Çevirmen: Yashiedlurci

Editör: Lord Viole Grace

Wang Ping daha da kötü hissetti. Yanında, Qing Yi'nin elini tuttu. Gözleri sevecenlikle doluydu ve "Endişelenme. Ne olursan ol, sana eşlik edeceğim.” dedi.

Wang Ping sessizce düşündü ve başını salladı.

Yıldırım Daoist'nin ifadesi, Wang Lin'e baktığında kasvetliydi ve "Bu yaşlı adam, Yıldırım Semavi Tapınağı'nın gerçek bir elçisinin ne olduğunu sana gösterecek!” dedi. Gökyüzünü işaret etmek için elini kaldırdı ve bağırdı, "Semavi Tufan Canavarı!”

Her yönden büyük miktarda yıldırım geldi ve tüm gökyüzünü işgal ediyor gibiydi. Yıldırım, Yıldırım Daoist'inin üstündeki dev bir topa yoğunlaştı.

Sonra tüm gezegende sağır edici bir gürleme yankılandı. Bu ses, onu duyan herkesi şok edecek bir ihtişamla doluydu.

O anda, Yıldırım Daoist'in ilahi hissi altında mücadele eden yetişimciler, gürlemeyi duydular. Bedenlerinin içindeki tüm ruhsal enerji çıldırdı ve neredeyse onu kontrol edemiyorlardı.

Yıldırım topu, asil ve olağanüstü bir Tufan Canavarı'na dönüşene kadar aniden küçülmeden önce titredi!

Bu Tufan Canavarı son derece parlaktı ve burun deliklerinde iki şimşek çakıyordu. Büyük gözleri, dünyanın en asil varlığıymış gibi gururluydu.

Ancak o anda Wang Lin'e baktı, şaşırdı ve gözlerinde bir karmaşa belirdi.

Yıldırım Daoist Wang Lin'e baktı ve sakince “Bu kişi Tufan Canavarı yüzünden Yıldırım Semavi Tapınağı'nın elçisi olarak adlandırılmış. Başka biri gibi davranmanın suçu tüm ailenin soykırımıdır!” dedi.

Wang Lin Tufan Canavarı'na baktı ve yavaşça, "Yıldırım boynuzu olmadan Tufan Canavarı olarak adlandırılamaz!” dedi. Çantasına vurduğu an savaş arabası uçtu ve büyük miktarda yıldırıma dönüştü!

Dünyayı yok edebilecek yıkıcı bir aura yayılmaya başladı. Sonra büyük bir canavar yavaşça yıldırımdan çıktı.

Bir Qilin gibi görünüyordu ama bir Qilin değildi. Kafasında yıldırım çıtırtılarını çıkartan gümüş bir boynuz vardı!

Ortaya çıktığı anda Yıldırım Daoist'in ifadesi değişti. Bu, Ran Yun Gezegeni'ne geldiğinden beri kalbinin hissettiği en büyük şoktu. Şok o kadar büyüktü ki tek yapabileceği hiçbir şey söylemeden canavara bakmaktı.

Yıldırım Semavi Tapınağı'ndan gelen Tufan Canavarı da tüm vücudundaki yıldırımı serbest bıraktı ve dört toynağı ile zemini ezerken son derece agresif görünüyordu.

Savaş arabasından oluşan canavar başını kaldırdı ve gökyüzüne kükredi.

Gökten yıldırım gürlemeleri geldi ve şimşek çaktı. Bu Göksel Ceza değildi, canavarın büyüsünden kaynaklanıyordu.

Yıldırım Semavi Tapınağı'ndan gelen Tufan Canavarı artık dayanamıyormuş gibi burnundan yıldırımlar çıktı ve kükremeye başladı.

Wang Lin'in Tufan Canavarı'nın gözleri soğuklaştı. Tufan Canavarları bir araya geldiğinde eğer efendileri onları durdurmak için orada olmasaydı, çoktan ölümüne bir savaşa girmişlerdi. Bu, diğer semavi canavarlardan çok farklıydı.

Wang Lin'in Tufan Canavarı'nın ayağının altında bir yıldırım huzmesi belirdi. Tereddüt etmeden, doğrudan Yıldırım Semavi Tapınağı'ndan Tufan Canavarı'na saldırdı.

Bu Tufan Canavarı'nın gözleri panikle doldu. Soyu saf değildi ama diğer canavarın yıldırımının son derece güçlü olduğunu açıkça hissediyordu. Ancak ruhundan gelen asalet altta kalmayı reddetmesine neden oldu, bu yüzden bir başka kükreme çıkardı ve korkusuzca koştu.

Yıldırım patlamaları, iki Tufan Canavarı şiddetli savaşlarına başladığında tüm çevrede yankılandı.

O anda dünya titriyordu ve her şey sönüktü.

"Bu... Bu... Gümüş Boynuzlu Tufan Canavarı!!!” Yıldırım Daoist'in bakışları, Wang Lin'in Tufan Canavarı'ndaki Gümüş Boynuz'a kaydı ve gözleri şokla doldu.

”Tufan Canavarı'na sahip olmak ve yıldırım büyülerinde iyi bir şekilde ustalaşmak..." Yıldırım Daoist'inin yüzü acıyla doluydu. Eğer 70 yıl önce Yıldırım Semavi Tapınağı'ndan hiçbir elçinin buraya gelmediğinden emin olmasaydı, o zaman Wang Lin'in Yıldırım Semavi Tapınağı'ndan bir elçi olduğunu da düşünürdü!

Yıldırım Semavi Tapınağı'nda Gümüş Boynuzlu Tufan Canavarları vardı ama çok azdı ve hepsi yönetici gök-kademe elçilerin elindeydi. Gümüş Boynuzlu bir Tufan Canavarı elde edebilseydi, Yıldırım Semavi Tapınağı'ndaki pozisyonu bir hayli ilerlerdi.

Tufan Canavarı'ndaki boynuza bakarken gözlerinde bir açgözlülük belirtisi ortaya çıktı. Daha sonra doğrudan Wang Lin'e baktı ve artık tereddüt etmedi. Her iki eli de bir mühür oluşturdu ve sonra iki eli aniden bir araya geldi. Onları ayırdığında, yoğun bir ışık yayıldı ve gümüş bir şimşek kılıcı oluştu.

Yıldırım, kılıçtan geçerken Yıldırım Daoist'in sağ eli bir mühür oluşturdu ve kuklaya doğrulttu. Gümüş uzun kılıç, Yıldırım Daoist'inden Semavi Muhafız kuklasına doğru uçtu.

“Bu kişiyi öldürdüğüm sürece bu sahipsiz Tufan Canavarı benim olacak!” Yıldırım Daoist uçan kılıcı fırlattıktan sonra geri çekildi. Elleri açıldı ve bağırdı, "Yıldırım Semavi Alemi'nin Cezası!”

Elinde mor bir yıldırım ışını aniden ortaya çıktı ve bir ağa dönüştü. Wang Lin'e doğru uçarken gürültülü bir ses çıkardı.

Wang Lin'in ifadesi doğaldı ancak göz bebekleri biraz küçüldü. Bu Yıldırım Daoist'i, bir Hayali Yin yetişimcisi olmaya layıktı. Vücudu sadece semavi ruhsal enerjiyle dolu değildi, aynı zamanda yıldırım üzerindeki kontrolü de şok ediciydi!

"Korkarım bu kişinin alanı da yıldırım ile ilgili!” Wang Lin'in gözleri, sağ eli çantasına dokunduğunda soğuktu ve altın Semavi Fırça anında elinde belirdi.

Wang Lin fırçayı havada salladı ve aniden bir sembol ortaya çıktı. Durmadı, son derece hızlı bir tempoda devam etti ve anında yedi vuruş yaptı!

Yedi vuruş onun sınırıydı! Her vuruş için has ruhunun bir kısmını bölmek zorundaydı ve yedi vuruşla zaten has ruhunu çoktan yedi kez böldü.

Wang Lin'in has ruhu, antik yıldırım ejderhasını emdikten sonra değişti. Şimdi has ruhunun yedi parçası sembolün içinde olduğu için sembol artık altın bir parıltı değil, yıldırımla dolu beyaz bir parıltı yayıyordu!

Bu sefer sadece semavi bir baskı yaymakla kalmadı, göksel yıldırımın da baskısı mevcuttu! Sembol tamamlandığı sırada içinden geçen yıldırımdan gelen çatırtı sesleri duyuluyordu.

Hayal edilemez bir yıkıcı güç, sembolden bir fırtına gibi fışkırdı!

Bu baskı, Göksel yıldırımın gerçek gücüydü; ortalama yıldırım büyülerinin karşılaştırabileceği bir şey değildi. Göksel yıldırımın bu gücü ortaya çıktığı anda, uzak olmayan bir yerde savaşan iki Tufan Canavarı bile durdu ve etrafa baktı. Yıldırım hakkındaki bilgileriyle, bu yıldırımın antik göksel yıldırımın bir parçasını içerdiğini açıkça hissettiler!

Bu antik göksel yıldırım, antik yıldırım ejderhasından geliyordu. Antik yıldırım ejderhası bir keresinde gökler için yıldırımı kontrol etmiş ve yıldırım kontrol etme gücünü kazanmıştı. Wang Lin, antik yıldırım ejderhasını yuttuktan sonra yavaş yavaş has ruhuyla birleşti ve bu gücü kazandı.

Wang Lin'in has ruhundan gelen yıldırımın dünyadaki diğer tüm yıldırımların üzerinde olduğu bile söylenebilirdi. Yıldırım Daoist başka büyüler kullansa iyiydi ama Wang Lin ve yıldırım büyüleriyle karşı karşıya kalırsa kazanma şansı yoktu!

Yetişim seviyesi daha yüksek olmasına rağmen yeterince yüksek değildi. Kazanmak için gerçek ikinci adımda olması gerekiyordu.

Wang Lin, yıldırım söz konusu olduğunda mutlak bir üstünlüğe sahipti ve dünyada ona zarar verebilecek bir yıldırım büyüsü yoktu!

Başka bir deyişle Wang Lin yaşayan bir yıldırım ejderhasıydı!

Yedi vuruşlu sembolü çizdikten sonra sembole hafifçe dokundu ve Yıldırım Daoist'e doğru uçtu.

Yıldırım Daoist'in ifadesi kasvetliydi. Dişlerini sıktı ve sembolü karşılamak için yıldırımı avucuyla itti.

Boom!

Sembol, Wang Lin'in has ruhunun yedi parçası ile birlikte sonsuz bir güç taşıyarak çöktü ve doğrudan Yıldırım Daoist'e kazındı. Elindeki mor yıldırım anında parçalandı ve hızla geri çekilmeden önce bir ağız dolusu kan kustu.

Boom, boom, boom, boom! Her patlama, Yıldırım Daoist'in bedeninde yankılanan has ruhun bir parçasıydı. Geri çekilmeye devam ederken kan kusmaya devam etti.

Has ruhunun son parçası yankılanmayı bitirdiğinde, Yıldırım Daoist'inin yüzü solgundu ve çoktan 300 metre geri çekilmişti. Gözlerindeki şaşkınlık korkunçtu.

Bu, hayatında ilk kez bir yıldırım büyüsüne yenilişiydi. Düşmanıyla kıyaslanırsa, sanki Xu Mu Yıldırım Semavi Alemi'nin gerçek elçisiydi ve sahte olan oydu.

Bu karışıklık duygusu ona derin bir nefes aldırdı ve gözleri daha da kasvetli hale geldi.

Wang Lin kalbinde iç çekti. Bu Yıldırım Daoist gerçekten bir Hayali Yin yetişimcisi. Sembol tarafından vurulduktan sonra sadece yaralandı ve asıl vücudu etkilenmedi.

Diğer tarafın semavi ruhsal enerjisi çok güçlüydü ve hatta karışmış halde has enerjinin izleri bile vardı. Yıldırım, Yıldırım Daoist'nin bedenine girdiğinde bu güç tarafından sürekli olarak parçalanıyordu.

“Çok güçlüsün! Sanırım alanını kavramak için Ran Yun Gezegeni'nde inzivaya çekildin. 100 yılın daha olsa belki benden daha güçlü olurdun. Eğer yetişim seviyen benimkiyle aynı olsaydı, şüphesiz ölürdüm ama ne yazık ki yetişim seviyen ilk adımda durmuş!” Yıldırım Daoist derin bir nefes aldı ve tüm yaraları anında iyileşti.

Bununla birlikte Wang Lin, diğerinin vücudundaki dünya has enerjisinin biraz daha az olduğunu açıkça hissedebiliyordu.

Yıldırım Daoist ağır bir tonla, "Sana bir kez daha soracağım: Gümüş Boynuzlu Tufan Canavarı ve kuklayı teslim et ben de gitmene izin vereyim! Aksi takdirde bugün kesinlikle öleceksin! Kullandığım büyü sadece normal bir büyüydü ama eğer inatçı olursan ikinci adım yetişimcilerine özel bir has enerji büyüsü kullanacağım. Direnemeyeceksin!” dedi.

Wang Lin'in ifadesi, sağ eli çantasına dokunduğunda ve kavrayıp büyük bir kılıç ortaya çıktığında sakindi. Sakince "Saldır, bir Hayali Yin yetişimcisinin has enerji büyüsünü deneyimlememe izin ver!” dedi.

Huan ailesinin atası, Qian Kuizi ya da Yıldırım Daoist olsun, Wang Lin üçü arasında ortak bir şey buldu ve bu has enerjiydi!

Bu has enerjisinin ikinci adım yetişimcilerinin anahtarı olduğu açıktı!

Bu savaş Wang Lin'in ilk kez bir Hayali Yin yetişimcisi ile kişisel olarak savaştığı bir savaş olduğu söylenebilirdi. Bir Hayali Yin yetişimcisinin güçlü iyileşme yeteneği Wang Lin'in kalbini kasvetli hale getirdi.

Yıldırım Daoist'in bakışları Wang Lin'i pas geçerek Wang Ping ve Qing Yi'ye indi. Gözleri gizemli bir ışık ortaya çıkardı ve yavaşça, "Ölü bir kişi yüzünden alanını kavramaktan vazgeçtin. Bu, bu yaşlı adamı çok şaşırttı!” dedi.

Wang Lin aniden yukarı baktı, kanlı gözleri açıkça görülebiliyordu. Kılıcı elinde kaldırdı ve soğuk bir şekilde "Kapa çeneni!” dedi.