Bölüm 129 Günün Sonunda

avatar
1178 2

Yeşil Karga - Bölüm 129 Günün Sonunda


Bölüm 129

Pegusus'larla yolculuk etmek epey rahattı aynı zamanda hızlıydı, Melia epey eğleniyordu. Bu durumda ben de eğlenmek isterdim ama içimde ki bu histen kurtulamıyorum, umarım Felina iyidir.

Çok fazla düşünmenin bana bir yararı olmayacak şu anlık uçuşa odaklanmalıyım zaten durumum iyi değil eğer ters bir şeyler olursa pek işe yarayacağımı sanmıyorum. Umarım bir şeyler olmaz.

'Hey aptal efendim bir süredir konuşmadık'

Bu ses kılıcıma aitti.

'Evet bir süredir sesin çıkmıyordu hatta sana birkaç kez seslenmeme rağmen konuşmadın'

'Sadece dinleniyordum bu arada seni birkaç konuda uyarmama izin ver, birincisi Orion sana her şeyi söylemedi sakladığı bir şeyler var, ikincisi ise o psikopat peri hakkında onun hakkında hiçbir şey bilmiyorum daha doğrusu periler hakkında bir şey bilmiyorum bu da beni tedirgin ediyor dikkatli ol'

Bu konuşmalar tamamen benim zihnimde geçiyordu ve ilginç bir şey oldu.

'Psikopat peri mi? Benim adım Rurururarirarirararu Rarurururira Raririra ayrıca ben kötü biri değilim sırf bilmiyorsun diye korkmak, gerçi herkes bilmediği şeylerden korkar haklısın, hmm tabi sizin aklınızda bir soru daha belirdi bu konuşmayı nasıl duydum çok basit aranızda ki konuşma büyü dalgaları sayesinde oluyor ben de onları okuyabiliyorum yani teknik olarak duymadım, okudum. Bu arada böyle bir şeyi bin yıl çalışsanız da yapamazsınız, zeka ile ilgili bir şey çünkü'

'Hey aptal efendim bu peri baya bir kibirli'

Ben daha cevap vermeyi düşünmeden Riraru cevap vermişti.

'Kibir mi? Hadi ama sayın kılıç bu kibir değil bu muhteşemlik'

Bu konuşma epey bir süre devam etti, tek kelime edecek fırsatım bile olmadı konuşup durdular birbirlerine laf atmalar falan ama bu sayede düşüncelerim dağılmıştı ve rahatlamıştım.

Hem benden başka birinin kılıcım ile konuşabilmesi iyi oldu artık konuşabileceği biri daha var.

Uzun bir yolculuğun ardından dağlara yaklaştık. Pegasuslar bizi yere indirip hızla geri dönmeye başladılar, anlaşılan soğuk havayı hiç sevmiyorlar.

Neyse ki benim için sorun değildi, etrafıma bir bariyer yaptım bu sayede artık üşümeyecektim. Basit büyüler yaparken herhangi bir acı hissetmiyorum bu da bir şeydir.

İlerledikçe kar yağışı hızlandı ve zamanla fırtınaya dönüştü. Bizi etkilemiyordu tabii ki sadece görüşümüzü etkiliyordu. Yürüdük, yürüdük ve yürüdük.

Ciddi anlamda baya bir yürüdük. Yorucuydu ama sonunda bir dağı daha aştığımızda yarı-insanların bilinen tek şehri gözlerimin önündeydi.

Şehrin her bir yanı dağlarla çevriliydi. Şehir beklediğimin aksine oldukça güzel bir mimariye sahipti bütün yapıların bir canlıyı referans alarak yaptıkları oldukça belliydi.

Yapıların renkleri ise yine referans alınan canlıya aitti. Örnek olarak tavşan şeklinde bir ev vardı. Bu arada evet uzaktan normalde süper görmüyorum ama büyü sayesinde oldukça iyi görebiliyorum.

En dikkat çekici kısım ise şehrin ortasında ki devasa heykeldi. Yarısı insandı diğer yarısı ise bir ejderhaydı. Oldukça devasaydı. Renkleri oldukça canlıydı.

Merak ediyorum bunca güzel yapıyı hiç büyü olmadan nasıl yapabildiler, gerçekten yetenekli olmalılar. Heykelin güney tarafında kraliyet alanı diyebileceğimiz bir bölge vardı. Büyük bir yapıydı tamamen kraliyete uygundu.

Şekli açıkça ejderhadan referans alınarak yapılmıştı. Oldukça görkemliydi. Sessiz bir şekilde şehre doğru gidiyorduk ortalık da sessizdi hemde olması gerekenden daha fazla, şehre yaklaştıkça birilerinin bizi izlediğini rahatlıkla fark etmeye başladım.

Kısa bir süre sonra etrafımız sarıldı. Pek dost canlısına benzemiyorlardı. Aralarından biri öne çıkıp konuşmaya başladı.

'Siz kimsiniz ve buraya gelmekte ki amacınız ne?'

Melia konuşmaya başlamadan hemen ileri atılıp yarı-insanın karşısına dikildim. Benden oldukça uzundu ve yapılıydı.

'Biz sadece bir arkadaşımızı arıyoruz sanırım bu iki sorunuzu da cevaplar'

Sanırım hareketim hoşuna gitmemişti. Yüzünden belli oluyordu.

'Burada sizinle dost olacak biri yok gidin buradan şanslısınız ki bugün iyi günümüzdeyiz.'

'Hayır kesinlikle o burada belki tanıyorsunuzdur ismi Felina'

İsmi duyduklarında hepsi bir anlığına donup kaldı. Neden böyle bir tepki vermişlerdi ki?

'Demek siz onlarsınız, onu yoldan çıkaranlar ve günaha sürükleyenler, artık buradan gitmenize izin veremeyiz hepiniz burada onun gibi işkence görüp öleceksiniz'

Bir saniye bile düşünmeden yumruğumu karşımda ki yarı-insanın suratına geçirdim. Pek etkilendiği söylenemez tam tersi benim canım yanmıştı ama duyduğum sözlerden sonra sakin kalamazdım.

'HAHA senin gibi biri benim canımı yakamaz'

Bir anda duyduğum patlama sesi bütün dikkatleri arkamda duran ve havaya doğru küçük bir patlama büyüsü yapan Melia'ya çekmişti. Suratında ki ifadeyi görünce adeta kanım donmuştu.

Soğuk ve insanı adeta boğan bir ses tonu ile konuşmaya başladı.

'Beni iyi dinleyin yarı-insanlar ve soracağım sorulara dikkatli cevap verin çünkü ikinci kez sormayacağım. Birincisi Felina yaşıyor mu?'

Normalde bu soruya cevap vereceklerini düşünmezdim ama Melia öyle bir karizmaya sahipti ki ve buna ek olarak büyü kullandığına da eminim. Yarı-insan ister istemez konuşmaya başladı.

'Yaşıyor'

'Nerede?'

'Yeraltı zindanında'

'Peki neden orada?'

'Şu an ki lideri öldürmeye çalıştı yani vatanımıza ihanet etti.'

'Yarı-insan söyle bana Felina tam olarak kim?'

'Tahtın veliahdı ve aynı zamanda Ejderha kralın soyundan geliyor.'

Açıkçası harekete geçmek için can atıyordum ama etrafımız sarılı olduğundan pek imkanım yoktu. Konuşmanın sonunun nereye varacağını merak ediyorum.

'Şimdi yolumuzdan çekilin yarı-insanlar sizinle bir işimiz yok, istediğimiz tek şey Felina, onu bulduktan sonra onun söyleyecekleri sizin kaderinizi belirleyecek bunu aklınızdan çıkarmayın'

Melia'nın sözleri adeta bir kılıç gibiydi duyan herkes kılıcı boynunda hissediyordu. Bu sırada bir ses duyduk, çok uzaktan geliyordu ama yine de çok güçlü ve net bir sesti.

'Bırakın ilerlesinler'

Konuşan muhtemelen liderleriydi.Melia yanıma geldi ve

'Kazeru demin ki gibi ani bir hareket yapma olabildiğince sakin kal iyi bir durumda değilsin.'

Yarı-insanlar yolumuzu açtı şehre doğru ilerlemeye devam ettik. Felina için endişeliydim ama şu an tek yapabileceğim diğerlerine güvenmek, eğer istediğim gibi büyü yapabilecek durumda olsaydım farklı bir senaryo doğabilirdi ama şu an yapamıyorum. Sonunda kraliyet binasına vardık. İçeri girdiğimizde tahtın hemen arkasında tahtı sarıp sarmalayan bir ejderha heykeli vardı.

Liderleri tahtta oturuyordu. Oldukça da rahat gözüküyordu nedenini ise anlamamız kısa sürmedi.

Melia biraz zayıf görünüyordu ve haykırdı.

'Sen ne yaptın !!!!'

Liderleri cevap verdi.

'Sakin ol küçük cadı sadece biraz zehirlendiniz ama öldürücü değil sadece sizi büyü yapamayacak duruma getiren özel bir zehir başka yerde bulamayacağınız türden hala konuşacak gücün varsa bunu ayakta durmak için kullanmalısın'

Zehir? Açıkçası bana bir şey oluyormuş gibi hissetmiyorum ama diğerleri farklıydı. Reiko çoktan yere çökmüş ve zorla nefes alıyordu diğerleri ise zar zor ayakta duruyordu. Bu kötü hem de çok kötü.

Liderleri bakışlarını bana çevirdi.

'İlginç sen neden etkilenmedin ?'

'Sanırım şanslıyım'

'Hayır, sen diğerlerinden farklısın bir insan gibi değilsin nesin sen?'

'Yanılıyorsun ben bir insanım'

'Evet bunun farkındayım bir dakika sorumu değiştirmeme izin ver tam olarak nasıl bir varlıksın sen? Oldukça ilgimi çektin, her neyse hepsini zindana atın aradıkları kişinin ne halde olduğunu görsünler'

İleri doğru sert bir adım attım ve elimi kınımda ki kılıcıma götürdüm.

'Olduğunuz yerde kalın yoksa sizi öldürmek zorunda kalacağım'

Oldukça cesur konuşuyordum ama şu an ki halimle hiçbir şansım yok hatta büyü yapabilecek olsam bile bir şey değişmez şu an da tamamen battık.

Melia yakama yapıştı.

'Git!! Kazeru git!!! buradan hala yapabiliyorken git.'

'Melia ne saçmalıyorsun sizi bırakmıyorum.'

'Aptal!!! Ne yapabileceğini sanıyorsun kendini bir şey sanma!!! Gücünün farkında ol ve ona göre hareket et.'

Aslında ne demek istediğini çok iyi anlıyorum ama gururum mantığımın önüne geçiyordu. Yine de dediği gibi yapmalıyım, şimdilik kaçmalıyım.

Kapıya doğru döndüğümde kapının çoktan kapatıldığını ve önünde ise birçok askerin beklediğini görmüş oldum. Onları aşamazdım.

Uzun bir süredir kafamda yatan Riraru saçımı çekti.

'Üzerlerine git Kazeru'

'Riraru sen iyi misin?'

'Diğerlerini oranla evet ama çok da iyi sayılmam her neyse dediğimi yap'

Riraru'nun dediği gibi üzerlerine koştum hiç duraksamadan iyice yaklaşmıştım ama Riraru hiçbir şey yapmıyordu.

'Kölem gerisi sende, tek yapabileceğimi yaptım seni harekete geçirdim. Şimdi dışarı ışınlan ve dışarıda hançerini kullanarak ilerle pelerinin sayesinde seni bulamayacaklar'

Bir dakika her şeyi bana mı bıraktı. Büyü yapabilecek olsam zaten yardım beklemezdim. Ahh şu an söylenemem başka çarem yok denemeliyim.

Denedim ve ilginç bir şekilde başarılı oldum ama daha sevinemeden bedenim büyük bir acıyla sarsıldı. Yine de duramazdım acıya rağmen devam ettim. Hançerimi kullanarak şehirden çıktım.

Dağlardan birine çıktım şanslıyım ki bir mağara buldum ve oturup düşünmeye başladım bu durumdan nasıl kurtulabileceğimizi...


Devam Edecek






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44246 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr