Çevirmen: Hollywood Hootsman

Editör: Lord Viole Grace

İmparatorluk Şehri, Gök Şeytan Şehri'ndeki çok zarif bir sayadan bir kıkırdama geldi.

"Bu küçük dost, şeytan generali yarışmasından önce Mo Lihai'yle savaşmak ve onu reddedemeyeyim diye Ateş Şeytan Ülkesi'ne karşı savaşırken kazandığı askeri liyakatı kullanmak mı istiyor? Bu velet ilginç, buna izin vereceğim!"

Sarayda başka bir kadim ses belirdi. "Bu... Şeytan İmparatoru, ikisi bir örnek oluştururlarsa korkarım ki diğer şeytan generalleri..."

"10.000 askeri liyakat puanına sahiplerse onların da yapmasına izin vereceğim!"

"...Emredersiniz!"

Kısa süre sonra elinde parşömen tutan bir yaşlı adam saraydan çıktı. Hafifçe başını iki yana salladı ve sonra hızla ayrıldı.

Şeytan generali yarışmasının yapılacağı gün git gide yaklaştı. Tüm Gök Şeytan Şehri baskıcı bir havayla çevriliydi ve her gün sayısız savaş oluyordu.

Wang Lin nehir kenarında otururken şarap şişesini indirdi, göğe baktı ve kendi kendine mırıldandı, "Bu bir oyun!"

"Şeytan İmparatoru'nun gözlerinde bir oyun... Şeytan İmparatoru'na göre, yabancılar daha yüksek bir pozisyon elde etmek için şeytan generallerine yardım etmek amacıyla birbirlerini öldürüyor. Bu en iyi türden bir oyun..." Wang Lin şaraptan içti. Gözleri netlikle doluydu.

Biraz düşündükten sonra ayağa kalkıp yavaşça uzağa yürüdü.

Çoktan yedinci gün olmuştu, şeytan generali yarışmasına hala sekiz gün vardı!

Vakit alacakaranlık vaktiydi ve Gök Şeytan Şehri'nin etrafındaki baskıcı auradan dolayı yayaların sayısı git gide azalıyordu. Yeşil cübbe giyen genç bir adam yavaşça 300 metre uzaktaki Mo Köşkü'ne doğru yürüyordu.

Bu kişi sırtında büyük bir kılıç taşıyordu ve Mo Köşkü'ne doğru bakarken ifadesi çok sakindi. Yaklaşırken az miktarda bir semavi ruhsal enerji yavaşça yayıldı.

Aynı anda baskıcı bir aura tüm Mo Köşkü'nü kuşattı.

Mo Köşkü'nün içinde.

Mo Lihai gizli odasında yetişim yapıyordu. Şeytani ışık saçan ve bedeninin etrafında dönen on yedi tane el büyüklüğünde kukla vardı.

Şeytani ruhsal enerji Mo Lihai'nden yayılıyordu. Bu şeytani ruhsal enerji on yedi kuklayı birbirine bağlıyordu ve mükemmel bir döngü yaratıyordu.

O an Mo Lihai aniden gözlerini açtı. Bakışları yıldırım gibiydi ve sanki gizli odayı aşıp Mo Köşkü'nün dışındaki adamı görebiliyordu.

Adam bir şaşırma sesi çıkardı ve hafif bir gülümseme takındı. Durmayıp Mo Köşkü'nün önüne vardı. Herhangi bir büyü kullanmamış gibiydi ancak Mo Köşkü'nün kapısı parçalara ayrılıp geri uçuruldu.

Enkaz geri uçurulurken iki sefil inilti duyuldu. Köşkün derinliklerine fırlarken iki muhafızdan çok miktarda kan sisi fışkırdı.

"Da Lou Kılıç Tarikatı'nın 12. Kılıcı, Mo Yang, Efendi Mo Lihai'yi selamlamak istiyor!"

Sakin bir ses ağzından çıktı. Durmayıp Mo Köşkü'ne girdi ve Mo Lihai'nin kapalı kapı yetişimde olduğu gizli odaya doğru ilerledi.

Saysızı asker ve Mo Lihai'nin astları oraya koştu. Ancak bu kişiye 3 metre yaklaşan herkes sessizce bir kan sisine parçalandı.

Yol boyunca birçok patlama sesi duyuldu ve kimse onu durduramadı. Bazı binalar ve sahte dağlar bile kapı gibi yok edildi.

Tam o an önünde kısa bir figür belirdi. Bu figür ortaya çıktığı an Da Lou Kılıç Tarikatı üyesi adama direnmek için bedenindeki tüm şeytani ruhsal enerji yayıldı.

Da Lou Kılıç Tarikatı üyesi adam başını hafifçe iki yana sallayıp hiç durmadan ilerlemeye devam etti. Kısa adamın beti benzi attı, içine bir insanla değil de bir kılıçla yüzleştiği hissi doğdu!

Keskinliğini çoktan açığa çıkarmış bir kılıçla!

Kısa adam istemsizce geri çekildi. Metrelerce geri çekildiğinde bir el sırtını itti. O an kısa adam rahatlamış bir şekilde derinlemesine nefesini verdi.

Üç kişi arkasında ortaya çıkmıştı. Üçü de beyaz saçlı yaşlı adamlardı. Orada durup soğukça Da Lou Kılıç Tarikatı üyesi adama bakıyorlardı.

Da Lou Kılıç Tarikatı üyesi adamın bakışları üç yaşlı adama düştü, sonra hafifçe gülümseyip yürümeye devam etti.

Üç yaşlı adam ciddi ifadeler açığa çıkardı ve tam büyülerini kullanacaklardı ki alçak bir ses aniden arkalarından ortaya çıktı.

"Seni kim gönderdi?!" Bu ses ihtişamla doluydu. Üç yaşlı hemen saygılı bir şekilde kenara çekildi, Mo Lihai'nin heybetli figürünü açığa çıkardı.

Mo Lihai, Da Lou Kılıç Tarikatı üyesi adama bakarken gözleri yanan alevler kadar parlaktı. Şu anki aurası, Antik Şeytan Şehri'nde Wang Lin'le karşılaştığı zamankinden bile daha görkemliydi.

Da Lou Kılıç Tarikatı üyesi adam parlayan gözleriyle durdu ve konuştu, "Şeytan Generali Mo Fei!"

Mo Lihai kaşlarını çattı ve bağırdı, "Mesele ne?"

"Efendi Mo Fei'den General Mo Lihai'ye bir meydan okuma mektubu iletmeye geldim!" Genç adam sakince elini salladı ve bir altın ışık ışını fırlayıp Mo Lihai'nin önünde durdu.

Mo Lihai kasvetli ifadesiyle önündeki altın nişana baktı.

Üzerinde tek bir kelime vardı, savaş!

"Üç gün sonra, Antik Yol Salonu'nun dışında!" Da Lou Kılıç Tarikatı üyesi adam konuşmayı bitirdikten sonra arkasını dönüp ayrıldı.

Fakat arkasını döndüğü an tüm bedeni sertleşti ve güçlü bir aura yaydı. Bu aura çok güçlüydü, Mo Köşkü'ne girerken yaydığı auradan çok daha güçlü hem de.

Işıl ışıl parlayan gözleriyle 300 metre uzağında ortaya çıkan ince bir figüre baktı ve konuştu, "Mor Bölüm'ün 7. öğrencisi, Wang Lin!"

Mo Lihai Wang Lin'in ortaya çıkışını daha yeni fark etti ve bu onu biraz rahatlattı.

Wang Lin o kişiye bakmadı bile ve ilerlemeye devam etti. Fakat Da Lou Kılıç Tarikatı üyesi adamın gözlerinde bir parça öfke vardı.

Da Lou Kılıç Tarikatı üyesi adam soğukça konuştu, "Mor Bölüm'ün yedinci öğrencisinin çok küstah olduğuna dair söylentiler vardı. Anlaşılan söylentiler doğruymuş!"

Wang Lin, onu hiç duymamış gibi o kişiye doğru yürüdü. Da Lou Kılıç Tarikatı üyesi adamın aurası dışarı fırladı ve bir kınsız kılıç gibi Wang Lin'e kilitlendi.

Aura zirvesine ulaştığı an Wang Lin hiç durmadan adamın yanından geçip gitti.

Da Lou Kılıç Tarikatı üyesi adam şaşırdı fakat hemen daha da öfkelendi. Dönüp uzaklaşan Wang Lin'e baktı ve bağırdı, "Wang Lin, beni duydun mu?!"

Wang Lin odasına doğru yürümeye devam etti.

Da Lou Kılıç Tarikatı üyesi adamın gözleri soğuklaştı. Da Lou Kılıç Tarikatı'nın 12 Kılıcı'ndan biri olarak mevkisi Yedi Göksel Öğrenci'yle aynıydı ve çok ünlüydü.

Ancak bu kişi tarafından tamamen görmezden gelinmişti. Adan soğukça homurdanıp ortadan kaybolduktan sonra Wang Lin'in önünde ortaya çıktı ve soğukça konuştu, "Wang..."

Bitirmesini beklemeden Wang Lin başını kaldırıp konuştu, "Bir yetişimci olduğun halde bu kadar kolayca öfkeleniyorsun, bin yıllık yetişimin koca bir hayal kırıklığı!"

Tian Yunzi'nin neslinden biri olsaydı adam mütevazice bunu kabul ederdi fakat bunu Wang Lin'den duymak çok sinirlendiriciydi.

Öfkeyle güldü fakat gözleri daha da soğuklaştı ve konuştu, "Öyleyse bin yıllık yetişiminde senin neleri başardığını göstersene!"

Wang Lin başını iki yana sallayıp sakince konuştu, "Önümden çekil."

Da Lou Kılıç Tarikatı üyesi adam gülüp eliyle bir mühür oluşturdu ve bir kılıç enerjisi ışını önünde yoğunlaştı. 1'den 2'ye, 2'den 4'e ve böyle böyle 64 kılıç enerjisine kadar bölündü ve kılıç enerjilerinin hepsi Wang Lin'e doğru uçtu.

Wang Lin'in ifadesi sakindi ve 64 kılıç enerjisi ışınına bakmadı bile. Kılıç enerjileri Wang Lin'e düştü ancak tam o an yaşam mühürleri parladı. Kılıç enerjisi ışınları yaşam mühürleriyle çarpıştı ve hepsi ortadan kayboldu.

"Gücün bu kadarcık mı? Anlaşılan bin yıllık yetişimin yalnızca bir hayal kırıklığı değil, aynı zamanda tam bir israf!" Wang Lin kafasını iki yana salladı.

Da Lou Kılıç Tarikatı üyesi adamın ifadesi büyük ölçüde değişti ve yüzü inanmamazlıkla doldu. Bu 64 kılıç enerjisi ışını en güçlü hamlesi olmasa da zayıf bir büyü de değildi. Wang Lin'in bu kadar kolayca dayandığını görünce kalbi şiddetle sallandı.

'O büyü de ne!? Bu kişi hiç hazine kullanmadı fakat kılıç enerjim bedeninde yaklaştığında çöktü. 12 Kılıç'ın Ejderha Kılıcı bile bunu yapamaz!'

Wang Lin başını iki yana sallarken ilerlemeye devam etti.

Da Lou Kılıç Tarikatı üyesi adam refleks olarak birkaç geri adım attı, sonra derin bir nefes aldı ve elini büyük kılıca götürdü.

Wang Lin kaşlarını çattı, sonra soğukça bu kişiye bakıp konuştu, "Defol! Bugün meydan okuma mektubunu iletmeye geldin, bu yüzden seni öldürmeyeceğim!"

"Yalnızca Ruh Dönüşümü'nün son aşamasının zirvesinde, yani benimle aynı yetişim seviyesindesin. Büyün güçlü olsa bile bu kılıca dayanman imkansız!" Da Lou Kılıç Tarikatı üyesi adamın gözleri ciddileşti. Daha fazla konuşarak zaman kaybetmeyip sağ elini hareket ettirdi ve sırtındaki hazine kılıç uçtu.

Gümm Gümm Gümm!

Dev bir mor kılıç bu kişinin üstünde aniden belirirken gökte bir şimşek çakmış gibi oldu. Bu kılıç güçlü bir kılıç enerjisi yayıyordu ve ortaya çıktığı an güçlü bir kılıç niyetiyle etrafı kuşattı. Kılıca kazılı gizemli bir sembol vardı.

Mor renkli dev bir koçun illüzyonu sembolden açığa çıktı ve vahşi bir aura yaydı. İllüzyon kılıça birleşip kılıcın kılıç niyetinin daha da güçlenmesini sağladı.

"Nihai Koç Kılıcı Kesişi!" Adam bağırırken bedenindeki semavi ruhsal enerji dışarı aktı. Sağ elini hemen aşağı doğru savurdu ve aynı anda gökteki büyük kılıç hareket etti. Akılalmaz miktarda bir kılıç enerjisiyle Wang Lin'e doğru indi.

Mo Lihai'nin ifadesi değişti ve hemen geri çekilmeye başladı. Arkasındaki adamlar da geri çekildi ve göz açıp kapayıncaya kadar birkaç yüz metre geri çekildiler.

Dev kılıç yıldırım gibi indi ve sağır edici gürlemeler inişine eşlik etti.

Wang Lin'in ifadesi hala düzdü. Bu dev kılıcın biraz gücü olsa da ve koç ruhuyla birleştiğinde özellikle güçlü olsa da önündeki bu adamın koç ruhunun tüm gücünü kullanacak yeteneği yoktu.

"İyi bir kılıç boşa gidiyor!" Wang Lin bunu derken sağ elini kaldırdı. Da Lou Kılıç Tarikatı üyesi adamın gözleri fal taşı gibi açılırken Wang Lin kılıcı tuttu!

Kılıcı tuttuğu an elinin etrafındaki yaşam mühürleri deli gibi parladı ve 1.000'den fazla yaşam mührü elini kapladı.

Dev kılıçtan kükremeler çıktı ve kılıcın içindeki koç ruhu Wang Lin'den kurtulmak için deli gibi çırpındı. Ancak Wang Lin'in sağ eli bir antik tanrının avucu gibiydi, koç ruhu ne kadar çırpınırsa çırpınsın Wang Lin'in elini bir santim hareket ettiremedi!

Dev kılıçtaki kötücül koç ruhu canavarımsı bir kükreme çıkardı. Gözleri şu anda boyun eğmez bir bakışla doluydu ve bir ilkel canavar gibi ağzını açıp Wang Lin'i yutmaya çalıştı.

Bir kılıç ruhu olduğundan sadece illüzyon olsa da etraftaki herkes, Wang Lin'i yutmaya çalışırken koçun iğrenç nefesinin kokusunu alabiliyormuş gibi hissetti.

"Kötücül hayvan, bu ne cüret?!" Wang Lin'in gözleri küçüldü ve gözlerinin içinde kırmızı bir parlama belirdi. Sonra katliam niyeti gözlerinden fırladı ve direkt koç ruhuna girdi.

Koç ruhu bedeni katliam niyeti tarafından yok edilirken sefil bir çığlık attı. Çöken koçtan çıktan yaşam parçacıkları hızla dev kılıca döndü ve o an kılıç çırpınmayı kesti.

Wang Lin'in az önce yaptığı şey, Tian Yunzi'nin parmağını bir işaret edişiyle Tanrı Katleden Savaş Arabası'nı çökertmesiyle aynıydı!

Mo Lihai, tüm bunları gördüğünde derin bir nefes almadan edemedi. Wang Lin'e bakarken elinde olmadan garip bir ifade takındı.

"Yalnızca üç ayda bu kadar güçlenebildi... Yardımcı Başkomutan bile rakibi değil ve böyle güçlü bir kılıç ruhunu bastırabilecek güçte. Üç ay önce bu kadar güçlü bir büyüsü olsaydı hiç şüphesiz kaybederdim!"

Da Lou Kılıç Tarikatı üyesi Mo Yang'ın bedeni titredi ve bir ağız dolusu kan kustu. Yaşam hazinesi kılıcının başka biri tarafından alınması ruhuna zarar verdi.

Bu Wang Lin'in bu kadar güçlü olacağını aklının ucundan geçmezdi, zaten başka türlü mutlaka buraya tek başına gelmezdi. Dişlerini sıktı, sonra sağ eli alnına işaret etti, derin bir nefes aldı ve kararlı bir bakış attı. Son kozu, ustasının hediye ettiği bir kılıç enerjisi şeridiydi.

Bu kılıç enerjisinden toplam 12 ışın vardı ve kişi başı bir tane olacak şekilde 12 Kılıç'a verilmişti. Bu nihai hayat kurtarıcı hazineydi, bu yüzden pervasızca kullanılmazdı, aksi takdirde Şeytan Ruh Diyarı'nda geçireceği kalan 400'den fazla yıl çok zor olurdu!

Ancak onu şimdi kullanmazsa buradan çıkamayabilirdi!

Wang Lin Mo Yang'e bakarken gözleri parladı ve yavaşça konuştu, "Gidebilirsin!"