Çevirmen: Hollywood Hootsman

Editör: Lord Viole Grace

Üçüncü davul sesinden sonra herkesin zihni yankısıyla doldu. Koltuk hala boştu ve herkesin beklediği mükemmel figür hala ortaya çıkmamıştı.

Tam o an altın zırhlı bir adam meydanın arkasındaki saraydan çıktı. Etrafa bakındıktan sonra bakışlarını meydana çevirdi ve bağırdı, "Şeytan Generalleri, ortaya çıkın!"

Sesi, meydanda yankılanırken yıldırım gibiydi. Tüm kapılar açıldı ve şeytan generalleri içeri girdi.

Bu şeytan generallerinin hepsinin arkasında yetişimciler vardı. O an herkesin bakışları boş koltuktan şeytan generallerine çevrildi.

Xuan Yardımcı Başkomutanı gözlerini açıp öfkeyle şeytan generalleri arasındaki bir kişiye baktı ve alçak bir sesle homurdandı.

Dikkat ettiği kişi Wang Lin'di. Mo Lihai'nin arkasında yürürken Wang Lin başını kaldırıp Xuan Yardımcı Başkomutanı'na baktı ve sonra bakışlarını çekti.

Mo Lihai uzaktaki boş koltuğa bakarken kaşlarını çattı ve kendi kendine mırıldandı, "Garip, Şeytan İmparatoru neden hala gelmedi?.."

Yüzlerce şeytan generali iki sıra halinde Gök Şeytan Kapısı'ndan geçerken güçlü öldürme niyeti onlardan yayılıp etrafı doldurdu.

Altın zırhlı adam alçak bir sesle konuştu, "İmparatorun emri üzerine, kurallar her zamanki gibi. Yarışma meydan okumayla gerçekleşecek!"

Altın zırhlı adam sonra yavaşça konuştu, "Yenilenler yardımcılarını öne sürebilir ve ayrıca geri çekilip yerinizi yardımcınıza bırakabilirsiniz de. İki turu da kazanırsanız geçersiniz. Bİr galibiyet bir yenilgi ise iki taraf da diskalifiye olur! Ayrıca bu turda bir kez kazananlar başkasına meydan okuyamaz!"

Sesi yüksek değildi fakat herkesin kulağına girdi. Bu kuralı duyunca Wang Lin'in gözleri küçüldü.

Bu kural normal gözükse de içinde saklı bir kan banyosu vardı! Bu kan banyosu, aslında bir galibiyet bir yenilgi durumunda iki tarafında diskalifiye edilmesiydi!

Bundan dolayı herkes bu yarışmayı kazanmak için ellerinden geleni yapacaktı. İlk turu kaybedersen çoktan diskalifiye edilmiş olduğun anlamına geliyordu. O saatten sonra yapabileceğin tek şey, iki taraf da diskalifiye edilsin diye kazanan tarafı yenerek intikam almaktı!

'Bu bir yarışma değil, ölümüne savaş!' Wang Lin düşündü.

Altın zırhlı adam bir kez daha konuştu. "Yarışmada ölüm olabilir fakat şeytan generallerinden olamaz. Bir şeytan generali ölürse öldüren kişi öldürülür!"

Wang Lin kaşlarını çatıp soğukça altın zırhlı adama baktı.

'Bir pozisyon elde etmek için şeytan generalleri arasındaki rekabeti ve yetişimciler arasındaki katliamı kullanmak... Şeytan Ruh Diyarı'nda bir pozisyon elde etmek istiyorsan gerçekten de bir kan yağmurundan geçmelisin!' Wang Lin bakışlarını çekti ve sessizce düşündü.

"İlk çıkacakları ben seçeceğim!" Altın zırhlı adam sağ eliyle birini işaret etti. İşaret ettiği kişi zayıf bir adamdı.

"Şeytan Generali Mu Yun, sahneye çık!"

Altın zırhlı adamın işaret ettiği kişi yürüyüp meydana çıktı. Zırh giyiyordu ve çok zayıftı. Gözleri çöküktü ve yüzünde bir hastalık sarısı rengi vardı.

Kadim bir çam ağacı gibi hareketsiz duruyordu.

"Mu Yun! Bu kişi en iyi 30 şeyten generalinden biri sayılır. Söylentiye göre Dokuz Ölüm Dokuz Yaşam yetişim yöntemini yetiştiriyormuş ve 300 yıl önce çoktan beş ölüm beş yaşama ulaşmış!"

"İlk kişi çok güçlü, bu seferki şeytan generali yarışması gerçekten ilginç!"

"Acaba ona kim meydan okuyacak? İlk maçın kazananı, Şeytan İmparatoru'nun dikkatini çeker mutlaka. Şeytan İmparatoru burada olmasa da sonrasında kesinlikle ona rapor verilir!"

"10 nefeslik sürede ona kimse meydan okumazsa ben birini seçeceğim!" Altın zırhlı adam konuştuktan sonra gözlerini kapattı ve daha fazla bir şey söylemedi.

Zayıf şeytan generali sessizce orada durdu ve zaman yavaşça geçti. Altı nefeslik süreden sonra şeytan generalleri arasından bir kişi ortaya çıktı.

O kişi ortaya çıktığı an Şeytan Generali Mu Yun'un gözleri parladı.

Ortaya çıktığı an kalabalıktaki bir sürü insan heyecanla haykırdı!

"Shi Xiao!"

"Şeytan Generali Shi Xiao! Yetişimi ilk üçte sayılır. Ortaya çıkması Mu Yun'a zorbalık yapmak gibi olmaz mı?"

"İlk başta Shi Xiao'nun rakibinin Mo Lihai olması gerektiğini düşünmüştüm. 300 yıl önce Mo Lihai, Shi Xiao'nun yüzünde ilk yara izini bıraktı. Bu, Shi Xiao'nun uğradığı en büyük hakaretti!"

Shi Xiao'nun görünüşü yalnızca şeytani olarak tarif edilebilirdi. Meydana yürüyüp Mu Yun'un 300 metre önünde durdu ve sonra sakince konuştu, "Mu Yun, rakibim değilsin. Geri çekil!"

Şeytan Generali Mu Yun bir gülümseme açığa çıkardı. Bu gülümseme görünümüyle birleştiğinde bir cesedin gülümsemesi gibi göründü ve çok karanlık bir aura yaydı.

"Shi Xiao!" Mu Yun'un sağ eli uzandı ve parmaklarından yeşil gaz çıktı. Cızırtı sesleriyle beş yeşil gaz şeridi, parmaklarının etrafında beş yılan gibi hareket etti.

"Beş yaşam ve ölüm şeytani enerji şeridi... Anlaşılan yedi ölüm ve yedi yaşam alemine atılım yapmışsın!" Shi Xiao Mu Yun'a baktı, sorna başını iki yana sallayıp konuştu, "Ama yine de yeterli değil!"

Mu Yun sağ eli uzanırken alayla gülümsedi. Beş yeşil yılan büküldü ve aniden Shi Xiao'ya doğru delicesine uzadı.

Beş yeşil gaz şeridi havada uçarken güçlü bir ani rüzgar yarattı. Aynı anda kötü bir koku havayı doldurdu.

Etraftaki birçok şeytan generalinin yeşil gaz şeritlerine bakarken gözleri küçüldü ve şokla doldu.

Shi Xiao başını salladı ve hiç hareket etmedi. Sağ elini hareket ettirip işaret parmağıyla işaret etti, sonra orta parmağıyla, sonra yüzük parmağıyla ve nihayetinde avucunu öne bastırdı!

Elmas şekilli bir ışık aniden Shi Xiao'nun avucundan uçtu ve Mu Yun'un beş yeşil gaz şeridiyle çarpıştı.

Patlamalar gerçekleşti ve kuvvetli bir güç her yere toprak uçurdu. Beş yeşil haz şeridi, anında elmas şekilli ışık tarafından yok edildi.

Aynı anda elmas şekilli ışık akılalmaz bir hızda fırladı. Tam Mu Yun'un bedeninin önünde durdu ve patladı.

Patlamanın açığa çıkardığı güç anında Mu Yun'un yüzünün solgunlaşmasına neden oldu. Adımlarca geri itildi ve gözleri şokla doluydu.

Shi Xiao sağ elini çekti ve sakince konuştu, "Yeterli olmadığını söyledim! Yardımcın gelebilir!"

Konuşmayı bitirdiği an yer sallanmaya başladı ve bir kişi şeytan generallerinin arasından çıktı. Bu kişinin bedeni çok büyüktü ve en az yüzlerce kilo ağırlığındaydı. Üst bedeni çıplaktı ve attığı her adım yerin sallanmasına neden oluyordu.

Üç adımda Shi Xiao'nun önüne vardı ve sırıttı. "Küçük oyuncak, Dev Ruh Tarikatı'nın Saygıdeğer Tian Lui'si ben, Şeytan Generali Mu Yun'un yardımcısıyım!"

Wang Lin şişman adama baktı. Dev Ruh Tarikatı, Tian Yun Gezegeni'nde büyük bir tarikattı. Saf güce odaklanan Dev Şeytan Tarikatı'yla benzerdi!

Dev adam kükredi ve ileri bir adım attı, sonra semavi ruhsal enerji bedenindeki gözeneklerden çıktı ve bir sise dönüştü. O an sisin içinde gizli bir halde Shi Xiao'ya doğru atıldı!

Yer, on binlerce savaş atı koşuyormuş gibi sallandı. Semavi sisteki figür hızla hareket etti ve ilahi sesleri duyuldu. Sonra gizemli bir güç aniden 300 metre etrafı kuşatıp bir hapis yarattı!

Şeytan generallerinin arasında bir şişman kişi daha vardı. Yeşil giyiyordu ve sırtında büyük bir kılıç vardı. Meydandaki şişman adama bakıp kendi kendine mırıldandı, "Bu kişinin şu anki görünümü kılıç ruhuma çok benziyor..."

Shi Xiao soğukça homurdandı. Yere kök salmış gibi hiç hareket etmedi bile. Sağ elini uzattı ve hızla boşluğa işaret etti. Sonra eli bir koni oluşturdu ve elini ileri sapladı.

Boşluğa işaret ettiği an şeytani ruhsal enerji şeritleri bedeninden dışarı uçtu ve parmaklarıyla oluşturduğu koniyle birleşti.

Şişman adam vardığı an Shi Xiao'nun sağ eli ileri saplandı. Parmaklarının yarattığı koni, şişman adamın yarattığı semavi sisi öfkeli bir ejderha gibi kırıp geçti ve direkt şişman adamın kaşlarının arasına indi!

Shi Xiao çok hızlıydı!

Şişman adam, bedeninden çıkan kuvvetli etki koninin gücü altında dağılırken bir kükreme patlattı. Sonra ifadesi değişti ve hemen geri çekildi.

Bamm! Bamm! Bamm! Geri çekilirken altındaki yer parçalanmaya başladı. Sonra şişman adam üç adım geri çekilip onlarca metreyi aştı. Attığı her adımla bedenindeki kan ve et patladı. Geriye üç adım attıktan sonra tüm bedeni, meydanın her yerine dağılan et parçalarına patladı.

Beş ince şerit et parçalarından çıktı ve Shi Xiao'nun bedeniyle birleşti.

"Şeytan generalleri arasında ölüm kalım savaşları olamaz ancak siz yabancılar yalnızca öldürülmek için buradasınız!" Shi Xiao elini çekti. Yerdeki ete bakmadı bile. Bunun yerine soğuklaşan gözleriyle Mo Lihai'ye baktı.

"Mo Lihai, benimle dövüşmeye cesaretin var mı?!"

Bunu dedikten sonra izleyen insanlardan tartışma dalgaları çıktı. Kanlı sahnedeki benzeşme herkesin ruhunu uyandırdı.

Mo Lihai Shi Xiao'ya baktı ve sakince konuştu, "Mo Fei'ye kaybettiğimden dolayı şeytan generali yarışmasına katılmıyorum!"

Shi Xiao, öldürme niyeti dolu gözleriyle uzun bir süre Mo Lihai'ye baktı. Nihayetinde gözleri Mo Lihai'den Wang Lin'e çevrildi ve sırıttı. "Sen, gelip benimle oynasana!"

Wang Lin Shi Xiao'ya bakmadı bile ve sakince konuştu, "Öldüremeyeceğim bir savaşa merakım yok!"

Shi Xiao soğukça homurdandı. Altın zırhlı adam soğukça Wang Lin'e baktıktan sonra bağırdı, "Şeytan Generali Shi Xiao, bu savaşı kazandın. Kurallara göre bu turda başka kimseye meydan okuyamazsın!"

Shi Xiao Wang Lin'e baktı ve ona doğru yürüdü. Wang Lin'in yanından geçerken fısıldadı, "Mo Lihai savaşmaya cesaret edemediğinden mazideki olaydan dolayı duyduğum öfkeyi atmak için seni öldüreceğim!"

Wang Lin ona bakmadı bile ve ifadesi sakin kaldı.

Altın zırhlı adam Wang Lin'e işaret etti ve konuştu, "Sen, gel!"

Wang Lin sakin ifadesiyle yürüyüp meydanda durdu.

"10 nefeslik sürede kimse meydan okumazsa ben birini seçeceğim!" Altın zırhlı adam konuşmayı bitirdikten sonra gözlerini kapattı.