Buz gibi soğuk

avatar
282 1

Yanılsamadan Kaçış - Buz gibi soğuk


Her sabah yaptığım gibi ilk günlük işim olan gazete dağıtmayı bitirdikten sonra kütüphane görevime başlamak için okula uğrayıp aldığım görevli kartıyla hafif hafif esen rüzgarın beraberinde yağan yağmurun altında elimde şemsiye ile yürümekteydim.

 Kütüphanedeki görevim en hoşlandığım günlük aktiviteme en uygun zaman ve ortamı sağlıyordu. Yaklaşık üç yıldır her gün yaptığım ve tamamını mutlu bitirdiğim günlük aktivitem yani kitap okumam. 

Farklı zamanlarda farklı kitaplar okuyarak geçen bu günler sayesinde birden çok farklı konuda öğrendiğim, anladığım, ilginç bulduğum ve hatta kendi kendime tartışmalar yaşadığım geniş bir bilgi kümesine sahip oldum.

Her ne kadar yaşıtlarıma göre çok daha sessiz, yalnız, garip gözükmek benim yeni arkadaş edinmemde etkili olsa da dünyaya geldiğim günden itibaren yetimhanenin bazen sıcak bazen soğuk hatta kuru ya da ıslak odalarında, koridorlarında, yemekhanelerinde, eğitim için ayrılmış dersliklerinde büyüdüğüm için en az sıkıntı çektiğim konu arkadaş sayımdı.

Görevim benim için basit ve eğlenceli olan kitapları yerlerine yerleştirmekten başka bir şey değildi. Her ne kadar günümüz teknolojisi sayesinde kitaplar ekranlar üzerinde kolayca okunup kopyalansa da burası gibi antika sayılacak kadar eski kitapları tekrar tekrar ciltleyerek eski usul düzenlemelere göre yöneten bir çok farklı konumlarda kütüphaneler varlığını sürdürüyordu.  

İlgimi çeken konulardan  efsaneler, mitolojik canlılar ve garip gizem dolu  anlatılar en başlıcalarıydı. Bazen kendimce yeni efsanevi yaratık şekil ve özellikleri hakkında yazmak, çizmek, düşünmek gibi aktivitelerde bulunuyordum. Her ne kadar dışarıdan zamanı boşa harcamak gibi gözükse de yaptığımdan keyif alıyordum. 

Şimdilerde hayatım kolay, rahat, sakın ve huzur dolu bu yüzden işime çok özen gösteriyorum. Aldığım ücret kendime ve yaptığım bağışlara gayet yetiyordu. Çocukluğumdan beri edindiğim yardım huyunun etkisiydi yardıma ihtiyaç duyanlara yardım etmek zira yardımlarla büyümüş birisiydim. Sonuçta yetimhaneler hayatı kolay kılmazdı. Artık kolay olan hayatım için huzura sahip çıkmak kendime uyarı idi. 

Geçmişte bu kadar kolay değildi. Yaptığım iş, okuduğum okul hatta yaşadığım daha doğrusu büyüdüğüm yurt hiç kolay gelmezdi bana. Sıkıntı çekmekten değildi ama yine de zor geçti o zamanlar. 

Doğduğumda annem beni çöpe atmış ben bunu çok sevdiğim öğretmenim aynı zamanda büyüdüğüm yurdun müdürü olan Zeliha hanımdan öğrendim. O hiçbir zaman benim okul öğretmenim olmadı ama ne öğrenmek istesem öğrenmeme yardımcı oldu. 

Hatta ne zaman konuları karıştırsam ya da anlamasam yanına gittiğimde bana bir bir anlatırdı. Çocukken ona tapınırdım. Genelde sade renkli elbiseler giyerdi. Ona da çok  yakışırdı. Bazen o  gülerken ya da gülümserken ona “annem” diye  seslendirdim. O hiç bozmaz ve bana “oğlum” derdi.

Zaman su gibi akarken ben de büyümeye devam ettim. Bu süreçte ilkokul, ortaokul ve lise hayatım bitti. 

Çok zeki bir çocuktum lakin çalışkan da değildim. Bu yüzden üniversite sınavında en çok  istediğim bölümü tutturamadım. Sonuç olarak daha az istediğim diğer bölümü seçerek üniversite yolculuğunu belirledim.

Üniversiteyi devam ederken  hayat şartları sebebiyle arkadaşımın önerdiği fabrika işçiliğiyle üniversite hayatıma devam ettim. Üniversitede okuduğum bölümle iş bulamadığım için üniversiteden mezun olduktan sonra da o fabrika işine devam ettim.

 Lakin bu durumun devam etmesi beni hayattan soğuttu. Çünkü her insan gibi benim de hayallerim vardı.  Sonuç olarak hayallerimin üstü tozlandı. O yıllarda evden işe işten eve şeklinde sıradan bir hayatım oldu. Bu sebepten  hayat dediğimiz zamanın  devamı çok sessizdi. 

Bir gün çok acı bir haberle uykumdan uyandım. En yakın arkadaşımın trafik kazasında öldüğünü öğrendim. Bu benim yalnızlığa daha da batmama sebep oldu. 

Hatta o zamanlar tek konuştuğum arkadaşımın ölümüyle artık  dünyayla bağlantım kopmuştu. Yaşamaya devam etmemin ve ölümün gelmesi arasındaki zamanı tanımadığım insanlara ya da hayvanlara elimden geldiğince yardım ederek geçirdim. 

Her sabah işe gider akşam dönüşte dilencilere, yaşlı insanlara, hayvanlara ufak da olsa yardım ederdim. Bu yüzden de evime hep yürüyerek ve farklı rotalar kullanarak giderdim. Eve vardığımda ise ilk işim yemek yapmak değil okuduğum kitapları masanın üzerine çıkarmaktı. 

Uyumak için fazla vakit de kalmıyordu. Neyse ki hala yurda gidip öğretmenimin odasında vakit geçirebiliyordum. Sonradan öğrendim beni çöpte öğretmenim bulmuş bu yüzdenmiş bana olan daha şefkatli tavrı. 

Günler böyle akarken ben de yeni kitaplara yeni sokaklara uğrarken senelerim akıp gitti. Hala başka arkadaşlarımla muhabbetim olmadı. Her uykumun bir türlü gelmediği akşam arkadaşımın mezarına gider onunla sabaha kadar konuşurdum. 

Son on senemi böyle geçirdim. Huzursuz sade vasat bir dünya yaşantısı, kendime faydam olmadı ama en azından çevreme de zarar vermedim. Arada mahallenin yetimhanesine gidip artık yaşlandığı belli olan öğretmeniminle sohbet eder oradaki çocukların oyunlarına katılırdım. Günlük tutmak gibi bir huy edinmiştim. 

Hala fabrikaya gündelik olarak gitmek de olmasa mutluyum bile derdim. Son on yılda her sabah akşama kadar çalışıp durdum. 

Ne yazık ki bir gün patronun yeğenini  büyük bir seminerde  küçük düşürmem bu monoton hayatıma rahatsız tatlar kattı. Maaşımdan garip kesintiler, kaydedilmemiş fazla mesailer  izin günlerimin iptal edilmesi gibi  birkaç farklı haksızlıklara maruz kalmıştım.

 Yine günlerden bir gün  sabah işe gitmiştim , patronun yeğeni ile karşılaşana kadar yüzüm gülüyor bile denebilirdi. Onunla karşılaşmak canımı sıkıntıya düşürdü. Sırf tazminatım elimden alınmasın diye fabrikadaki zorluklara göğüs geriyordum. 

 Akşam mesai bitimine patronun odasına çağrılmış gittiğimde kısa bir sözle işten  kovulmuştum.  Saçma bir sebepten tazminat bile vermemişlerdi. Onlara küfrederek fabrikadan ayrılmıştım. 

Bozuk moralim boş cüzdanımla beraber arkadaşımın mezarına gitmiş yanında sabahlamıştım. Kısa bir sabah uykusu çekip ne yapacağıma karar vermek için danışmak maksadıyla yetimhaneye gitmiş Zeliha hocamla iki saat kadar sohbet etmiştim. Tartışmanın nasıl sohbete döndüğüyse tamamen tesadüf sonucu şuan bulunduğum işe başlamama en çok yardımcı olan insanla tanışmış olmamdı. 

Bu benim dünyaya bir kez daha tutulmama sebep oldu. Maddi geçimsizliğim de olmasa gerçekten mutluyum demek isterdim. Henüz işe başlamamıştım bu yüzden avans da isteyemiyordum. Yaşadığım en mutlu anlardı aslında çünkü normal yaşantımın kalitesi bir anda artacakken hala düşük tüketimi olmayı sürdürmeme yardımcı olacak bu anılara sahiptim. Hayatımın bir diğer  mutlu anları efsaneler, romanlar okuduğum anlardı.

İşe başladıktan  bu zamana kadar hayatım yine monoton olsa da hayatıma kavgalar karışmadığı için üzülmüyordum. Bugün kütüphaneden çıktıktan sonra evimdeki eksiklikleri tamamlamak için markete uğradım. 

Alışverişten sonra cebimdeki son madeni parayı köşede oturan dilenciye verip evime kalan yolu yürümeye devam ettim. Bir caddede karşıdan gelen öğretmenimi görmemle onun dalgın bir şekilde yola atladığını fark etmem aynı anda oldu. 

Çünkü son sürat hareket eden et kamyonunun gelişini fark etmemişti. Ne yazık ki uyarmak için vakit yoktu. Bir anda kendimi yola attım. Hızlıca birkaç adım atıp öğretmenimi kaldırıma tekrar getirene kadar kucağımda taşıdım. 

Lakin hızımın fazla olması sebebiyle ya da zayıf vücudum yüzünden kafamı işaret direğine çarptım. Bu bende kafa şişliği ve ufak bir baş ağrısı oluşturdu. 

Öğretmenimi kurtarmam için buna değmeseydi bunu yapmayı düşünmezdim. Neyse ki amacımı tamamladım. Öğretmenim kurtuldu. Baş ağrısı önemli değil hatta pansuman bile yaptıracak bir şey yoktu kafamda. Sonuç olarak öğretmenime iki üç uyarıda bulunup gideceği yere kadar ona eşlik ettikten sonra eve doğru yürümeye başladım. 

Eve girdikten sonra başımın ağrıması yemekten sonra uyumama sebep oldu. Sonbahar soğuğun olması ve pencerelerimin eski olmasından dolayı yorganla yatmayı seçtim.

Şiddetli ağrının artmasıyla uykuya dalmak zordu. Yorganımı sıkı sıkı örtüp bir gün zengin olabileceğimi hayal ederek mutlu bir halde gözümü kapattım. 

Buz gibi soğuk rüzgardan uyandığımda aklımda yorganımı sıkı sıkı örtmek vardı. 







Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44578 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr