Bölüm 927: Lord Beni Bilmiyor

avatar
1263 38

Xian Ni - Bölüm 927: Lord Beni Bilmiyor



Çevirmen: RassNt

Editör: Alphonse

 

Wang Lin'in gözleri ışıldadı ve içten içe güldü ama ilk önce mavi elbiseli kadına doğru hücuma geçti. Xu Ting ise kasvetli bir ifadeyle takip etti. İkili, ufka doğru ilerlediler.

 

Birbirini öldüren çok sayıda yetişimci vardı ve etrafta çeşit çeşit büyülü hazineler uçuşuyordu. Xu Ting kana susamıştı, düşük seviye yetişimcilerle karşılaştığında hemen saldırıyordu. Sonuç olarak biraz yavaşlamıştı.

 

Wang Lin 1,000 yıldan uzun bir tecrübeye sahipti, o yüzden Xu Ting'in niyetini kolayca görmüştü. Bunu dile getirmedi ya da onunla aynı yöntemi kullanmadı. Bunun yerine hızını düşürmeden mavi elbiseli kadına doğru yaklaştı.

 

Kaotik savaş sırasında mavi elbiseli kadın Wang Lin ve Xu Ting'i net bir şekilde fark etmişti. Sakindi ama Xu Ting'e bakmadı bile. Soğuk bakışları sadece Wang Lin'in üzerindeydi.

 

Wang Lin giderek hızlanarak yetişimcilerin arasından geçti. Bir an sonra kadının 1,000 adım uzağındaydı. Bir kahkahayla sağ yumruğunu sıktı ve merhametsizce savurdu!

 

Yumruk boşluğu vurdu ve şiddetli bir gürültüyle birlikte sayısız dalgalanma yayıldı. Yarattığı güçlü şok dalgası doğruca mavi elbiseli kadına doğru ilerledi.

 

Wang Lin'in figürü durmadı, şok dalgasının ardından gitti.

 

Wang Lin'den biraz uzakta Xu Ting'in gözleri ışıldadı ve alayla güldü. Yaklaşmak yerine yana çekildi. Gözlerinde alaycı bir ifade vardı.

 

"Xu Mu, o kadar yıllık yetişim tecrüben var ama bu sığ entrikayı göremedin. Bu kadın belli ki Birlik'te özel bir statüye sahip, aksi halde bu savaşı organize etme yetkisi olmazdı. Yetişim seviyesi yüksek olmasa da güçlü bir muhafızı olmalı. Beni onu öldürmeye mi çağırıyorsun? Beni üç yaşında çocuk mu zannettin? Bakalım bu işin sonunu nasıl getireceksin!"

 

Mavi elbiseli kadına yaklaşan Wang Lin'e baktı ve yüzündeki gülümseme daha da genişledi.

 

Wang Lin yavaşlamadı ve şok dalgasını takip etti. Şok dalgası sarsıcıydı ve yıldırım gibi ilerledi. Mavi elbiseli kadının 100 adım uzağına vardı.

 

Kadının gözlerinde soğuk bir parlama oldu. Altındaki Dev Şeytan Klanı üyesinin bu kişiyi durduramayacağını biliyordu. Fakat paniklemek yerine sakince sol elini kaldırdı ve aşağı doğru bastırdı.

 

Tam o anda Dev Şeytan Klanı üyesinin taşıdığı yetişim gezegeni inanılmaz bir hızla dönmeye başladı. Hızla kızıl dalgalanmalar yayıldı.

 

Kızıl dalgalanmalar yıkıcı bir aura barındırıyordu. Onlar yayılırken yetişim gezegeni gözle görülür biçimde küçüldü.

 

Wang Lin'in yumruğunun yarattığı şok dalgası kızıl dalgalanmalarla çarpıştı. Büyük bir gümbürtü oldu ve şok dalgası yerle bir oldu.

 

Kızıl dalgalanmalar hiçbir engelle karşılaşmadan hızla Wang Lin'e doğu yayıldı.

 

Bunu izlerken Xu Ting'in kalbi heyecanla taşıyordu. Xu Mu kendini çok büyük görmüştü. Eğer burada ölürse bu bir lütuf olacaktı! Fakat Xu Ting bu şekilde keyiflendiği sırada kızıl dalgalanmalara yakın kalan Wang Lin aniden döndü ve Xu Ting'e doğru gülümsedi.

 

Bunu gördüğü anda Xu Ting titredi.

 

"İyi değil!" Xu Ting Wang Lin'i anladığını düşünmüştü. Wang Lin'in ölüm kalım anında böyle bir hamle yapması onun zihnini titretti.

 

Tam o anda Wang Lin'in etrafında devasa bir ocak belirdi. Ocağın sesi yankılanırken Wang Lin sağ eliyle Xu Ting'i işaret etti ve bağırdı, "Pozisyon değiştir!"

 

Aniden Xu Ting'in etrafında aklını yitirmesine neden olacak bir güç belirdi. Herhangi bir tepki veremedi ve bu güç direnebileceği bir şey değildi. Güç vücudunun etrafını sardı ve adeta zaman durmuştu. Kızıl dalgalanmalar bir adımdan daha yakın olduğu anda Wang Lin aniden Xu Ting ile pozisyonunu değiştirdi!

 

Sanki dünya tersine dönmüştü!

 

Bir sonraki an da tekrar normale döndü. İşin doğrusu zaman durmamıştı. Büyünün çok hızlı olması sebebiyle Xu Ting böyle bir illüzyona kapılmıştı.

 

Tekrar kendine geldiğinde bütün tüyleri diken diken oldu ve içinde bir ölüm kalım krizi yükseldi. Görüşü kırmızıyla kaplandı ama düşünecek zaman yoktu. Elleriyle bir mühür oluşturdu ve semavi has enerjisi çılgınca dışarı taştı. Vücudu küçüldü ve göz açıp kapayıncaya kadar etrafında yüzden fazla bariyer oluştu!

 

Bu bariyerler semavi has enerjiyle birlikte Xu ailesinden gelen bir semavi büyüyle oluşturulmuştu. Uzaktan bakınca Xu Ting etrafı altın ışık katmanlarıyla kaplı bir güneş gibiydi. Bariyerler oluştuğu anda kızıl dalgalar yaklaştı.

 

Güm, güm güm!

 

Kızıl dalgalar onu durmaksızın şiddetli bir şekilde vurdu. Bir anda 100'den fazla bariyerin 30 tanesi yerle bir oldu!

 

Bu sahne Xu Ting'in tüylerini diken diken etti ama oyalanmadan geri çekildi. Kızıl dalgalanmalar yayılmaya devam ederken bariyerler de yıkılmaya devam etti.

 

"Xu Mu!!!"

 

Xu Ting kükredi ve nefreti zirve noktasına ulaştı. Kızıl dalgalar Xu Ting'e göre ciddi anlamda daha hızlıydı. Ne kadar geri çekilse de dalgalara yakalanıyor ve üzerinden geçiyorlardı.

 

Güm, güm, güm!

 

Kızıl dalgalanmalar üzerinden geçerken Xu Ting'in etrafındaki bütün bariyerler yerle bir oldu. Vücudunun parçalanma derecesinde çekildiğini hissetti.

 

Bariyerler yok olduğu anda yüzden fazla yeşim çıkardı. Hiç zaman kaybetmeden onları kırdı ve etrafında 100'den fazla farklı renkte bariyer belirdi.

 

Ek olarak dalgalanmalara direnmek için çok sayıda hazine çıkardı.

 

Fakat bu bariyerler oluştuğu anda hemen yıkıldılar, büyülü hazineler de paramparça oldu. Durum bu olsa da Xu Ting'in belli bir süre direnmesinin ardından kızıl dalgalanmalar giderek zayıflamıştı. Ne de olsa bu yoğunlaşmış bir saldırı değildi, yayılıyordu ve gücü dağılıyordu.

 

Fakat yine de bu Xu Ting'in direnebileceği bir şey değildi. Ne de olsa çok fazla semavi has enerji harcamıştı ve savaşta çok sayıda büyülü hazine kullanmıştı. Bu şansı kullanarak kendi semavi kökenini barındıran kan tükürdü. Kızıl dalgalanmalardan kaçarken bu kan etrafında hızla çözündü.

 

Eğer kan kaçışını dalgalar güçlüyken kullansaydı kaçamayabilirdi. Fakat şimdi zayıflamışlardı, şansı vardı.

 

Savaş alanında son çare olarak kan kaçışını kullanmak istiyordu. Bir an içten içe şu an yüzleştiği tehlikenin göklere giden tek çizgide Wang Lin ile yüzleştiği zamandan daha tehlikeli olduğunu düşündü!

 

Wang Lin'e karşı hissettiği nefret tarif edilemezdi. Arkasını döndü ve kükredi, "Xu Mu, seni..." Bu kükremeyle Wang Lin'in hareketini ifşa etmek ve Yüce Gök yetişimcileri ile yaşlı canavarların Wang Lin'den şüphelenmelerini sağlamak istedi.

 

Fakat tam konuşacakken kelimeleri Wang Lin'in kahkahasıyla bölündü. Xu Ting geri çekilirken Wang Lin kızıl dalgalanmalara doğru hücum etti. Aynı zamanda kahkaha attı. "Yoldaş yetişimci Xu gerçekten güvenilir biri. Benim için bu kızıl dalgaları zayıflatmanı asla unutmayacağım. Eğer o kadını öldürebilirsem bundan sen de kredi alacaksın!"

 

Wang Lin konuşurken hızla hareket etti. Xu Ting ile temas eden kızıl dalgalar çoktan zayıflamıştı. Wang Lin iki parmağıyla bir kılıç oluşturdu, ardından antik tanrı vücudu, has enerjisi ve Yin ve yang balıkları bu kızıl dalgalanmayla çarpıştı.

 

Güm!

 

Büyük bir gümbürtünün ardından Wang Lin kızıl dalgalanmaların içinden çıktı!

 

Xu Ting bunu görünce gözleri muazzam bir öfkeyle doldu. Etrafındaki kanlı ışık bu öfke yüzünden dağıldı ve geriye doğru sendeledi. Öfkesi zihnine zarar verdi ve daha fazla kan tükürdü.

 

Tükürdüğü bu kanla birlikte ayıldı. Öfkesini bastırdı ve hiç tereddüt etmeden geri çekilirken gözleri soğudu.

 

Wang Lin kalbinden iç geçirdi. Xu Ting cidden bir karaktere sahipti. Öfkelenmiş olsa da çabucak kendini toparlıyordu. Başka birinin yardımıyla Xu Ting'i öldürmeye çalışıyordu. Eğer başarılı olsaydı bu mutluluk verici bir olay olacaktı.

 

Wang Lin, Xu Ting'in vücudunda hala bir zerre has enerji kaynağı olduğunu unutmamıştı. Eskiden Xu Ting'in avatarını öldürmüştü ve bu kaynağın yarısını almıştı.

 

O zaman Xu Ting'i önemsememişti. Wang Lin kızıl dalgalanmaların içinden çıktığında gözlerini mavi elbiseli kadına dikti. İlerlerken sağ eliyle bir mühür oluşturdu ve boşluğa işaret ederek siyah rüzgarın ortaya çıkmasını sağladı. Rüzgar etrafı kuşattı ve siyah bir hortum oluştu!

 

Bu hortum son derece güçlüydü ve içinden bir ejderha kükremesi geldi. Ardından iki ejderha kafası kendini gösterdi ve doğruca mavi elbiseli kadına hücum ettiler.

 

Kadının ifadesi hala soğuktu ama Wang Lin'e bakışları karmaşık bir hal almıştı.

 

"Lord beni bilmiyor, ama ben seni biliyorum!"

 

Kadın iç geçirdi ve sekiz nilüfer çiçeği yaprağına baktı. Ardından sol eliyle bir yaprağı kopardı ve nazikçe ileri doğru attı. Yaprak ileri doğru uçtu ve hoş bir koku yaydı. Hızla büyüyerek yüzlerce adım büyüklüğe ulaştı ve Wang Lin'e doğru nazikçe düştü.

 

GÜM!

 

Wang Lin'in 100 adım etrafında büyük bir patlama oldu. Güçlü bir aura 100 adım çevresini kuşattı. Sanki bu alanın içindeki her şey yerle bir olmak zorundaydı!

 

Wang Lin'in ayaklarının altında çatırtı sesleri belirdi ve büyük bir çatlak oluştu. Sanki bir kuvvet onu çatlağa itmek istiyordu!

 

 

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44312 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr