Bölüm 7: Dış Ses

avatar
997 2

Yazarın El Kitabı - Bölüm 7: Dış Ses


 

Yazan: Garry Smailes

Çeviri: Ratel

 

Kısım 2: Karakterizasyon

Bölüm 7: Dış Ses

 

 

İç sesin bir karakterin düşünce kalıbı olduğunu gördük; karakterin hareketlerini ve konuşmaların etkileyen iç inanışlar. Dış ses ise daha az karmaşık ve karakterin ağzından dökülenler olarak tanımlanabilir. 

 

Fakat, o kadar da basit değil. Göstert, Anlatma Metedolojisi bir yazarın hikayesinden anlatıcı açıklamalarını çıkardığı ve yerine hikayesini konuşmalar ve hareketlerle anlattığı bir işlem.

 

Söylemek gerekir ki yazarlara anlatıcı açıklamalarını tamamen bırakmalarını önermiyorum. Hatta yazarlara anlatıcı açıklamalarında karakterlerin düşüncelerine yer vermeyi bırakmaları gerektiğini de söylemiyorum (buna ileride değineceğiz). Tek söylediğim bir yazarın anlatıcı açıklamasını özenle ve çokça düşünerek kullanmak zorunda olduğudur..

 

Arka hikayeler anlatıcı açıklamaların içine sıkıştırılıp gönderilemeyeceği için, diyaloglar aniden çok önemli bir hal aldı! Artık kurgunuzu ve arka hikayenizi okuyucuya aktarabileceğiniz tek yol bu.

 

Dış ses, ya da diyalog, artık bir yazar olarak sizin en önemli aracınız oldu. 

 

Peki … bir karakterin herhangi bir durum karşısında ne diyeceğini nereden bileceğiz? 

 

Diyalog yazmanın en iyi yolunu anlamak için konuşmalara yeni bir gözle bakmalısınız. Diyalogları karakterler arasında belirli amaçları olan bilgi alışverişi olarak görmelisiniz. Ancak, buna rağmen diyaloğun gerçekçi hissettirmesi de önemini kaybetmiş değil. Gerçekten gerçekleşecek konuşmalar yazmalısınız. 

 

Özünde, diyalog bir etkileşimler dizisidir. 

 

Bir karakter bir şey söyler, diğeri tepki verir… ve böyle devam eder.

 

“Selam,” dedi John. [Aksiyon] 

 

“Selam,” dedi Bill. [Reaksiyon] 

 

Bazen bir karakterin sözle yanıt vermemesini tercih edebilirsiniz (ya da fiziksel olarak tepki vermesini). Bunların hepsi aksiyon-reaksiyon dizisinin birer parçasıdır. 

 

“Selam,” dedi John. [Aksiyon] 

 

Bill John’a dik dik baktı. [Reaksiyon] 

 

Ya da …

 

“Selam,” dedi John. [Aksiyon]

 

Bill gülümsedi ve el salladı. [Reaksiyon]

 

Karakterlerinizin aksiyon-reaksiyon dizisini kurduktan sonra, sırada ne diyeceklerine karar vermek var.

 

Aslında üç tür diyalog vardır:

 

Sahne içinde anlam ifade eden diyalog. Senaryoyu ilerleten diyalog.  Arka hikayeye dokunan diyalog. 

 

Bunlara sırasıyla değinelim... 

 

İlk olarak sahne içinde anlam ifade eden diyaloglar. Bu şu anki sahnedeki olaylara karşı karakterin doğal konuşma modelidir. Örneğin, bir karakter daha önce hiç tanışmadığı bir karakterle tanıştırılıp karşısındaki kişi “Selam” derse, karakterinizin muhtemel tepkisi “Selam” diye yanıtlamak olacaktır. Ayrıca sahnedeki bir olaya verilen tepkiyi belirten diyaloglar da vardır. Örneğim, karakterinizin eşine hediye aldığı bir sahne yazıyorsanız, karısı muhtemelen hediyeyi alırken bir tepki de verecektir. 

 

İkinci olarak kurguyu ilerletmek için yazılan diyaloglar. Artık kurgunuzu anlatıcı açıklamaları ile verip gönderemediğinizden, hikayenizi anlatmak için konuşmaları kullanmak zorundasınız. Bu da zaman zaman bell karakterlerin kurgunuzu ilerletecek şeyler söylemesi gerektiği anlamına geliyor. Örneğin, ana karakter kurgunuzu yaptığınız, adına John diyelim, ve bir bacısı olsun. Bu önemli bir kurgu noktası. John’un bir bacısının olduğunu anlatıcı ses basitçe ANLATABİLİR. Ya da bunu bir konuşmaya yedirebiliriz. 

 

Şöyle bir sahne yazdığınızı düşünün:

 

----------------------------------------

 

John barın park yerinde dikiliyordu. Dışarısı karanlıktı ve gökler yağmur vaad ediyordu. Bir taksi park yerine daldı bir U çizdi ve John’un tam önünde durdu. Şöför pencereyi açtı, koyu teni ve siyah saçları gösterge ışıkları altında görülebiliyordu. 

 

“Bir taksi mi çağırdınız?” Sesinde doğulu bir tını vardı. 

 

“Hayır,” dedi John. 

 

Şöför omuz silkti ve telsizini kurcalayıp John’un anlamadığı bir dilde bir şeyler geveledi. Diğer taraftan bir ses yanıt verdi ancak John’un duyabilmesi için fazla boğuktu. Şöför tekrar cama doğru eğildi. 

 

“Bundan emin misin, dostum?” 

 

“Evet,” dedi John. 

 

“Ah …” dedi şöför. “Yine de bırakmamı ister misin?” 

 

“Sağolun, kız kardeşimi bekliyorum.” 

 

“Tamamdır,” dedi taksici ve park yerinden çıkıp uzaklaştı.

 

----------------------------------------

 

Buradaki anahtar kurgu noktası (John’un bir bacısı olduğu) okuyucuya gerçekçi bir yolla aktarılmış oldu. Bu gerçekten yaşanabilecek bir konuşma. Sonuç olarak okuyucuya John’un bir bacısı olduğu GÖSTERTİLMİŞ oldu. 

 

Diyaloğun son tipi ise arka hikaye için söylenmesi gerekenler. 

 

Arka hikayeyi anlatıcı yoluyla aktaramadığımızdan tek çıkışımız diyalog. Bir karakterin arka hikayesinin sadece önemli kurgu için önemli  noktalarından (misalen John’un üniversiteye gitmesi)  oluşmadığını, aynı zamanda karakterin konuşmasını ve hareketlerini etkileyen fikir ve inançları da (misalen John’un köpeklerden korkması)içerdiğini görmüştük. Bu unsurların her ikisi de karakterleriniz arasındaki diyaloglara etki edecek. Ancak diyalogların gerçekçi olması gerektiğinden, bu her zaman o kadar da kolay değil. 

 

Bir karakter içinde bulunduğu sahne ile uyumlu olmayan laflar etmeye başladığı zaman okuyucular bir yanlışlık olduğunu sezerler. Sizin ne yapmaya çalıştığınızı fark ederler ve büyü bozulur. Yüzleşeceğiniz zorluklardan biri, bir yazar olarak arka hikayeyi diyalog yoluyla okuyucuya aktaracağınız inandırıcı sahneler oluşturmaktır. 

 

Bu aslında, düşündüğünüzden daha sık karşılaşılan bir problem. 

 

Pek çok dedektif hikayesinde bir yardımcı karakter bulunmasının nedeni, bu yardımcının ana karakterimize hiçbir ek içerik gerekmeden dava hakkında tartışabileceği bir ortam sağlamasıdır. Bir düşünün. Yazarın önemli bir arka hikaye detayını aktarması lazım. Yancı karaktertimizin ana karaktere otopsideki bir anormalliği söylemesi kadar doğal ne olabilir ki.

 

//Ratel notu: Martial God Asura’da Eggy, Coiling Dragon’da Doehring Dede, Against the Gods’da Jasmine ve Swallowed Star’da Babata hep bu nedenden dolayı var. Romanlarda böyle bir zorunluluk olmasa da Novel’lerde yancı karakterler çok ama çok önemlidir. Ana karakterimizin söylemek için fazla cool olduğu şeyleri söyleyecek, gerektiğinde onları kurtaracak, sürekli yeni bilgiler vererek gelişimlerine ön ayak olacak mükemmel bir yancı novel yazmayı düşünenlerin ana karakterden sonra ilk kurguladıkları karakter olmalı.

 

Pragmatik gerçeklik tek amacı arka hikayeyi aktarmak olan sahneler bulmanız gerektiğini söyler. Eski dostlar bir araya gelsinler ki ana karakterimizin alkolik annesinin ve zor çocukluk yıllarından söz edebilesiniz, bir akşam yemeği partisi yazın ki kurguyla alakalı yeni çıkacak bir yasadan bahsedilebilin, ya da araba arıza yapsın ki karakterimizin orduda öğrendiği tamir yeteneklerini sergileyebilin.

 

Örneğin, ana karakterinizin üniversiteye gittiğini okuyucuya aktarmanız gerektiğini hayal edin. Bunu anlatıcıya yükleyemezsiniz, bunun yerine diyalog içeren bir sahne koymalısınız. Ancak bu kolay değildir. Kendi hayatınızı düşünün. Eğitim hayatınızla alakalı konuşmanız gerektiği kaç konuşmayla karşılaşıyorsunuz? Pek fazla olmadığını tahmin ediyorum. Bu da muhtemelen bu arka hikayeyi aktarmak için bir sahne yazmanız gerektiği anlamına geliyor. Belki karakteriniz bir üniversite arkadaşıyla kahve içmek için buluşurlar. İşte böyle bir sahne size karakterin eğitim yönüne eğilmeniz için mükemmel bir bahane verecek ve o tatlı üniversite günlerinden özgürce ve doyasıya bahsedebileceksiniz, tabi diyalog içinde. 

 

Diyalogları kullanma konsepinde uzmanlaşmak sadece kurguyu ilerletmenize değil arka hikayeyi de okuyucunun zihnine kazımanıza izin verecek. Hala değinmek zorunda olduğumuz bir konsept daha var ve bu da iç sesin etkileri. 

 

Daha önce de defaatle belirttiğimiz gibi, iç ses her bir karakterinizin düşünce ve inançlarının bir toplamıdır. Karakterlerinizin hayatlarının her bir detayını etkileyen bilinçaltı düşünceleridir. Aynı zamanda belirli durumlarda nasıl konuştuklarını ve tepki verdiklerini de belirler. 

 

Örneğin, köpeklerden korkan bir karakter, bir arkadaşı köğeğini gezdirmesini istediğinde bu isteğe köpekleri seven bir insana göre farklı bir tepki verecektir. 

 

Herhangi bir diyaloğu yazarken, ister sahneyle alakalı olsun, ister konuyu ilerletsin ister arka hikayeyle ilgili olsun, her zaman ama her zaman karakterinizin iç sesinin onların konuşmalarına ve hareketlerine etki edeceğini göz önünde bulundurmalısınız. 

 

Bir karakterin iç sesi nasıl tepki vereceğini artı kullanacağı kelimeleri ve söz kalıplarını etkiler.

 

//Emmi aynı cümleyi 20 defa kurdu demek ki önemli

 

Yukarıda verdiğimiz örnekte, iç sesi tartışırken ana karakterin iç sesinin ona Çinlilere güvenmemesi gerektiğini söylediğini belirtmiştik. Bunun karakterimizin farkında bile olmadığı ufak bir etki olabileceğini söylemiştik. Unutmayın, ana karakterimizin (John) yeminli bir neo-nazi olduğunu söylemiyoruz ancak hafif çarpık bir bakış açısı var. 

 

Taksi sahnesine geri dönelim ve bu gizli ırkçılığı aklımızda tutarak sahneyi tekrar kurgulayalım. Şöyle gidiyor olabilir …

 

----------------------------------------

 

John barın park yerinde dikiliyordu. Dışarısı karanlıktı ve gökler yağmur vaad ediyordu. Bir taksi park yerine daldı bir U çizdi ve John’un tam önünde durdu. Şöför pencereyi açtı, koyu teni ve siyah saçları gösterge ışıkları altında görülebiliyordu. 

 

“Bir taksi mi çağırdınız?” Sesinde doğulu bir tını vardı. 

 

“Hayır,” dedi John, araçtan ufak bir adım uzaklaşarak. 

 

Şöför omuz silkti ve telsizini kurcalayıp John’un anlamadığı bir dilde bir şeyler geveledi. Diğer taraftan bir ses yanıt verdi ancak John’un duyabilmesi için fazla boğuktu. Şöför tekrar cama doğru eğildi. 

 

“Emin misin, dostum?”

 

 “Evet,” dedi John. “Eminim.” 

 

“Ah …” dedi şöför. “Yine de bırakmamı ister misin?”

 

 “Sizin sadece planlanmış yolcuları almanız gerekmiyor mu? Bir duraksama oldu. “Önemli değil. Kız kardeşimi bekliyorum, her an gelebilir.” 

 

“Tamamdır,” dedi taksici ve park yerinden çıkıp uzaklaştı. John taksinin gidişini izledi ve plakasını zihninin bir köşesine not etti.

 

----------------------------------------

 

Burada taksiden uzaklaşırken fiziksel bir hareket ekledi. Aynı zamanda John’un taksicinin yolcu alıp alamayacağını sormasıyla sözlü bir tepki de eklemiş olduk. Bu küçük değişiklikler kurgunun genel gidişatında hiçbir değişiklik yapmadı. Ancak yazıya tatlı bir doku ekledi ve okuyucuya John’un karakteri hakkında bir içgörü kazandırdı.

 

Bu durumda, okuyucu muhtemelen bu ufak davranış farklarını kavrayacaktır. Okuyucunun zihni içgüdüsel olarak karakterin neden bu şekilde hareket ettiğini kavramaya, karakterin zihninde okuyucunun kendine ait bir versiyonunu oluşturmaya başlayacak. 

 

Sözler ve hareketler okuyucuyu tetikler, okuyucu ve karakter arasında bir mesafe oluşturur. Okuyucu karakterin neden bu şekilde tepki verdiği konusunda kafasında spekülasyonlar yaparken bu boşluğa dalmaya itilir. Karakter ırkçı olmadığını söylüyor olabilir ve bunun doğru olduğunu da düşünüyor olabilir ancak bu sahnedeki sözleri ve hareketleri bunun tam tersine işaret ediyor. Bu çelişki okuyucuyu heyecanlandırır. 

 

Okuyucu hikayeye çekilir ve aktif katılıma zorlanır. Okuyucu karakter ve neden bu şekilde tepki verdiği hakkında kafa yordukça aktif bir katılımcıya dönüşür.



____________________________

Ratel Notu

Ekleyeceğim pek bir şey yok. Kitap bir mani olmazsa hızla sona doğru ilerleyecek.

.

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44341 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr