Çevirmen: RassNt

Editör: Alphonse

"Anlamıyorsan boşlukla birlikte yok ol!" Mavi elbiseli kadın sol elini indirdi. Gözlerindeki karmaşık bakış yavaş yavaş kayboldu.

Wang Lin'in üzerine çöken baskıyla birlikte göz bebekleri küçüldü. Bu baskı altında vücudunun içindeki has enerjinin engellendiğini fark etti.

Etrafında siyah hortum kükredi ve içindeki siyah ejderhalar nilüfer çiçeği yaprağına doğru fırladı. Ejderhalar kükredi ve soğuk rüzgar püskürttü.

Fakat yaprak durmak bir kenara daha da hızlandı. Wang Lin'in altındaki çatlak daha da büyüdü ve içinden soğuk rüzgar yükseldi. O anda iki siyah ejderha yaprak ile çarpıştı.

Büyük bir gümbürtüyle birlikte ejderhalardan birisi titredi ve geriye itilen siyah bir gaza dönüştü. Diğer ejderhanın püskürttüğü soğuk hava yaprağa hiçbir şey yapmadı. Yaprak hepsini özümsedi ve yeşil bir ışık belirtisi oluştu.

Yeşil ışık yayılırken baskı daha da güçlendi! Bu baskı altında siyah hortum bile çözündü!

"Bune tür bir hazine!?" Wang Lin'in gözleri aydınlandı, ardından kollarını açarak bağırdı, "Yağmur Daveti!"

Wang Lin ilk defa Semavi İmparator Bai Fan'dan öğrendiği ikinci büyüyü kullandı! Bu kelimelerle birlikte dünyanın has enerjisi bir çift el tarafından çalkalandı ve hızla toplandı.

Wang Lin'in vücudunun etrafında ince bir su buharı katmanı oluştu. Ellerini açtı ve adeta siyah sise yeni bir hayat aktarıldı. Hemen Wang Lin'in etrafında bir burgaç oluştu ve hızla döndü.

Dünyanın has enerjisi siyah gazın içinde toplanırken yağmur damlaları oluşmaya devam etti. Wang Lin'in vücudundan çıkan ufak bir semavi has enerji zerresi dünya ile etkileşim kurdu.

Göz açıp kapayıncaya kadar Wang Lin'in etrafındaki siyah burgaçta on binlerce yağmur damlası oluştu. Her damla büyük bir güç barındırıyordu!

Burgacın içindeki semavi has enerji şeridi, Wang Lin'i adeta bir semavi gibi gösteriyordu! Kolları açık bir şekilde yıldızların arasında süzüldü. Etrafındaki siyah rüzgar hızla dönerken yağmur damlaları oluştu ve etrafında süzüldü. Yağmur damlaları kristallere benziyordu, uzaktan bakınca son derece muhteşemdi.

Tam o anda Wang Lin elini salladı. Merkezinde Wang Lin olan burgaç titredi ve tersine dönmeye başladı. O havaya yükselirken şiddetli bir gürültü oldu!

1,000 adımlık bir burgaç adeta göklerle birleşmek için havaya yükseliyordu! Gümbürtülerle birlikte burgaç Wang Lin'i yukarı çekti. Wang Lin'in figürü zar zor görünüyordu.

Burgaç yükselirken 10,000 yağmur damlası birden fırladı. Adeta yeryüzü ile gökyüzü yer değiştirmiş gibi havada uğultu oluşturdular. Yağmur yeryüzünden doğmuştu ve ardından gökyüzüne gitti, ardından gökyüzünün dibinde öldü!

Wang Lin'in gözlerinde bir yıldırım niyeti belirtisi vardı ama onu bastırdı. Burada gerçek yetişimini açık etmeye gerek yoktu. Burgaç ve 10,000 yağmur damlası doğruca nilüfer çiçeği yaprağına doğru baskı yaptı.

İlk önce burgaç yaprağa yaklaşarak onun titremesini sağladı. Ardından yağmur damlaları yaprağa düştü. Yağmur damlalarının yaprağa vurma sesi yankılandı ve yaprak aniden yerle bir oldu!

Yaprağın yıkımıyla doğan etki burgaç ve yağmur damlaları tarafından dağıtıldı. Wang Lin'in üzerindeki baskı kayboldu, ardından eliyle bir mühür oluşturdu ve mavi elbiseli kadına doğrulttu.

Yağmur Daveti tarafından oluşturulan yağmur damlaları ve burgaç Wang Lin'in üzerinden geçti ve mavi elbiseli kadına doğru hücum etti.

Tam o anda, kan Tanrısı ve kanlı figüre karşı bariz şekilde geride olan Siyah Zalim İblis Aziz hızla kaçtı. Bir çırpıda Wang Lin'e doğru hücum etti.

Wang Lin'in gözleri aydınlandı ve hiç tereddüt etmeden geri çekildi. Bu kadını öldürmeye çalışıyor olsa da gerçekte amacı bu değildi. Sadece Xu Mu olarak bu savaşta elinden geleni yaptığını göstermeye çalışıyordu.

Üstelik önceki başarısıyla birlikte diğer her şey görmezden gelinebilirdi.

Wang Lin geri çekilirken mavi elbiseli kadının gözlerinde bir soğukluk parladı. Sağ eliyle yedi nilüfer çiçeği yaprağını işaret etti ve hayali bir nilüfer ortaya çıkarak Yağmur Daveti'ni tamamen engelledi.

Kadın savaş alanına baktı. Birlik şu an daha kötü taraftı! Fakat panik yapmadı ve bunun gerçek savaş olmadığını biliyordu. Bu sadece başlangıçtı!

Yeşim gibi elini kaldırarak bir mühür oluşturdu, boşluğa doğrulttu ve yumuşak bir sesle konuştu, "Lütfen bana yardım et, Ceset Hapishanesi Alemi!"

Bununla birlikte devasa, 50 kilometre genişliğinde bir formasyon sessizce üzerinde belirdi! Bu formasyon ters bir şekilde duruyordu ve hızla dönüyordu. Ondan koyu mor bir gaz çıkıyordu ve formasyonun içinden aniden mor bir zincir indi.

Onun altında yeterince hızlı davranamayan bir Yüce Gök yetişimcisi vardı ve zincir ona vurdu. Vücudu hemen yerle bir oldu ve has ruhu zincir tarafından hapsedildi.

Uzaktan bakınca yetişimcinin has ruhunun zincire takılı kaldığını görmek mümkündü. Ne kadar çabalasa da kaçamadı.

Formasyondan başka bir zincir indi ve orada asılı durdu. Zincirler birer birer düştü ve biraz sonra bölgede 100'den fazla zincir vardı.

Tam o anda formasyondan boğuk bir kükreme sesi geldi. Bu ses yırtılma hissiyle doluydu. Bunu duyunca adeta has ruhunun yırtıldığını hissetmen mümkündü.

Formasyondan birisi çıktı. Bu kişi çıktığı anda bölge çürümüş ceset kokusuyla doldu. Bu kişi 100 adım boya sahipti ve tamamen mordu. Bu canlı bir varlık değildi, bir cesetti!

Cesedin etrafında sayısız zincir sarılıydı. Daha önce inen zincirler bu cesedin etrafını sarmış olan zincirlerdi.

Bu ceset normal yollarla oluşmamıştı, bir büyüyle sayısız kalıntıyla arıtılmıştı. Birlik'te buna arıtılmış ceset adı veriliyordu!

Bu nesne Ceset Tarikatının temin ettiği cesetlerle Ceset Hapishanesi Aleminde oluşturulmuştu. On binlerce yıl boyunca sadece 18 tane yapılmıştı! Her ceset son aşama Nirvana Kahini yetişimcisi seviyesindeydi!

Ortaya çıkan ilk arıtılmış ceset vücudundaki zincirleri salladı ve kükredi. Bu kükreme vücuda nüfuz eden ve doğrudan has ruhu etkileyen türdendi.

Arıtılmış ceset kükredikten sonra bir grup yetişimciye doğru fırladı ve etrafındaki zincirleri salladı. Zincirler onun en vahşi hazineleri oldu.

Bölgede savrulurken rüzgar akıntıları yarattı. Birçok yetişimci buna karşı koyamadı ve geri çekilmek zorunda kaldı.

O anda formasyondan ikinci arıtılmış ceset çıktı. Kükreyerek savaş alanına daldı.

Arıtılmış cesetler birer birer çıkarken savaş alanındaki durum tersine dönmeye başladı. Özellikle son üç arıtılmış ceset yüzünden durum buydu. Onlardan mor parıltı yayılmıyordu, iki tanesi gümüştü ve birisi altın renkteydi!

Gümüş arıtılmış cesetlerden birisi erkek, diğeri kadındı. Halsiz bir ifadeye sahip olsalar da vücutları normal bir kişi boyutundaydı ve gümüş gömlek giymişlerdi. Vücutlarında sadece iki tane zincir sarılıydı. Ortaya çıktıkları anda erken aşama Nirvana Arındırıcısı yetişimcilerine ait bir baskı yaydılar.

Son arıtılmış ceset ise bir ceset olarak tarif edilemezdi. Orta yaşlıydı ve ejderha elbisesi giymişti, ölümlü bir imparator gibiydi!

Etrafında zincir yoktu, sadece kafasının etrafında beş tane sarı tılsım bulunuyordu. Tılsımlar arasında yıldırım dallarıyla yakın bir bağlantı kurulmuştu.

Vücudundan beş element aurası geliyordu. Wang Lin o adamı gördüğünde hemen beş elementi ve Kızıl Kelebek ile ilk karşılaşmasını düşündü!

"Beş element ruh vücudu!" Wang Lin daha da hızlı geri çekildi. Sahip olduğu yetişimle, iki yıldız sistemi arasındaki büyük bir savaşta büyük bir rol oynayamayacağını biliyordu. Bu yüzden en başından beri kendini korumak üzerine hareket etmişti.

Eğer bir katkı varsa onu alacaktı. Eğer hiçbir şey yoksa sadece hayatta kalmaya odaklanacaktı!

"Kıdemli kardeş Qing Shui nerede bilmiyorum ama yakınlarda olduğuna inanıyorum!" Wang Lin geri çekilmeye devam etti ama mavi elbiseli kadının onun gitmesine izin vermek gibi bir niyeti yoktu. Yeşim gibi elini doğrulttu ve sıradan bir arıtılmış ceset Wang Lin'e bakarak peşine düştü.

Wang Lin'in ifadesi kasvetliydi. Eğer şu anki vücudu ve büyüleriyle orta aşama Nirvana Kahini ile yüzleşseydi kazanabilirdi.  Fakat son aşama Nirvana Kahini karşısında kazanma şansı elde edebilmek için bütün becerisini ortaya koymalıydı ve birçok değişken olacaktı.

Fakat büyük bir savaşta bütün becerilerini ortaya dökmek akıllıca değildi. Ayrıca eğer yaralanırsa kendini büyük bir tehlikenin içinde bulabilirdi.

Wang Lin'in planı kaos esnasında bir fırsatını bulup fark edilmeden Aya Bakan Yılan'a girmekti. Ardından çocuk antik tanrının miras gücünü çalma fırsatı bulacaktı.

Geri çekilirken, arıtılmış ceset onu takip etti. Arıtılmış ceset etrafındaki zincirleri savurarak Wang Lin'e doğru bir yol açtı.

Gözlerinde soğuk bir parıltı beliren Wang Lin Aya Bakan Yılan'a doğru yaklaştı. Aya Bakan Yılan'dan boğuk kükreme sesleri geldi. Wang Lin sadece bu Birlik yetişimcilerinin Aya Bakan Yılan'ı hapsedebileceğine inanmıyordu.

Aya Bakan Yılan öfkelendiğinde her şeyi yerle bir edecekti. Bu mühür formasyonu onu mühürleyemeyecekti.

Bir an sonra Wang Lin Aya Bakan Yılan'ı hapseden siyah kabuğa yaklaştı. Shengong ailesi atasının liderliğinde yetişimciler sürekli siyah kabuğa saldırıyordu.

Wang Lin'in gelişi hiç kimsenin dikkatini çekmedi. Arıtılmış ceset onun peşinden gelmeye devam etti ve giderek yaklaştı. Wang Lin'in arkasından zincirlerden birini attı ve zincirin havada çıkardığı ses Wang Lin'in kulaklarına ulaştı.

Wang Lin'in gözlerinde soğuk bir ışıltı vardı. Sankince geri gitti ve Aya Bakan Yılan'ı mühürleyen siyah kabuğa dokundu. Kabuğa dokunduğu anda içine bir parça antik tanrı aurasını bıraktı.

Tam o anda kabuğun içindeki Aya Bakan Yılan içgüdüsel olarak antik tanrı aurasını fark etti ve delirdi. Aya Bakan Yılan'dan yükselen kükreme sarsıcıydı.

Aya Bakan Yılan'in öfkesi antik tanrı parmağı gibiydi. Öfkelendikçe bu büyü daha da güçlendi. Kabuktan şiddetli bir gümbürtü geldi ve içeriden aldığı akıl almaz kuvvetle birlikte sayısız çatlak belirdi. Bir anda siyah kabuk yerle bir oldu!

Kabuk dağıldığı anda kaba bir antik tanrı parmağı dışarı çıktı!