Çevirmen: Yashiedlurci

Editör: Lord Viole Grace

Sun Tai'nin, Wang Lin'e bakarken karmaşık bir ifadesi vardı. Uzun süre suskun kaldı. Onun yetişimi Ruh Oluşturma aşamasına düşmüş olsa da, gözlem yeteneği hala vardı. Ancak nasıl denerse denesin Wang Lin'in yetişimini göremedi.

Şok olmuştu. Kontrolüne girmek zorunda kaldığı, Semavi Alem'deki zayıf Ruh Oluşturma yetişimcisini düşündü. Onunla Zhou Yi arasındaki savaşı sadece izlemekle yetinebilen zayıf bir yetişimci. Bu zayıf yetişimcinin, önündeki kişi olduğunu düşünmek imkansızdı.

Wang Lin o zamanlar sert olmasına rağmen zekadan yoksundu ve yetişim seviyesi çok düşüktü. Zhou Yi'nin damgası olmasaydı, Wang Lin'i bir avucuyla öldürmüştü.

Önündeki Wang Lin sakindi ama bir bakışı onun has ruhunun titremesi için yeterliydi. Bu uçsuz bucaksız fark Sun Tai'nin kabul edemeyeceği bir şeydi.

O zamanlar Wang Lin düşük bir statüye sahipti ve sadece bir piyon olarak kabul edilebilirdi. Hiçbir Yükseliş yetişimcisi onu herhangi bir tehdit olarak görmezdi.

Buna rağmen Wang Lin ortaya çıktığı anda, Ran ailesi atasının dikkatini, derece 8 bir hap bile hediye ettirecek kadar çekmişti. Kendisine gelince, o sadece Ran ailesinin bir misafiriydi ve geçmişte sahip olduğu tüm ihtişamını kaybetmişti.

O zamanlar Wang Lin, bir ölüm kalım anıyla karşı karşıya kaldığında ondan yardım isterdi. Eğer o olmasaydı, Wang Lin o zamanlar Dev Şeytan Klanı'nın atası tarafından öldürülecekti.

Buna rağmen önündeki kişi çok yüksek bir yetişim seviyesine sahipti. Ayrıca Wang Lin'in yaydığı aura, Sun Tai'ye Wang Lin'in onunla aynı seviyedeki yetişimcileri öldürdüğünü hissettiriyordu!

Bir Yükseliş yetişimcisi öldürmek korkunç bir kavramdı!

Bu güçlü zıtlık, Sun Tai'nin kalbinde çok karmaşık bir his oluşmasına neden oldu. Son birkaç yüz yılda önündeki kişide meydana gelen değişiklikler gökleri sarsar derecedeydi.

Şoku sırasında, ona sadece bakmakla yetinebilen zayıf bir yetişimcinin zihnindeki görüntüsü yavaşça ortadan kayboldu. O kadar güçlü birine dönüşmüştü ki onun yanında yüksek sesle konuşamıyor hatta gözlerine bakamıyordu. Bu kişinin hizmetkarı olmak için doğmuş olsa bile, hiçbir şikayeti olmazdı!

Wang Lin bir şey söylemedi ama Sun Tai'nin ruh halinden ne olduğunu az ya da çok tahmin ediyordu. Sessiz kaldı ve sakince Sun Tai'ye baktı.

Sun Tai, Wang Lin'e baktı ve fısıldadı “Sen... Şu anda hangi yetişim seviyesindesin?”

Wang Lin sakince, "Yükseliş!” dedi.

Sun Tai buruk bir şekilde gülümsedi. Wang Lin'in yalnızca Yükseliş aşamasında olduğuna inanmıyordu. Eğer Wang Lin Yükseliş aşamasında olsaydı hala bir şeyler hissedebilirdi. Ona göre, Ran ailesinin atası bile bir zamanlar zayıf olan bu yetişimci ile kıyaslanamazdı.

Sonunda Ran ailesi atasının neden bir açık artırma yoluyla Wang Lin'e bir derece 8 hap hediye ettiğini anladı.

"Hala soruma cevap vermedin!” Wang Lin'in sesi çok sakindi. Bakışlarını Sun Tai'den çekti ve pencereden dışarı baktı.

Bu basit cümle Sun Tai'nin vücudunu salladı ve kalbinde karmaşık bir his ortaya çıkardı. O zamanlar bu küçük yetişimci onunla böyle konuşmaya cesaret edemezdi ama ne yazık ki şimdi, ruhunu titretmek için sadece bir cümlesi yeterliydi.

Sun Tai acı bir şekilde şöyle dedi: "Ben... Yüce Gök Yıldız Sistemi'ne geçtiğimde, Dong Lin Gezegeninin yakınında ortaya çıktım. Neredeyse bir asır orada yaşadım ve Lu ailesi için çalıştım. Ancak bundan sonra nihayet özgürlüğümü kazandım."

"Vücudumdaki damga Lu ailesinden biri tarafından kırıldı. Sadece... Damganın hala var olduğunu bilmiyordum.”

"Lu ailesi mi?” Wang Lin gözlerini kıstı.

Sun Tai fısıldadı: "Dong Lin gezegenindeki en güçlü üç aile Xu, Lu ve Liu!”

Wang Lin düşündü ve yavaşça şöyle dedi “Bu üç aile ne kadar güçlü? Dong Lin Gezegeniyle alakalı özel bir şey mi var”

“Çok güçlü; üç aileye akıl sır ermez. Tam olarak ne kadar güçlü olduğunu sorarsan, statüm bunu bilecek kadar yüksek değildi. Ancak, ailelerin Ran Yun gezegenini katletmesi için sadece bir yaşlı göndermesi yeterlidir…"

"Dong Lin Gezegeni'yle alakalı özel bir şey varsa, söyleyebileceğim tek şey kaotik ve kanlı bir dünya olmasıdır.” Sun Tai geçmişi hatırlamış gibi gözleri korkuyla doldu.

Wang Lin bu korkuyu fark ettiğinde gizlice iç çekti. Bir zamanlar Suzaku Gezegeni'ndeki Ceset Tarikatı'nın baş yaşlısı olan adam gitmişti. Yetişimini geri kazansa bile asla daha yükseğe çıkamazdı.

Bunun nedeni, bir yetişimcinin sahip olması gereken dao kalbini kaybetmesiydi. Dong Lin gezegeninde geçirdiği yüzyıl dao kalbini ezmişti.

Wang Lin aniden sordu, "Dong Lin gezegeninde bir Xiang ailesi var mı?”

"Xiang ailesi mi?” Sun Tai uzun süre düşündü ve başını salladı. "Bildiğim kadarıyla, Xiang ailesi yok. Tabii ki, o zamanki statüm herhangi bir sır bilmek için çok düşük olabilir.”

Wang Lin, Sun Tai'ye bakmadan önce biraz düşündü ve “Birlik Yıldız Sistemi'nde olan Suzaku Gezegeni'ndeki Ceset Tarikatı'nın baş yaşlısıydın, bu yüzden bazı şeyleri biliyor olmalısın. Ceset Tarikatı ne tür bir organizasyon?” dedi.

Sun Tai bir nefes aldı ve acı bir şekilde, "Suzaku Gezegeni'ndeki Ceset Tarikatı'nın baş yaşlısı olmama rağmen hala bilmediğim birçok şey var. Sadece Ceset Tarikatı'nın, Birlik Yıldız Sistemi'nin iki büyük tarikatından biri olduğunu biliyorum." dedi.

"Bahsettiğim tarikatlar gerçek tarikatlar; sadece bir gezegende var olanlardan değil. Bu tarikatlar birlik boyunca uzanıyor. İçlerinde çok sayıda güçlü yetişimci var ve güçleri, Yetişim Birliği'nin iç kısmına bile uzanıyor."

"Söylentiye göre, Ceset Tarikatı'nın atası birlikte çok yüksek statüye sahip biri. Bu yüzden Ceset Tarikatı bu kadar uzun süredir var."

"Ceset Tarikatı'na rakip olabilecek diğer büyük tarikat ise Dört İlahi Tarikatı. Kesin olmak gerekirse, Suzaku Gezegeni Dört İlahi Tarikatı'nın uzak bir dalı olarak kabul edilirdi. Suzaku Gezegeni'nin ilk neslinin Dört İlahi Tarikatı'ndan geldiği söylentileri var."

"Dört İlahi Gezegeni, Dört İlahi Tarikatı'nın sadece bir dalı. Düşünürsen, Dört İlahi Tarikatı'nın en dıştaki öğrencisi olarak kabul edilebilirsin.”

Wang Lin'in gözleri çok ciddiydi. Sonuçta, yetişimci olarak geçirdiği zaman nispeten kısaydı bu yüzden bilmediği birçok sır vardı. Şimdi bunları duyunca, Birlik Yıldız Sistemi hakkında yeni bir anlayışa sahip olduğunu hissetti.

Biraz düşündükten sonra Wang Lin Sun Tai'ye baktı ve "Ran ailesindeki statün nedir?” diye sordu.

“Ben sadece Ran ailesinin bir misafiriyim ve emekliliğimi Tüm Hazineler Köşkü'nde geçiriyorum. Ran ailesinin atası, beni sadece simya ve hazine arıtımında bazı becerilere sahip olduğum için aldı.” Sun Tai'nin gözleri keder ile doluydu. Tereddüt etti ve "Sen... Sen o derece sekiz hapı almamalıydın. Ran ailesinin atası tarafından kurulan bir tuzaktı. Dört yıl önce…” dedi.

Sun Tai, dört yıl önceyle ilgili bildiği her şeyi anlattı. Sun Xi'nin ona söylediği gibi kabaca aynıydı.

O anda gökyüzü kararıyordu. Çoktan gün batımı gelmişti. Dışarıdan gelen ışık Sun Tai'ye düştü ve bu, ölümden önceki son yıllarındaymış gibi daha da yaşlı görünmesine sebep oldu.

Güneş vücuduna çarptığında bir ölüm aurası bile ortaya çıktı. Belirsiz olmasına rağmen, Wang Lin'in alanı yaşam ve ölümdü, bu yüzden anında onu görebilmişti.

Wang Lin bakışlarını geri çekti ve sakince "Fazla zamanın kalmadı…” dedi.

Sun Tai acı bir şekilde başını salladı. "Gerçekten, çok fazla zamanım kalmadı. Hissedebiliyorum, yirmi yıl civarı vaktim kaldı.”

"Geri dönebilirsin. 20 yıl içinde hala Ran Yun Gezegeni'nden olursam seni bizzat göndereceğim.” Wang Lin gözlerini kapattı.

Sun Tai ayağa kalkmadan önce uzun bir süre düşündü. Pencereden dışarı baktı ve sessizce şöyle dedi “Bana bir şey için söz verebilir misin?”

Wang Lin gözlerini açmadan sakince "Konuş.” dedi.

“Beni 20 yıl içinde gerçekten yolcu edersen, lütfen küllerimi Birlik Yıldız Sistemi'nin Karanlık Ay Gezegeni'ne götür. Orada gökyüzünü aşan bir dağ var. Dağın eteklerinde bir köy olduğunu hatırlıyorum. Lütfen küllerimi oraya gönder.”

Wang Lin bir nefes verdi, sonra gözlerini açtı ve Sun Tai'ye başını salladı.

Sun Tai minnettar bir şekilde gülümsedi. O anda, öldükten sonra köklerine geri dönmek isteyen ve yabancı bir hayalet olmak istemeyen ölümlü bir yaşlı adam gibiydi.

Çantasını çıkardı, yavaşça indirdi ve "İşte biraz semavi yeşim. Onları yetişimimin yerine geldiği gün için saklıyordum ama seni gördükten sonra artık onlara ihtiyacım yokmuş gibi hissediyorum. Simya ve hazine arıtma deneyimlerimin kayıtları da var. Bu yaşlı adamı eve gönderdiğin için onları teşekkür olarak kabul et.”

Sun Tai gün batımına bakarak dışarı çıktı. Gün batımından gelen turuncu ışık, uzaklara yürürken Sun Tai'ye eşlik etti.

Eski bir arkadaşıyla tanışmıştı ve nasıl bir ruh halinde olduğunu gerçekten bilmiyordu. Wang Lin, Sun Tai'nin figürüne baktığında, Zhou Yi ile savaşan ve kadın cesedini çalan Ceset Tarikatı'nın baş yaşlısını bu figürle örtüştürdü.

Ayrıldıktan sonra bile, o zamanlar serbest bıraktığı çocuğa ne olduğunu sormadı. Belki de gerçekten her şeyden vazgeçmişti ve sadece son 20 yılını sessizce yaşamak istiyordu.

Çantasını vermek kalbindeki bir düğümü gevşetmekti. Bu, burada geçirdiği yüzlerce yıl boyunca hissettiği isteksizlik de dahil olmak üzere iyileşmekten ve her şeyden vazgeçmesi anlamına geliyordu.

Wang Lin yüzünden böyle bir kaderle sonlanmıştı ama yine Wang Lin sayesinde yüzlerce yıldır ruhunda olan acıdan kurtulmuştu. Eğer karma varsa, o da buydu.

Tek isteği kökenine geri dönmekti, Wang Lin'in onu gökyüzünün altındaki küçük bir köye geri göndermesiydi…

Güneş battı ve Wang Lin gözlerini kapattı. Yaşam ve ölüm, karmatik neden ve karmatik etki sadece tek bir düşünce ile ayrılır, Yin ve Yang gibi, doğru ve yanlış gibi.

Dünya böyleydi.

'Karma, yaşam ve ölüm alanından sonraki bir yoldur. Karmanın yaşam ve ölümün kökü olduğu söylenebilir; çünkü yaşamın karmatik bir nedeni vardır ve aynı zamanda karmatik bir etkisi de vardır.' Wang Lin bir aydınlanma hissetti ama hala her şeye yabancı gibiydi. Sanki onu görebiliyordu ama dokunamıyordu.