Çevirmen: Yashiedlurci

Editör: Lord Viole Grace

"Bunlar sizi korumak için şartlarım!” Wang Lin'in sözleri üçüne seçme hakkı vermedi ve bakışlarını üçlüden çekti.

Eğer üçü kabul ederlerse o zaman iyiydi ama etmezlerse, o zaman Wang Lin bu karmaşaya girmezdi.

Ran ailesinin atası bir an düşündü. Huan ailesi tehlikesi çok büyüktü. Eğer kimse bu meselenin sorumluluğunu üstlenmezse, o zaman Ran ailesi yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalacaktı.

Dişlerini sıktı ve kararlı bir şekilde "Tamam!” dedi. Sonra, Ran ailesinin atası başını çevirdi ve buzulun içindeki orta yaşlı adama baktı.

Sadece Ran ailesinin atası değil, Sun Xi de gözlerinde gizemli bir ışıkla orta yaşlı adama baktı.

Ran ailesinin atası soğuk bir şekilde "Kardeş Zaho, o zaman üçümüz saldırmıştık; tek başına gitmeyi mi düşünüyorsun!?” dedi.

Orta yaşlı adam kısa bir süre düşündükten sonra güldü. “Kabul ediyorum.” Bir süre sonra, bir çanta çıkardı ve Wang Lin'e atmadan önce biraz semavi yeşim çıkarttı. Sonra acı bir şekilde “Benim ailem çok büyük değil o yüzden fazla semavi yeşimimiz yok. Bu çantadaki semavi yeşimi özenle biriktiriyordum.” dedi.

Ran ailesinin atası ve Sun Xi de semavi yeşimleri teslim etti. Semavi yeşim değerli sarf malzemeleriydi, bu yüzden yetişimciler genellikle onları yanlarında taşıyorlardı.

Huan aile üyesinden gelen eşyalara gelince, üçlü tereddüt etmeden teslim etti. Onlara göre bu şeyler hazine değil, son dört yıldır kalplerini son derece ağırlaştıran ağırlıklar idi.

Bu eşyaları topladıktan sonra, Wang Lin döndü ve ortadan kayboldu. Rüzgardan arda kalan tek şey bir cümle idi.

“Önemli bir şey yoksa, beni rahatsız etmeyin. Huan ailesi ortaya çıkarsa, kendim gibi davranacağım.”

Wang Lin ayrıldıktan sonra üçlü sessizce düşündü. Sun Xi'nin aklında başka düşünceleri vardı ve doğal olarak en rahat olanıydı. Ellerini kavuştururken gülümsedi. “İki dost yetişimci, hala ilgilenmem gereken önemli meselelerim var bu yüzden önden gidiyorum.”

Orta yaşlı adam da iç çekti ve  ''Eğer Dost Yetişimci Xu'nun onlara ihtiyacı varsa, semavi yeşim hazırlamak için eve gitmem gerekiyor.” dedi.

İkisi kırmızı ışık huzmeleriyle kuzeye ve güneye gitti. Ran ailesinin atası orada tek başına durdu ve sessizce uzun süre düşündü. Sonra derin bir nefes aldı, mesafeye baktı ve mırıldandı: “Unut gitsin. Bir felaketten kaçınmak için meteliksiz olmak... Dört yıl önceki meseleyi bu Xu Mu üstlenecek. Eğer ölmezse o zaman iyi olacağız. Bu adam sözünü bozacak birine benzemese de, yine de gizlice onun Ran Yun Gezegeni'nden ayrılmasını engellemeliyim.”

O anda Bin İllüzyon Gezegeni'nin güneyindeki Huan ailesinin ata evinde, Huan ailesinin başı Huan Fenshen, saygıyla yaşlı bir adamın yanında duruyordu. Bu yaşlı adam oldukça zayıftı ve Liu Mei'yi Birlik Yıldız Sistemi'nden geri getiren bu yaşlı adamdı.

Yaşlı adamın sesi soğuktu. “Dört yıl önce ortadan kaybolduysa, neden şimdi ele alınıyor?”

Huan Fenshen, “Ata, bu adam sadece bir dal ailesinin üyesiydi ama yeteneği iyiydi bu yüzden yetişimi Yükseliş'in orta aşamasına ulaştı. Bu yüzden dış görev aldı. Ata, Huan ailemizin çok büyük olduğunu biliyorsun. Asıl öğrenciler dışında, kaybolsalar bile hepsini takip etmek imkansız.”

Ata kaşlarını çattı ve sordu "Daha yüksek bir yetişim seviyesine sahip kimse yok mu?”

Huan Fenhen fısıldadı "Ata, bize verdiğin zaman çok kısaydı. Bana üç ay daha verirsen daha nitelikli birini bulabilirim. Ancak şu anda yapamam.”

Yaşlı adam bir an için kararlı bir şekilde düşündü, "Tamam. Sana üç ay daha vereceğim!” dedi.

Huan Fenshen başını kaldırdı ve sordu, "Peki ya dört yıl önce ortadan kaybolan aile üyesi?”

“Bu meselenin önemini bildiğimizden, bu işle ilgilenmesi için Huan Mei'ye atanan muhafızı gönderin. Karışan herkesi yok edin! Huan ailesinin gücünü göstermeliyiz!”

Huan Fenshen başını salladı ve gitti.

Odadan çıktıktan sonra gözlerinde bir karanlık vardı, kendi kendine, 'Ata gerçekten yaşlanıyor. Gerçekten bir yabancı için soyağacı ritüelini gerçekleştirmeye istekli. Bu Huan Mei'nin Huan ailesinin gücünü göstermesine bile izin veriyor. Huan ailesine liderlik etmesini istiyor olabilir mi??'

Üç gün sonra...

Liu Mei, evinin içindeydi. Gökyüzüne baktı ve sessizce  "Ran Yun Gezegeni... Üvey babam bana bu meseleyi birini göndererek çözmemi istediği için... Huan Dong sen git…” dedi.

“Evet!” Liu Mei'nin gölgesinden aniden bir kişi ortaya çıktı. Yaklaşık otuz yaşındaydı ve çok yakışıklıydı. Tek dizinin üzerinde diz çökmüş gibi görünüyordu ve gözlerinde Liu Mei'ye olan düşkünlük ile onun sırtına baktı.

Liu Mei döndü ve sessizce adama "Yetişimin Yükseliş'in orta aşamasının zirvesine ulaştı, bu yüzden sorun olmamalı. Bu konu önemsiz olsa da, Huan ailesinde ilk kez bir şeyler yapacağım. Bunu mümkün olduğunca çabuk bitirmelisin. Anlıyor musun Huan Dong?” dedi.

"Hanımefendi, emin olun; Huan Dong güveninizi boşa çıkartmayacak!” Huan Dong derin bir nefes aldı ve gözündeki düşkünlük arttı. Bu Liu Mei'yi ilk kez gördüğünde şok olmuştu. Onun cennetten gelen biri olduğunu düşünmüştü.

"Ran Yun Gezegeni'ndeki en güçlü yetişimci Ran ailesinin atasıdır. Onun yetişim seviyesi, Yükseliş'in orta aşaması olan benimkiyle aynı. Cesaretini yüz kat arttırsa bile, direnmeye cesaret edemez. Bu seferki yolculuğum kesinlikle hanımefendinin itibarını kaybetmesine neden olmayacak.”

Liu Mei son derece güzel bir şekilde gülümsedi. Huan Dong, bu gülümsemeden irkildi ve bir süre donup kaldı. Gözlerindeki düşkünlük daha da güçlendi ve hatta bir saplantı bile vardı.

Wang Lin ışınlandıktan sonra Sun ailesinin şehrine geri döndü. Doğrudan eve dönmedi ancak alan kavrayışını düşünerek sokaklarda yürüdü. Yaşam ve Ölüm Alanı zaten has ruhuyla birleşmişti. Has ruhu, Yaşam ve Ölüm Alanı kavrayışıydı.

'Yaşam ve ölümün üstünde karma olabilir... Tanımlayamıyorum... Karmanın daosu çok büyük. Yükseliş aşamasına ulaştığımda, aydınlanma kazandım ve Yeraltı Nehri'ni yarattım. Ancak... Bu sadece ölüm.'

Etrafındaki kalabalık şehre baktığında, Wang Lin hafifçe kaşlarını çattı.

'Ama hayatın daosu nerede…'

Düşünürken, Wang Lin bir nefes verdi. Kısa bir süre sonra şehrin kuzey kısmına geldi. Gencin kayanın altında oturduğunu görünce gülümsedi.

'Bu kadının kalbi çok nazik. Yetişim dünyasında onun gibi çok yetişimci yoktur.'

Genç bir şey fark etti ve gözlerini açtı. Wang Lin'i gördüğünde şok oldu ve sordu "Sen... Yakalanmadın mı?”

Wang Lin hafifçe gülümsedi. "Bana birkaç şey sorduktan sonra gitmeme izin verdi.”

Genç Wang Lin'e şaşkın bir bakış attı ve daha fazlasını sormadı. Herkesin kendi sırları vardı; eğer konuşmak istemiyorsa sormak anlamsız olurdu.

"Yetişim yapmaya zaman ayırsan iyi olur. Buraya son geldiğinden beri yetişiminin hiç değişmediğini görebiliyorum. Geçen sefer sana söylediklerimi hatırla.” Genç ciddiyetle Wang Lin'e baktı ve  "Çalışmak, yetenek eksikliğini telafi edebilir!” dedi.

Wang Lin başını salladı ve gülümsedi. "Sen çok çalışıyor ve Ruh Oluşuturma aşamasına ulaşmak için çabalıyorsun.”

”Ruh Oluşturma..." Genç başını salladı ve "Ailedeki kıdemlilerden Ruh Oluşturma aşamasının farklı olduğunu duydum. Ne kadar gayretli olursan ol eğer gökleri anlayamıyorsan o zaman asla gerçekten ulaşamayacağın o yarı-tanrı-benzeri şeye varamazsın." dedi.

"Hayatımda, Oluşan Ruh aşamasının zirvesine ulaşmaktan çok memnun olacağım.”

Wang Lin hafifçe gülümsedi. O anda güneş onun arkasındaydı ve ışığı vücuduna düşüyordu. Bu gülümseme de güneş ışığının bir kısmını içeriyormuş gibi görünüyordu.

"Eğer şu anki zihniyetini devam ettirirsen, Ruh Oluşturma aşamasına ulaşabileceksin.”

Genç açıkça onu rahatlattığını düşündü ve gülümsedi. “İyi. Ruh Oluşturma aşamasına ulaşırsam, bugünkü aydınlatmanı hatırlayacağım. Şimdi geri dönüp yetişim yapsan iyi olur.”

Wang Lin gülümsedi ve başını salladı. Girişten geçti ve ortadan kayboldu.

Kayanın altındaki genç kendi kendine mırıldandı, "Ruh Oluşturma aşamasına gerçekten ulaşabilir miyim…”

Odasına döndükten sonra Wang Lin lotus pozisyonunda oturdu. Vücudu semavi ruhsal enerji ile doluydu. Alanı evrim geçirmediği sürece daha fazla semavi ruhsal enerji emmek işe yaramazdı.

Bir süre düşündükten sonra, Huan ailesi üyesinin geride bıraktığı şeyleri çıkardı. Tüm eşyalar bir çantadaydı. Bazı kıyafetler ve önemsiz şeyler vardı.

Wang Lin'in gözlerinin ciddileşmesine neden olan şey, derece 8 haplarının yanı sıra, iki büyülü hazine, bir parça yeşim ve bir nişandı.

Bu iki büyülü hazinede hiç ilahi his kalmamıştı. Aslında, ölen Huan ailesi üyesinin haset ruhunun bir parçası vardı.

Ran ailesinin atası ve onları elde eden orta yaşlı adamın ilahi hislerini onlara bırakmaya cesaret edemediği açıktı.

Hazinelerden biri, kanlı bir aura veren toplam on dokuz dişi olan siyah bir taraktı. Wang Lin eline aldığı an, ondan gelen vahşeti hissedebiliyordu.

'Saldırgan tip sahte semavi hazine! Üzerinde bir oluşum bile var. Bu hazinenin gücü sıradan değil.' Wang Lin tarağın dişlerine hafifçe dokundu ve sonra bakışları başka bir hazineye kaydı.

Bu bir çift metal element çakmaktaşıydı. İkisi tamamen kırmızıydı ve Wang Lin'in avucunda yüzüyordu. Onlardan gelen kavurucu ısıyı hissedebiliyordu.

"Bu..." Çakmaktaşlara bakan Wang Lin'in gözleri parladı. Sonra onlardan birini yakaladı ve birbirlerine sürttü. Bir kıvılcım ortaya çıktı ve aniden bir ısı dalgası yayıldı.

'Doğal olarak oluşmuş bir büyülü hazine!' Wang Lin soğuk bir nefes aldı ve zihni çakmaktaşına odaklandı.

Hazinelerin çoğu yetişimciler tarafından arıtılırdı ancak bazıları doğal olarak oluşuyordu. Ancak bu hazinelerden çok az vardı, miras hazinelerinden bile daha azdı.

Wang Lin bunu Antik Tanrı'nın hafızasından biliyordu. Ancak, Antik Tanrı için, bu bir hazine olarak değil, sadece hazineleri arıtmak için bir malzeme olarak kabul ediliyordu.

Çakmaktaşı, doğal olarak oluşmuş arıtma malzemelerinden biriydi. Metal elementi kökenliydi ancak dayanıklılığı nedeniyle bazı gizemli yetenekler içeriyordu, böylece ikisi birbirine sürtüldüğünde kıvılcımlar yaratıyordu.

Bu çakmaktaşları, ölümlülerin ateş yakmak için kullandıkları şeyler gibi değildi; aslında, ilk başta Gök Şeytan Ülkesi'nin şefi Stewart tarafından kullanılan Yang ateşine benzeyen bir tür altın ateş olarak kullanmışlardı, bir arıtma malzemesi yerine büyülü bir hazine olarak kullanılabilirdi ve gücü zayıf değildi.