Bölüm 12: Diyalogda Vuruşlar

avatar
797 4

Yazarın El Kitabı - Bölüm 12: Diyalogda Vuruşlar


Yazan: Garry Smailes

Çeviri: Ratel

 

Kısım 3: Diyalog


Bölüm 12: Diyalogda Vuruşlar


Yazarların arka hikaye ve kurguyu aktarması için anlatıcı açıklamalarını kullanmaması öğütleyen Göstert, Anlatma Metadolojisini uygulamaya çalışırken kendinizi doğal olarak diyaloglara yönlenmiş bulacaksınız. Eskisinden çok daha fazla diyalog yazacaksınız ve anahtar kurgu elemanlarını ve arka hikayeyi açık etmek için diyalogları kullanmaya çalışacaksınız.


Bu çok doğal.


Diyalog bir yazarın alet çantasındaki en güçlü alettir. İyi yazılmış bir konuşma sekansı kurguyu ilerletir, karakter gelişimi sağlar ve bunları yaparken okuyucuyu romana daha derinden bağlar. 


Ancak bu problemler yaratabilr.


Bu yenilenmiş diyalog ihtiyacı yazarın kendisini eskisinden çok daha fazla diyalog yazarken bulması anlamına geliyor.


Uzun konuşma sekansları, özellikle de iki insan arasındaysa, okuyucuya hızla yıldırıcı gelmeye başlayabilir. Bu pin-ponvari ortam neredeyse hipnotik bir ritim oluşturur ve okuyucu yazdığınız detayları kaçırmaya başlar. Bu sadece-dedi-kullan tekniğini uyguladığınızda daha da ileriye taşınır.


O dedi, bu dedi, o dedi, bu dedi … kısa zaman içinde yorucu bir hal alabilir.


İşte vuruşlar burada devreye giriyor. “Vuruş ne demek lan?” bağırışlarınızı duyar gibiyim. İşte vuruş içeren bir diyalog kesiti (bunu daha önce üç boyutlu karakterler üzerine konuşurken görmüştük):


“Çevrede başka bir doğum günü kızı göremiyorum, ya sen?” John bacısını yanağından öpmeden önce abartılı hareketlerle etrafa bakındı. “Hemen açsan fena olmaz. pek bekletilmeyi seven türde bir hediye değil.”


Şimdi de bu örneğin vuruşsuz haline bakalım:


“Çevrede başka bir doğum günü kızı göremiyorum, ya sen? Hemen açsan fena olmaz. pek bekletilmeyi seven türde bir hediye değil.”


Gördünüz mü?


Bu bağlamda, vuruş diyalogların içine yerleştirilmiş eylem kısmı demek. Yukarıdaki örnekte, John etrafa bakıyor ve bacısını öpüyor.


Bir vuruş içine konduğu diyaloğu parçalar ve okuyucuyu konuşma dizisinden bir anlığına ayırır. Doğru kullanılırsa vuruşlar diyaloğu durdurup yeniden başlatırken okuyucuyu konuşmaya olan ilgisini yenilemeye zorlar..


Vuruşlar üç ayrı amaç için kullanılabilir:


1. Tempoyu kontrol etmek için.

2. İnsanların ve mekanların betimlemelerini eklemek için.

3. Bir karakterizasyon yeri olarak.


Bunlara sırayla bakalım.


Tempoyu kontrol etmek oldukça açık. Diyalog kısımları çok hızlı bir şekilde okunulup geçilebilir. İki karakter kısa cümlelerle konuşuyorsa, okuyucu söylenenleri yutarken sayfalar su gibi akar gider. Buradaki problem her zaman bu kadar yüksek bir hız istemeyecek olmanız. Belki de okuyucunun daha fazla dikkat vermesini istiyorsunuz ya da sahnenin genel temposunu dengelemek istiyorsunuz. İki aksiyon kısmını birbirinden diyalogla ayırıyor olabilirsiniz. Aksiyonun gerçek etkisini gösterebilmesi için, iyi yavaş kısım arasına sıkıştırılması lazımdır, aydınlık ve karanlık gibi. Bu durumlarda vuruşlar sizin arkadaşınızdır. 


Vuruş kullanmanın ikinci nedeni betimleme eklemek olabilir. Bir okuyucu ne zaman yeni bir mekan ya da karakterle karşılaşsa, betimleme eklemek zorundasınız. Problem şu ki her şeyi  uzun ve süslü nesirler kullanarak betimlemek istemezsiniz. Okuyucunun zihninde hafiften bir imaj oluştursanız yeterli olacak yerler ve insanlar vardır. Ancak kompleks bir mekandan ve ya büyük bir karakterden bahsediyorsak arada sırada bir iki satırlık ek betimlemelere ihtiyaç duyarız. İşte vuruşlar bu konuda oldukça faydalıdır. Vuruşların betimlemedeki rolü hakkında sonraki kısımda çokça duracağız.


Son nedenimiz ise karakterizasyon. Kompleks bir karakter profili geliştirmeye uğraşıyorsanız, karakterinizin iç etki mekanizmalarını iyi tanımak zorundasınız. Herhangi bir durum içinde iç ses, dış sesi ve hareketleri etkiler. Vuruşlar bunu göstermek için harika bir yol.


Aşağıdaki örneğe bakın, bunu daha önce görmüştük, ancak yeni gözlerimizle tekrar bakalım:


John barın park yerinde dikiliyordu. Dışarısı karanlıktı ve gökler yağmur vaad ediyordu. Bir taksi park yerine daldı bir U çizdi ve John’un tam önünde durdu. Şöför pencereyi açtı, koyu teni ve siyah saçları gösterge ışıkları altında görülebiliyordu. 
 
“Bir taksi mi çağırdınız?” Sesinde doğulu bir tını vardı. 

“Hayır,” dedi John, araçtan ufak bir adım uzaklaşarak. 

Şöför omuz silkti ve telsizini kurcalayıp John’un anlamadığı bir dilde bir şeyler geveledi. Diğer taraftan bir ses yanıt verdi ancak John’un duyabilmesi için fazla boğuktu. Şöför tekrar cama doğru eğildi. 

“Emin misin, dostum?”

“Evet,” dedi John. “Eminim.” 

“Ah …” dedi şöför. “Yine de bırakmamı ister misin?”

“Sizin sadece planlanmış yolcuları almanız gerekmiyor mu?” Bir duraksama oldu. “Önemli değil. Kız kardeşimi bekliyorum, her an gelebilir.” 

“Tamamdır,” dedi taksici ve park yerinden çıkıp uzaklaştı. John taksinin gidişini izledi ve plakasını zihninin bir köşesine not etti.



İşte aynı örneğin vuruşları ön plana çıkartılmış ve açıklanmış hali:


John barın park yerinde dikiliyordu. Dışarısı karanlıktı ve gökler yağmur vaad ediyordu. Bir taksi park yerine daldı bir U çizdi ve John’un tam önünde durdu. [VURUŞ: Bu anlatıcı açıklamasıyla verilmiş bir betimleme.]


Şöför pencereyi açtı, koyu teni ve siyah saçları gösterge ışıkları altında görülebiliyordu. [VURUŞ: Bu bir diyalog öncesi betimlemesi. Koyu ten, okuyucuya taksi şöförünün beyaz olmadığını GÖSTERTİYOR.]


“Bir taksi mi çağırdınız?” Sesinde doğulu bir tını vardı.


“Hayır,” dedi John, araçtan ufak bir adım uzaklaşarak. [VURUŞ: İç ses ona Çinli insanlara güvenmemesini söylüyor; bu da onun hareketlerine yansıyor.]


Şöför omuz silkti ve telsizini kurcalayıp John’un anlamadığı bir dilde bir şeyler geveledi. Diğer taraftan bir ses yanıt verdi ancak John’un duyabilmesi için fazla boğuktu. Şöför tekrar cama doğru eğildi. [VURUŞ: Bu aslında anlatıcı açıklaması parçası olsa da bir diyaloğu böldüğünden dolayı, teknik olarak bir vuruş.]


“Emin misin, dostum?”


“Evet,” dedi John. “Eminim.” 


“Ah …” dedi şöför. “Yine de bırakmamı ister misin?”


“Sizin sadece planlanmış yolcuları almanız gerekmiyor mu?


Bir duraksama oldu. [VURUŞ: Ritmi yavaşlatıyor. Aynı zamanda John’un bundan sonra ne yapacağını düşündüğü imasını da içeriyor. John’un ne düşündüğünü çözmekse okuyucuya kalmış.] “Önemli değil. Kız kardeşimi bekliyorum, her an gelebilir.” 


“Tamamdır,” dedi taksici ve park yerinden çıkıp uzaklaştı. 


John taksinin gidişini izledi ve plakasını zihninin bir köşesine not etti. [VURUŞ: John arabayı izleyip not alıyor. Burada arka hikaye devrede, John’u belki de Çinli olabilecek taksi şöförü hakkında en kötüsünü düşünmeye zorluyor.]


Vuruşlarla alakalı söylemem gereken son şey ise aşırı kullanılmaması gerektiği. Uzun diyalog akışları iyidir. Yazım stilinizde okuyucunun kendini rahat isteyeceği bir ritim yakalamak isteyeceksiniz. Yine de her şeyde olduğu gibi bunun da bir dengesi olmalı. Fazla vuruş olursa diyalog aksar, az olursa ellerinizden kayar gider.


______________________

Ratel Notu


Bu vuruş işini de öğrendiğimize göre artık metinlere bakış açınızı değişmeli. Artık bir aşçı olacaksınız ve cahil bir vatandaş gibi restorana ön kapıdan girip orman kebabı söyleyemezsiniz. Kendinizi büyük yazarlar önünde (benim de gördüğüm gibi) çırak görmeli ve tüm gün patates soymaktan gocunmamalısınız.


E patates soymak ne derseniz bir metni zevk almaya çalışmaksızın değerlendirmek için okumak derim. Peki nasıl patates soyulur onu da göstereceğim merak etmeyin. 


Yorum atmanız beni şevklendiriyor, bilmenizi isterim.








Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43988 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr