Bölüm 577: Gizli Tehlike

avatar
2493 35

Xian Ni - Bölüm 577: Gizli Tehlike


Çevirmen: Hollywood Hootsman

Editör: Lord Viole Grace


Xuan Yardımcı Başkomutan'ın Köşkü'nden ayrıldıktan sonra Mo Lihai'nin gözleri neşeyle doluydu. Birçok kez konuşmak istedi fakat tereddüt etti ve nihayetinde tek kelime söylemedi. Mo Köşkü'ne döndükten sonra Mo Lihai derin bir nefes alıp samimiyetle dolu gözlerle konuştu, "Wang kardeş, şeytan generali yarışması sırasında sana güveniyor olacağım. Bu iyiliği hatırlayacağım!"

 

Bu, Mo Lihai'nin Wang Lin'le bu tonda ilk konuşuşuydu. Zihninde Wang Lin, artık kendisiyle eşit biri değil de yardımcı başkomutanı tek bir büyüyle adımlarca geri çekilmeye zorlayabilecek biriydi!

 

Mo Lihai, Wang Lin'in yardımıyla yarışmada büyük şeyler başaracağına inanıyordu!

 

Wang Lin'in büyüsünü en çok anlayan oydu ve çok şok olmuş durumdaydı. Geri dönerken büyüyü düşünüp durdu ve kendisinin o büyüyle yüzleştiğini düşündü. Nihayetinde ne olursa olsun kaybediyordu!

 

Wang Lin'in ifadesi kibirli veya gururlu değildi, sakindi. O an gülümseyip konuştu, "Mo kardeş, bu meselede bir anlaşma yaptığımızdan kesinlikle sana yardım edeceğim!"

 

Mo Lihai güldü. Açıkça çok mutluydu ve gülümsedi. "Wang kardeş, 500 yıldır gömülü bir yıllanmış şarabım var. Bu gece ikimiz içeceğiz!"

 

Wang Lin'in gözleri parladı ve gülümseyip başını salladı.

 

O an Gök Şeytan Şehri'nin merkezindeki kılıç köşkünde sarı cübbe giyen biri ortaya çıktı. İmparatorluk kılıç köşküne baktı ve gülümsedi. "Yeterince oynadın mı? Bundan böyle Hong Hapishanesi'ne gitme, sakinleş birkaç gün."

 

Formasyonun içindeki gümüş kılıç, pes etmek istemiyormuş gibi kılıç vızıltıları çıkardı.

 

O kişi güldü. "Yaramazlık yapmaya devam edersen seni Ejderha Gölü'ne gönderirim."

 

İmparatorun Kılıcı aniden tüm kibrini kaybetmiş gibi ses çıkarmayı kesti ve birkaç zayıf kılıç vızıltısı çıkardı. Böyle davransa da kendisini kızdırmaya cüret eden o yiyeceğe karşı öfkesi daha da güçlendi.

 

İmparatorun Kılıcı Hong Hapishanesi'ne gitmeyi kestikten sonra alttaki kızıl dünya yavaşça onarıldı. Daha fazla mahkum içeri atıldı ve katliam döngüsü bir kez daha başladı.

 

Siyah saçlı bir adam sessizce kan havuzunda oturuyordu. Öldürme niyeti şeritleri bedenine girip duruyordu ve etrafındaki öldürme aurası git gide güçleniyordu.

 

Arada başını kaldırıyordu ve kan çanağı gözlerinin içinde bir parça netlik vardı.

 

"Kaçmalıyım, onun gibi!"

 

Katliam başladığında kan havuzlarındaki herkes havaya yükseldi ve birbirini öldürmeye başladı. Siyah saçlı adam katliam tanrısı gibiydi. Gözleri yoğun öldürme niyetiyle doluydu ve öfkeli bir ejderha gibi etrafta dolanırken hareketleri vahşiceydi.

 

Sonsuz katliam bittikten sonra gökte sadece siyah saçlı adam kaldı. Az önce dirilen insanların hepsinin sakin ifadeleri vardı ve göğe bakmıyorlardı bile.

 

Siyah saçlı gencin etrafındaki kan sisi birkaç yüz metre genişliğindeydi. Derin bir nefes alıp çok sık olmayan bir şekilde bir netlik sergiledikten sonra çıkışa doğru fırladı.

 

Çıkıştan yalnızca birkaç metre uzakken bir gümüş ışık parlaması gerçekleşti ve gümüş ejderha aniden ortaya çıkıp dev pençesini salladı. Kan sisinin içindeki siyah saçlı adam kederli bir gülümseme takındı.

 

Yalnızca kendisinin duyabileceği bir ses kullanarak usulca konuştu, "Patla!"

 

Tek kelimeyle tüm bedeni aniden patadı. Etrafındaki kan sisi bile patladı ve açığa çıkan güç gümüş ejderhanın pençesiyle çarpıştı.

 

Sağır edici bir yankı etrafı doldurdu. Gümüş ejderha pençesini geri çekti ve pençesinin üzerinde birçok yara vardı.  Bu baruta ateş atmak gibiydi ve gümüş ejderhanın Wang Lin'e duyduğu nefret bir kez daha alevlendi.

 

Siyah saçlı adama gelince, kan havuzlarından birinde canlandı ve sonra başını eğip düşünmeye başladı.

 

Gümüş ejderha öfkeli bir kükreme çıkardı ve sonra bakışları siyah saçlı adama düştü. Bir kükreme daha çıkardı ve kan havuzuna bir kılıç enerjisi ışını fırlattı.

 

Kan havuzu parçalandı ve içindeki siyah saçlı genç öldü.

 

Bu döngü tekrarlandı. Genç her dirildiğinde gümüş ejderha onu öldürdü. Bunu birçok kez yaptıktan sonra gümüş ejderha gururlu bir ifade açığa çıkardı ve sonra ortadan kayboldu.

 

Şeytan İmparatoru Hong Hapishanesi'ne gitmesine izin vermediğinden ve birkaç gün sakinleşmesini söylediğinden öfkesini burada atmaya karar vermişti.

 

Hong Hapishanesi'ni artık konuşmayalım. (E.N: Yazar okuyucuyla iletişim kurmak istedi galiba :D)

 

Şeytan generalleri arasındaki mücadeleye yalnızca yarım ay kalmıştı. Tüm Gök Şeytan Şehri'nin etrafında baskıcı bir aura vardı ve şeytan generalleri hazırlanıyorlardı.

 

Normal hazırlıkların yanı sıra bir sürü sahne arkası hazırlık da vardı. İster gizli anlaşmalar yapmak olsun ister gizlice hamleler yapmak, Şeytan İmparatoru hepsini görmezden geliyordu.

 

Şeytan Ruh Diyarı'nda düzen olsa da bu düzenin içinde sonsuz kaos gizliydi. Bu kaotik bir zamandı!

 

Şeytan generalleri arasındaki yarışma, bu şeytan generallerinin yükselmesi için muazzam bir fırsat olduğundan çok önemliydi. Bu şansı kaçırırlarsa sonsuza dek şeytan generali rütbesinde sıkışıp kalabilirlerdi!

 

Bu yüzden şeytan generalleri bu meseleye benzeri görülmemiş bir raddede önem gösteriyorlardı!

 

Yardımcı başkomutan olmak, gelecekte başkomutan olma niteliklerini elde etmek demekti. Bu niteliği elde etmek için tüm yöntemler mübahtı!

 

Bir kaos zamanı olsa da bu kaosun içinde hala düzen vardı. Sadece bir kural vardı ve o da şeytan generallerin ölüm kalım savaşları yapamayacağıydı, aksi takdirde şeytan generali yarışmasından diskalifiye edilirlerdi!

 

Bu yüzden tüm entrikalar, şeytan generallerinin yardımcılarına düşüyordu. Yardımcıyı öldürmek o şeytan generalinin sağ kolunu kırmak gibiydi ve hatta bazıları için kazanma şanslarını yok etmekti!

 

Şeytan generallerinin yardımcılarını öldürmek aleni savaş haline geldi!

 

Ve sahne arkasındaki savaş ise şeytan generallerine suikast düzenlemekti. Şeytan generalleri birbirini öldüremezdi fakat yardımcıları yapabilirdi. Şeytan generalleri bunu yapması için suikastçi bile tutabilirdi ve bu kurallara aykırı değildi.

 

Ancak bu kurallara aykırı olmasa da Şeytan İmparatoru'nun kırmızı çizgisini aşıyordu. Şeytan generalini öldüren kişinin muazzam bir yetişimi yoksa kanat taksa bile bu işten paçayı kurtarması zor olurdu. Hiç şüphesiz ölürlerdi!

 

Sonuçta bir şeytan generalinin ölümü ülke için büyük bir meseleydi!

 

Suikaste güvenenlerin her şeyi göze alabilen kişiler olduğunu söylemek yanlış olmazdı!

 

Bu aleni ve sahne arkasındaki savaşlar, yarışma yaklaştıkça daha da şiddetlenirdi!  Mo Lihai nadiren dışarı çıkıyordu ve zamanının çoğunu kapalı kapı yetişiminde geçiriyordu. Bu onun en iyi durumunda kalmasını ve ayrıca kasti olarak birçok suikast girişiminden kaçınmasına olanak sağlıyordu.

 

Aynı zamanda bir formasyon da yerleştirdi ve yüksek yetişimli birçok eski astını kendisini korumakla görevlendirdi.

 

Bu baskıcı dönemde Wang Lin tamamen sakindi. Hayatı değişmedi, her sabah dışarı çıkar ve zither müziğini dinlemek için nehir kenarında otururdu.

 

Büyük savaştan önceki tüm bu baskı ve hareketlilik tıpkı geçip giden bulutlar gibiydi sanki. Yalnızca zither müziği ona bir önem teşkil ediyordu.

 

Zither müziğini her duyduğunda kendini tamamen ona kaptırırdı ve garip bir deneyim yaşardı. Her gün kalbi temizleniyordu.

 

Wang Lin, Mo Lihai'nin suikaste uğrayıp uğramayacağı konusunda endişelenmiyordu. Mo Lihai çok kurnazdı ve şu an gösterdiğinden çok daha fazla kozu vardı.

 

Wang Lin, onunla bu kadar uzun süre etkileşimde bulunduktan sonra bu konuda çok netti. Mo Lihai'nin kendince yöntemleri olmasaydı, en iyi şeytan generallerinden biriyken hala hayatta olması imkansız olurdu.

 

Wang Lin, nehir kenarında otururken gözleri kapalı tekneden gelen zither müziğini dinliyordu. Şarap şişesini kaldırdığında içinin boş olduğunu gördü.

 

Nefesini verip gözlerini açtı ve sessizce göğe baktı.

 

Bu zither müziğini her duyuşunda kalbi titriyordu ve içine belli belirsiz bir atılım hissi doğuyordu. Ne yazık ki gökleri kavrayışı çok hafifti.

 

Zither müziğini dinlerken Wang Lin yavaşça kendini müziğin kollarına bıraktı ve sessizce onu deneyimledi. Bedenindeki semavi ruhsal enerjiyi zaten kendisini gizlemek için kullanıyordu. Sonuçta Şeytan İmparatoru'nun Kılıcı hala onu arıyordu.

 

Ancak tam o an kaşlarını çattı. Gökleri kavrayışı ve müziğin tadını çıkarışı sırasında bölündü.

 

"Mo Lihai'nin yardımcı generali misin?" Küçümsemeyle dolu bir ses zorla zither müziğini delip geçti ve müziğin modunu tuzla buz etti.

 

Siyah cübbeli bir adam Wang Lin'den 30 metre uzakta duruyordu. Elleri göğsünün önündeydi ve yılan benzeri bir kılıç etrafında dönüyordu. Yüzünde bir parça sabırsızlık da vardı.

 

"Saldırabilirsin, seni öldürmek Mo Lihai'nin bir kolunu almakla aynı olacak!"

 

Wang Lin şarap şişesini yere koydu fakat ne ayağa kalktı ne de o kişiye baktı. Sağ başparmağını o kişiye işaret etti ve Ölüm Parmağı aniden bir siyah ışık ışını olarak fırladı.

 

Siyah ışık dışarı çıkar çıkmaz etraftaki otlar soldu ve otlardan gelen yaşam gücü sessizce siyah ışığa girdi.

 

Siyah ışık hızla siyah cübbeli adam yaklaştı. İfadesi aniden değişti ve çabucak birkaç adım geri çekildi. Sonra etrafında dönen uçan kılıç bir anda siyah ışığa doğru fırladı. Ancak siyah ışığa dokunduğu an kılıç uçtan çatlamaya başladı. Siyah ışık, kabzası bile çökene kadar kılıcı delip geçti. Uçan kılıç neredeyse bir anda sayısız küçük parçaya ayrıldı.

 

Siyah cübbeli adam, geri çekilmeye devam ederken inanmayan bir bakış attı. Ne yazık ki çok yavaştı! Siyah ışık kılıcı aşıp siyah cübbeli adamın göğsüne indi.

 

Bu kişinin bedeni bir yay çizerek uzağa fırladı ve yolda kan sisi bedeninden dışarı fışkırdı. Adam yere düştükten sonra bile kan sisi havada kaldı.

 

Siyah cübbeli adam yere düştükten sonra gözleri tamamen kararmadan önce bir parça pişmanlık açığa çıkardı. Aynı anda bedeninden bir gri gaz şeridi çıktı ve Wang Lin'in sağ elinde kayboldu.

 

Bu kişi bir yabancı değil, Şeytan Ruh Diyarı'ndan biriydi. Yetişimi de yüksek değildi, yalnızca bir son aşama Ruh Oluşturma yetişimcisinin seviyesindeydi. Muhtemelen onu tanımayan bir şeytan generali tarafından onu gözlemlemek için gönderilmişti.

 

Wang Lin zither müziğini dinlemeye devam etti.

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44266 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr