Bölüm 594: #####

avatar
2616 35

Xian Ni - Bölüm 594: #####


Çevirmen: Yashiedlurci

Editör: Lord Viole Grace


Bütün bunların hepsi Başkomutan Gök ve altın zırhlı adamın büyülerinin çarpıştığı anda oldu. Başkomutan Gök böyle bir sonucu asla ummadığı için şaşırmıştı. Altın zırhlı adama son derece yakındı ve bu yüzden birden altın zırhlı adamın ciddi bir şekilde yaralandığını fark etti. Yalnıza bir değil, iki ağır yarası vardı!

 

Eğer ki büyü ona değseydi altın zırhlı adam şüphesiz ölürdü. Altın zırhlı adamı öldürmek için değil de durdurmak için yapmıştı, bu yüzden tereddüt dahi etmeden saldırısını geri çekti.

 

Ancak yabancıların bakış açısından bakınca, altın zırhlı adam Başkomutan Gök'ten bir darbe almış ve ciddi şekilde yaralanmıştı.

 

Başkomutan Gök büyüsünü geri çekerken gözlerinden şokta olduğu okunuyordu, birkaç adım geri attı ve altın zırhlı adama baktı.

 

Altın zırhılı adamın vücudu sarsılmış ve öksürürken bir ağız dolusu kan kusmuştu. Vücudundaki tüm şeytani ruhsal enerji kaybolmuştu ve meridyenlerinde çatlaklar ortaya çıkmıştı. O anda ateş salan ejderhadan, bir böceğe dönüştü!

 

'Bu... Bu homurtu çok korkunçtu; Şeytan İmparatoru'nkinden sayısız kat daha güçlüydü. Hayır, sayısız demekle bile tarif edilemez. Bu bambaşka bir seviyedeydi. Beni öldürmek istemedi, eğer gerçekten öldürmek isteseydi şu anda çoktan ölmüş olurdum!' Altın zırhlı adam üst üste ikinci kez yaralanmıştı. Vücudundaki tüm şeytani ruhsal enerji çökmüş, yüzü solmuştu ve vücudundan soğuk terler döküyordu.

 

O anda altın zırhlı adamın ciddi yaralanmalarına, Başkomutan Gök neden olmuş gibi görünüyordu, ancak Wang Lin o esnada oldukça yakındı ve Başkomutan Gök'ün büyüsünün altın zırhlı adama değmediğini biliyordu!

 

Wang Lin'in gözleri aydınlandı ve kalbindeki şüpheyi bastırdı. O an, altın zırhlı adamı öldürmek için en iyi andı. Her ne kadar ciddi yaralanmalara maruz kalmış olsa da, eğer ki Wang Lin şimdi onu öldürmezse, o zaman Wang Lin olamazdı!

 

Şüphe dahi etmeden sağ elini davuldan kaldırdı ve zayıf düşmüş altın zırhlı adamı kavradı. Wang Lin'in gözleri öldürme dürtüsü ile doluydu, bir an bile tereddüt etmeden altın zırhlı adamı Şeytan Davulu'na çarptı!

 

Altın zırhlı adamın vücudu Şeytan Davulu'na şiddetli bir şekilde çarptığında, zayıflamış olan vücudundan bir kan pusu çıktı ve Şeytan Davulu'na bir avuç dolusu kan tükürdü.

 

Wang Lin'in sağ eli yüreğindeki tüm üzüntüyü barındırıyordu!

 

Bu, Ruh Dönüşümü aşamasında kullanacağı son saldırıydı. Bu saldırıyı yaparak kalbindeki tüm üzüntüyü ortadan kaldıracaktı!

 

Altın zırhlı adam, Şeytan Davulu'yla çarpıştığında Wang Lin'in sağ kolundaki bütün üzüntü dışarı fırladı. Altın zırhlı adamın vücudunu deldi ve Şeytan Davulu'na girdi.

 

Dong! Davulun sesi yankılandı!

 

Şiddetli tepme kuvveti tereddüt etmeden altın zırhlı adamın vücuduna girdi. Davul çaldığı anda altın zırhı adam, Ji Wuxu'nun vücudu patlayarak kanlı bir pusa dönüştü ve davulun sesi ile etrafa dağıldı.

 

Altın zırhlı adamın vücudu paramparça oldu ve sefil bir şekilde can verdi! Ruhu bile davulun sesiyle paramparça oldu ve bu yüzden bu dünyadaki tüm izleri tamamen ortadan kayboldu!

 

Davuldan gelen beş ses bir kolunu, on ses iki kolunu, on beş ses ise... Bu sefer aldığı onun hayatıydı!

 

Ancak onu öldüren kişi Wang Lin değil, onu ciddi şekilde yaralayan kişiydi! Eğer seslerden sadece biri gelseydi, o zaman kendini bile savunamayacak kadar ciddi bir şekilde yaralanmazdı, ölümlü olmamış olurdu.

 

Ancak bu iki homurtu, son derece ünlü olan Gök Şeytan Ülkesi'nin güç merkezinin bir harabeye dönüşmesine neden olmuştu! Sonra Wang Lin'in aldatıcı kişiliğini ekleyerek, bütün bu olanlar bunlar onun hayatına mal oldu!

 

Teknedeki genç adam "Öldü... Bu nasıl böyle oldu..." diye mırıldandı. Sonrasında aniden gözlerinin donmaya başladığını fark etti. Uzaklara doğru bakınca gözleri öldürme hissi ile dolup taştı. Sanki gözleri, Gök Şeytan Şehri'ni görebiliyor ve boşluğu delebiliyordu.

 

Ama sonra sanki hiçbir şey olmamış gibi başını aşağıya eğdi.

 

Meydanda Wang Lin'e en yakın kişi Başkomutan Gök'tü. O anda Wang Lin'e baktı ve onun meydan okuyan niyetini fark etti. Sanki usta bir öğretmenin çömez öğrencisine yeteneğinden ötürü gururla bakıyormuş gibi ona baktı. O sırada o zamanki kendini görüyormuş gibi hissetti, vazgeçmemeyi seçmiş olsaydı yaşayacağı hayatı!

 

Diğer yedi başkomutanın hepsi karmaşık duygularla Wang Lin'e baktı. Odak noktalarında Wang Lin'in yetişim seviyesi değil, davulu on beş defa çalabilmiş olduğu gerçeği vardı!

 

On beş defa! O herkesi geçmişti, bu Wang Lin'i Gök Şeytan Ülkesi'nde davulu en çok çalabilen kişi yapmıştı!

 

Yardımcı başkomutanlar uzun süredir şaşkınlıktan sessizliğe bürünmüşlerdi. Yardımcı Başkomutan Xuan derin ve soğuk bir nefes aldı. Bu kadar uzun süredir takılmış olan yetişimi artık olağanüstü bir atılımın eşiğindeydi. Bütün bunlar, Wang Lin'in ilik temizleme sesinden ve kalbinin Wang Lin'den yaşadığı değişiklik nedeniyle olmuştu.

 

Artık ayık seyirciler Wang Lin'e şaşkınlıkla değil saygı ile bakıyorlardı!

 

Şeytan Ruh Diyarı'ndaki güçlülere olan saygıyla!

 

Şeytan generalleri arasında büyük bir sessizlik hakimdi. Mo Lihai, Wang Lin'in figürüne baktı ve artık yardımcı başkomutan olma konusunda hiçbir şüphe olmadığını biliyordu!

 

On beşinci vuruş gökyüzünde yankılandı. Bu seste her ne kadar kan kokusu olsa da aynı zamanda hayal edilemez derecede bir üzüntü de vardı. Üzüntü, davul sesi ile bir araya gelmiş ve çok uzaklara yayılmıştı.

 

O sırada şimşek, gökyüzünde gümüş yılanlar gibi hareket ediyordu ve gök gürültüsü şiddetli bir şekilde yankılanıyordu. Ama davuldan on beşinci ses geldiğinde her şey iç içe girmiş gibi görünüyordu. Hışımlı gök gürültüsü havadaki üzüntü sesini absorbe etmiş gibiydi. O sırada gök gürültüsü ve davuldan düşünülemez bir üzüntü hissi geldi ve gökyüzüne yayıldı, tüm Gök Şeytan Şehri'ni etkiledi!

 

On beşinci ses, on dördüncü sesten daha da güçlüydü. Davuldan gelen bu ses Wang Lin'in Dao'sunu, üzüntüsünü, tam Dao kalbini ve cennete meydan okuyan gerçek bir yetiştim yolunu temsil ediyordu!

 

Bu üzüntü, gök gürültüsünün yardımıyla, artık insan üzüntüsü değil, göklerin üzüntüsüydü! Gök Şeytan Şehri'ndeki herkes bu üzüntüyü hissetti ve istemsizce ağladı...

 

Teknede zither'ı çalan kadın da hüzüntüyü hissetti ve sakince bir şarkı çalmaya başladı.

 

Wang Lin başını kaldırıp gökyüzüne baktı ve "Bağlılığımı korudum..." diye fısıldadı.

 

Göklerin Dao'su cennetin yoludur. Ölümlü kraliyet aileleri bile dünyanın gerçek yöneticilerinin krallar olmadığını söylerdi! Göklerin Dao'su sınırsızdır, tüm evrene yayılmıştır ve her yerdedir!

 

Şeytan Ruh Diyarı'nı bırak, Semavi mağarası olsa bile, Göklerin Dao'su inmeyi bırakmazdı! Çünkü dünyadaki her şey Göklerin Dao'sudur, eğer böyle bir şey varsa bile Göklerin Dao'su izin veriyordur da ondan vardır!

 

Alçal, Göklerin Dao'su!

 

Göklerin Dao'su normalde görünmezdir ve görünür hale gelip indiğinde sadece bir ismi vardır... Göksel ceza!!!

 

Semavi Alem'in yıkımı ile birlikte, göksel ceza da ortadan kayboldu. Ama ortadan kaybolan şey gerçek göksel ceza değildi, o aslında Semaviler'in yarattığı göksel cezaydı! Gerçek göksel ceza göklerden gelen bir cezadır ve bir alemin yok olmasından dolayı ortadan kaybolamaz. O yalnızca ortaya çıkması gerektiğinde çıkar!

 

Cennete meydan okuyan gerçek bir yetişimcinin ortaya çıkması, göksel cezanın ortaya çıkması için bir koşuldur!

 

Bölüm 594: Altın Zırhlı Adamın Ölümü

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43991 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr