Çevirmen: Yashiedlurci

Editör: Lord Viole Grace

Wang Lin bir gülümseme belirtisi ortaya çıkardı. Zhou Yi'ye ellerini kavuşturdu ve "Kıdemli Zhou Yi,  bu küçüğün bir isteği var.” dedi.

Zhou Yi, Wang Lin'e baktı ve "Nedir?” dedi.

Wang Lin'in gözlerinin içinde bir bilgelik belirtisi vardı ve "Kıdemli, bu mor sis içinde kılıç ilahi hissini dağıtmalı ve varlığını mümkün olduğunca belirsiz hale getirmeli. Açgözlü ve diğerleri ile buluşacağım.” dedi.

Zhou Yi başını salladı. "Tek başına içeri girerken dikkatli olmalısın.” Wang Lin'in sözlerinin onun kalbindeki ağırlığı, Wang Lin'in konuştuğunu duyduktan sonra büyük ölçüde değişti.

Wang Lin hafifçe gülümsedi ve "Kıdemli'nin içi rahat olsun. Daha önce, bu Açgözlü bir şey hakkında endişeleniyormuşçasına bizi kovalamak yerine sadece arkamızdan bağırmıştı. O temkinli bir kişidir.”

Zhou Yi bir nefes verdi ve gözleri Wang Lin için açıkça hayranlık ifadesi içeriyordu. Wang Lin bu sonuca sadece birkaç ipucundan ulaşabilmişti. Bu sıradan insanların yapabileceği bir şey değildi!

Wang Lin biraz düşündü ve sonra “Kıdemli, bu küçük, Açgözlü'nün amacının muhtemelen nişan olduğunu tahmin ediyor. Bu nişan, Kıdemli Qing Shuang'ın babasını görmenin tek yolu, bu yüzden Kıdemli'nin kendini tutmasına gerek yok!” dedi.

Zhou Yi'nin gözleri soğuktu ve ciddi bir tonda "Wang Lin, emin olabilirsin!” dedi.

Wang Lin daha fazla konuşmadı. Açgözlü ve yanındakilere doğru sise adım atmadan önce Zhou Yi'ye doğru ellerini kavuşturdu.

Gerçek şu ki, mor sisin içinde saklanmaları kötü bir fikir değildi ve Zhou Yi onları kılıç ilahi hissi ile gözlemleyebilirdi. Ancak, zaten Açgözlü tarafından keşfedildikleri için uzaklara saklanmak yerine, gidip şahsen gözlemleyebilirdi.

Bir başka önemli sebep de Wang Lin'in, Açgözlü'nün onu tanıyıp tanımadığını bilmek istemesiydi!

Wang Lin, Açgözlü ile daha önce hiç karşılaşmadığından emindi.

Sisin içinde, Wang Lin ilahi hissini yaydı ve ilerledi. Sis olsa bile, beş kilometre onun için uzak değildi. Kısa süre sonra, beş kilometre uzaklıktaki açık alana girdi.

Wang Lin ortaya çıktığı anda, altı bakış hemen ona döndü.

"Sen... Wang Lin!” Da Lou Kılıç Tarikatı'nın beş öğrenciden biri hemen Wang Lin'i tanıdı.

Da Lou Kılıç Tarikatı'nın öğrencilerinden aniden bir öldürme niyeti geldi. Da Lou Kılıç Tarikatı ve Göksel Kader Tarikatı her zaman birbirlerine karşı düşmanca davranmışlardı, ama şu an birbirlerini öldürmeye çalışmaları için hiçbir neden yoktu.

Wang Lin'in bakışları, herkesi süzerken sakindi. Bakışları Açgözlü'de durmadı, onu süzüp geçti.

Açgözlü'nün ifadesi hiç değişmedi. Sadece Wang Lin'in ortaya çıktığı anda Wang Lin'e baktı ve sonra gözlerini kapattı.

Chen Long'un ağzından kısık bir ses geldi. "Ben Chen Long. Göksel Kader Tarikatı'nın Mor Bölümü'nün Wang Lin'i misin?”

Wang Lin'in ifadesi, Chen Long'a baktığında normaldi. Konuşmadı ve Da Lou Kılıç Tarikatı'ndan bu insanların isteyerek mi burada kaldıklarını yoksa sıkıştıklarını mı görmek için bekliyordu. Her şey önemliydi, eğer isteyerek burada kalıyorlarsa o zaman daha önceki varsayımı yanlıştı.

"Ne kibir. Kıdemli Çırak Kardeşim sana bir soru sordu ve sen cevap vermemeye cüret mi ediyorsun!?” Da Lou Kılıç Tarikatı öğrencilerinden birinin sabırsızlığı, 100 yıl boyunca burada sıkışıp kaldıktan sonra kontrol edilemez bir sınıra ulaşmıştı. Şimdi bir şans bulmuştu, hemen bağırdı ve ayağa kalktı. Arkasındaki kılıç uçtu ve kılıcı salladığında, arkasında kırmızı, siyah bir at belirdi!

Atın burnu yeşildi ve habis bir aura salıyordu. Kılıcın içine eridi ve Wang Lin'e saldıran kılıç enerjisiyle kaynaştı.

Bu kişinin yetişimi sadece Ruh Dönüşümü'nün son aşamasındaydı ama umrunda değildi. Burada sadece tarikattan birkaç kişi değil, aynı zamanda Kıdemli Çırak Kardeşi de vardı, bu yüzden doğal olarak acı çekmesine izin veremezlerdi.

"Sen misafire böyle mi davranırsın?" Wang Lin kılıç enerjisine bakmadı bile ve sakince Chen Long'a döndü. Da Lou Kılıç Tarikatı öğrencilerinin tuzağa düştüğünden emindi. Uzun bir süre tuzağa düşmeseler bu kadar sabırsız olurlar mıydı?

Chen Long'un gözleri parladı ama tam konuşmak üzereyken, Wang Lin harekete geçti.

Alnındaki yaşam mührü parladı ve vücudundan yayılmaya başladı. Genişleyen ve habis at kılıç enerjisiyle çarpışan hafif bir katman gibiydi.

Yüksek bir kükreme çıktı ve Wang Lin'in gözleri soğuktu. Bazı yaşam mühürleri çıktı ve katliam enerjisine dönüştü. Katliam enerjisi tiranca bir şekilde yayıldı ve katliam enerjisinin şeritleri hızla atı kuşattı.

Da Lou Kılıç Tarikatı'nın tüm öğrencileri ayağa kalktı ve saldırmaya hazırlandı. Ancak o anda, Chen Long soğuk bir şekilde bağırdı “Hepiniz, geri çekilin!”

Konuşurken, Chen Long'un parmağı bir kılıç oluşturdu. Bu kılıç, yıldırım gibi katliam enerjisine saplandı. Parmağında gizemli bir büyü vardı. Katliam enerjisine girdikten sonra, Wu Ma'yı kuşatmadan çıkardı.

Etrafında döndü, çevredeki katliam enerjisini tamamen görmezden geldi ve Wang Lin'e gülümsedi. "Dost Yetişimci Wang, küçük çırak kardeşim pervasızdı. Bunu görmek zorunda kaldığın için üzgünüm.”

"Sorun değil!” Wang Lin'in sesi, Chen Long'un etrafındaki katliam enerjisi Wu Ma'nın kılıcına sarıldığı sırada sakindi. Daha sonra katliam enerjisi kılıçla birlikte Wang Lin'e geri döndü.

Wang Lin kılıcı Chen Long ve herkesin önünde yakaladı. İlahi hissi ortadan kaldırmak için kılıca vurdu ve doğal bir şeymiş gibi çantasına attı.

Chen Long tarafından tekmelendikten sonra, Wu Ma'nın kılıcı alınmıştı ve ilahi hissi kılıçtan silinmişti. Ruhu hasar gördüğü için bir ağız dolusu kan kustu. Wang Lin'e baktı ve bağırdı “Sen!”

Wang Lin'in sakin bir ifade ile “Sen, yetişimci Chen Long'un küçük çırak kardeşi olduğun için, beni rahatsız etmenin bedeli olarak seni öldürmeyeceğim. Bir uyarı olarak bu kılıcı alacağım.”

Chen Long'un bakışları hiç değişmedi ve hafifçe gülümsedi. “Bunun, böyle olması gerekir!” Arkasını döndü ve soğuk bir şekilde Wu Ma'ya baktı ve "Sen, kapa çeneni! Dost Yetişimci Wang, kışkırtabileceğin biri değil. Eğer devam edersen, ustanın yerine yetişimini harcarım!” dedi.

Wu Ma açıkça Chen Long'dan korkuyordu, bu yüzden başını salladı ve sessiz kaldı.

Wang Lin'in gözbebekleri biraz küçüldü. Buraya girdikten sonra, Da Lou Kılıç Tarikatı insanlarını, burada kapana kısılıp kısılmadıklarını görmek için kasıtlı olarak kızdırmıştı. Sonra Wu Ma'nın kılıcını bile almıştı ama tüm bunlar Chen Long tarafından ifadesinde en ufak bir değişiklik olmadan tahammül edilmişti.

Chen Long'un çok kurnaz bir insan olduğu gerçeğinin yanı sıra, daha da önemlisi Wang Lin'in yardımına ihtiyaç duydukları spekülasyonunu kanıtlıyordu.

Tam o anda Açgözlü gözlerini açtı. Soğuk bir şekilde Wang Lin'e baktı ve kasvetli bir şekilde "Küçük çocuk, arkadaşın neden gelmedi?” dedi.

Açgözlü içinden küfür ediyordu. Eğer mor sisin içinde gizlenmiş ilahi his tarafından gizlice korkutulmamış olsaydı, ortaya çıktığı anda Wang Lin'i kısıtlamıştı.

Wang Lin'in ortaya çıkmasından bu yana kısa bir süre boyunca, gözleri kapalı olmasına rağmen büyülerini üç kez ayarladı.

Bununla birlikte, üç kez de harekete geçmek üzere olduğu anda, sisin içindeki ilahi his aniden onu uyarıyormuş gibi varlığını belli ediyordu.

Açgözlü tereddüt etti ve vazgeçti.

Wang Lin'in ifadesi sakindi, "Arkadaşımın kişiliği soğuk ve insanları sevmiyor. Kıdemli, Da Lou Kılıç Tarikatı'ndan biri mi?”

Açgözlü Wang Lin'e baktı ve sırıttı.

Chen Long hafifçe gülümsedi ve onu tanıttı. "Dost Yetişimci Wang, bu kıdemli Açgözlü. Efendimizin nesli arasında bir uzmandır. Ne yazık ki, eğer kıdemli yaralanmamış olsaydı ve sadece Yükseliş yetişiminin son aşamasının zirvesini kullanabiliyor olmasaydı, bir yüzyıl boyunca burada sıkışıp kalmazdık!”

Wang Lin düşündü, 'Bu Chen Long basit değil!' Bu kişi, tüm önemli bilgi parçalarını sadece birkaç cümlede belirtti.

Chen Long hemen,  "Kıdemli Açgözlü, yetişimci Wang ve arkadaşı buraya geldiğine göre, güçlerimizi birleştirmeye ve birlikte sisi kırıp geçmeye ne dersin? Belki de bu kuşatmadan şeytani canavar sürüsü sayesinde kaçabiliriz!” dedi.

'Şeytani canavar sürüsü...' Wang Lin'in ifadesi doğaldı, ama bu onun dikkatini çekmişti.

Açgözlü'nün ifadesi de doğaldı ve reddetmek üzereyken gözleri anında daraldı. O anda, mor sisin hareket ettiğini ve biraz küçüldüğünü farketti.

Chen Long'a baktıktan sonra Açgözlü başını salladı ve "Bu yaşlı adamın tekrar reddedip reddetmeyeceği konusunda bu kadar endişelendiğinize göre, iyi bir niyetim olmadığını düşünüyorsunuz. Unut gitsin, tekrar kırıp geçmeye çalışalım!” dedi.

Chen Long hızla başını salladı ve "Küçük cüret edemez, ama burada çok uzun süre sıkışıp kaldık. Şeytan Ruh Diyarı'ndaki küçük çırak kardeşlerim için endişeleniyorum…” dedi.

Açgözlü sırıttı ve yerden fırladı. Öne geçti ve doğrudan sissin içine yürüdü.

Chen Long derin bir nefes aldı. Ellerini Wang Lin'e doğru kavuşturdu ve fısıldadı “Wang Kardeş, şimdilik tarikat farklılıklarını bir kenara bırakalım. Biri sise girdiğinde ayrılamaz. Bu sisin sadece bir çıkışı vardı, ama ne yazık ki, şeytani bir canavar sürüsü ile çevriliydi. Eğer gitmek istiyorsak, kırıp geçmeliyiz!”

Wang Lin başını salladı ve Açgözlü'yü takip eden Chen Long ve diğer Da Lou Kılıç Tarikatı öğrencileriyle birlikte uçtu. Wang Lin uçarken, yaşam mühürleri kendini savunmak için vücudunu kuşattı.

Aslında sadece o değildi. Chen Long, Wang Lin'in gizlice bir saldırı yapmaya karar vermesi durumunda kendini korumak için gizlice bir büyü kullandı. Da Lou Kılıç Tarikatı'nın geri kalan öğrencileri, özellikle de Wu Ma, Wang Lin'e kötücül bakışlarla baktı.

Mor sise girip doğrudan çıkışa doğru uçtukları sırada herkesin kendi planları vardı.

Açgözlü öndeydi ve sürekli tetikteydi. Belli belirsiz bir şekilde mor sisin içinde görünen ve kaybolan bir ilahi his hissediyordu. Bir an için gardını indirirse, bu ilahi hissin ona saldıracağını hissetti.

'Lanet olsun! Bu Wang Lin ne zaman bu kadar güçlü bir destekçi elde etti?!'

Herkes çok hızlı hareket ediyordu, bu yüzden çok geçmeden mor sisin çıkışının yakınına geldiler. Mor sis burada o kadar yoğun değildi ve biri dışarıyı belli belirsiz bir şekilde görebilirdi.

Onların ilahi hissi yayıldı ve dışarıdaki her şeyi görebildi.

Wang Lin'in ilahi hissi yayıldı. Dışarıda ne olduğunu görünce şaşırdı ve gözlerinde bir şok parıltısı vardı!

"Bu... Bu..." soğuk bir nefes aldı.

Önündeki sahne, Wang Lin'in güçlü bir şüphe hissetmesine neden oldu. Antik Tanrı'nın anısını gördüğü zamana geri dönmüş gibi hissetti. Sivrisinek canavarlarıyla dolu gizemli bir gezegendi.

Wang Lin'in şoku Chen Long ve yanındakilerin garibine gitmedi. Ancak, Wang Lin'in sadece bu canavarları tanıdığını değil, aynı zamanda onlara çok aşina olduğunu bilmiyorlardı.

Açgözlü bile bunu tahmin edemezdi!

Sivrisinek canavarlarının büyük grubu yoğun bir şekilde sıkışmıştı ve hepsi yüksek sesle çığlık atıyordu. İnsanların ortaya çıktığını gördüklerinde, uzun ağızlarını kaldırdılar ve şiddet ve tiranlık doğalarını ortaya çıkardılar!

O anda, mor sisin diğer tarafında, Wang Lin'in sivrisinek canavarı vücudunun yarısını ortaya çıkardı. Önündeki yoğun sivrisinek canavarı grubuna baktı ve şaşkındı.

Sivrisinek, çantanın içindeyken, hayatında daha önce hiç hissetmediği bir endişe aurası hissedebiliyordu. Ancak, bu aura kendi ruhundan geliyormuş gibi çok tanıdıktı.

Çantadan çıktıktan sonra, mor sisin içinde kaldı. Tereddüt etti, yaklaşmak istiyordu ama aynı zamanda korkuyordu da.

Uzun yıllardır seyahat eden bir kişi gibi, ailesini tekrar gördüğünde çekingendi.

Kenardaki sivrisinek canavarları kendi türlerinden birini görünce onlar da şaşırdılar. Vahşi bakışları hemen ona döndü, ancak vahşi bakış hızla ortadan kayboldu ve yerini şüphe aldı.

Bu sivrisinekler çığlıklar attı ve ileri uçtu. Wang Lin'in sivrisineğinin etrafında birkaç tur uçtular ve büyük ağızları zaman zaman ona dokunuyordu. Sonra sürüye geri döndüler ve sanki onu geri çağırıyormuş gibi çığlık attılar.

Wang Lin'in sivrisinek canavarı, onları takip etmeden ve sivrisinek sürüsüne girmeden önce bir an için tereddüt etti. Kimse bu sahneyi fark etmedi…

Açgözlü bulutu deldi ve sisin kenarında bir an için duraksadı. Ancak tam o anda, aniden başını çevirdi ve sise baktı. Sis aniden çalkalanmaya başladı.

Bu çalkalama sadece sisin bir bölümünde gerçekleşmedi, tüm mor sis çalkalanmaya başlamıştı. Sisin içinden şiddetli kükremeler geldi. Bu, sisin sürtünmesinden kaynaklanan bir sesti.

Bu fenomen hemen Da Lou Kılıç Tarikatı insanlarının ve Wang Lin'in dikkatini çekti.

Açgözlü'nün gözünde bir sevinç ifadesi vardı. Sis hakkında anormal bir şey olduğunu fark etmiş, o yüzden Chen Long'un isteğini kabul etmişti. Bu noktada derin bir nefes aldı ve küçük bir fırın çıkarmak için çantasına vurdu!

Bu fırın Açgözlü'yü saran mor bir sis çıkardı. Sonra bir adım attı ve mor sisin içinden çıktı.

O anda, zihni bir emir verdi ve mor sisin dışındaki sivrisinek canavarları anında çığlık attı. Bu ses ruhu etkileyebilirdi. Mor sisin içinden geçti ve Da Lou Kılıç Tarikatı öğrencilerinin daha da sabırsız olmasına neden oldu.

Mor sis, kenardan başlayarak daha da yayılmaya başladı. Biri başka bir açıdan baksaydı, mor sisin hızlı bir şekilde büzüldüğünü görürdü!

Chen Long ve yanındakilerin ifadeleri büyük ölçüde değişti ve acele etmek istediler. Ancak, hareket ettikleri sırada Açgözlü'nün kahkahalarını duyabiliyorlardı. Kollarını salladı ve hemen bir rüzgar dalgası ortaya çıktı ve Da Lou Kılıç Tarikatı öğrencilerinin hemen durmasına neden oldu.

“Bu yaşlı adam yüz yıl bekledi ve şimdi mor sis nihayet tekrar bir olacak! Hepiniz bu yaşlı adamın isteğini yerine getirmek için fedakarlık yapacaksınız!” Açgözlü'nün sesi sisin içinde yankılandı.

Wang Lin'in gözleri soğuktu ve o anda Zhou Yi'nin sesi zihninde yankılandı.

"Wang Lin, mor sisin kenarında tüm yetişimcileri yakalayabilecek bir semavi ruhsal enerji var. Birinin bir semavi kökeni yoksa, ayrılamaz. Ancak, bunun benim üzerimde bir etkisi yok, bu yüzden seni dışarı çıkarabilirim!”

Wang Lin, Da Lou Kılıç Tarikatı öğrencilerine baktı ve hemen bir karar verdi. Zhou Yi'nin onu çıkarmasına izin vermedi, onun yerine yavaşça geri çekildi.