Bölüm 571: Boyun Eğmez

avatar
2627 27

Xian Ni - Bölüm 571: Boyun Eğmez


Çevirmen: Hollywood Hootsman

Editör: Lord Viole Grace


Wang Lin nehirden ayrıldı ve arkasında iki çavuşla karanlığın çöktüğü sokaklarda yürüdü. İki çavuş birbirine baktı ve birbirlerinin gözlerindeki karmaşayı gördüler.

 

Onlara göre Wang Lin zamanın çoğunu şehirde dolaşarak ve sonra da dalıp gitmiş bir şekilde nehre bakarak geçirmişti. Gök şimdi karanlıktı fakat bu kişi hala yavaşça sokakta yürüyordu.

 

Gece sırasında Hong Şehri, gecesiz bir şehirmiş gibi ışıklarla aydınlatılıyordu.

 

Wang Lin yolda yürürken bakışları uzataki karanlık bir bölgeye düştü. Orada birçok büyük bina vardı ve tüm bölgede bir iç karartıcı atmosfer vardı.

 

Bu aura, ölüm ve kinle doluydu.

 

Çavuşlardan biri Wang Lin'in bakışlarını takip edip fısıldadı, "Orası başkentin en büyük dört hapishanesinden biri, Hong Hapishanesi'dir!"

 

"Hong Hapishanesi..." Wang Lin başını salladı.

 

Çavuş açıkladı, "Hong Hapishanesi suçlularla doludur ve iyi korunur. Nişansız girip çıkmak imkansızdır."

 

Wang Lin dikkatlice bu Hong Hapishanesi'ne baktı. O yeri, Mo Lihai'ninkinden aşağı kalır yanı olmayan şeytani ruhsal enerjiler içerdiğinden çok önceden fark etmişti. Biraz düşündükten sonra Wang Lin Mo Köşkü'ne doğru yürüdü.

 

Mo Köşkü'ne döndükten sonra Wang Lin direkt Mo Lihai'nin evine gitti. Mo Lihai yetişim yapıyordu ve Wang Lin kapıyı açtığında gözlerini açtı.

 

"Hong Hapishanesi'ne gitmek istiyorum. Mo kardeş bunu sağlayabilir mi?"

 

Mo Lihai şaşırdı. Wang Lin'e baktı ve nedenini sormadı. Bunun yerine biraz düşündü ve konuştu, "Bazı zorluklar var!"

 

Wang Lin kaşlarını çatıp konuştu, "O zaman boş ver!"

 

Mo Lihai hafifçe gülümseyip konuştu, "Orada ne kadar süre kalmak istiyorsun?"

 

Wang Lin konuştu, "Bir ay civarı!"

 

Mo Lihai'nin gözleri küçüldü ve konuştu, "Yetişim için mi?"

 

Wang Lin, Mo Lihai'ye başını sallayıp konuştu, "Büyüme çalışmak için öldürmeliyim ve bunu şehirde yaparsam gereksiz soruna yol açabilir." Sonra Wang Lin ekledi, "Başarılı olursam sana daha iyi yardım ederim!"

 

Mo Lihai ayağa kalktıktan sonra Wang Lin'e bakarak kelimesi kelimesine sordu, "Emin misin?"

 

Wang Lin zaman kaybetmeden elini salladı ve beş katliam enerjisi şeridi ortaya çıktı. Beş ejderhanın şeklini aldılar ve yıldırım gibi Mo Lihai'ye atıldılar.

 

Mo Lihai gülüp bir yumruk attı. Havayı yarıp geçen bir ses duyuldu ve beş ejderha çöktü. Ancak Mo Lihai'nin gülümsemesi kayboldu ve garip bir ifade sergileyip üç adım geri çekildi.

 

Parçalanmış gri gaz tekrar beş ejderhaya dönüştü ve yoğun bir katliam aurası yayılıp hemen tüm Mo Köşkü'nü kuşattı. Köşkün içindeki tüm askerler bunun üzerine alarma geçti ve hızla oraya koştu.

 

Aynı anda beş katliam enerjisi şeridi Mo Lihai'ye atıldı. Mo Lihai'nin gözleri parladı ve bir yumruk daha attı. Beş katliam enerjisi şeridi yumruğundan sıyrıldı ve göğüsünü hedefledi.

 

Katliam enerjisi hızla yaklaştı fakat Mo Lihai'nin bedeninden 20 santim uzakta görünmez bir güç tarafından durduruldu ve geri çekilmeye zorlandı.

 

Böyle olsa da Mo Lihai'nn önündeki şeytani ruhsal enerji örtüsü şiddetle sarsıldı.

 

Wang Lin yavaşça konuştu, "1.000'den fazla şerit yaparsam hala bu kadar kolayca engelleyebilir misin?.."

 

Mo Lihai'nin gözleri parladı. Bu, katliam enerjisini ilk görüşü değildi. Son iki sefere kıyasla bu seferki çok daha güçlüydü. Kararlılıkla konuştu, "Bir ay kalmanı sağlayamam ancak yedi gün sorun olmaz. Hong Hapishanesi'nde on binlerce suçlu var, yedi gün yetişimin için yeterli olmalı! Beni bekle ve üç gün içinde sana bir giriş mektubu ayarlayacağım!"

 

Wang Lin başını sallayıp odadan çıktı.

 

Mo Lihai düşünceli bir ifade takındı. Uzun bir süre sonra mırıldandı, "Bu Wang Lin'i gerçekten küçümseyemem. On Üç'ün hayatıyla onun yardımını takaslamak, doğu bir kararmış gibi gözüküyor."

 

"O avucun güçünü geç, öldürme niyetiyle dolu bu gri gazların gücü bile çok sıra dışı. Tam güçte bile olmayan sadece beş şeritle şeytani zırhımın sallanmasına neden olabildi. Bazı şeytani kılıçlardan bile daha keskin! Bu en önemli şey de değil, o gri gazda bedenimdeki yaşam gücünü etkileyebilen gizemli bir şeyler vardı!"

 

"O gri gazdan 1.000'den fazla şerit olsaydı... Çok tehlikeli olurdu! Wang Lin'i düşman yapmamak ve şu anki ilişkimizi sürdürmek en iyisi!" Biraz düşündükten sonra odadan çıkıp Wang Lin'in hapishaneye girmesini sağlamak için çalışmalara başladı.

 

Wang Lin odasına geri dönmeyip bahçede lotus pozisyonunda oturdu. Etraf tamamen sessiz olsa da kulaklarında hala zayıf zither müziği vardı.

 

Zither müziği zayıf olsa da kaybolmayan eşsiz bir cazibesi vardı.

 

Wang Lin bu gece yetişim yapmadı, Semavi Katliam Tekniği'ni hiç düşünmedi bile. Sadece orada yıldız ışığının altında oturup dinledi... Kalbindeki zither müziğini...

 

Figürü, ay ışığından uzun bir gölge yarattı. Bu gölge olağanüstü derecede kasvetli görünüyordu.

 

Yalnız bir gölgeydi...

 

Antik Şeytan Şehri'nden gelen en iyi kalite bir şarap şişesi Wang Lin'in yanında yer alıyordu. Sık sık şişeyi kaldırıp bir yudum alıyordu. Gölgesinin kasvetliliği yavaşça bedenini etkiledi ve yalnızlığı bedenine ve ruhuna vuran ay ışığıyla birleşti...

 

'Ben, Wang Lin, dao öğrenmeye 16 yaşımda başladım fakat uzun zaman önce ne zamandır yetişim yaptığımı unuttum...'  Wang Lin şişeyi kaldırıp büyük bir yudum aldı. Şarap ağzının köşesinden sızdı ve kıyafetlerine damladı.

 

Wang Lin gökteki yıldız ışığına baktı ve bir parça yalnızlık sergiledi.

 

'Yetişimciler göklere karşı yürür ve sonsuza dek yalnız olmaya mahkumdurlar...'

 

Hiçbir ses yoktu ancak Wang Lin hala hafifçe zither müziğini duyabiliyordu. Ağzının köşesindeki şarabı sildi ve mırıldandı, "Hayatın boyuca yalnız olmak dao arayacak kalbi elde etmeni sağlıyor... Ancak kaç kişi bu yalnızlık hissinin gerçekten tadını çıkarabilir? Tıpkı bu şarap gibi, ağza girdiğinde baharatlı fakat daha sonra bedenine girdiğinde sıcaklığa dönüşüyor..."

 

Yıldız ve ay ılığının altında yalnız bir gölge şarap içip hayatı düşünüyordu...

 

'On bin yıldan fazla yetişim yapanların buna nasıl on bin yıl boyunca dayandığını hiç bilmiyorum. Ancak bir şey biliyorum ki, o da en az küçücük bir parça duygu bile yoksa kişi sadece kendi yarattığı daoyu yetiştiriyordur, göklerin daosunu değil!'

 

'Göklerle yer insanlık dışıdır. Yetişim yapmak göklere karşı çıkmakla alakalıdır, fakat bir yetişimci de kalpsiz ise o da insanlık dışıdır. Göğün insanca olmayan daosunu yetiştirmek için insanca olmayan bir kalp kullanan bir kişi nasıl göklere baş kaldırabilir? Bu yalnızca göklerin iradesini takip etmektir.'

 

'Kadim zamanlardan beri göklerin iradesini takip edenler gökler tarafından desteklenmiştir ancak aslında onlar değersiz böceklerden farklı değillerdi! Daom göklerin iradesini takip etmiyor, göklere karşı yürümek için kalbimi takip ediyorum. Ölümsüz olmanın peşinde değilim, peşinde olduğum şey bir böcek olmaktan kurtulmak. Baş kaldırmak dediğin budur!'

 

Wang Lin bir yudumda şişedeki tüm şarabı içti ve sonra şişeyi fırlattı. Yere indiğinde şişe paramparça oldu, sonra Wang Lin kaşlarının arasına dokundu ve yana uzandı. Gözlerindeki kasvet yavaşça kayboldu.

 

Wang Lin yavaşça gözlerini açarken ay ışığı yavaşça kayboldu ve güneş de aynı hızda yükseldi. Bu gece, Wang Lin sarhoştu...

 

Şaraptan ve duygulardan sarhoş olmuştu...

 

Uyandığı an dün gece yaşanan her şey kalbinin derinliklerine gömüldü ve dokunamayacağı bir yere mühürlendi.

 

Üç günlük zaman göz açıp kapayıncaya kadar geçti. Bu üç günde Wang Lin yetişim yapmadı. Bunun yerine her sabah Mo Köşkü'nden ayrıldı ve zither müziğinin geçeceği kısa süreyi nehir kenarında bekledi.

 

Hüzünlü zither müziği zihninde aktı, o mühürlü anıları delip geçti ve kalbinin derinliklerine girdi.

 

Zither müziğini dinleyip çavuşların getirdiği şarabı içerken Wang Lin kendini tamamen ana kaptırdı ve biraz aydınlanma kazandı.

 

Teknedeki kadın, bu üç günde ciddi bir şekilde zither müziğini dinleyen biri olduğunu bilmiyordu. Sadece o yerden her geçtiğinde kalbindeki hüznün arttığını ve o hüznün eline girip müziğiyle kaçtığını biliyordu.

 

Bu üç günde Wang Lin çok huzurluydu. Kendisini çatışma ve katliamdan uzaklaştırdı. Tuo Sen tehlikesini unuttu, Mo Lihai'yle olan anlaşmasını unuttu ve hatta Yükseliş aşamasına ulaşmaya dair kendi umutlarını bile unuttu. Ona eşlik eden zither müziği ve şarapla Wang Lin'in kalbi, daha önce hiç tatmadığı bir deneyimi tattı.

 

Kadının nasıl göründüğünü görmeye hiç çalışmadı. Sadece figürüyle zither müziği yeterliydi...

 

Mo Lihai, Wang Lin'in Hong Hapishanesi'ne giriş meselesini çoktan halletmemiş olsaydı orada öylece oturup kalbini arındırmaya devam ederdi. Orada ne kadar kalacağını kestiremiyordu, belki de zitherdeki teller kırılana ve daha fazla müzik üretemeyene kadar olabilirdi...

 

Wang Lin kendini zither müziğinin içinden çekip çıkardı. Ayağa kalktı ve teknenin yavaşça gidişini izledi!

 

O an teknedeki kadın aniden arkasını dönüp nehir kenarına baktı. Önündeki her şey hala karanlık olsa da o adamın ayrılan figürü gözlerinde belirdi.

 

Sakin bir ses kadının yanından geldi. "Ming Xuan, neye bakıyorsun?"

 

Zither müziği aniden durdu.

 

Kadın dönüp başını eğdi. Sonra yeşim benzeri eli zitherin tellerinin üzerinde süzüldü ve hafifçe titredi. Ona göre onun sesi gökleri ve karşı konulamaz bir kaderi temsil ediyordu.

 

"Zither müziğin çok hüzünlü, konuklar değiştirmeni istiyor!" Ses sakin olsa da kadının reddedemeyeceği bir şekilde konuştu.

 

Kadın düşündükten sonra zither çalmaya başladı. Zither müziği aniden bir bahar yürüyüşüne ve tekneyle nehri dolduran neşeli bir sese dönüştü.

 

"Çok iyi! Bundan sonra böyle çal!" Önceki ses tekrar tekrar duyuldu...

 

Neşeli zither müziği yayıldı ve müzik neşeli olsa da dikkatlice dinlenildiğinde hiç neşeli olmadığı, bunun yerine sessiz bir çığlık olduğu anlaşılırdı...

 

Bu çığlık hüzün ve acıyla doluydu. Bunu tanımlamanın en iyi yolu bir zoraki gülümsemeydi! Müzik yavaşça tekneyi doldurdu ve kahkaha sesiyle eşleşti ancak asla onunla birleşmedi.

 

Bu zoraki gülümsemenin arkasında güçlü bir keder saklıydı. Bu keder zither müziği tarafından çok iyi gizleniyordu ve Ming Xuan kendisi hariç kimsenin anlayamayacağını biliyordu.

 

Tekne uzaklaştıkça müzik de uzaklaştı, geride yalnızca teknenin neden olduğu dalgalanmalar kaldı. Dalgalanmalar yavaşça nehrin iki tarafına yayıldı...

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44330 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr