Bölüm 570: Zither Müziği

avatar
2689 27

Xian Ni - Bölüm 570: Zither Müziği


Çevirmen: Hollywood Hootsman

Editör: Lord Viole Grace


Geçmişten sahneler Wang Lin'in zihninde canlandı. Bu süreç çok yavaştı. Wang Lin, bahçede otururken yavaşça bu anıları ayıkladı. Başarıyla Semavi Katliam Tekniği'ni kullanma anıları, Wang Lin aralarında benzerlikler ararken yavaşça zihninde canlandı.

 

Uzun bir süre sonra Wang Lin nefesini verdi. Başarıyla katliam enerjisini yarattığı her seferi dikkatlice inceledikten sonra hepsi tesadüfen olmuş ve aralarında hiçbir benzerlik yok gibiydi.

 

'Gerçi bir şey varsa... Sima Yan'i öldürdüğüm gün garip bir şey vardı... O an öfkeyle hareket ettim ve bir katliam enerjisi şeridi yaratabildim...' Wang Lin'in gözleri parladı fakat sonra bir kez daha söndü.

 

'Ancak bu hiç mantıklı değil, çünkü tamamen sakinken katliam enerjisi şeritleri yarattığım zamanlar da oldu. Bir de şeytan askerlerinden yaratılan bir kısım katliam enerjisi var fakat tam olarak hangi askerlerin olduğunu söylemek imkansız.'

 

Wang Lin uzun bir süre düşündü fakat yine de bir şey bulamadı ve kaşları yavaşça çatıldı.

 

'Semavi Katliam Tekniği'ni yetiştirmek, bu yere girmemin en önemli nedenlerinden biri. Bu büyüyü, Tuo Sen'e karşı kullanmak için öğrendim. Tuo Sen çok güçlü, bu yüzden ona karşı kullanacaksam çok fazla yaşam mührüne sahip olamalıyım... Şimdi bir de elimde Kan Ruh Hapları var, bu ikisini birleştirirsem daha yüksek bir hayatta kalma şansım var. Ancak yalnızca kısıtlı sayıda Kan Ruh Hapı'm var, bu yüzden önceliğim hala Semavi Katliam Tekniği!'

 

Wang Lin düşündü. Semavi Katliam Tekniği'ni yıllardır yetiştiriyordu ve ilk katliam enerjisi şeridini yaratması ilk aşamaya ulaştığı anlamına geliyordu. Ancak bu büyüde ustalaşmak çok zordu.

 

'Bu Semavi Katliam Tekniği hakkında bazı gizemler var gibi hissediyorum fakat kontrol ettiğim miktar test edemeyeceğim kadar az.' Wang Lin sağ elini kaldırdı ve beş gri gaz şeridi parmaklarının arasında hareket etti.

 

'Yalnızca beş şerit... Yao Xixue'deki bir mührü de sayarsan sadece altı şerit!'

 

Wang Lin nefesini verdi. Hala Semavi Katliam Tekniği'ni kavrayamıyordu. Katliam enerjisinin nasıl üretildiği konusunda kafası hala epey karışıktı.

 

Birçok neden düşündü fakat bu nedenlerden her biri yalnızca bir durumda uygulanmıştı.

 

'Görünüşe göre Semavi Katliam Tekniği'nin gizemlerini anlama şansı elde etmek için bir sürü test ve çıkarım yapmalıyım!' Wang Lin'in gözleri soğuklaştı ve bir öldürme niyeti gözlerinden yayıldı.

 

Biraz düşündükten sonra ilahi hissini yaydı ve yaşam şartlarından sorumlu iki çavuşu sahte dağın arkasında buldu.

 

İkisi Wang Lin'in büyüsünden tüm kalpleriyle korkuyordu, bu yüzden Wang Lin'e yaklaşmaya cüret edemiyorlardı. Ancak efendinin emri takip etmek zorunda oldukları bir şeydi, bu yüzden bahçenin girişini korumaya ve kimsenin girmesine izin vermemeye karar verdiler.

 

Wang Lin'in ilahi hissi iki çavuşa değdi ve bir ilahi his mesajı gönderdi.

 

Kısa süre sonra iki çavuş bahçeye girdi. Wang Lin'den bir metre uzakta durup saygıyla konuştular, "Selamlar, Yardımcı General Wang!"

 

Wang Lin sakince konuştu, "Dışarı çıkıyorum, ikiniz yolu gösterin!"

 

İkisi şaşırdı ancak hemen başlarını salladılar.

 

Wang Lin hemen birkaç metre ilerledi. İkisi neredeyse aynı anda takip etti ve biri biraz tereddüt ettikten sonra saygıyla sordu, "Yardımcı General Wang, bir savaş atı hazırlayalım mı?"

 

"Gerek yok!" Bir anda Wang Lin sahte dağın etrafında hareket etti ve bahçeden çıktı.

 

Üçü başta Wang Lin olacak şekilde Mo Köşkü'nden ayrıldı. Mo Köşkü, Hong Şehri'nin doğu köşesindeydi ve nispeten sessizdi. Wang Lin sokakta gelişigüzel bir şekilde yürüdü.

 

Çok hızlı yürümedi, etrafa baktı ve yavaşça Hong Şehri'nin ana caddesinde ilerledi. Yakınlarda etrafında bir çok insan bulunan bir nehir vardı ve caddenin iki tarafını dükkanlar dolduruyordu. Çok hareketliydi.

 

Erkeklerle kadınlar caddede yürürken gürültüler yavaşça dağıldı. Şeytan Ruh Diyarı'ndeki giyim çok açık fikirliydi, özellikle kadınların kıyafetleri. Hem rengarenktiler hem de cildin büyük bir kısmını açığa çıkarıyorlardı ve göze çok iyi hitap ediyorlardı.

 

Önündeki her şey, Wang Lin'in son birkaç gündeki gergin ruh halini rahatlattı. Bir ölümlüymüş gibi sokaklarda yürüdü ve bedenindeki semavi ruhsal enerji, kuruyan bir nehir gibi yavaşça kendini gizledi.

 

Yol boyunca Wang Lin, mağazaların dışında durdu. Bazen içine girdi ve bazense direkt ayrıldı ancak kaldığı süre zarfı her zaman çok kısaydı.

 

Bu yabancı şehirde yavaşça yürürken bir gezgin gibiydi.

 

Wang Lin'in görünüşü yakışıklı değildi ancak bir yetişimci olduğundan çok arıtılmış bir yapı yayıyordu. Bu yüzden kalabalıktaki daha açık fikirli kadınların bakışları, yanlarından geçerken Wang Lin'e çevriliyordu.

 

Wang Lin, beyaz cübbesiyle savunmasız bir bilgin gibi görünüyordu. Arkasındaki iki çavuş ise, halka göre tipik muhafızlar gibiydi.

 

Ancak Wang Lin'in üzerinde bu yerdekinden çok farklı bir aura vardı, bu yüzden gerçekten buraya ait olması imkansızdı. Bu yüzden hafif bir üzüntü hissi ondan yayıldı.

 

Yoldan geçenlerin arasında birbiriyle konuşup gülen erkek ve kadın çiftleri vardı. Onlarla kıyaslandığında Wang Lin'in figürü çok yalnızdı...

 

Kalabalıkta yürürken etrafın sesi başka bir dünyanın parçası gibiydi. Erkek ve kadın çiftleri başka bir zaman ve mekana ait gibiydi. Önündeki hiçbir şeyde, ne en ufak bir aşinalık ne de kendisiyle bir bağlantı vardı.

 

Tanımlanamaz bir his Wang Lin'in kalbinde ortaya çıktı ve nefesini verdi. Bu yol çok uzundu fakat daha fazla yürümeye devam etmek istemedi.

 

Geç oluyordu ve tam ayrılacakken bir parça hüzünle dolu olan bir zither sesi kulaklarına girdi... Bu hafif hüzün ve zither müziği garip bir şekilde Wang Lin'in ruh haline çok iyi uydu ve durmasına neden oldu.

 

Wang Lin yavaşça zitherin sesini takip etti. Caddenin yakınında bir nehir vardı. Bu, Gök Şeytan Şehri'nin iç nehirlerinden biriydi.

 

Nehirde bir sürü tekne vardı ve bu zither müziği bu teknelerin birinden geliyordu.

 

Wang Lin sessizce nehrin kenarında durdu, çalınan zitheri dinledi. Görme yeteneğiyle teknede zitheri çalan bir kadını görebildi...

 

Bu kadın, sadece sırtını açığa çıkarıyordu...

 

Sırtı zither müziği gibiydi, hafif bir üzüntü ve yalnızlık hissi sergiliyordu. Az yakınında gülen ve içki içen birkaç genç insan vardı. Kahkaha sesi, zither müziğinin yanında çok yersizdi...

 

Wang Lin sessizce bota baktı. Zither müziği kulaklarına girerken sesin tadını çıkardı ve yavaşça bir aşinalık hissi buldu. O an Suzaku Gezegeni'ndeki huzurlu vadiyi, Li Muwan'la birlikte yaşadığı evi hatırladı...

 

Wan Er'in o huzurlu günlerdeki zither müziği hala Wang Lin'e eşlik ediyordu.

 

Wan Er'in zither müziği de bir parça hüzün içeriyordu ancak o zaman Wang Lin bunu anlayamamıştı. Bu hüzün çok zayıftı ve ruhaniydi.

 

Wan Er gittikten sonra Wang Lin bir daha asla o zither müziğini duymamıştı. Bugün, aynı zither müziğini duyması sayesinde kalbindeki hüzün yavaşça tekar ortaya çıktı.

 

Li Muwan gitmeden önce Wang Lin'in ona duyduğu hisler, hep etkilendiğinden ve yüz yıllarca beklemesinden sorumlu olduğundan kaynaklanıyordu. Bu aşk değildi...

 

Ancak Wan Er gittikten sonra Wang Lin bilinçsizce bazen Li Muwan'ı düşünür olmuştu. Bu zamanlarda kalbi çok acıyordu, bir yalnızlık ormanına girmiş gibiydi.

 

Bu ormanın içinde, Wang Lin'in içinde gözleri kapalı uzanan duygu yavaşça uyandı.

 

Wang Lin'in kalbinde bir bardaki acı su varmış gibiydi, kolayca yok olmayacak dalgalanmalar yaratıyordu. Li Muwan'la ilk karşılaştıklarında onun gözlerindeki paniği her daim hatırlardı...

 

Bu zither müziği açıkça sahte olsa da Wang Lin yine de Wan Er'in boşluktan ona doğru gelip kollarına girdiğini hissedebiliyordu...

 

Vadideyken Li Muwan'la sessizce gün batımını izledikleri, gün doğumunu bekledikleri zamanlar gibiydi...

 

İnsan hep kaybettiğini en çok isterdi. Aynı şekilde insan hep ayrıldığına kavuşmak isterdi.

 

Wan Er'in gitmesinden sonraki yıllarda Wang Lin defalarca onu hatılardı, kalbindeki değerini artırdı. O artık kalbine kazılıydı ve zamanın sonuna kadar orada kalacaktı...

 

Saat geç oluyordu ve gök tamamen kararmadan önce bir yıldız ışığı ışını aniden gökte belirdi. Şeytan Ruh Diyarı'nda bir sürü akılalmaz şey olurdu. Kimse yıldız ışığının veya ay ışığının nereden geldiğini sormazdı, bu önemli değildi. Asıl önemli olan, bu yıldız ışığıyla birlikte zither müziğinin Wang Lin'in mühürlediği anılara dokunmuş olmasıydı.

 

Yıldız ışığı Wang Lin'in gözlerine vurdu ve yavaşça süzülen zither müziğiyle birlikte bir hissin kalbinde yavaşça yoğunlaşmasına neden oldu. Bu bir yalnızlık hissiydi ve uzun süre kalbinde kaldı.

 

Wang Lin, elini kaldırıp kaşlarının arasına dokunurken zither müziği git gide yumuşaklaştı. Göğe Başkaldıran Boncuk'un içindeki Li Muwan'a dokunuyormuş gibiydi ve mırıldandı, "Wan Er, bir kere daha görüşeceğiz... Bu sana sözüm olsun..."

 

Tekne yavaşça gitti ve kadının figürü de ortadan kayboldu.

 

Muziğin neredeyse tamamen kaybolduğu an kadın bir şeyler fark etmiş gibi göründü ve arkasını döndü. Uzaktaki nehir kıyısına baktı fakat hava göremeyecek kadar karanlıktı. Yine de bu karanlıkta, yavaşça uzaklaşan yalnız bir figürü görür gibi oldu.

 

Teknede kadın nefesini verdi üzgün müzik bir kez daha nehri doldururken elini hareket ettirmeye başladı... Teknede hiç ışık olmasa da onun için her şey daima karanlıktı, ister sabah ister akşam olsun.

 

Yeşim benzeri eli karanlıkta hareket etti ve tekneden gelen kahkaha hemen zither müziğiyle parçalandı.

 

Teknenin pruvasında oturdu ve gözlerinde hiç ışık yoktu ancak o an çamurda açan bir nilüfer gibiydi... Fakat bu kimsenin anlamayacağı ve dikkat etmeyeceği bir açmaydı...

 

Zither müziği hala etrafta yankılanıyordu fakat kimse ciddi bir şekilde dinlemiyordu... Ciddi bir şekilde dinleyen biri varsa bile o göremiyordu...

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43988 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr