Bölüm 941: Asil Klanın Hazinesi

avatar
1141 40

Xian Ni - Bölüm 941: Asil Klanın Hazinesi



Çevirmen: RassNt

Editör: Alphonse

 

Yi Muzi tüm bunlar karşısında şok olmuştu. Xu Mu'nun böyle şok edici bir sır sakladığını hiç düşünmemişti! O gerçekten de bir antik tanrıydı!

 

Ailenin baş kıdemlisi tarafından buraya gönderildiğinde Aya Bakan Yılan ile ilgili detaylı bilgileri almış ve etraflıca hazırlık yapmıştı. Şok olsa da görevini unutmadı. 5 yıldızlı antik tanrının Aya Bakan Yılan'ın ağzından dışarı çıktığını görünce hiç tereddüt etmeden içeri fırladı.

 

Doğruca Aya Bakan Yılan'ın ağzına yöneldi. Yetişimi büyük oranda düşmüş olsa da hızı hiç yavaşlamamıştı. Hemen Aya Bakan Yılan'ın ağzının içinde kayboldu.

 

Wudo Chan'ın ifadesi biraz karmaşıktı. Birlik'in bazı kayıtlarını incelemişti ve kazara Aya Bakan Yılan'ın kimliğini öğrenmişti. O yüzden Aya Bakan Yılan'ın içinde Ay Çiçeği adında bir şeyin olduğunu biliyordu!

 

"Kayıtlarda yazanlara göre Aya Bakan Yılan'ın Ay Çiçeği ile bir Sahte Nirvana Boşluk hazinesi arıtılabilir. Eğer onu ele geçirebilirsem ve bir Sahte Nirvana Boşluk hazinesi arıtabilirsem kıdemli grubunda Xuan Bao'nun yerini alabilirim!"

 

Dişlerini sıktı ve Yi Muzi'nin peşinden gitti. Aya Bakan Yılan tam ağzını kapatırken içeri girdi.

 

Sadece Qing Shui Aya Bakan Yılan'ın ağzına girmedi. Kaşlarını çatarak sessizce Wang Lin ve 5 yıldızlı antik tanrıyı izledi.

 

"Klan üyesi, benim adım Lou Chen!" 5 yıldızlı antik tanrının gözleri antik bir aura ile dolarken ileri yürüdü. Yumruğunu sıkmak yerine avucunu gösterdi.

 

Sarsıcı bir ses oldu ve Luo Chen'in devasa el izi Wang Lin'e doğru fırladı.

 

Wang Lin'in gözleri kısıldı. Bu el izi Semavi Alem'dekine benzese de aynı zamanda farklıydı. Doğruca Wang Lin'e ilerledi ve Luo Chen'in eli de bu el izini takip etti.

 

Wang Lin derin bir nefes aldı. Alnındaki dört yıldız döndü, sağ elini doğrulttu ve ağzından antik tanrı dilinde bir şeyler çıktı. Artık 4 yıldızlı antik tanrı olduğu için bazı antik tanrı büyülerini kullanabiliyordu! Wang Lin çok uzun süredir bu günü bekliyordu!

 

Bir anda önünde devasa bir burgaç belirdi.

 

"Antik Tanrı Silahı!" Wang Lin kükrediğinde burgaçtan mor yıldırımlar taştı ve ardından uzun bir mızrak dışarı çıktı. Bu mızrak hayaliydi ve mor yıldırımdan yapılmış gibiydi.

 

Wang Lin mızrağı kaptı ve ileri doğru savurdu. Bunun ardından el izi ile çarpıştı. Çarpışmayla birlikte büyük bir gümbürtü tetiklendi ve el izi ikiye bölündü.

 

Fakat Wang Lin'in mızrağı hemen Luo Chen tarafından yakalandı. Onu sıktı, içinden yıldırım çıktı ve ardından mızrak yerle bir oldu!

 

Wang Lin bir adım attı. Vücudu Luo Chen'e kıyasla zayıf olsa da hala etkileyici bir aura yayıyordu. Sağ yumruğunu sıkarak savurdu.

 

Luo Chen Wang Lin'e karmaşık bir ifadeyle baktı. Ji Xiantian'ı kuklaya çevirmek için bir yıldızını tüketmek zorunda kalmıştı. Aya Bakan Yılan'ın vücudunu terk etmiş olsa da anlatılamaz zorluklar vardı. Şimdi bile kendisinin bir Aya Bakan Yılan mı yoksa bir antik tanrı mı olduğunu bilmiyordu.

 

Çok uzun süre bu Aya Bakan Yılan tarafından asimile edilmişti.

 

Zihni Aya Bakan Yılan tarafından işgal edilmişti. Onun düşüncesine göre, bir antik tanrı olarak görülmeyi hak etmiyordu, o sadece Aya Bakan Yılan'ın kuklasıydı.

 

Sürekli mirasını Wang Lin'e devretmek ya da Wang Lin'i yutmak arasında gidip gelmişti. Bu ikilem içindeyken gönüllü bir şekilde bir yıldızını Ji Xiantian ile harcamıştı, belki de bu yıldız Wang Lin için bir armağan olarak sayılabilirdi.

 

O anda derin bir nefes aldı, sağ elini sıktı ve yumruğunu savurdu.

 

Bir gümbürtü koptu ve Wang Lin sağ kolunun uyuştuğunu hissederek geri itildi. Lou Chen de birkaç adım geri itildi ve kaşlarının arasındaki yıldızlar daha da bulandı.

 

Wang Lin'in Luo Chen'e meydan okumasının sebebi, o bir çocuk antik tanrı olmasa da şu an son derece zayıftı!

 

Luo Chen'in kaşlarının arasındaki yıldızların bulanık olması bunun kanıtıydı. Karşısında duran Wang Lin ise dört yıldıza sahip olsa da yıldızları ışıl ışıl parlıyordu. Daha önemlisi Wang Lin asil kana sahipti!

 

Sıradan bir antik tanrı Luo Chen'in yıldızını yutmuş ve yetişimi seviyesi Wang Lin'den daha yüksek olsaydı bile yine de Wang Lin'in asil klan büyüleriyle kıyaslanamazdı. Antik tanrıların asil klanı gerçek krallardı. Sadece asil klan büyüleri değil, aynı zamanda asil klan silahlarına sahiplerdi!

 

O geri çekilirken Wang Lin bir adım ilerledi ve Luo Chen'e doğru hücum etti. Ardından karşılıklı vuruşmaya devam ettiler.

 

Dalgalanmalar yankılandı ve boşlukta gümbürtüler duyuldu. Savaş başladığında Wang Lin dezavantajlıydı ama dövüş devam ettikçe vahşileşti.

 

Bu süreçte 4 yıldızlı antik tanrı gücüne aşina olmaya başladı. Her yumrukta sık sık güçlü fırtınalar oluşuyordu. Yumruklar aynı zamanda antik tanrı büyüleri barındırdığından bu savaş giderek şiddetleniyordu!

 

Bir gümbürtüyle birlikte birbirlerinden ayrıldılar. Wang Lin geri çekilirken devasa ellerini kaldırdı ve gözleri ışıldadı. Antik tanrı dilinde bir şeyler okumaya başladı ve ardından önünde devasa bir antik tanrı gölgesi belirdi. Gölge hemen Luo Chen'e doğru kükredi!

 

Luo Chen'in gözlerindeki karmaşık bakış daha da şiddetlendi ve o da ellerini kaldırdı. Önünde bir antik tanrı gölgesi belirdi ve 100,000 adımdan daha uzundu. Sanki hiçlikten gerçek bir dev ortaya çıkmıştı!

 

Fakat bu devin vücudu son derece şişkindi, bir antik tanrıdan çok bir Aya Bakan Yılan'a benziyordu!

 

Daha da dehşet verici olan şey ise bu devin etrafındaki zırhtı ve sıradan yetişimcilerin aklını kaçırmasına yeterli olacak bir aurası vardı!

 

Zırhlı dev kükrediğinde Wang Lin ile Luo Chen bir kez daha birbirlerine yaklaşarak patlamalar bir kez daha yankılanmaya başladı. Bu sefer sadece onlar değildi, devler de dövüşmeye başladı.

 

Wang Lin kahkaha atarak sol eliyle uzandı ve Tuo Sen'in antik tanrı vücuduyla kullandığını gördüğü silahı anımsadı. Antik tanrı Tu Si'nin hayat hazinesi, Tanı Katleden Mızrak!

 

Mızrağı düşündüğü sırada ağzından antik tanrı dilinde kelimeler döküldü. 4 yıldız gücüyle Tu Si'nin hayat hazinesini çağıramasa da hayali bir kopyasını çağırabilirdi.

 

Wang Lin uzandığında hiçlikten çok miktarda kırmızı sis oluştu. Bu kırmızı sis kaynadı ve Wang Lin'in elinde toplandı. Ardından 1,000 adım uzunlukta bir mızrak ortaya çıktı!

 

Bu mızrak 1,000 adım uzunluğa sahipti ve 10 adım genişlikteydi, kıpkırmızı parlıyordu. Antik tanrı klanında Tanrı Katleden Mızrak oldukça ünlüydü. Mızrağın etrafındaki boşluk bile bozulmaya başladı ve nazikçe savrulurken ağ benzeri bir nesne ortaya çıktı!

 

Bu ağa benzeyen nesne boşlukta has enerjiyi kesen güçlü formasyon tarafından oluşturulmuştu! Normalde onun ortaya çıkması imkansızdı ama Tanrı Katleden Mızrağın savrulmasıyla orijinal formunu göstermeye zorlanmıştı!

 

Tantı Katleden Mızrak sadece asil klanın kullanabileceği bir şeydi! Bir asil klan antik tanrı yetişkinliğe ulaştığında bir silah seçecekti. Bu silahlar önceki nesillerden gelen nesnelerdi ama onları sadece asil klan kullanabilirdi!

 

Luo Chen bu mızrağı görünce gözlerindeki karmaşık bakış daha da güçlendi. Wang Lin'in antik tanrı mirasının son derece saf olduğunu görebiliyordu. Bu kişinin asil miras elde eden ve kendi başına bir antik tanrı gibi yetişim yapan bir küçük olduğunu tahmin etmişti.

 

Fakat Tanrı Katleden Mızrağı görünce sadece tahmini doğrulanmakla kalmamış, aynı zamanda Wang Lin'in mirasının nereden geldiğini anlamıştı!

 

"Tu Si... Onun bile öldüğünü düşünmemiştim..." Lou Chen iç geçirdi. Gözlerindeki karmaşık duygular kayboldu ve yerini nazik bir bakış geldi.

 

"Tu Si'nin mirasçısı, bana bu hayali Tanrı Katleden Mızrağın gücünün ne kadarını kullanabildiğini göster!" Luo Chen'in kalbindeki düğüm adeta gevşemişti. Kahkaha atarak sağ elini uzattı ve sağ kolundaki kemik hareket etmeye başladı.

 

Derisinden aniden kemik iğneler çıktı ve bir anda sağ kolu kemik iğnelerle kaplandı. İğneler çılgınca büyüdü ve göz açıp kapayıncaya kadar 1,000 adım uzunluğa ulaştı. Son derece garip ama vahşi bir ilaha dönüştüler!

 

Wang Lin hayali Tanrı Katleden Mızrağı kavradı ve vücudu savaşma isteğiyle doldu. Mızrağı tutarken Tu Si olma hissi bir kez daha ortaya çıktı. O anda görüşündeki tek kişi Luo Chen idi!

 

"Ben Antik Tanrı Wang Lin!" Wang Lin yürüdü ve Tanrı Katleden Mızrak'ı ileri doğru savurdu. Patırtı sesleri duydu ve ardından önünde büyük bir ağ belirdi.

 

Bu ağ hayaliydi ve tüm boşluğu doldurdu.

 

Luo Chen kahkaha attı ve o da yaklaştı. İğneli sağ kolunu ileri doğru savurdu ve doğruca Wang Lin'in Tanrı Katleden Mızrak'ını karşıladı.

 

İkisi büyük bir gümbürtüyle çarpıştı. Ardından patırtı sesleriyle birlikte dövüşmeye başladılar. Çetin savaşları ağ benzeri nesnenin ortaya çıkmasına neden oldu.

 

Wang Lin'in gözleri savaşma isteğiyle doldu ve savaş sırasında Tanrı Katleden Mızrak'ı fırlattı. Ardından ellerini önünde birleştirerek baş parmağı ile işaret parmağını bağlayarak bir elmas oluşturdu. Bağırdı, "Tanrı Katleden Mühür!"

 

Bu Tanrı Katleden Mühür antik tanrıların büyülerinden biriydi ve sadece asil kandan olanların sahip olduğu bir şeydi!

 

Tanrı Katleden Mızrak, Lou Chen'e doğru yıldırım gibi fırladı. Aynı zamanda Tanrı Katleden Mühür elmas biçiminde hızla ileri doğru fırladı.

 

Luo Chen kahkaha atarak bağırdı, "Güzel!" Sağ elini salladı ve Tanrı Katleden Mızrak ile çarpışmasının ardından inanılmaz bir şok dalgası oluştu. Ardından Tanrı Katleden Mühür geldi ve boşlukta akıl almaz bir fırtına oluştu.

 

Bu fırtına boşlukta yayılırken büyük bir alanda ağ ortaya çıktı. Ağın parlamasıyla birlikte aniden iki tane ruhani ışık ortaya çıktı.

 

Ruhani ışıklarda soğuk ve acımasız bir bakış belirdi. Sanki ağın dışından içeri doğru bakıyorlardı.

 

"Aya Bakan Yılan... Antik tanrı..."

 

 

 

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44330 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr