Bölüm 125 İnanan

avatar
1282 2

Yeşil Karga - Bölüm 125 İnanan


Bölüm 125


(Adada ki ayrılıktan bir gün sonra Olivya ve Rias)

'Hey abla heyecanlı mısın?'

'Tabii ki de hayır'

'O zaman atı daha düzgün sür sürekli düşeceksin diye endişeleniyorum'

'Evden ayrıldığımdan beri at sürmemiştim bu yüzden alışmak için zamana ihtiyacım var'

'Demek öyle hatırlıyor musun eskiden ne ben ne Akeno ne de Koneko düzgün at sürebiliyorduk bizimle bu yüzden sürekli uğraşırdın'

'Elbette hatırlıyorum oldukça beceriksizdiniz çünkü, bu arada onlar neden bizimle gelmedi'

'Uğramaları gereken bir yer olduğunu söylediler, ekimin ki bir şeyler çeviriyorlar ama anlamadım'

'Açık değil mi? 2 hafta sonra doğum günün muhtemelen bunun için bir şeyler alacaklardır'

'Hatırladığını düşünmemiştim'

(Gülümser)'Senin doğum gününü doğduğun günden beri bir gün bile unutmadım'

'Hiç değişmemişsin abla hala her zamanki gibi açık sözlüsün'

'Rias değişmeseydim asla geri dönmezdim'

'Haklısın abla, peki geri döndüğümüzde yapacağın ilk iş ne olacak?'

'Annem ve babamla konuşmam gerek sanırım onlara bir özür borçluyum daha sonra ise yönettiğimiz bölgelerin durumlarını incelemek istiyorum'

'Yani direk iş yapmaya başlayacaksın'

'Aynen öyle kaybedecek zamanım yok 1 yıl içinde işleri düzene sokmalıyım'

'Anlıyorum daha yeni onlardan ayrıldın ama hemen onlarla buluşacağın zamanı düşünüyorsun onları gerçekten seviyorsun öyle değil mi?'

'Tabii ki de seviyorum'

'Merak ettiğim bir şey var o cadı yani Melia ne kadar güçlü?'

'Elf'lerin evlerini nasıl yaptıklarını biliyorsun öyle değil mi?'

'Bizden farklı olarak evlerini büyü ile yapıyorlar bu da evleri doğal felaketlere karşı oldukça dayanıklı kılıyor'

'Evet ve bu dayanıklı olduğu şeyler içinde her türlü yıkım büyüsü dahil işte Melia koca bir Elf şehrini tek bir büyü ile yerle bir edebilecek kadar güçlü'

'Güçlü olduğunu biliyorum ama dediğin kadar olmasını beklemiyordum.'

'Evet oldukça güçlü aynı zamanda oldukça deli onunla ilk karşılaştığımızda büyük bir depodaydım, kahkahalar atarak depoyu havaya uçurmuştu.'

'Kulağa korkunç geliyor'

'Evet aynen öyle ama her şeye rağmen o gün ona saldırma fırsatlarım vardı ama yapmadım hayır daha doğrusu yapamadım çünkü onda hiçbir art niyet hissetmemiştim oldukça saf ve oldukça temizdi'

'Hmmm yani Melia'yı özetlersek güçlü, manyak, saf ve tehlikeli bir büyücü'

'Evet bu yeterli bir özet'

'Peki yarı-insanla nasıl tanıştınız?'

'Felina ile Trollerle savaşırken karşılaşmıştık, Melia zor bir durumdaydı o aniden ortaya çıkıp onu kurtarmıştı sonra ise Melia onu bizimle gelmeye ikna etti.'

'Bu oldukça normaldi, peki o sarışınla?'

'O en son üyemizdi, onunla bir görev sırasında Kara ormanda karşılaştık ve o da grubumuzun bir parçası oldu.'

'Anlıyorum peki ya o beni finalde şansa yenen kişi?'

'Haha hadi ama hala buna mı takılıyorsun?'

'Elbette benden güçsüz olmasına rağmen beni yendi'

'Evet savaş becerileri olarak senden güçsüz ama savaş zekası olarak senden daha iyi zaten bu gücü sayesinde kazandı.'

'Biliyorum, peki onunla nasıl tanıştınız'

'Onunla ilk karşılaşan Melia'ydı, bir kulenin içinde daha sonra dışarıda karşılaştılar bir tabur asker ona saldırıyormuş o da bir tabur askere tek başına kafa tutmuş, bir süre sonra Melia oraya gelip
 bir şekilde onu oradan almış. Bu şekilde gruba girmiş ben ise onla ilk kez küçük bir turnuvanın finalinde karşılaştım. Tek hamle de kazanmıştım o zamandan beri epey gelişti ve güçlendi artık rakibim diyebileceğim biri'

'Rakibin mi? Senin tek rakibin benim abla onun gibi güçsüz biri rakibin olmamalı'

'İleri de sende anlayacaksın güç sadece büyü veya fiziksel değildir gücün birçok çeşidi vardır'

'Abla ne demek istediğini şu an da anlayabiliyorum ama---'

Rias ablasının ona sus işareti yapmasıyla hem atı durdurmuş hem de susmuştu. Ablasının oldukça odaklanmış bir şekilde çevresini izlediğini görüyordu.

'Rias attan in ve bana yakın dur'

'Huh? Ne oluyor abla?'

'Sadece dediğimi yap'

Rias seri bir şekilde attan inip iki atı da ablasının işaret ettiği gibi göndermişti. Ablasının yaptığı gibi etrafı inceliyordu. Duyduğu yabancı bir sesle irkilmişti.

'Üzgünüm sizi korkutmak istememiştim sadece uygun bir an da saldırıp işi hiç uzatmadan sizi öldürecektim benim hatam lütfen affedin'

Rias sesin geldiği yöne kafasını çevirmişti, gördüğü kişi sarı saçlı, uzun boylu, yapılı, keşiş elbisesi giyen bir erkekti. Elinde ise normal bir kılıç vardı.

'Sanırım keşiş kıyafeti yüzünden şaşırdınız anladım aslında bunu buraya gelirken öldürdüğüm bir keşişten aldım benim kıyafetim oldukça kirlenmişti, bilirsiniz onlarca kişiyi kısa süre içinde öldürünce böyle oluyor'

Rias her ne kadar korkusuz biri gibi gözükse de duydukları karşısında soğukkanlılığını yavaş yavaş yitirmeye başlamıştı. Olivya ise olayın başından beri sessizliğini koruyordu. Yabancı adam sözlerine devam etti.

'Aslında düşündüm de madem beni ortaya çıkarmayı başardınız size ödül olarak bir teklif sunacağım. Teklifim şu Ejder dişlerini ve Rias adlı kızı alacağım bunun karşılığında ikiniz de yaşayacaksınız'

Olivya bir adımla Rias'ın önüne geçmişti, suratında ki ifade oldukça rahattı ve konuşmaya başladı.

'Hmm teklifine cevap vermeden önce 3 soruya cevap vermeni istiyorum. Birincisi Rias'ı neden istiyorsun? İkincisi Ejder Dişlerini neden istiyorsun ve son olarak üçüncüsü seni kim gönderdi?'

Adam biraz düşündü ve sonunda cevap vermeye karar verdi.

'Birincisi zevkim için, ikincisi efendim istediği için ve üçüncüsü ben on ikiliden biriyim bizler efendimiz adına çalışırız yani tanrı adına'

Olivya soğuk bir şekilde gülümsedi.

'Demek cevabın bu neyse ki daha ilk soruya verdiğin cevapla kendi kuyunu kazmış oldun. Rias sadece dur ve izle'

'Ama abla'

'Hadi ama Rias ikimizde biliyoruz bir ölüm kalım dövüşüne hazır değilsin işte senle Kazeru arasında ki farklardan biri de bu o birçok kez ölüm kalım durumların da bulundu ve sağ çıkmayı başardı.'

'Ben de yapabilirim, ben de güçlüyüm abla'

'Rias kesinlikle güçlüsün ama öldürülme düşüncesi seni zayıflatıyor bu yüzden izle ve öğren, ayrıca biraz geri çekil'

Olivya havalı bir şekilde Ejder Dişlerini çekti, bütün çevresi alevlerle sarılmaya başlamıştı, adam dümdüz bir şekilde Olivya'ya doğru koşmaya başladı her tarafı açıklarla doluydu.

Olivya sakince rakibinin saldırmasını bekledi ve ilk saldırı sonunda gerçekleşti, Olivya sağ elindeki kılıçla saldırıyı karşıladı, sol elindeki kılıçla da saldırmak için harekete geçeceği sırada vücudunun geri doğru büyük bir güçle itildiğini fark etti.

Öyle ki rakibi bir adım geri çekilip kılıcını tekrar savurduğunda Olivya iki kılıcıyla birden savundu ama kendi geri uçarken bulmuştu. Havada kendini düzelterek düzgün bir iniş yaptığında rakibinin çoktan yanına geldiğini fark etmişti.

Rakibi tekrar kılıcını savurmuştu, Olivya çevik bir vücut hareketiyle saldırıdan kaçınmıştı ve hemen ardından geri doğru çekilmişti, rakibi ise bir saniye bile kaybetmeden tekrar saldırmak için atılmıştı.

Üzerine gelen rakibini görünce Olivya küçümseyici bir şekilde gülümsemişti. İki kılıcını geri doğru güçlü bir şekilde savurup bir nevi kendini ileri itmek için alev gücünü kullanmış oldu. Kılıçların savrulmasıyla oluşan etki Olivya'yı rakibine doğru  itmişti bunun üzerine birde savurmadan hemen sonra ileri doğru yaptığı atılma eklenince oldukça hızlanmıştı. Rakibi ne olduğunu daha anlayamadan göğsüne giren iki kılıcı hissetmişti. Olivya kılıçlarla beraber rakibini de havaya kaldırmıştı. Sonra ise rakibini yere fırlatmıştı.

Sanırım bitti diye mırıldanmıştı Olivya ama gözleri hala rakibinin üzerindeydi. Rakibi birkaç saniye sonra kahkahalar atarak ayağa kalkmıştı. Yaraları da iyileşmişti.

'Beni öldüremezsin ben tanrının kutsamasına sahibim 'O'nun dışında kimse beni öldüremez.'

Olivya hiç de şaşkın gözükmüyordu ama Rias oldukça şaşkındı ve korkmaya başlamıştı. Olivya gülümseyerek konuşmaya başladı.

'Demek taş golemler gibisin çekirdeğin var olduğu sürece iyileşeceksin'

'Üzgünüm ben de çekirdek falan yok söyledim ya ben tanrının kutsamasına sahibim'

'Ne yani bana seni kutsayan tanrıyı öldürmem gerektiğini mi söylüyorsun?'

'Ne kadar kaba sözler bunlar beni sinirlendiriyorsun'

Adam kılıcını yerden aldı ve Olivya'ya karşı doğrulttu. Konuşma tarzı ve bakışı tamamen değişmişti öncesinde sevimli gözükmeye çalışırken şimdi ise daha çok öfkeli bir boğa gibi gözüküyordu.

'Sana hayal bile edemeyeceğin acılar çektirip tövbe etmeni sağlayacağım ve sende tanrımıza secde edeceksin aciz varlık'

Olivya sol elindeki kılıcı güçlü bir şekilde savurdu ve bir alev dalgası rakibine doğru ilerlemeye başladı rakibi elinde ki kılıçla alev dalgasına vurdu ve alev dağıldı ama alev dağılınca  Olivya'nın artık karşısında olmadığını görmüştü hemen etrafa bakmak için harekete geçti ama arkasına çarpan bir şey küçük bir patlamaya neden olmuştu acı şekilde bağırdı sırtı yanmıştı ve biraz parçalanmıştı tabi elbisesinin sırt kısmıda.

Arkasına acı içinde döndü ve Olivya'nın kendisinden yaklaşık 15 metre kadar uzakta olduğunu gördü. Olivya'nın elinde de alevden bir yay olduğunu fark etti şaşırmıştı ama kendisine doğru gelen 4 alevden oku gördüğünde harekete geçti  çevik hareketlerle oklardan sıyrılıyordu bu sırada Olivya'nın onun etrafında bir çember oluşturacak şekilde koştuğunu fark etti koşarken de ok atmaya devam ediyordu. Olduğu yeri terk etmeden oklardan sıyrılıyordu.

Yine gelen oklardan kaçmaya çalışırken birden 3 tanesine vurulmuştu etkileri daha azdı ama diğerlerinden çok daha hızlı gelmişlerdi. Öfkeyle bağırdı ve kılıcını Olivya'nın koşu yoluna doğru güçlü bir şekilde savurdu. Güçlü bir büyü dalgası  toprağı parçalayarak Olivya'nın koşu yoluna ilerliyordu, Olivya havaya zıpladı ve havada bir takla atarak saldırının üstünden atladı yere indiğinde hiç duraksamadan koşmaya devam etti ve alaycı bir ifade ile rakibine baktı.

Rakibi daha da sinirlenmişti. Rakibi sol eli ile yere güçlü bir yumruk indirdi. Bunun etkisiyle onun olduğu kısım toz topraktan gözükmez olmuştu. Tabi birazda büyü eklemişti toz toprağın bu şekilde yayılması için.

Olivya umursamadan ok atmaya devam etti rakibi birden toz dumanın içinden fırladı ve Olivya'ya doğru yüksek bir hızda koşuyordu oklar üzerinde doğru geliyordu aniden havaya zıpladı. Kılıcını havada iki eli ile kavradı, tam da Olivya'nın olduğu yere düşüyordu.

Havadayken Olivya'ya iyice yaklaştığında kılıcını ejderhamsı bir kuvvetle savurdu, Olivya'nın elinde ki alevden yay birden yuvarlak şekilli alevden bir kalkana dönüştü ve gelen saldırıya karşı koymak için Olivya tek dizini üstüne çöküp kalkanı kaldırdı.

Kılıcın kalkana çarpmasıyla etrafa kuvvetli bir ses ve güç dalgası yayıldı, çarpışma etkisi geçtikten sonra Olivya kalkanı yukarı doğru itip rakibinin kılıcını geri itti.

Rakibi sendelemişti, Olivya kalkanı ile rakibinin suratına bir tane vurdu daha sonra sol ayağı ile rakibinin sağ yanağına tekmeyi geçirdi. Rakibi yıkılmamıştı ama biraz sersemlemişti.

Olivya'nın sağ elinde ki kalkanı yumruk atar gibi bütün gücü ile savurdu kalkan çok hızlı bir şekilde değişip alevden bir çivili yumrukluğa dönüşmüştü. Rakibinin suratının ortasına yumruğu geçirmişti Olivya, bunun etkisiyle rakibinin kafası bir nevi parçalanmıştı.

Rakibinin bedeni yere düşmüştü. Olivya 'bu sefer bitmiş olmalı' diye mırıldandığı sırada rakibinin aşırı hızlı bir şekilde iyileştiğini gördü ve biraz geri çekilip aralarına mesafe açtı.

Rakibi hiçbir şey olmamış gibi ayağı kalktı, kılıcını yerden aldı.

'Beni öldüremezsin kafir'

Olivya silahını orijinal haline geri getirdi. Sağ elindeki kılıcı sürekli havaya atıp yakalıyordu en sonunda havaya nişan alıp çok güçlü bir şekilde fırlattı. Sol elindeki kılıcı ise uzun bir kılıca dönüştürmüştü.

Rakibinin üzerine doğru koşmaya başladı, rakibi de aynı şeyi yaptı ama ilk saldırıyı yapan rakibi oldu. Olivya kılıçları çarpıştırmak yerine gelen saldırıdan zarif bir hareketle sıyrıldı. Rakibi tekrar tekrar saldırmaya devam etti ama Olivya oldukça zarif bir şekilde hepsinden sıyrılıyordu adeta boğa ile oynayan bir matador gibiydi. Aynı zamanda kılıcının uzunluğundan faydalanarak aralarına daha fazla mesafe koyabiliyordu.

Olivya rüzgarın hızlandığını hissettiğinde kendi kendine mırıldandı 'Bu işleri biraz değiştirir'

Artık sadece savunmaktan vazgeçip saldırmaya başlamıştı Olivya hem rakibinin saldırılarından sıyrılıyor hem de rakibini yüzeysel ama oldukça can yakan çizikler atıyordu. Oldukça can yakmasının nedeni
kestiği her yer hemen ardından yanmaya başlıyordu yani yaranın kanamaya bile fırsatı olmuyordu. Öldürmeyen bir işkence metodu gibiydi. Olivya yanma sonucu oluşan yaranın daha geç iyileştiğini fark etmişti.

Rakibinin saldırıları giderek hızlanıyordu. Olivya'da sıyrılmakta zorlanmaya başlamıştı bu yüzden mecburen kılıçları çarpışmaya başlamıştı ama bu Olivya için kötüydü. Olivya geri adım atarak karşılık veriyordu. Her çarpışmalarında geri adım atıyordu.

Kısa bir süre sonra ise kılıçları birbiri ile bağlanmıştı. İkisi de kılıcını tüm gücüyle ileri doğru itiyordu rakibi en sonunda güçlü bir şekilde karşılık vererek Olivya'nın kılıcını havaya fırlattı.

Hemen ardından ise kılıcını Olivya'yı kesmek için savurdu. Rias izlediği yerden korku içinde bağırdı.

'Abla!!!!'

Rakibi kılıcı indirirken Olivya'nın yüzünde ki alaycı bakışı gördüğü an önemli bir şeyi unuttuğunu hatırladı işte tam o sırada bir şey kafasından girip vücudunu yararak alttan dışarı çıkıp yere saplanmıştı.

Önce elinde ki kılıcı daha sonra ise vücudu yere düşmüştü.Olivya iki kılıcını da yerden aldı ve rakibinin iyileşmesini izledi. Rakibi iyileşmişti.

Ama gözlerini açtığında göğsüne saplı olan ikiz ejderleri gördü. Daha sonra ise Olivya'nın soğuk gülümsemesini, Olivya'nın ağzından tek bir kelime duydu ve bu başkasından duyduğu son kelime oldu.

'Yan'

Bedeni göğsünden başlayıp alev almaya başladı bir yandan bedeni iyileşirken bir yandan da yanmaya devam ediyordu. Olivya bu olayın her anında soğuk bir şekilde rakibinin gözlerinin içine baktı.

Rakibinin acı çığlıkları saatlerce sürdü, bedeni küle döndüğünse ise çığlıkları son bulmuştu...

Devam Edecek






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43991 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr