Bölüm 132 Evrim

avatar
1170 2

Yeşil Karga - Bölüm 132 Evrim


Bölüm 132

Parça 1 Yeniden

'Heyyyyyy hadi artık uyan yeterince uyumadın mı? Heyyy hadi kalksana daha ne kadar seni tokatlamam gerekiyor hadi, aaaa aptal kölem kalksana!!!!!'

Yine rahatsız edici bir şekilde uyandırılıyorum, bir dakika yine ne oldu bana, hmmm evet hatırladım.

'Tamam yanağıma vurmayı kes Riraru artık kalkıyorum'

'Ohohoho sonunda uyanabildin çok ilginç birisin arkadaşlarının ne durumda olduğunu bile bilmiyorsun ama rahatça uyuyorsun'

'Haklısın, bana birkaç dakika ver kendime geleceğim'

Garip hissediyorum sanki bir şeyler farklı ayrıca hiçbir acım yok, kalbim de gayet iyi ne oldu bilmiyorum ama böyle güzel hissetmeyeli uzun zaman oldu.

'Hey Riraru neden bu kadar iyi hissediyorum bu normal mi?'

'Tabii ki de seni ben iyileştirdim ama büyü yapmanı engelleyen şey kendiliğinden geçti ne olduğunu bilmiyorum ama büyün biraz değişmiş gibi bir şeyler yapmayı denesene'

Avucumu açtım ve küçük bir ateş oluşturmayı denedim, ateş oluştu ama beklediğimden çok daha vahşi bir ateşti.

'Hey büyümü kontrol edemiyor muyum? Neden bu kadar büyük ve güçlü bir ateş oluştu'

'Hayır, ediyorsun ama bir dakika, şimdi anlıyorum. Kule de yaptığın o aşırı güçlenme seni tetikledi yani büyü yaparken acı çekmenin nedeni büyün evrimleştiği içindi hahaha müthiş hayır müthişsin Kazeru büyün öncesine oranla çok daha güçlü hale geldi bu yüzden kontrol edemiyorsun çünkü ne kadar güçlü olduğunun daha farkında değilsin'

'Eğer dediğin doğruysa bu Berlin'in bana bahsettiği şey olmalı'

'Berlin mi? O da kim? Bir şehir ismi gibi'

'Güçlü bir büyücü kısa bir süre beni eğitmişti.'

'Peki şimdi işe koyulma vaktin'

'Harekete geçeceğim ama öncelikle sen nasılsın?'

'Büyü gücüm tükendi sayılır ve şu zehrin etkilerini tam olarak atamıyorum bu yüzden büyüm yavaş yenileniyor kısacası benden bir yardım bekleme ta ki şu zehri yayan şeyi ortadan kaldırana kadar'

'Bana bırak'

'Ayrıca zehri yayan şeyi hallettikten sonra, diğerlerinin yanına git ve hazırladığım büyü yenilenmesi arttıran iksirleri içir ama dediğim gibi önce zehri halletmelisin yoksa işe yaramaz'

'Demek simyadan anlıyorsun'

'Hayır doğanın kendisini anlıyorum ayrıca bana dejavu yaşattığın için teşekkürler'

'Güzel bir cevap bu bir yana iksirden sen içtin mi?'

'Tabii ki hayır neden öyle kötü bir tada sahip bir şeyi içeyim?'

'Hahah anlıyorum. Peki Riraru gerisini bana bırak büyü konusunda bir kısıtlamam olmadığına göre beni durdurmaları oldukça zor olacak'

'Hadi git, ben de biraz dinleneyim'

Kılıcımı ve çantayı alıp mağaradan çıktım. Temiz havayı içime çekip gözlerimi şehre diktim. Buradan oraya kadar yürümek zaman kaybı olur bu yüzden ben de zehri yaydığını düşündüğüm ilk yere ışınlanacağım hem artık eskisi gibi büyük bir büyü gücü de harcamıyorum, üzerinde o kadar uzun zaman çalıştım ki artık ışınlanmak yorucu olmuyor. Peki şimdi şehrin ortasında ki o devasa heykelin tepesine gitme vakti bir, iki, üç...

Parça 2 Uyanış

Oooo burası epey yüksekmiş ve çok şiddetli bir rüzgar esiyor hemen içeri girmeliyim muhtemelen kulak kısmında bir boşluk vardır.

Evet boşluk tahmin ettiğim gibi vardı ve şimdi içerideyim ama içerisinin boş olmasını bekliyordum.

'Hoş geldin bizde seni bekliyorduk'

'1,2,3,4,5,6,7 hmmm sadece 7 kişi ama burada olmanız burasının aradığım yer olduğunu gösterir'

'Öyle olsa bile hiçbir şekilde bizi yenemezsin'

'İyi de yenmeme gerek yok ki şu arkanızda ki kapıdan çıkıp gideceğim ve şu zehri yayan şeyi bulup yok edeceğim'

'Bunu nasıl yapa---- ha gözlerim göremiyorum neler oluyor?'

'Sadece ışık büyüsü hadi size kolay gelsin'

Hızlı bir şekilde kapıdan çıkıp ilerledim boş odalar birbiri ardına karşıma çıkıyordu. İlerlerken 2 tane daha yarı insanla karşılaştım bana saldırdılar onları ateşle korkutup geri çekilmelerini sağladım ve odadan çıkarken bir kez daha ışık büyüsü kullanarak onları geçici bir süreliğine kör ettim. Aslında hepsini bir güzel dövmek isterdim ama acele etmeliyim.

Bu şekilde ilerlerken yine birkaç yarı insanla karşılaştım, arkamdan zaten epey takip eden olduğunu bildiğim için onları görür görmez rüzgar büyüsü ile onları duvara savurdum ve yoluma devam ettim.

Sonunda değişik bir odaya varmıştım. Odanın ortasında 1 metrelik bir sütun vardı, sütunun üzerinde ise gri bir küre duruyordu. Ondan yayılan büyüyü hissedebiliyordum bu zehri yayan kaynaktı. Kılıcımı çekip ona vurdum ama kılıcım geri sekmişti ve kürenin üzerinde bir çizik bile yoktu. Bir dakika yaydığı büyü aslında bütün bu heykeli kaplıyor yani aslında küre ve heykel aynı olabilir mi?

'Ben söylemeden fark etmene sevindim aptal efendim'

'Basit bir şeydi nazik kılıcım'

'Peki şimdi ne yapacaksın? Yavaş efendim'

'Ne yapmam gerektiğim oldukça açık benim akıllı kılıcım'(Sinsi bir gülümseme)

Biri diğerlerinden çok daha hızlı bir şekilde buraya geliyor kim olduğunu tahmin edebiliyorum. Onunla bir kez daha karşılaşıp adam gibi bir karşılık vermeliyim. Ama hızlıca yapmalıyım.

'Sonunda geldin sarı gözlü kurt'

'Tekrar ortaya çıkabilecek kadar cesursun demek bu kez seni öldüreceğim wwhaaaaaaaaaaaa'

Öfke ile üzerime atıldı, ben de onun üzerine gittim ve sol elimi kaldırıp gözlerini kör edecek bir ışık büyüsü yaptım bu onu bir anlığına savunmasız bıraktı, sağ elimde biraz büyü topladım ve tam göğsünün ortasına sert bir yumruk attım, geri doğru birkaç adım gitti hemen ardından sol elim de büyü toplayıp, suratına bir tane geçirdim.

Diğer duyularını kullanarak bana karşılık vermeye çalıştı, her hareketinden kolayca sıyrıldım, bu sırada diğerleri iyice yaklaşıyordu.

Gözleri hızlıca eski haline döndü. Yarı-insan olmanın avantajı sanırım. Öfkeden delirdiği gözlerinin kan kırmızısı olmasından belliydi. Sağ elini kaldırdı bütün gücünü o elinde topladığını anlamak zor değildi.

Bütün gücüyle yumruğunu savurdu ve hedefine vurdu yani gördüğü illüzyona bunu fark ettiğinde bir anlığına donup kaldı.

'Bir yarı-insanla güç savaşına girecek değilim'

Kafasını arkasında olan bana doğru hızla çevirirken gözlerinde kendi görüntümü görebiliyordum. Tamamen yeşil bir kargayla kaplanmıştım konuşurken savurduğum yumruğum görkemli bir şekilde havada ilerliyordu.

Tam ona vuracağım sırada yumruğumu durdurdum. O bunun karşısında donup kaldı, dizlerinin üzerine düştü ve boş bir şekilde bana bakıyordu.

Diğer yarı insanlar sonunda varmıştı onlara bir şey söyleyip çatıya ışınlandım.

'Bir dakikanız var bir dakika içinde bu heykeli boşaltın!!!'

İki dakika boyunca çatıda bekledim. Sonra koşup çatıdan aşağı sırt üstü atladım bu sayede düşerken gökyüzünü izleyebilecektim. Çok heyecanlıydım hep merak etmiştim nasıl bir his diye yani düşmek değil neyse şimdi göreceğim.  İki elimi kaldırdım sahip olduğum büyü gücünün büyük bir kısmını topladım ve bağırdım.

'HAVAYA UÇMA ZAMANI SENİ İŞE YARAMAZ HEYKEL!!!!!!!!!!!!!!!!!!'

ve büyük bir patlama sesi her yere yayıldı evet Melia'nın favori büyüsünü yapmıştım ve oldukça başarılıydı. Aşağı hızla düşerken heykelin parçalanmasını izlemek fantastik bir haz veriyor, Melia'nın bu büyüyü neden sevdiğini anlayabiliyorum...


Devam Edecek

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43991 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr