Çevirmen: RassNt

Editör: Alphonse

"İlerle ve Yağmur Semavi Aleminin altındaki alemi yok et. Sana bir beden vereceğim! Kaçmana yardım edeceğim!" Antik Tanrı dilinde verilen bilgi buydu.

Aya Bakan Yılan'ın gözündeki karmaşıklık yerini berraklığa bıraktı ve kükremesi dizginlendi. Hatta dev ağacın önüne ilerledi.

Uzaktan bakınca Aya Bakan Yılan'ın devasa vücudu ve sayısız dokunacı yıldızları kaplayan atık bulutlar gibiydi ve bıraktığı izlenimin devasa ağaç parçasından aşağı kalır yanı yoktu.

Li Yunzi Wang Lin'e baktı. Yeşimden gelen sesin ardından Wang Lin'in ifadesindeki değişim onda şüphe uyandırmıştı.

Wang Lin binlerce yıldır yetişim yapıyordu ve son derece kurnazdı. Hiçbir şeyi gözden kaçıramazdı, gülümseyerek konuştu, "Canavarın bu kadar kin tutacağını beklemiyordum. Sadece Yao ailesini öldürmek için ondan destek almıştım ama yine de beni gördüğü anda hatırladı."

Li Yunzi başıyla onayladı, "Bu savaş bittikten sonra diğer Savaş Tomarlarını görmek için yanıma gelmeyi unutma!"

Wang Lin saygılı bir ifadeyle karşılık verdi, "Küçüğünüz biliyor."

O ana kadar hiç konuşmamış olan Shengong ailesi atası aniden konuştu, "Xu Mu, Shengong Hu'nun Dao'sunu çıkar!"

Wang Lin sessizce düşündü. Bir an sonra tereddüt etmeden kaşlarının arasına dokundu ve Shengong Hu'nun daosu dışarı çıktı. Shengong ailesi atası onu tuttu ve bir an baktıktan sonra bir kenara koydu. Daha fazla Wang Lin'e bakmadan önüne döndü.

Aya Bakan Yılan son derece hızlı bir şekilde yol açtı. Sayısız dokunacı etrafta salındı ve karşılaştığı Birlik yetişimcilerini sardı. Yakalanan yetişimciler çığlıklar attı ve vücutları mumyaya dönüşene kadar kurudu. Ardından Yüce Gök yetişimcileri çantalarını ve hazinelerini almak için bu mumya yetişimcilere doğru gitti.

Devasa ağaç parçası kuzey bölgesine doğru Aya Bakan Yılan'ı yakından takip etti!

İkisi de çok hızlıydı, yetişimcilerin hazinelerinden çok daha hızlı. Hızları ışınlanmayla kıyaslanabilirdi. Uzayda uğultuyla ilerken sürekli ses patlamaları yaratıyorlardı.

O anda kuzey bölgesinde devasa bir savaş başlamıştı!

Dört azizden biri olan Siyah Zalim İblis Aziz tarafından yönetilen Birlik yetişimcileri büyük bir avantaja sahipti. Batı bölgesini yok ederek çok sayıda Yüce Gök yetişimcisini elemişler ve geri çekilme yollarını kapatmışlardı. Bu durum kuzey bölgesine yüklenen Yüce Gök ordusunun arkasını tamamen kapatmıştı.

Sonuç olarak Birlik, iki büyük sistem arasındaki ilk büyük savaşı kazanma konusunda büyük bir şans ele geçirmişti.

Fakat Usta Alevkıvılcımı'nın karşı saldırısı ve 18 Lou Fu hemen kuzey bölgesindeki durumu tersine çevirmişti. Birlik yetişimcileri 18 Lou Fu tarafından baskılanmıştı. Daha en büyük problem bu değildi, en büyük problem Yüce Gök yetişimcilerine uygulanan ablukanın devasa ağaç tarafından kırılmış olmasıydı!

Sonuç olarak Yüce Gök yetişimcileri artık kuşatma altında değildi. Sadece destek kuvvetler gelene kadar direnmeleri gerekecekti, bunun ardından Yüce Gök tarafı mutlak bir avantaj kazanacaktı!

Siyah Zalim İblis Aziz'in ifadesi kasvetliydi. Usta Alevkıvılcımı'nın istediği yapmasına izin veremezdi. Fakat Kan Tanrısı son derece yüksek yetişime sahip biriydi. İkili dövüşürken büyülerinin çarpışması sarsıcıydı ve yıldızlarda gümbürtüler yankılandı.

Bununla birlikte çok miktarda dalgalanma yaratıldı. Bundan etkilenen herhangi bir yetişimci anında ölecekti!

"Yoldaş yetişimciler, beni rezil etmeyin, sadece saldırın!" Siyah Zalim İblis Aziz buruk bir şekilde gülümseyerek sağ elini salladı. Muazzam miktarda balık kokulu rüzgar ortaya çıktı. Elini hareket ettirmesiyle birlikte balık kokulu rüzgar onun önünde devasa bir balinaya dönüştü. Dev balina ağzını açtı ve merhametsizce nefes çekti.

Dünyanın has enerjisi Siyah Zalim İblis Aziz'in yarattığı dev balina tarafından emildi ve ardından Kan Tanrısı'na saldırdı.

Aynı zamanda yukarıdan mor bir ışık sütunu indi. Bu sütunun sonu yoktu ve sanki hiçlikten doğmuş gibiydi.

Işık sütunundan bir kahkaha sesi geldi ve bir kişi dışarı çıktı! Bu kişi orta yaşlıydı ve sarı cübbe giyiyordu. Yakışıklıydı ve dışarı çıktığında vücudunun etrafında dolanan iki hayali ejderha kükredi.

"Usta Alevkıvılcımı, uzun zamandır ismini biliyorum! Bu yaşlı adam Birlik'in yeni azizlerinden birisi, Bulut Ejderhası Şeytan Aziz!"

Usta Alevkıvılcımı'nın gözleri ışıldadı ama saldırmadı. Fakat antik zamanlardan gelen yetişim ailelerinin ataları harekete geçti. Üçü birlikte Bulut Ejderhası Şeytan Azizi'ne doğru hücum etti.

"Yetişim Birliği'nin dört azizinin hepsi orta aşama Nirvana Parçalayıcı yetişimcisi. Kan tanrısı'nın yetişimi belirsiz ve kendi başına karşı koyabiliyor. Diğer üç yoldaş yetişimci sadece Nirvana Parçalayıcısı'nın erken aşamasında, yani kafa tutabilmeleri için güç birliği yapmaları gerek! Fakat bu insanlar bu savaştaki en güçlü kişiler değil!" Usta Alevkıvılcımı'nın gözleri ışıldadı ama sarı cübbeli Bulut Ejderhası Şeytan Azizi'ne bakmadı. Bunun yerine gözlerini ileriye doğru dikti ve sakince konuştu, "Birlik'in dört azizi asla yalnız başına hareket etmez. Ji Xiantian, neden hala kendini gizliyorsun?"

Usta Alevkıvılcımı konuşurken ileri doru hareket etti ve 18 Lou Fu'nun yanında belirdi. Ardından iki parmağını merhametsizce ileri doğrulttu.

Yıldızların arasında keskin bir kahkaha sesi yankılandı. Usta Alevkıvılcımı'nın işaret ettiği yerde sayısız çatlak oluştu ve yeşim kadar beyaz bir el dışarı çıktı. Bu afallatıcı avuç Usta Alevkıvılcımı'nın parmaklarıyla çarpıştı!

Güm!

Tüm kuzey bölgesi sarsıldı ve Usta Alevkıvılcımı'nın gözlerinde öldürme isteği alevlendi. Hızla birkaç adım geri çekildi. Çatlaktan da başka bir figür geri itildi ve bu figür bir kadına benziyordu. Bu kişi geri çekilirken hemen bağırdı!

"Usta Alevkıvılcımı, hala geri dönemeye cesaretin var demek!!!"

Bu ses keskin ve sertti. Ayrıca akıl almaz has enerji dalgalanmaları barındırıyordu.

Ses yankılanırken Yüce Gök yetişimcilerinin hepsi titredi. Bazılarının vücudundan has enerji ayrılırken kan tükürdü ve hemen öldü!

18 Luo Fu bile aniden bu keskin çığlık karşısında yerle bir oldu!

Yerle bir olan yetişimcilerden, hatta 18 Lou Fu'dan sonsuz bir dünyanın has enerjisi geldi ve kadınsı figüre girdi.

"Ji Xiantian, seni yıllardır görmüyorum. Hala eskisi gibi kadın kılıklısın!" Usta Alevkıvılcımı'nın gözleri sakindi ve sağ elini salladı. Hemen bölgede sonsuz bir alev toplandı ve alev yayılırken bütün Yüce Gök yetişimcileri 5,000 kilometreden uzağa itildi.

5,000 kilometre hala Lou Fu'nun menzilindeydi. Bu şekilde büyük savaş başlamış oldu. Çok sayıda Birlik ve Yüce Gök yetişimcisi ölüm kalım savaşlarına başladı.

Bu kaotik bir savaştı, en ufak bir dikkatsizlikte vücutları yerle bir olacak ve has ruhları sönecekti! En başta Yüce Gök yetişimcileri Birlik yetişimcilerine rakip olamayacaktı. Ne de olsa bir taraf şoktan yeni uyanıyordu ve diğer taraf hazırlıklıydı. Fakat Luo Fu'nun etkisiyle durum hemen dengelenmişti.

Sonuç olarak kimin kazanacağını görmek zordu. Fakat küçük de olsa Birlik'in bir avantajı vardı!

Bölgede büyülü hazine patlamaları oldu. Kaotik savaşta iki taraf da kayıplar vermeye başladı. Uzaklarda bir Birlik yetişimcisi kan tükürerek geri çekildi. Fakat daha 100 adım çekilmişti ki göğsü rastgele bir uçan kılıçla delindi. Ardından has ruhu dışarı çıktı ve hemen bir büyünün dalgalanmalarıyla etkilenerek has ruhu yerle bir oldu.

Üç Yüce Gök yetişimcisi kıpkırmızı gözlerle büyülü hazinelerinin kontrolünü üst seviyede tutmak için yetişimlerini etkinleştirdiler. Tam bir büyü kullanırken bir ışık ışını üçünü de deldi ve birer birer öldüler.

Işık ışını bir kişiydi ve kasvetli bir ifadesi vardı. Dudaklarını yaladıktan sonra devam etmeye hazırlanırken kanlı bir ışık parlaması oldu. Çığlık attı ve ardından tüm vücudu kana dönüştü. Kan Tanrısı ve Siyah Zalim İblis Aziz'in savaşı buraya uğramıştı.

Her seferinde birisi öldüğünde kan hemen 17 Luo Fu tarafından emiliyordu. Hatta bazı has ruhlar da çok fazla hasarlı olduklarından 17 Luo Fu tarafından emiliyordu.

Her an yetişimciler ölüyordu. İki taraftan da on binlerce yetişimci toplanmıştı. Bu savaş sarsıcı bir boyuttaydı ve çok miktarda kan Luo Fu tarafından emilmişti!

Sonu gelmeyen büyülü hazine ışıklarının parıltıları ve sonsuz inilti karışımı kükremeler dört bir yanı doldurdu. Burası adeta ölüm topraklarına dönmüştü!

Çok miktarda kan ve has ruh özümseyen 17 Lou Fu daha da şeytani bir hal almıştı. Savaş şiddetlenirken büyük bir gürültü yankılandı ve sayısız çatlak oluştu. Çatlakların soğuk rüzgarı bile bu savaşın alevini söndüremedi. Bunun yerine savaşı daha da kaotik bir hale soktu.

Savaş alanının ortasında Usta Alevkıvılcımı'nın alevi muazzamdı ve uzaktan bakınca bölgenin yarısını aydınlatıyordu. Onun karşısında Ji Xiantian'ın yaydığı sonsuz soğukluk ise çatırdama sesleri yaratıyordu. Bunlar gürültülü değildi ama savaş alanındaki herkes tarafından net bir şekilde duyuluyordu.

Sonsuz çatırdama sesleriyle birlikte sayısız buzul ortaya çıktı. Son derece etkileyiciydi ve doğruca yukarı fırladılar. Ji Xiantian gökyüzüne doğrulmuş sayısız buzulla kuşatılmıştı ve Usta Alevkıvılcımı'na karşı koydu.

"Usta Alevkıvılcımı, on binlerce yıl önceki savaşta kaçmana izin verdik. Bugün, Zhong Xuanzi yokken seni buracıkta öldüreceğim!" Ji Xiantian'ın sesi bir buz kılıcı kadar keskindi. Sonsuz bir soğukluk ve öldürme isteğiyle doluydu.

Bu Ji Xiantian son derece çekici bir kadın gibi görünüyordu. Fakat dikkatli bakınca bu kişinin göğsünün düz olduğunu ve küçük de olsa adem elmasının olduğunu görmek mümkündü! O belli ki bir erkekti!

Usta Alevkıvılcımı sakin gözlerle sağ elini kaldırdı ve boşluğa doğru uzandı. Dünyanın has enerjisi çılgınca toplandı ve elinde beyaz bir alev küresine dönüştü. Ji Xiantian'a baktı ve yavaşça konuştu, "Ayrıldığımda eğer geri dönersem Yetişim Birliği'nin kökünü kurutacağımı söyledim. Ben öldükten sonra gökyüzü kanla dolsa ne olur!?"

O sırada batı bölgesinde Aya Bakan Yılan ve dev ağaç parçası arkalı önlü giderken kuzey bölgesine doğru yaklaştılar...

Ağacın üstünde Wang Lin ileri doğru baktı. Gözlerinde belirsizlikle dolu bir parıltı vardı, özellikle Aya Bakan Yılan'a baktığında.

"Antik tanrı çocuğu..." Wang Lin'in gözlerinde belli belirsiz bir soğuk ışık parladı.