Bölüm 728: Şüphe

avatar
1982 44

Xian Ni - Bölüm 728: Şüphe


Çevirmen: RassNt

Editör: Lord Viole Grace


Bu, soğuk ve vahşi bir aura yayan mor, ahşap bir kılıçtı. Kılıç aynı zamanda mor bir parıltıya sahipti ve arkasında mor bir iz bırakıyordu.

 

Mor ışık, yıldırım gölünün dışında durdu. Kılıcın üstünde otuzlu yaşlarında bir adam vardı. Yüzü tüysüz, bembeyazdı ve hafiften yakışıklıydı. Fakat anka gibi gözlerinde garip, kadınsı bir his mevcuttu.

 

Üzerinde görünmez rüzgar akıntısıyla bezenmiş gibi görünen altın-mor renkli bir cübbe vardı. Bakışları Shengong Hu'yu geçerek Wang Lin'in üzerine geldi.

 

Adamın gördüğü şey göz bebeklerinin inanılmaz bir şekilde büzülmesine ve vücudundaki bütün gözeneklerin anında açılmasına neden oldu.

 

Bu adamın ortaya çıkışıyla birlikte Shengong Hu'nun ifadesi kasvetli bir hal aldı. Yanındaki Tufan Canavarı ayağa kalktı ve hırladı, gözlerinde düşmanca bir bakış belirdi.

 

Gümüş Boynuzlu Tufan Canavarı ise bakışlarını Wang Lin'in üzerinden çekerek kadınsı görünen adama döndü. Olduğu yerde yatarken gözleri küçümsemeyle doldu ve etrafındaki yıldırım ile oynamaya başladı.

 

Onun kontrolü altındaki bu yıldırım şeritleri son derece itaatkardı. Vücudunun etrafında sanki onu kaşıyan küçük eller gibi hareket etti.

 

Bir asteroitin biraz uzağında Semavi Muhafız oturuyordu ve oraya bakmadı bile. Eğer bu kişi sahibine tehdit oluştursa hemen kendini feda etme pahasına saldırıya geçerdi. Bunun sebebi ruhunda bırakılan damga yüzündendi. Fakat efendisine karşı bir tehdit yoktu, o yüzden bu kişi 100,000 insanı katletse bile kılını kıpırdatmayacaktı.

 

Shengong Hu konuştu, "Zhang Konglie!"

 

Kadınsı adam sanki bir yanlış anlaşılma olmasından korkarcasına bakışlarını Wang Lin'in üzerinden dikkatlice geri çekti. Onun düşüncesine göre bu kişinin yetişim seviyesi sadece Yükseliş'in geç aşamasında olsa da yıldırım gölünün iç kısmına girebilmesi en hafif tabirle çok garipti. Bu kişi akıl almaz güçte bir hazineye sahip değilse muhtemelen gerçek yetişim seviyesini saklıyor olmalıydı.

 

Ayrıca yıldırım gölünün kenarındaki Gümüş Boynuzlu Tufan Canavarı ve kuklayı da görmüştü. Şüphesi daha da derinleşti.

 

İçten içe düşündü, "Bir çeşit gizli hazineye sahip olmalı. Yetişim seviyesini gizlemesi imkansız! Neden burada iki tane Tufan Canavarı var? Bu kişi bir Yıldırım Semavi Tapınağı elçisi olabilir mi?" Ne de olsa yıldırım gölünün iç kısmında olmak korkunç bir manzaraydı. Zirve Maddi Yang yetişimiyle bile onun iç kısma girmesi imkansızdı.

 

"Shengong ailesinden Shengong Hu. Seni biraz önce tanıyamadım. Yetişim seviyen çok düşmüş!" Kadınsı adam zihnini toparladı ve Shengong Hu'ya baktı.

 

Shengong Hu içten içe homurdandı ama ifadesi aynı kaldı. Fakat gözlerinde bir nebze kasvetli ifadeyle birlikte sakince konuştu, "Burası sana göre değil. Neden gitmiyorsun?"

 

Yaralı ve yetişimi henüz iyileşmemiş olsa da Wang Lin buradayken Yıldırım Semavi Tapınağı'nın lordu bizzat gelse yine böyle konuşmaya cesaret edebilirdi.

 

Zhan Konglie kaşlarını çattı ve istemsizce Wang Lin'e baktı. Yavaşça konuştu, "Büyük konuşuyorsun. Burası senin Shengong ailene mi ait? Yetişim yapsın diye bir küçük getirdiğin için yabancıların gelmesine izin vermeyecek misin?"

 

Shengong Hu cevap vermek yerine alayla gülümsedi. Soğuk bir tonla konuştu, "Eğer üç nefeslik süre içinde gitmezsen hiç gidemeyebilirsin!" Zhan ailesinden bu yetenekli adamı gerçekten sevmiyordu. Eğer kuvvetleri birbirine çok yakın olmasa ikisi de çoktan diğerine saldırmış olurdu.

 

Eğer Zhan Konglie kıdemlisinin yetişimine karşı nankör ve rahatsız edici kalmaya devam ederse, yetişini hasarlı olsa bile saldıracaktı. Kıdemli, Zhan Konglie'ye bir bakış atsa Zhan Konglie'nin yıkılması için yeterli olacaktı!

 

Ne de olsa bu kişi bir Yıldırım Semavi Tapınağı elçisi değildi. Onu öldürmek sıkıntı verecek olsa da Kıdemli buradayken önemsiz bir mesele olacaktı.

 

Zhan Konglie'nin gözleri kısıldı ve ardından hemen geri çekildi. O temkinli biriydi ve geri çekilirken gözleri yıldırım gölünün derinliklerindeki Wang Lin'in üzerine geldi. Kalbindeki şüphe daha da güçlendi.

 

'Bu Shengong Hu neden böyle konuşuyor? Onun yaraları dikkatli gözle bakan biri için çok bariz görünüyor. Blöf mü yapıyor? Eğer blöf yapmıyorsa o zaman bir sebebi olmalı... Bu küçük ile alakalı olabilir mi?' Zhan Konglie aynı anda birçok şey düşündü.

 

"Üç nefeslik süre bitti!" Shengong Hu sırıttı ve ayağa kalktı. Yıldırım hemen vücudunu doldurdu ve patlama sesleri yayıldı. İleri doğru hücum etti ve Tufan Canavarı da kükreyerek onun peşinden gitti. Fakat farklı olarak, hareket geçtiği anda gözleri istemsizce Wang Lin'e baktı. Gözleri korkuyla doluydu ve hiç bir şüphe belirtisi yoktu.

 

Tufan Canavarı'nın bakışı Zhang Konglie'nin zihninin titremesine neden oldu. Shengong Hu plancı biri olsa da Tufan Canavarı son derece farklıydı.

 

Tufan Canavarı'nın gözlerinin ortaya çıkardığı bilgi çok derin ve anlaşılmaz değildi. Onun bakışındaki cevap Zhan Konglie'nin zihnini sarstı!

 

Temkinli kişiliği yüzünden hemen tereddütsüz geri çekildi ve bağırdı, "Shengong Hu, ben anlayışlı biriyim. Eğer seninle burada savaşırsak küçüğün yetişimi kaçınılmaz şekilde sekteye uğrayacak. Eğer dövüşmek istiyorsan burada değil, asteroit alanında yapalım!" “Küçük” kelimesinde bir vurgu vardı.

 

Shengong Hu yıldırım gölünden dışarı adım attığında bakışları soğudu ve alayla gülümsedi. "Bu kadar teferruata gerek var mı? Burası iyi!"

 

Shengong Hu böyle davranmaya devam ettikçe Zhan Konglie'nin şüphesi daha da arttı. Saldırmak yerine geri çekilmeyi seçecekti. Shengong Hu'nun onu saldırmaya zorladığı çok açıktı.

 

Tufan Canavarı'nın bakışlarını düşününce, Zhan Konglie'nin kafasında absürt bir fikir belirdi. Gözleri aydınlandı, eliyle bir mühür oluşturdu ve avucunda mor bir ışık ışını belirdi. Altındaki mor ahşap kılıçtan güçlü bir kılıç enerjisi serbest kaldı. İki kuvvet kaynaşarak güçlü bir baskı oluşturdu.

 

Bu güçlü baskı, içinde has enerji barındırıyordu. Daha ilk büyüsünde has büyüye başvurmuştu. Zhan Konglie'nin bu dövüşte son derece temkinli davrandığı belliydi.

 

Dövüş başlamak üzereydi. Shengong Hu bir adım attı ve Göksel Ceza Yıldırımı'nı çağırmak için elini gökyüzüne doğrulttu. Yanındaki Tufan Canavarı kükredi ve sayısız yıldırım dalını vücuduna doğru topladı. İkisi birlikte son derece şok edici bir sahne oluşturdu.

 

Fakat tam o anda Wang Lin yavaşça gözlerini açtı ve sakince konuştu, "Shengong Hu, bu savaşta sana yardım etmeyeceğim. Bu senin yemin testin olsun. Eğer kaybedersen dao ruhunu sana geri vereceğim!"

 

Wang Lin'in ifadesi normaldi ama gizliden gizlice sıkkındı. Shengong Hu ya da Zhan Konglie'ye karşı durma şansı yoktu. Shengong Hu başarısız olduğunda kötü bir durumun içinde kalacaktı.

 

Normalde yetişim için sessiz bir yer bulmak istemişti ama görünüşe göre buna erişememişti. Sıkıntı çıkaracağı belli olan bu Zhan Konglie ortaya çıktığında Wang Lin hızlıca bunu düşünmüş ve bu sözleri sarf etmişti.

 

Shengong Hu'nun vücudu titredi ve gözlerindeki dövüşme arzusu sınırına dayandı. Gözleri hala Zhan Konglie'nin üzerindeyken Wang Lin'e saygıyla cevap verdi.

 

"Lord rahat olabilir; Shengong Hu yenilmeyecek!" Shengong Hu derin bir nefes alarak çantasına dokundu ve bir şişe hap çıkardı.

 

Zhan Konglie'nin ifadesi büyük ölçüde değişmişti. Wang Lin o sözleri söyledikten sonra, Shengong Hu'nun gözlerindeki gizli saygıyı görmüştü. Bu tutumunu görünce gözlerinde bir sorun olduğunu düşündü.

 

Aynı zamanda Tufan Canavarı'nın vücudu da o kişi konuştuğunda titredi, sanki dehşete düşmüştü.

 

Ayrıca yeminden bahsetmişti. Bu bilgi Zhan Konglie'nin zihninin sarsılmasına neden oldu.

 

Bunlar sadece kafasında şüphe oluşturan şeylerdi, daha sonra Shengong Hu'nun cevabı Zhan Konglie'yi şok etti. Vücudundaki bütün tüylerin diken diken olması için yeterliydi.

 

"Lord!" Bu kelime Yüce Gök Yıldız Sistemi'nde kolay kolay konuşulmayan bir şeydi. Bu durum özellikle onlar gibi ikinci adım yetişimciler için geçerliydi.

 

Birisi ancak güçlü bir varlığa yemin ettikten sonra ona "Lord!" olarak seslenirdi.

 

Zhan Konglie, Shengong Hu'nun yalan söylediğinden şüphe etmedi, çünkü buna değmezdi. Shengong Hu son derece kibirliydi ve kendini küçük düşürmek yerine ölmeyi yeğleyecek biriydi! Dahası, ikisi dövüşse bile ikisinin de ölmesi son derece zordu; en fazla ciddi şekilde yaralanma olacaktı.

 

Zhan Konglie'nin kendisi bile hayatının söz konusu olmadığı bir dövüşten kaçmak için birisine "Lord" diye seslenmezdi.

 

Bunu, önceki tahminleriyle birleştirince o absürt fikir aklında bir kez daha belirdi. Hala inanamayarak gözleri dehşetle doldu.

 

'Acaba... acaba bu kişi bir büyülü hazine yardımıyla yıldırım gölünün iç kısmına girmedi mi? Sebebi yetişimini gizlemesi miydi? Eğer öyle olmasa kibirli Shengong Hu neden ona yemin edip Lord olarak seslensin?' Zhan Konglie derin bir nefes aldı ve bir kez daha hızlıca geri çekildi. Hemen fikrini değiştirdi ve konuştu, "Kardeş Shengong fevri davranma!"

 

Shengong Hu'nun gözleri soğudu ve elindeki hap şişesini kırdı. İçinde sadece tek bir kırmızı hap vardı ve onu yuttu. Bunun hemen ardından aurası şiddetli ve zalim bir hal aldı.

 

"Zhan Konglie, benimle dövüş!" Kükreyerek sağ elini gökyüzüne doğrulttu. Vücudunun içindeki has enerji dışarı akın etti ve bir anda boşluktan yıldırım ejderha gibi indi.

 

Bu hamle yıldırım gölünü etkiledi. Sayısız yıldırım şeridi Shengong Hu'ya doğru toplandı.

 

Wang Lin, onun has büyüsünü görünce gözlerinde garip bir ışık belirdi. Bu büyü son derece güçlüydü. Semavi yıldırımı çağırmak için kişinin has enerjisini kullanmak üzerineydi. Bu, has ocak büyüsünden daha zayıf değildi.

 

Has ocak büyüsü kadar azametli olmasa da daha güçlüydü!

 

Zhan Konglie'nin ifadesi değişti ve bir kez daha geri çekildi. Aynı sırada ayağı hareket etti ve ahşap kılıç uçtu. Ahşap kılıcı işaret etti ve kılıç fırladı. Ahşap kılıç mor ışıkla kaplandı ve şiddetli bir gürültü oluşturdu.

 

Shengong Hu'nun gözleri dövüşme arzusuyla doldu. Kıdemli izlediği için bu dövüşte bütün kudretini sergilemek istedi!

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44332 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr