Bölüm 585: Xu Liguo'nun İsyanı! (1)

avatar
2460 28

Xian Ni - Bölüm 585: Xu Liguo'nun İsyanı! (1)


Çevirmen: Hollywood Hootsman

Editör: Lord Viole Grace


Gün su gibi akıp geçti. Altı tur daha oldu ve Wang Lin üç dövüş daha kazandı. İki dövüşte şeytan generallerinin yardımcısı yoktu, bu yüzden Wang Lin her iki dövüşte de bir tur kazanarak galibiyeti elde etti. Xu Liguo da Wang Lin'in çantasına geri döndü.

 

Kız kılıç ruhunun Xu Liguo'nun tacizinden korkup kaçıp kaçmadığı belli değildi. Kılıca döndükten sonra bir daha ortaya çıkmadı.

 

Şeytan generali yarışmasının ilk günü sona erdikten sonra iblis generalleri evlerine döndü.

 

Bu tur yedi ila on gün daha devam edecekti. Neyse ki kazananların gitmesine gerek yoktu, bu sayede Wang Lin dinlenecek kısa bir süre elde etti.

 

Şeytan generalleri arasındaki yarışma ve yetişimciler arasındaki katliam, Wang Lin'in her gün görmek istediği bir şey değildi. Bunun yerine bu konuya kafa yormayıp şarap içerken zither müziği dinlemeye gitmeye tercih ederdi. Çok daha rahatlatıcı ve tasasızdı.

 

Wang Lin'e kıyasla Mo Lihai'nin zihniyeti o kadar iyi değildi. Her gün yarışmaya gidip kayda değer olduğunu düşündüğü tüm büyüleri kaydediyordu. Sonra her akşam tüm bu bilgileri Wang Lin'e söylüyordu.

 

Tüm umudu Wang Lin'e bağlıydı.

 

Bu günler sırasında Wang Lin'in kalbi tamamen daosunu bulmaya yardımcı olan müziğe daldı. Bu müziği bir süredir dinliyordu fakat hep zither müziğinin tadını çıkaran bir yolcu olarak dinlemişti.

 

Xu Liguo'ya gelince, kız kılıç ruhuyla karşılaştıktan sonra Wang Lin'e sürekli onun hakkında bir şeyler söylüyordu. Küçük güzellikle görüşmeye gidebilmesi için Wang Lin'in onu serbest bırakmasını istiyordu.

 

Bu gün, tekne daha gelmemişti ve Wang Lin şarap şişesi elinde nehrin kenarında uzanıyordu. Gökteki beyaz bulutlara baktı ve gözlerinde bulutlar değişim geçiriyormuş gibi göründü.

 

'Birçok insan bulutların ruhani şeyler olduğunu düşünür ancak tıpkı zither müziği gibi hiç değillerdir. Ruhani olan insan kalbidir... Kalp hareket ettirilemezse bulutlar sabitlenir ve kalp korkmazsa zither müziği de gider...' Wang Lin bir yudum şarap içti. Gözleri karmaşayla doluydu.

 

'Yükseliş... Yükseliş, nasıl alanımı Yükseliş aşamasının gereksinimlerini karşılayacak seviyeye ulaştırabilirim?.. Oluşan Ruh aşamasında, Ruh Oluşturma aşamasına ulaşmak için alanını kavrıyorsun.  Ruh Oluşturma aşamasında, Ruh Dönüşümü aşamasına ulaşmak için alanını maddeleştiriyorsun.  Ruh Dönüşümü aşamasında alanını bedeninle birleştiriyorsun ancak Yükseliş aşamasına ulaşmak için yeterli olmuyor. Alanım çoktan bedenimle birleşti ve dao kalbim Wan Er uykuya daldığı an tamamlandı.'

 

'Ancak hala bir şeyler eksik! Bu eksik olan ne ki?.. Herkes farklı alanlar kavrıyor ve bu nedenle herkesin farklı daosu var, bu yüzden başkasına sormak imkansız. Sorsam bile işime yarayacağına beni zarara da sokabilir, çünkü beni yanlış yola saptırabilir.  Yalnızca kendi başıma yetişim yapabilir ve kendi başıma kavrayabilirim!'

 

Gözlerindeki karmaşa daha da şiddetlendi ancak tam o an Xu Liguo'nun çılgın sesi zihnine girdi.

 

"Efendim, çıkarın beni! O küçük güzellik beni uzun zamandır görmüyor ve kesin beni çok özlemiştir. Efendim, kutsal bir çifti ayıracak kalbiniz var mı? Ah, Efendim, çıkarın beni!"

 

Wang Lin kaşlarını çattı. Xu Liguo son birkaç gündür sürekli konuşup durmuştu, bu yüzden aralarındaki bağlantıyı mühürlemişti. Birkaç günlük sessizlikten sonra Xu Liguo gerçekten mührü kırmış ve tekrar bağırmaya başlamıştı.

 

"Wang Lin, Suzaku'dayken beni büyük güzellikten kopardın ve şimdi de zorla benimle küçük güzelliği ayırıyorsun! Kalbinde ne var? Kıskançlık olmalı!  Evet, aşkla olan şanslı karşılaşmalarımı kıskanıyorsun!" Xu Liguo'nun öfkeli sesinde bir parça gurur vardı.

 

Wang Lin'in gözleri soğuklaştı. Xu Liguo sadık olsa da ön koşul Wang Lin'in ondan katlarca daha güçlü olmasıydı. Ve Xu Liguo'nun yeni ustası Wang Lin'den daha zayıf olmalı veya en azından çok daha güçlü olmamalıydı, aksi takdirde Xu Liguo'nun sadakati anında ortadan kaybolurdu.

 

Dev Şeytan Klanı Atası iyi bir örnekti. Onun yerine Tian Yunzi, Ling Tianhou veya Kan Atası olsaydı Xu Liguo anında Wang Lin'i satardı.

 

Bu eksikliğin yanı sıra bu iblisin bir sorunu daha vardı. Bir kadınla karşılaştığında bambaşka biri oluyordu. Wang Lin bunca yılın ardından bunun düzeldiğini düşünmüştü ancak anlaşılan hala aynıydı.

 

Ancak Xu Liguo korkak biriydi, yani desteği olmadığı sürece Wang Lin'le böyle konuşmaya cüret edemezdi. Görünüşe göre Xu Liguo, Suzaku Gezegeni'nden ayrıldıktan sonra birçok şey saklamıştı.

 

Wang Lin'in gözlerindeki soğukluk arttı!

 

Xu Liguo, Wang Lin'in durumunu fark etmedi ve konuşup durmaya devam etti.

 

"Wang Lin, büyük güzelliği benden aldın ve bunu büyük güzelliğin çok işine yarayacağından yaptığını sandım fakat sonra ne oldu, zavallı büyük güzelliğim seninle o orospu Liu Mei için bir zina aleti olarak kullanıldı..."

 

Wang Lin sakince konuştu, "Yeterince konuştun!"

 

"Yeterince mi? Hiç de bile. Küçük güzelliği bulmam için beni dışarı çıkarırsan yeterince olur!" Xu Liguo'nun sesi biraz zayıfladı. Bu şeytanı sinirlendiren bir şey söylemiş gibi hissetti fakat öğrendiği büyüler aklına gelince cesareti aniden arttı.

 

Xu Liguo tam konuşmaya devam edecekken Wang Lin çantasına vurdu ve Semavi Kılıç dışarı uçtu. Xu Liguo mutlu bir şekilde haykırdı ve hemen Semavi Kılıç'tan çıktı.

 

Yoğun siyah bir gaz bir siyah sise dönüştü ve sonra Xu Liguo açığa çıktı. Bir kahkaha attı ve doğruca imparatorluk sarayına uçmak üzereydi. Ancak tam o an Wang Lin'in gözleri soğuklaştı ve sağ elini uzanıp Semavi Kılıç'ı tuttu.

 

Elini kılıcın üzerinde baştan sona gezdirdi ve kılıç bir ışık saçıp titredi. Xu Liguo hemen Wang Lin'e dönüp bağırdı, "Wang Lin, ne yapıyorsun?!"

 

Wang Lin soğukça Xu Liguo'ya baktı. Bu bakış Xu Liguo'nun üzerine dökülen soğuk bir su gibiydi ve Xu Liguo hemen aklını şehvetinden çekip çıkardı.

 

Wang Lin'in bakışları, anında Xu Liguo'ya Wang Lin'in onu bir iblise arıttığı günü hatırlattı. Sonra geçen birkaç yüz yıldan çeşitli sahneler zihninde canlandı.

 

"Bu adam şeytanın ta kendisi. Neyi yapmaz ki? Tüm Teng Ailesi'ni katletti ve Suzaku Gezegeni'ndeyken sayısız inan öldürdü. Ben... Ben..." Xu Liguo titredi.

 

"E-Efendim..." Xu Liguo hemen memnun edici bir gülümseme takındı.

 

Wang Lin soğukça Xu Liguo'ya baktı. Wang Lin böyle davrandıkça Xu Ligou daha da korktu. Wang Lin'in geçmiş katliamlarının sahneleri kalbinde gün yüzüne çıktı.

 

"Sana bir iblis bedenini verdim, bir kılıç ruhuna yükselmene olanak sağladım ve kendini koruman için Semavi Kılıç'ın içinde kalmana izin verdim." Wang Lin'in sesi sakindi ancak Xu Liguo'nun kulaklarına girdiğinde içinden küfredemeden edemedi.

 

"Şimdi hepsini geri alacağım!" Wang Lin'in sol eli Semavi Kılıç'ı vurup geçti ve Xu Liguo sefil bir inilti çıkardı. Wang Lin, uçan kılıçla olan bağlantısını kestiğinde tüm bedeni titredi.

 

Xu Liguo'nun bedeni anında bir siyah sis bulutuna dönüştü. Wang Lin Semavi Kılıç'la olan bağını kestiği an yüz yıllardır hissetmediği öldürme niyetini hissetti!

 

"Amanın, bu gerçek öldürme niyeti! Bu şeytan beni öldürmek istiyor!" Xu Liguo bir çığlık attı ve hemen kaçmak istedi. Wang Lin'e Dev Şeytan Klanı Atası'yla olan savaşında yardım edişinden bu yana hayatının çoğu boyunca onu takip eden bu öldürme niyetini hissetmemişti!

 

"Bir kaplan her daim kaplandır, ne kadar uslu olursa olsun asla bir kedi olmaz!" Xu Liguo, memleketindeki bu atasözünü hatırladığında içinden acı acı gülümsedi.

 

Xu Liguo kaçmak üzereydi fakat Wang Lin'in gözleri soğuklaştı ve sayısız kısıtlama Xu Liguo'nun önünde ortaya çıktı. Sonra Xu Liguo bağırdı ve bedeni keskin bir kılıç enerjisi ışınına dönüştü. Wang Lin'in yarattığı kısıtlamaları aşmayı başardı ve uzağa fırladı.

 

Wang Lin'in gözleri küçüldü ve yüzünde bir sırıtış belirdi. Bu Xu Liguo gerçekten birçok şey gizlemişti, mesela az önce kullandığı kılıca dönüşme yeteneğini. Bu, kesinlikle Suzaku Gezegeni'ndeyken bildiği bir şey değildi.

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43988 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr