Bölüm 145 Gerçek Sorun

avatar
1150 2

Yeşil Karga - Bölüm 145 Gerçek Sorun


Bölüm 145

 

Sonunda bu ilginç yerde ki olaylar son buldu yani artık buradan ayrılma zamanımız geldi. Ben Kazeru bir anlık hevesle büyük bir sorumluluk aldım. Burada ki insanların sorumluluğunu alacağımı söyledim. Tabii ki iyi bir fikir değildi ama pişman değilim. Aslında burada daha fazla kalmamız gerekebilirdi ama şanslıyız ki büyük bir yiyecek depoları vardı ve evler de büyük olduğu için bir sıkıntı kalmamıştı. Demek istediğim burada kalacak insanların yiyeceği, suyu ve evleri şimdilik onları idare edecek seviyede tabi zamanla birkaç ev inşaat etmeleri gerekecektir ama bu bir problem değil.

Kasabanın merkezine hançerimi saplamadan önce onu efsunladım. Bunu yapmakta ki amacım benden başkası tarafından kullanılmaması için sonuçta bu bir kez başıma geldi, kule de neredeyse bunun yüzünden ölecektim. Oradan çıktığımdan beri boş zamanlarımda bunun üzerine düşünüyordum ve sonunda bu yolu buldum. Onu efsunlayarak içine büyü imzamı bırakıyorum bunun sayesinde sadece bana tepki verecek, fakat bu efsun güçlü bir büyücü tarafından kırılabilir ama gerçekten güçlü olması gerekiyor. Efsuna ek olarak birde hançeri sapladığım yere bir mühürleme büyüsü yapacağım bu bir tür bariyer görevi görüp hançeri olabildiğince her şeyden koruyacaktır.

Yaklaşık beş dakikada hançeri yerleştirip mührü yaptım yani burada ki işimiz tam anlamıyla bitti. İletişim taşını onlara verip nasıl kullanacaklarını anlattım. Ayrılmak için toplandık, tam yola koyuluyorduk ki Melia sol koluma yapışıp heyecanlı bir şekilde bir şeyler söylemeye başladı.

'Hey hey aklıma çok iyi bir fikir geldi.'

Gerçekten oldukça heyecanlı gözüküyordu.

'Dinliyorum.'

'Bu kasabaya bir işaret bırakalım bir tür sembol ya da bayrak'

'Neden bunu yapmalıyız ve dediklerini biraz daha açar mısın?'

Evet ona direk bir cevap verdim, gayet mantıklı bir soru sordum her ne kadar amacını anlamış olsam da duymak istiyorum.

'Bu kasaba Meravir'in ıssız bir yerinde buraya en yakın olanlar yarı-insanlar, bu yüzden haydutlar bu tarz bölgeleri üst olarak kullanmayı severler eğer burada ki popülasyon artışını fark ederlerse bir şey yapmayı deneyebilirler, böyle küçük bir olay için geri dönmek istemezsin öyle değil mi? Hem eğer bilinen bir sembol bırakırsak bir şey yapmayı denemeyeceklerdir.'

Açıklaması düşündüğümden daha detaylıydı ve söylediği her şey mantıklıydı.

'Peki ne tür bir sembol bırakacağız.'

Melia kendini beğenmiş bir şekilde güldü. Bu gülüşü biliyorum. Reiko ve Olivya'da bu gülüşün arkasında ki anlamı anlamıştı ama Alya bilmiyordu. Melia elini omzuma attı.

'Bana bırak'

Beklemediğim bir hamleyle şapkasını çıkardı ve şapkasının içine elini daldırdı. Şapkasından bir parşömen çıkardı bu ben dahil herkesi şaşırtmıştı yani şapkasında böyle bir şey sakladığını ilk kez öğreniyorum anlaşılan Olivya ve Reiko'da benle aynı durumdaydı. Riraru ise her zaman ki gibi kafama oturup olan biteni merakla seyrediyordu. Melia büyü ile parşömene bir şeyler çizdi ve parşömeni havaya fırlattı. Sonra ise havada ki parşömeni bir alev topuyla vurdu. Parşömen yanarken garip bir şekilde alevin rengi değişmeye başladı, kısa bir süre sonra havada küçük bir patlama gerçekleşti ve ortaya yeşil bir alevden oluşmuş yeşil bir karga çıkmıştı. Melia eliyle bu kargayı işaret ederek konuşmaya başladı.

'İşte bu kasabayı koruyacak sembol yeşil karga'

Benim gibi durumu anlayan herkes şaşkındı.

'Hey böyle şaşırmış bakmayın bana, aramızda en çok bilinen ben olabilirim ama benim bir sembolüm yok ama Kazeru'nun var hem turnuvayı kazandığı için epey popüler biri'

Belli etmesem de oldukça utandım. Gerçekten Melia her zaman beni şaşırtmayı başarıyor. Melia elleri iki yana açıp insanlara döndü ve konuşmasına devam etti.

'Bu yeşil karga kasabaya yaklaşan yabancılara gözüküp onları uyaracak bütün bu kasaba artık güvende'

İnsanlar ne olduğunu tam anlamamıştı ama Melia'yı alkışlamaya başlamışlardı tabii ki o da hemen kendini beğenmiş tavırlarına geri dönmüştü.

'HA HA HA Evet alkışlayın beni büyük deha Melia HA HA HA'

Hepimiz onun kendini övmesini dinlemeye başlamıştık bu sırada Alya yanıma geldi, bana acıyormuş gibi bakıyordu ve bir soru sordu.

'Her zaman böyle mi?'

Düşünmeden cevapladım.

'Evet'

'Anlıyorum'

Başka bir şey söylemeden Reiko ile Olivya'nın yanına gitti. Söylenecek bir şey yoktu sonuçta o Melia ne kadar mükemmel olsa da tuhaf yönleri var. Melia'nın övünmeleri uzun sürebiliyordu şu an olduğu gibi neyse ki bunu izlemek garip bir şekilde sıkıcı değildi ama birazcık sinir bozucuydu.

Hazır bir boşluk yakalamışken aklıma takılan bir şeyi Riraru'ya sormalıyım.

'Riraru Melia'nın yaptığı büyü hakkında ne biliyorsun ayrıca neden burada böyle bir büyünün olmaması gerektiğini söyledin?'

Riraru'nun ne tarz bir tepki verdiğini bilemiyorum çünkü kafamda oturuyor.

'Yaptığı büyü bir arındırma büyüsü etkisi verebilir ama asıl yaptığı şey bu değil asıl yaptığı şeyi kendi gözlerinle gördün. Basitçe o büyü ilk başta arındırma yapıyor doğal olmayan büyüyü çekip çıkarıyor daha sonra bunu birleştiriyor ve o gördüğün şeyi yapıyor. O şey basit bir kopyadan ibaretti. O büyü tam potansiyeliyle yapılsaydı hepimiz ölmüştük.'

İlginç bir şey duymak üzereymişim gibi hissetmeye başladım. Tabii ki bu duyduklarımda ilginçti ama daha söyleyecekleri bitmemişti.

'Bu büyüyü benim dünyamda yapan tek bir ırk vardı daha doğru yapabilen, onlar sizin dünyanızda Teyton olarak biliniyordu sanırım bizde ise yaratan ve yok eden anlamına gelen Credet olarak biliniyorlar.'

Credet demek gerçekten ilginç ama bu bir yana Riraru'nun ses tonundan bile onlardan korktuğunu anlayabiliyorum. Onlar tam olarak ne yaptı ki? Riraru sözlerine devam etti.

'Evet son olarak aslında cevabını az önce verdim ama düşük yaşam formu olduğun için fark edememişsin diye düşünüyorum bu yüzden söylüyorum. O büyüyü sadece Credet'ler kullanabiliyordu çünkü gereken büyü miktarı ve kabiliyeti inanılmaz yüksek bir seviyede evet o cadı tam potansiyelinde büyüyü kullanamadı hatta kontrolünü bile kaybetti ama yine de bunu yapabilmesi inanılmazdan bile öte bir şey o cadı gelişmeye devam ederse normal bir Credet seviyesine erişebilir ama yanlış anlama bu sadece bu dünya için inanılmaz bir seviye Credet'lerin seviyesine göre Melia geliştikten sonra bile onların en alt seviyesine erişmiş olacak'

Demek Credet'ler bu kadar güçlü onların düşmanı olmak istemem. Merak ettim bir şey daha var.

'Riraru onlar yani Credet'ler sizin dünyanızda hala varlar mı?'

'Sana söylemiştim dünyamız yok oluyordu ve bunun nedeni onlardı. Bizim dünyamızda sadece bir tane büyük savaş olmuştu. Credet'lere karşı bütün ırklar birleşmişti, savaşın sonunda kimse ölmemişti. Credet'ler o kadar üstündü ki üzerleri bile kirlenmeden bizi etkisiz hale getirdiler .Onlar dünyamızı istedikleri gibi yönettiler istediklerini yaptılar hatta ırklar üzerinde deneyeler bile yaptılar onların tek amacı var, o da var olan her bilgiye sahip olmak'

'Neden böyle bir şey istiyorlar?'

'Bilmiyorum bunu onlara sormalısın'

Basit bir sorunun cevabının bu kadar uzun olmasını beklemiyordum demek Credet'ler bizim gibi basit ırklardan bambaşka bir seviyedeler.

'Riraru bizim dünyamızda onlar hakkında kötü hiçbir bilgi yok'

'Çünkü Kazeru onlar kötü değiller bizim dünyamızda da neredeyse hiçbir kötü eylemleri olmadı savaşın nedeni bile ırkların istediklerini özgürce yapamamasıydı. Onlar bütün ırkların yararına olan kurallar koydular örnek olarak köleliği ve savaşı yasakladılar ama savaş sistemini tam olarak kaldırmadılar sadece epey değiştirdiler ve sonunda ortaya çıkan şey bir tür oyun oldu. Her ülkenin kendi takımı vardı eğer bir anlaşmazlık varsa bunu çözmek için bu takımlar öldürmenin yasak olduğu bir arenada savaşıyorlardı. Bu ülkeler için ciddi bir şey olsa da Credet'ler için sadece eğlenceydi. Açıkçası onlar için bizler birer çiftlik hayvanı ya da gösteri hayvanıydık. Dünyamızı da aslında bilerek yok etmediler yaptıkları büyük bir deneyin sonucunda yok olmaya başladı. Aslında dünya olduğu yerde duruyor sadece büyü yok oldu demek daha doğru olur. Bildiğin üzere büyülü canlılar büyü olmadan varlıklarını sürdüremez bu yüzden dünyamda ki canlı popülasyonun neredeyse hepsi yok oldu.'

Evet bu güler yüzlü, eğlenceli ve iyi peri içinde böyle şeyler saklıyordu, belki de bu eğlenceli yönünün oluşmasını sağlayan etkenler bu yaşadıklarıydı. Emin değilim ama kesinlikle ona karşı bir sempati duyuyorum.

'Kötü anılarını gün yüzüne çıkardığım için üzgünüm Riraru'

'Sorun değil yeşil kargacık hihih'

Evet ilk başta köle olarak çağırmıştı sonra kulu daha sonraysa Kaze şimdide yeşil kargacık oldum bakalım sonu nereye varacak. Birinin kolumdan çekmesiyle düşüncelerim dağılmıştı.

'Yuu'

Dönüp baktığımda karşımda duran kişi Reiko'ydu.

'Ne oldu ?'

'Sadece birkaç sorum var.'

'Dinliyorum.'

'Şu an ki istikametimiz Elf'lerin bölgesi öyle değil mi?'

'Evet.'

'Sonraysa gökyüzü adası'

'Evet'

'Anlıyorum'

Hazır fırsatım varken bende Reiko'ya bir şey sormak istiyorum.

'Karmaşa sırasında yaptığın büyü hani şu Yami no Cage diye bağırdığın büyü o tam olarak neydi daha önce o tarz bir büyü görmedim.'

Reiko şaşırmış bir şekilde bana bakıyordu sonra gülümseyip sorumu cevapladı.

'Senin de kullanabildiğini düşünmüştüm. Limerior'dan türettiğim bir büyü hem saldırı hem savunma için kullanılabiliyor o siyah alevler ben hariç dediği her şeyi yakıyor ve söndürülmesi aşırı zor.'

'Demek bir Limerior büyüsü anlıyorum Berlin daha önce bundan bahsetmişti ama bu kadar değişebileceğini düşünmemiştim gerçekten yeteneklisin Reiko'

Reiko yine şaşırmış bir ifade takınıyordu.

'Hayır sadece şanstı aslında özel bir şey bile yapmadım birden ortaya çıkmıştı Gri cadının zindanındayken'

'Reiko eğer şansa olduğunu söylersen kendine haksızlık etmiş olursun, yeteneklerini küçümseme sen güçlü bir büyücüsün, kendine güveni kazanmaya başladın bu yüzden sakın tekrar güvensiz haline dönme'

Reiko bir süre konuşmamıştı sonra sıcak bir şekilde gülümseyip cevap verdi.

'Haklısın eğer sen böyle söylüyorsan sana inanacağım.'

'Sende ki gücü sadece ben görmüyorum Reiko herkes farkında, öyle değil mi Riraru?'

Riraru kanatlarını çırpıp yükseldi ve havada duruken Reiko'yu işaret ederek soruma cevap verdi.

'Reiko benim görüşümü iyi dinle çünkü bu her zaman elde edemeyeceğin bir fırsat şimdi ilk olarak sen kendi alanında kesinlikle iyi bir büyücüsün ama bu senin sınırın değil daha da ilerleyebilirsin, ikinci olaraksa kendini sadece desteklemeye adama o zaman korunması gereken birine dönüşürsün bu yüzden kendi tarzını oluşturmalısın o Yami bilmem ne güzel bir büyü ama yeterli değil bu yüzden ilerlemeye devam et eminim ki bir gün elit bir büyücü olacaksın'

Reiko duygulanmıştı sanırım bu kadar övülmek onu oldukça mutlu etmişti. Gözleri dolmuştu ağlamamak için kendini zor tutuyordu.

'Reiko kendini tutmana gerek yok'

Reiko sözlerime rağmen kendini tutuyordu ve nedense birden hüzünlenmişti. Yavaşça konuşmaya başladı kelimeler ağzından zor çıkıyordu.

'Korkularım ve kendime güvensizliğim yüzünden seninle ve diğerleri ile tanışana kadar işe yaramazın biriydim. Ailem gözümün önünde öldürüldü, arkadaşlarım da öyle ben ise sadece ağladım. Sonunda yıllarca bir kafese tıkıldım ve ağlamaya devam ettim. Şimdi buradayım ve yine ağlıyorum hahaha acınası biriyim.'

Reiko elleriyle göz yaşlarını silmeye çalışıyordu ama göz yaşları durmuyordu.

Açıksa böyle bir durumda ne yapmam gerektiğini bilmiyorum. Evet bir kız kardeşim olmuştu ama o şu an Reiko'nun konumunda değil benim konumumda olurdu benden küçük olmasına rağmen benimle o ilgilenirdi. Evet şimdi düşününce onu gerçekten çok özlüyorum.

Kardeşim benim için yaptığı şeyi Reiko'ya yapmalıyım. İki elimle nazikçe yanaklarından tuttum ve yüzünü hafifçe bana doğru kaldırdım. Daha sonra alnına nazik bir öpücük kondurdum.

'Her şey iyi olacak'

Dedikten sonra ona sarıldım ve göğsümde ağlamasına izin verdim. Bir süre sonra kafasını göğsümden çekti ve yaşlı gözleriyle bana bakıp gülümsedi.

'Teşekkürler Yuu.'

Kendini toplayıp geri çekild, gözleri kızarmıştı ve nedense yanakları da kızarmıştı. Yavaş adımlarla benden uzaklaşmaya başladı ve birden arkasını dönüp üzerime koştu. Yanağıma bir öpücük kondurup hızla uzaklaştı.

Hahaah güzel bir his olduğunu kabul etmeliyim am kız kardeşimi düşünmek beni hüzünlendiriyor.

Tam depresif bir moda girmek üzereydim ki Riraru buna izin vermedi. Başımda aşağı sarkıp saçımı ip olarak kullanıp sağ gözümün önünde sağlanmaya başladı.

'Riraru?'

'Kazeru?'

'Ne yapıyorsun?'

'Eğleniyorum ama tabi açıklamam gerekir. Merkez kaç kuvvetini kullanarak bir ivme yakaladım bu sayede kinetik ve potansiyel enerjiyi kullanarak sağ ve sola sallanıyorum.'

Evet işte tam Riraru'luk bir cevap hiçbir şey anlamadım.

Birkaç saat geçtikten sonra sonunda bu yerden ayrılabildik. İstikametimiz Elf'lerin şehriydi ve hala uzun bir yolumuz vardı. Aslında madem bu kadar uzun bir yolumuz var uygun bir yer bulduğum da kapatmam gereken bir mesele var...


Devam Edecek






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44333 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr