Bölüm 753: Cevap Yok

avatar
1831 48

Xian Ni - Bölüm 753: Cevap Yok


Çevirmen: RassNt

Editör: Lord Viole Grace


Li Yuan arkasını döndüğü anda kırmızı alev heykel tarafından tamamen özümsenmişti. Daha fazla çatlak oluştu ve çatlaklardan kırmızı ışık ışınları dışarı fırladı. Kırmızı ışıkta kan kokusu vardı, bu koku Ge Hong'a aitti.

 

Bu güçlü bir aura barındıran kırmızı ışıklar tomara doğru yayıldı. Fakat o anda heykelin gözlerinin altında da birçok çatlak vardı. Kırmızı ışıklar bu çatlaklardan dışarı yayıldığında bir illüzyon oluştu.

 

Sanki... semavi heykel kan ağlıyordu...

 

"Ben... yanıldım..." Li Yuan taş heykele bakarak mırıldandı ve gözleri çelişkiyle doldu.

 

Wang Lin'in gözleri soğuktu. Bu Li Yuan tehlikeli değildi. Yükseliş'in son aşamasının zirvesindeki yetişimiyle kolayca kazanabilirdi. Fakat Li Yuan'ın vücudundan gelen güçlü bir aura vardı ve bunun kaynağı kölelik damgasıydı!

 

Bu aura yüzünden adam daima gizemli bir aura yayıyordu.

 

Wang Lin bu gücün farkındaydı. Bunu ilk kez Li Yuan taş heykelin altında her şeyi açıklarken fark etmişti. Li Yuan'ın kıvrandığı ve sırılsıklam terin içinde kaldığı an, Wang Lin'in gözlerinde farklı bir anlam taşımıştı.

 

O an Wang Lin bunu aklına kazımıştı. Ge Hong'un ölmeden önce taş heykele attığı bakış, Wang Lin'in adeta bir yıldırım tarafından vurulmuş gibi hissetmesine neden olmuş ve aniden aydınlanma kazanmıştı.

 

Ge ailesi, semavinin soyunun devamıydı! Li ailesi ise belki de gerçekten masumdu. Fakat onların ataları buraya cesurca girmiş ve bütün ailenin etkilenmesine neden olacak kölelik damgasını almışlardı. Aile nesiller boyunca yetişim ve ömürleriyle bu yok edilemez semavinin ruhunun yavaş yavaş iyileşmesine katkıda bulunmuştu.

 

Li ailesi belki de gerçekten başkaldırmak istemişti ama belli ki her seferinde başarısız olmuşlardı. Fakat on binlerce yıl önce ortaya çıkan Li ailesi atası aileye bir fırsat yaratmıştı. Ama efendisini on binlerce yıl beslemiş olan kölelik damgası, içinde gizlenen ruhun uyanmasına yetecek kadar beslenmişti. Böylece yetenekli Li ailesi atası ortaya çıkmıştı.

 

Sonuç olarak Li ailesini kölelik damgasından kurtardığını söyleyen Li atası aslında efendisini diriltiyordu.

 

Wang Lin, onun on binlerce yıl önceki başarısızlığının Ge ailesi ile ilgili bazı problemler olduğunu düşünmüştü. Fakat Li Yuan'ın neden kendisine ihtiyaç duyduğunu irdelediğinde ise farklı bir sonuca ulaşmıştı.

 

Li Yuan'ın hazırlıkları büyük ihtimalle eksiksize yakındı ve Semavi Alem'e girmeden önce kendisiyle karşılaşacağını planlamış olamazdı. Wang Lin taş heykeli gördüğünde ve Li ve Ge ailesi arasındaki karmayı anladıktan sonra aniden her şeyi kavramıştı.

 

Li Yuan, Karma Kırbacını onun Hayali Yin yetişimcisi ile yaptığı savaşta görmüştü. Bu yüzden Li Yuan onu seçmişti.

 

Karma Kırbacı karmayı etkiliyordu!

 

On binlerce yıl önceki başarısızlığın sebebi hizmetçinin kendisi, hazineler ya da Ge ailesinden kaynaklı değildi. Semavinin bu yöntemle dirilmek istememesiydi. Semavi, mühürlü ruhunun serbest kalması için bütün soydaşlarının hayatları feda etmeye gönülsüzdü.

 

Ge Hong'un kanının bir semaviyi diriltmek için yeterli olmayacağı gün gibi açıktı. Belli ki Semavi Alem'in dışında, Ge ailesi bir çeşit ölüm adağı sunuyorlardı.

 

Karmik sebep, semavi heykelinin dirilişiydi. Karmik sonuç, semavi ruhunun direncinin kalkmasıydı.

 

Ama bir semavinin ruhunun bu kadar basit olmasına imkan var mıydı? Eğer Wang Lin Karma Kırbacı'nı kullansaydı kendisi de bu işin içine saplanacaktı ve bundan sağ salim çıkıp çıkamayacağı bile belli değildi.

 

Eğer Wang Lin olmasa Li Yuan ilk seferki başarısızlığından sonra başka yöntemleri deneyecekti. Fakat Li Yuan bile bu yöntemleri başarılı olacağından emin değildi. Söylediğine göre 70% oranında emindi ve Karma Kırbacı ile birlikte bu oran 90% olacaktı.

 

Wang Lin'in cesur tahminlerinden birisi de Li Yuan'ın çantasında bir karma bağlantılı hazine olduğu yönündeydi!

 

Bu, on binlerce yıl önceki başarısızlıktan sonra Ge ailesinin çeşitli yöntemlerle üç hazineyi kaybetmemiş olmasını açıklayacaktı. Onları saklamak yerine, tüm klanın durumdan haberdar olmasını sağlamışlardı.

 

Amaçları beklemekti, Li ailesindeki kölelik damgasının ikinci reenkarnasyonunu beklemekti.

 

Böylece Li Yuan Ge ailesine gittiğinde her şey pürüzsüz işlemişti. Fakat Wang Lin Li Yuan'ın Ge Hong'a buraya gelirken gösterdiği tavrı düşündü. Onların arasındaki etkileşimi gözlemledikten sonra Li Yuan'ın kişiliğinin sürekli değişiyor olduğunu fark etmişti.

 

Li Yuan'ın taş heykelin altındaki değişiminden sonra Wang Lin'in tahmini doğrulanmıştı. Li Yuan'ın gerçek ruhu ölmemişti ve hala varlığını sürdürüyordu.

 

Daha doğrusu, Li Yuan'ın vücudunda tam olarak tek bir ruh vardı ama bu ruh iki taraflıydı. Bir tarafı gerçek Li Yuan, diğer tarafı ise kölelik damgasının içindeki ruh kırıntısıydı.

 

İkisi arasındaki çatışma, Li Yuan'ın ailesinin kısıtlamalarını tam gücüyle kullanamamasına sebep oluyordu. Li Yuan her kısıtlama kullandığında bu kısıtlama çökme belirtisi gösteriyordu. 18 Erik Kısıtlaması da böyleydi ve Yıkım Kısıtlamasından şekillenen siyah çizgiler de aynıydı.

 

Wang Lin tüm bunları anladıktan sonra Dağ ve Nehir Resmi'nin içinde kaldı ve sessizce Li Yuan'a baktı.

 

Li Yuan'ın aslında acınası olduğunu hissetti.

 

Efendisini diriltmek için her şeyi yapmaya hazır sadık bir hizmetkardı!

 

Tıpkı heykelin gösterdiği illüzyonlarda olduğu gibiydi. Efendisi öldüğünde, kılıcın ucunda duran hizmetçi arkasına üzgün ve ıssız gözlerle bakmıştı.

 

Kılıcın sapındaki efendisi artık orada değildi. Kılıcın ucunda dururken sanki dünyada yapayalnız kalmıştı...

 

Sayısız yıllık bekleyiş ve iki denemenin nihayetinde yine de kaçamamıştı.

 

Li Yuan heykele baktı ve dizlerinin üstüne çöktü.

 

"Efendim.. Ben... Gerçekten hatalıydım..."

 

O anda heykeldeki çatlaklar arttı. Çatlaklar yayılırken kırmızı ışık daha da şiddetlendi. Heykelin gözlerinin altındaki kırmızı ışık sanki gerçek gözyaşı gibi toplandı.

 

"Neden uyanmak istemiyorsunuz... Ben sadece kılıcın sapının artık boş kalmasını istemiyorum. Gök ve yerle savaşırken efendim daima kılıcın sapında durabilir, ben de kılıcın ucunda durarak ona yardım edebilirim..." Li Yuan kendi kendine mırıldandı ve gözleri hüzünle doldu.

 

Dağ ve Nehir Resmi'nin içinde duran Wang Lin bu sahneyi sessizce izledi. Li Yuan'a karşı ölümcül bir kini yoktu. İç geçirdi ve Karma Kırbacı'nı yerine koydu.

 

"Aşırı paranoya yüzünden kendini kaybetti. O binlerce yıl önceki ilk başarısızlığından sonra inancı dengesini kaybetti. Şimdi ikinci başarısızlıktan sonra inancı çöktü."

 

Heykeldeki çatlaklar giderek arttı, üzerinde hizmetçinin durduğu taş kılıç bile çatlaklarla kaplandı. Çatlaklardan taşan kırmızı ışıklar gökyüzünün yarısını boyadı.

 

Taştan çıkan kırmızı ışıklar bir noktada yavaşça dışarı doğru yayıldı ve tomar tarafından özümsendi.

 

En başta tomarın özümsediği kırmızı ışık miktarı azdı. Fakat heykel kırmızı ışık saçtıkça tomarın özümseme hızı iyice arttı.

 

En sonunda kırmızı ışıklar birbirine bağlanmış gibi göründü ve hızla heykelden dışarı çekildiler. Bu sahne, Li Yuan'ın afallayarak gözlerinde heyecan belirmesine neden oldu.

 

"Efendim..."

 

Kırmızı ışık arttı ama hiç bir sızıntı olmadan hepsi tomar tarafından özümsendi. Heykelden yayılan kırmızı ışık yavaş yavaş azaldı, sanki heykelin içindeki ışık bitiyordu.

 

En sonunda heykelin son ışık hüzmesi dışarı çıkarak tomara girdi ve heykel baştan ayağa titredi. Sanki ruhunu kaybetmişti ve herhangi bir zekaya sahip değildi. Şu an son derece sıradan görünüyordu.

 

Bütün kırmızı ışığı özümseyen tomar parlak bir ışık saçtı. Tomarın köşesinde bir alev oluştu ve yavaş yavaş büyüdü. Tomar kenarından yanmaya başladı.

 

Sadece tek kenarı değildi, bütün kenarları aynı anda yanıyordu. Yanan tomardan yeşil duman çıktı ve dağılmadı.

 

Li Yuan bu sahneyi izlerken gözlerindeki heyecan daha da şiddetlendi.

 

Wang Lin'in gözleri kısıldı ve dikkatle izledi.

 

Ateş yavaş yavaş kenarlardan merkeze doğru ilerledi. Kılıcın sapındaki semavi o anda sanki bir ruha sahipti ve yanan tomarın içinde titreşti.

 

En sonunda alev tüm tomarı kapladı ve kısa süre sonra tomar bir toz birikintisine dönüşerek rüzgarla dağıldı.

 

Yanan tomardan oluşan yeşil duman rüzgarla dağılmak yerine havaya yükseldi. Ardından kaba bir insan figürüne dönüştü.

 

Bu figür son derece bulanıktı ve görüntüsü net değildi. Fakat Wang Lin yeşil dumandan oluşan figürün ayaklarının atlında bir kılıç görüyordu ve bu kişi kılıcın sapında duruyordu.

 

Kılıcın sapının yanında gidip gelen bir miktar duman vardı. Bunun kılıcın püskülü mü yoksa sadece yeşil duman mı olduğunu ayırt etmek çok zordu...

 

Kılıcın sapında duran kişi havaya yükseldi ve elini nazikçe sallayarak Li Yuan'ı çağırdı.

 

Yerde duran Li Yuan hemen titredi. Alnında karmaşık bir rün belirdi. Bu, kölelik damgasıydı. Damga titreştiğinde, içindeki ruh kalıntısı gökyüzüne yükseldi ve kılıcın ucuna kondu.

 

Yeşil duman gökyüzüne doğru ilerledi ve geride hiçbir iz bırakmadan kayboldu.

 

Tüm bu yaşananlar bir illüzyon gibiydi. Gerçek ve sahte birbirine dolanmıştı ve her şey bir rüyadan ibaret gibiydi.

 

Wang Lin, ruhunu kaybetmiş heykele şaşkın bir ifadeyle baktı. Ardından gözleri sağ elindeki mühre geldi ve bir trans haline girdi...

 

Yine Semavi Alem'deydi, yine gökyüzüne uçan semavi kılıç vardı ve yine kılıçta iki kişi duruyordu. Fakat bu sefer tek fark ölmeden önce semaviden gelen sesti.

 

"Öldüm, ruhum söndü..."

 

Heykel, sayısız taş parçasına dağıldı. Tamamen bir moloz yığınına dönüştü... 

Semavi o zaman öldü ve tüm bunlar hizmetçinin ruh kalıntısı tarafından yaratılan bir rüya mıydı... Yoksa gerçekten de Wang Lin'in önceden tahmin ettiği gibi miydi... Wang Lin'in tatmin edici açıklama alamadığı bazı sorular vardı...

 

Cevap yoktu... tıpkı yeşil dumanın gerçek mi yoksa sahte mi olduğunu kesin olarak söyleyemeyeceği gibi. Wang Lin her şeyi bildiğini düşünmüştü ama yeşil dumanı gördükten sonra her şey yalanmış gibi hissetti.

 

Belki de sadece hizmetçinin ruh kalıntısı gerçekti, bütün cevapları bilen tek kişi.

 

O günden sonra Yıldırım Semavi Alemi'nde yeşil dumandan oluşan bir kılıç vardı. Kılıcın ucunda sanki sonsuzluktan çıkmış gibi duran bir figür vardı...

 

"Burası neresi..." Yerde yatan Li Yuan'ın ağzından zayıf bir ses çıktı. Etrafına bakındı ve en sonunda gözleri Wang Lin'le buluştu.

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44339 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr