Bölüm 837: Ocak

avatar
1439 36

Xian Ni - Bölüm 837: Ocak



Çevirmen: RassNt

Editör: Alphonse

 

Ocağın içine girdiğinde Wang Lin'in gözleri ışıldadı. Ocağın için dardı ve Wang Lin hemen vücudundaki has enerjiyi harekete geçirdi. Ona doğru uzanan dokunaçlar ocağın etrafını sardı. Fakat ocağa girmeye cesaret edemediler ve dışarıda kaldılar.

 

Wang Lin rahat bir nefes aldı. Burası geçici olarak güvenli sayılırdı. Düşünmeye başladı ve dışarıdaki her şeyi bir kenara attı. Ardından oturdu ve gözlerini kapatarak yetişime başladı.

 

Gözlerini kapattığı anda gölgesinde bir titreşim oldu ve Ta Shan dışarı çıktı. Ta Shan oturdu ve bir sorun çıkarsa harekete geçmeye hazır bir şekilde beklemeye başladı.

 

Wang Lin otururken kalbinde yorgunluk hissetti. Yıldırım Semavi Alemi'ne girdiğinde beri sürekli tetikteydi. Yıldırım Semavi Alemi'nden çıktıktan sonra Cehennem Canavarı'na gitmiş ve oradan da dehşet verici bir savaşın ardından çıkabilmişti.

 

Normalde kısıtlamalar çalışmak için Li Yun'u bulmayı ve biraz dinlendikten sonra da Seçilmiş Ölümsüz Klanı'nı Qing Lin gezegenine götürmeyi planlamıştı. Fakat en nihayetinde acımasız olmaya ve savaşmaya zorlanmıştı!

 

Yao ailesinin takibi ve diğer yetişim ailelerinin katılımıyla Wang Lin kaçmaya zorlanmıştı. Avantajı elinde tutsa da en ufak bir dikkatsizlikte ciddi şekilde yaralanacak ya da ölecek olması son derece yorucuydu. Bu onun vücudunda birikmişti ve şimdi ocağın içinde otururken nihayet biraz rahatlama fırsatı bulmuştu.

 

"Aya Bakan Yılan'ın saldırısıyla birlikte dışarıdaki yetişimciler ağır darbe almış olmalı. Artık bir süre peşimde kimse olmayacaktır. Gelseler bile Aya Bakan Yılan'ın vücuduna gelip beni bulamayacaklar. Burası tehlikeli olsa da aynı zamanda son derece güvenli!" Gözlerini kapatan Wang Lin'in vücudunda has enerji dolandı ve has ruhu yavaş yavaş beslendi.

 

Has enerjinin vücudunda dolanmasıyla birlikte has ruhundan bir acı patlaması yükseldi. Bu süreçte birçok krizle yüzleşmişti. Eğer Antik Tanrı Deri Zırhı olmasa ölmüş olacaktı.

 

Hayatının her an bitebileceği yetişim dünyasının acımasızlığında, Wang Lin'in Dao kalbi sarsılmamıştı. Bu tarz problemleri zaten Birlik Yıldız Sistemi'nde çokça yaşamıştı. Yani hayatı boyunca bu tarz deneyimler sürekli ona eşlik etmişti.

 

"Yao Bingyun'un has ruha verdiği büyü hasarı çok fazla. Eğer Antik Tanrı Deri Zırhı olmasaydı..." Wang Lin gözlerini açtı ve gözlerinde soğuk bir parıltı oldu.

 

Vücudu fazla hasar almamıştı, çoğunlukla has ruhundaydı. Fakat Antik Tanrı Deri Zırhı sayesinde hasar çok ciddi değildi. Şimdi sakinleşmişti ve yetişime dalmıştı.

 

Ocağın dışında dokunaçlar sallandı. Burgacın yakınında Yao Bingyun panik yapmadı ve sakin kaldı.

 

Aya Bakan Yılan'dan kaçarken büyük bir Aya Bakan Yılan tarafından yutulmuştu. Gizemli bir güç vücuduna girmiş ve has enerjisini vücudundan ayırarak onu bir ölümlüye dönüştürmüştü.

 

Kısa süre sonra da bilincini kaybetmişti.

 

Uyandığında kendini burada bulmuştu. Burada dokunaçlar onun etrafını sıkıca sarmıştı. Dokunaçlardan soğuk bir hissiyat geldi ve vücudu boyunca yayıldı. Vücudundaki has enerji yavaş yavaş çekildi.

 

Bu işlem hızlı değildi ama hiç durmadı.

 

Yao Bingyun'un gözleri sakindi. Daima daoyu takip etmişti ve sakin bir kişiliğe sahipti. Has enerji kaybının farkında olsa da paniklemenin kendisine bir fayda sağlamayacağını biliyordu. Sadece sakin kalarak bundan kaçma yolu bulabilirdi.

 

Fakat etrafını gördüğünde yüzü hemen soldu. Etrafını dokunaçların sardığı kurumuş insanların görüntüsü Yao Bingyun'un neredeyse sakinliğini bozmasına neden olacaktı!

 

Uzun bir süre sonra sakinleşmek için derin bir nefes aldı. Dokunaçların sadece has enerjisini değil, canlılığını da emdiğini fark etti!

 

"Gözlerini kapat!" Yao Bingyun bir an sessizce düşündü. Kalbinde bir sakinlikle gözlerini kapattı.

 

"Kulaklarını kapat!" Vücudu hafiften titredi ve kulaklarını dış dünyaya kapattı.

 

"Nefesi bırak!" O anda Yao Bingyun'un vücudu rahatladı ve nefesi kayboldu.

 

"Ruhunu mühürle!" Has ruhu tamamen durdu. Has enerjisinden ayrılmış olsa da has ruhu kendini son derece gizemli bir aleme mühürlemişti.

 

"Varlığını mühürle!" Canlı olan her şey bir varoluşa sahipti. O anda Yao Bingyun kararlı bir şekilde varoluşunu mühürledi. Vücudundaki bütün canlılık kayboldu. Olduğu yerde bir ceset gibi süzüldü.

 

Yao Bingyun, Ruh Mührü semavi büyüsünün varoluş mühürleme seviyesine ulaşmıştı. Bu büyüyü yetiştirme konusunda yetenek çok fazla rol oynamıyordu. Bu büyünün içinde kaybolmamak için son derece sağlam bir dao kalbi gerekliydi.

 

Kendini tamamen mühürledikten sonra vücudundan çatırdama sesleri geldi. Vücudunun içinde ince bir buz katmanı belirdi ve hızla yayıldı.

 

Buz kristali onun etrafını sarmış olan dokunacı da mühürledi. Buz yavaş yavaş büyürken vücudundan gelen soğuk enerji de giderek güçlendi. En sonunda etrafı üç adım kalınlığında bir buz ile kaplandı.

 

Yarı çıplaktı ve buzun içine mühürlenmişti. İfadesi son derece sakindi ve insanın kalbini yerinden oynatacak türdendi.

 

Zaman yavaşça aktı. Aya Bakan Yılan'ın vücudunun içinde zaman hissi yoktu. Aya Bakan Yılan'ın devasa vücudu Kuzey Bölgesinde yavaş yavaş dolandı.

 

O gün Aya Bakan Yılan durdu. Burası Kuzey Bölgesinin derinliklerinde bir yerdi. Burada çok fazla yıldız yoktu ve yakınlarda yetişim gezegeni yoktu.

 

Aya Bakan Yılan'ın vücudu durduktan sonra vücudu yavaşça yuvarlandı ve bir kez daha yetişim gezegenine dönüştü. Etrafındaki dokunaçlar küçüldü ve bol miktarda siyah sis gezegenin etrafını sardı.

 

Dokunaçlar kısaldı ve en sonunda 1,000 adım büyüklüğü geldi. Gezegenin etrafında salındılar ve ortama bir kez daha sakinlik çöktü...

 

Aya Bakan Yılan'ın vücudundaki gizemli ve dar bir boşlukta Wang Lin gözlerini açtı. Has ruhunun yarası kolay iyileşmeyecekti. Tüm bu süreçte yetişim yaptıktan sonra sadece %80 oranında iyileşmişti.

 

Wang Lin sert bakışlarla etrafındaki ocağa baktı. Ocakta son derece güçlü bir antik tanrı aurası vardı. Sürekli aurası Aya Bakan Yılan tarafından emilmesine rağmen hala güçlüydü.

 

"Aya Bakan Yılan beni öldürmek yerine buraya attı. Canlılığı emmek bir yana, burası aynı zamanda Aya Bakan Yılan'nın antik tanrı aurasını emdiği yer!" Wang Lin düşünmeye başladı.

 

Belli ki o büyük Aya Bakan Yılan birisini ya da antik tanrı aurasına sahip bir şeyi bulduğunda buraya atıyordu... Wang Lin'in gözleri aydınlandı ve mırıldandı, "Yani burada antik tanrı aurasıyla alakalı başka şeyler de olmalı!"

 

Gözlerinde gizemli bir bakış beliren Wang Lin elini kaldırdı ve ocağın duvarına doğru bastırdı. İlahi hissi ocağa işledi.

 

"Açgözlü bunu sahiplenebildiyse ben de yapabilirim!" Wang Lin'in ilahi hissi ocağa girdi. O anda hemen has ruhunu çeken güçlü bir çekim kuvveti hissetti.

 

Wang Lin bu çekim kuvvetine karşı hazırlıklıydı. Bu muhtemelen ocağın etrafını saran dokunaçlar yüzündendi. Ocağın derinliklerine inmeye çalışırken, has ruhu adeta öfkeli dalgaların arasında sağlam durmaya çalışan bir tekne gibiydi.

 

Emme gücüne karşı direnirken ilahi hissi yavaş yavaş ocağa yayıldı ve damgasını bıraktı. Fakat onu kontrol edebilme hissine erişemedi.

 

Wang Lin kaşlarını çattı ve vazgeçmedi. İlahi hissini tekrar ocağa gönderdi ve damgalarını yavaş yavaş bıraktı.

 

Bu işlem son derece yavaştı. Bunu yaparken emme kuvvetine direnmeliydi ve yetişim seviyesine göre bu Wang Lin için çok zordu. Zaman yavaşça aktı ama Wang Lin durmadı. Ocağı damgalamaya devam ederken bazı ipuçları buldu.

 

Ocağın dışındaki köşeye bir rün kazınmıştı. Bu rün son derece karmaşıktı ve ocağa kazınmış olsa da çok derin değildi. Yüzeyde onu çıplak gözle tespit etmek çok zordu.

 

İlahi hissiyle bile dikkatle incelemediği sürece onu fark etmesi imkansız olacaktı.

 

Bu rünün üzerinde hala ilahi his damgası izi vardı. Wang Lin ilahi hissiyle onu inceledikten sonra gözleri hemen soğudu.

 

Bu damgada Açgözlü'nün aurasını net bir şekilde hissedebiliyordu!

 

"Açgözlü ölmedi!" Wang Lin'in gözleri soğudu ve uzun bir süre sonra yavaş yavaş sakinleşti.

 

"Açgözlü ölmedi. Damgası hala orada, yani ocağı kontrol edemem... Ama damgası hala oradaysa neden hala bu ocağı damgalayabiliyorum?" Wang Lin düşünürken aniden Açgözlü'nün damgasının bulunduğu rünü düşündü.

 

"Bu devasa bir antik tanrı tarafından arıtıldı ve atıldı. Antik Tanrı'nın anılarında sadece ocağın görünüşü vardı, onu kullanma yöntemi yoktu. Ne de olsa elde ettiğim anı mirası tam değildi." Wang Lin ilahi hissini ocağa yaydı ve rünü incelemeye başladı. Uzun bir süre sonra gözleri yavaş yavaş ışıldadı. Açgözlü'ye karşı normalde düşmandı ama şu an ona karşı istemsizce saygı duymuştu!

 

"Bu Açgözlü gerçekten yetenekli! İlk elde ettiğinde belli ki bu ocağı nasıl kullanacağını bilmiyordu ve onu kontrol edemiyordu. O yüzden ocağın üzerine kazıdığı bu bilinmeyen rünü almayı başardı ve onu içindeki bazı becerilere bağladı!

 

Aslında ayarladığı şey bu ründü ve bu rünü kontrol ederek ocağın bazı becerilerini kullanabildi!" Wang Lin derin bir nefes aldı ve hiç tereddüt etmeden ilahi hissini o rüne doğru topladı.

 

"Açgözlü'nün ilahi his damgasını sildikten sonra bu ocak kendi orijinal sahibine geri dönecek!" Wang Lin'in gözleri heyecanla doldu.

 

Tam ilahi hissiyle Açgözlü'nün ilahi hissini silmeye hazırlanırken ifadesi aniden değişti ve ilahi hissi durdu. İlahi hissini hemen ocaktan vücuduna geri çekti.

 

 

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44226 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr