bir toprak duvarıyla sardım alev topları çarptığında büyük bir patlama oldu ve patlamanın dumanı kuvvetli bir rüzgarla dört bir yana doğru vahşice dağıldı. Kuvvetli rüzgar herkesin dengesini bozuyordu ve Olivya'da kendini korumak için bir bariyer oluşturduğu sırada ben arkasında bitiverdim tam saldırım ona uluşmak üzereyken rüzgardan bir el bana vurup beni epey savurdu. Oldukça acı vericiydi bir yerlere çarptığım halde hala savrulmaya devam ediyorum neyse ki sonunda durabildim.

'HAHAH Çocuk güzel bir savunmaydı kapalı alan da sıkıştırdığın havayı bir an da dışarı bırakınca oldukça şiddetli bir şekil de çıktı güzel bir fikir ama yeterli değil.'

Bunu ben de biliyorum çok bilmiş Mei ya da Mai emin değilim.

'Peki çocuk bu kadar eğlence yeterli sanırım.'

O bunları söylerken bütün büyümü tek bir amaç için yönlendirdim yapabileceğim en güçlü patlama büyüsünü yapabilmek için bunu fark ettiğinde hiçbir tepki vermedi sadece küçümseyici gözlerle bana baktı. Gökyüzünde toplanmış yeşil devasa büyü gücünden oluşan küreyi ona doğru yönlendirdim ve infilak etti. Kulakları sağır edebilecek bir gürültüyle her yer kızıla boyandı patlamanın görüntüsü vahşice açan kızıl bir güle aitti. Oldukça güzel gözüküyordu ama hepsi bir saniye için de tamamen dağıldı geri de sadece toprakta izleri görülen yıkım ve bu devasa yıkımın içinde tek bir çizik bile almadan duran Olivya vardı. Bana doğru geliyordu, ben ise ayakta durmaya çalışıyordum çünkü kaybetmek istemiyorum. Kalan son gücümü de kullanıp ileri doğru bir adım attım ve ikinciyi sonraysa üçüncüyü ve kendimi yerde buldum.

Yaptığım saldırı aptalcaydı, kılıcımla birleştiğimde kontrolü doğru düzgün sağlayamamam beceriksizceydi ve şu an ki halim acınasıca. Tüm savunmasını düşürmüş bir şekil de bana doğru geliyor ama ona saldıracak hiç gücüm yok. Kısa kılıçları kınında bekliyor tabi kınında olacak sanki onlara ihtiyacı vardı.

Yanı başıma gelip gülümsedi ve konuşmaya başladı.

'İyi savaştı çocuk ama buraya kadar şimdi bun----'

Sözüne devam ederken sağ elimle ayağına dokundum. Şaşkınca bana bakıyordu. Gülümsedim.

'Şimdi eşitiz.'

Evet yaptığım tüm aptallıklar bu anı yaratmak içindi onun savunmasını düşürmek içindi. Mei ve Mai bana yaptığını Kılıcım onlara yaptı. Ve onları Olivya'dan ayırdı. Olivya durumu anlayınca geri çekildi ama artık çok geçti. Yumruğumdan güç alarak ayağa kalktım ve kılıcımı elime çağırdım.

Bu kez geldi.

'Ahh benim aptal efendim dikkat dağıtmak için fazla güç harcadın ve büyün neredeyse tükendi.'

Gülümsedim.

'Sorun değil böylesi daha iyi.'

Olivya şaşkınca bana bakıp sırıttı.

'Haklısın Yuu böylesi daha iyi şimdi geriye sadece büyü ya da özel bir yetenek kullanabilecek durumda olmayan iki kılıç kullanıcısı kaldı.'

'Evet Olivya aynen öyle işte bu yüzden son sözü büyü ya da başka biri söylemeyecek. Son sözü çarpıştıracağımız kılıçlarımız söyleyecek.'

Kılıcımı kaldırdım, o da kısa kılıçları kınından çıkartıp kaldırdı.

İkimiz de aynı anda bir savaş narası atıp birbirimize doğru koşmaya başladık ve soğuk çeliklerin çarpışmasıyla çıkan kıvılcım savaşan ateşini bir üst seviyeye çıkardı.

Parça 2

Ruhumdan kılıcıma yansıyan arzuyla kılıcımı savuracak gücü bulmaya devam ediyorum. Etrafımızda duyulabilen tek ses bir ritim tutturmuş olan kılıçlarımızın çarpışma sesleriydi. İkimiz de durmuyorduk ya da bir zayıflık belirtisi göstermiyorduk. Aramızda ki mesafenin biraz açılmasıyla kılıcımı yatay bir şekilde tutup rakibimi hedef aldım ve üzerine atıldım. Soluma doğru kaçınıp karşı saldırı yaptığı sırada sahip olduğum momentumu kullanıp ileri doğru bir takla atıp saldırısından sıyrıldım ve karşı saldırı için harekete geçtim.

Tekrardan kılıçlarımız vahşice çarpışmaya başladı. Benden daha seri bir tarzı vardı benimse onunkinden daha güçlü bir tarzım vardı. Hızını kullanıp vücudumun farklı yerlerinden oldukça acı veren çizikler atıyordu. Kılıcımı güçlüce üzerine doğru indirdim kısa kılıçlarını X şekline de yapıp kendini savundu ve beni geri itmeye çalıştığı sırada sol karın boşluğuna güçlü bir tekme geçirdim. Acıyla sarsıldığı sırada kılıcımla hamle yapıp bir kılıcını uçurdum.

İkincisi için hamle yaptığım da çevik bir şekilde geri doğru bir takla attı ve saldırımdan kaçındı. Bir fırsat olduğunu düşünüp duraksamadan tekrar üzerine atıldım ama beklemediğim bir hızla daha yerden tamamen kalkmadan üzerime geldi ve kısa kılıcını aşağıdan yukarı doğru savurdu. Sol yanımdan fışkıran kanla kendimi sağ tarafa doğru attım ama sol yanım kesilmişti. Yüzeyseldi ama çok fazla acı veriyordu. Bana saldırmak yerine gidip ikinci kısa kılıcını yerden aldı ben de bu sırada ayağa kalkmayı başardım.

İkimiz de derin derin nefes alıyorduk aslında düşününce ikimizin de hala ayakta durup savaşabilmesi bir mucize. Kılıcımı iyice kavradım ve gözlerimi avıma diktim. Yaydan fırlamış bir ok gibi atıldım. Kılıcımı savurmak için harekete geçtiğim sırada hızlı davranıp ilk saldırıyı yaptı. Yani yemi yuttu. Kılıçları üzerime gelirken olabildiğince eğildim ve kılıçlarının altında seri bir şekilde geçtim. Doğrulduğum boşta olan sol yumruğumu onun boşluğuna geçirdim. Buna aldırış etmeden kısa kılıçlarını tekrar bana savurdu. Onun arkasına doğru takla atıp saldırısından sıyrıldım. Bana doğru döndüğü sırada yerden aldığım çamuru suratına fırlattım. Görüşü tamamen gittiği sırada kılıçlarına saldırıp ikisini de elinden düşürdüm ve bir döner tekmeyi kafasına geçirdim. Şimdi bitireceğim.

Son darbeyi indirmek için giderken kılıcı tuttuğum sağ kolumu yakaladı amacı açıktı. O kolumu kırmadan önce kılıcımı bırakıp kolumu kurtardım. Birkaç adım geri çekildim. Düşmekte olan kılıcımı yakaladı ama bu aptalca bir hamle. Tutmasıyla onu bırakması bir oldu. Gözlerini bir anlık korku kapladı ve bana döndü.

'Sen nasıl bir manyaksın da öyle bir baskıya sahip kılıcı bunca zamandır kullanıyorsun.'

Gülümsedim.

'Manyağın teki olmasaydım asla o kılıcı taşıyamazdım zaten.'

O da gülümsedi ama çılgınca bir gülümsemeydi. Kılıçlarını almak için harekete geçtiğin de üzerine atladım ve silahsız dövüşe başladık. İkimiz de savunmak diye bir şey yokmuş gibi davranıyorduk. Sadece kalan son güçlerimizle birbirimize vuruyorduk. Dakikalar geçmişti. İkimiz de kan ter içindeydik. Yüzlerimiz dağılmıştı. Kalan son gücümle karnına bir darbe indirdim. Artık gücüm kalmadı. Beni yere yığdı ve üzerime çıktı yumruğunu sıkıp kaldırdığı sırada kendinden geçip üzerime yığıldı.

Evet kendinden geçti.

'HAHAHAHAHAHAHAHAHAH'

Kontrolsüzce bir kahkaha patlattım. Onu yavaşça üzerimden çekip yavaşça ayağa kalktım ve dağılan kara bulutların arkasında bana gülümseyen güneşe doğru yumruğumu kaldırıp haykırdım.

'KAZANDIMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMM'

 


Devam Edecek

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44229 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr