Bölüm 565: Ata Döner

avatar
2651 28

Xian Ni - Bölüm 565: Ata Döner


Çevirmen: Hollywood Hootsman

Editör: Lord Viole Grace


Şeytan generalinin bedeni şiddetle sallandı ve etrafındaki dalgalar deli gibi kabarmaya başladı. O an önündeki her şey o dev avuç iziyle yer değiştirdi!

 

Avuç izi ortaya çıkar çıkmaz gökten düştü.

 

Onu yenemeyeceği, karşı koyamayacağı ve hatta ondan sıyrılamayacağına dair bir his kalbinde belirdi. Bu avuç göklerle yer gibiydi, bu avuç dünyayı ve tüm yaşamı yok edebilirdi!

 

Bu his kalbini sardı ve bedeni istemsizce titredi. Bu avuç daha düşmemiş olsa da yaydığı baskı şeytan generalinin savaşma isteğini yok etmişti!

 

Şeytan generali mücadele edip bir kükreme patlattı ve boyun eğmez bir his kalbinde belirdi. Hızla inen avuca bakarken içinden savaşma niyeti fışkırdı!

 

"Gökler bile olsan savaşmalıyım! Dünyayı yok etmeye kadir bile olsan savaşmalıyım! Tüm yaşamı yok etmeye kudretin olsa bile kalbimdeki savaşma isteğini yok edemezsin!"

 

Bedeni aniden dimdik durdu ve boyun eğmez bir kükreme çıkardı. Şeytan generalinin etrafındaki dalgalar, göğe fırlayan sayısız deniz ejderhasına dönüştü.

 

Avuç izi ona değdiğinde şeytan generalinin savaşma niyeti zirveye ulaştı lakin o an hafif bir esinti üzerine esti. Avuç izi şeytan generaline değdi ve hiçbir değişikliğe neden olmadı.

 

Şeytan generali şaşırdı. Bu ifade, uzun zamandır yüzünde görünmemişti. Bunun araksından kişinin ölümün eşiğinden döndükten sonra yaşadığı kontrol edilemez, geçmek bilmeyen korku hissi geldi.

 

"Çoktan öldün!" Wang Lin havadan inip şeytan generaline baktı.

 

Şeytan generali kafası karışmış bir şekilde Wang Lin'e kalbinde şüpheyle baktı. "Bu ne büyüsü?!" diye sordu.

 

Wang Lin düz ifadesiyle sakince konuştu, "Bu büyünün adı yok!"

 

Şeytan generali biraz düşündü ve sonra etrafındaki dalgalar hızla kayboldu. Wang Lin'e bakarak konuştu, "Bu büyüyü daha tamamen öğrenmedin!"

 

Wang Lin, ifadesi değişmeden tek bir şey söyledi. "Tekrar tadına bakabilirsin!"

 

Şeytan generali kuşkuluydu. Her ne kadar Wang Lin'in onu aslında hiç gücü olmadan yalnızca saldırının yanılsamasıyla gerçekleştirebildiğinden şüphelense de bu sadece onun şüphesiydi. %90 emin olsa da yaşadığı ölüm kalım hissini hatırlamak bile risk almak istememesine neden oluyordu!

 

O avuç kalbini titretmişti bile!

 

Şeytan generali uzun süre düşündükten sonra konuştu, "Bu senin kozun..."

 

Wang Lin açıklamadı. Ne kadar çok açıklarsa o kadar çok açıklık göstereceğini biliyordu. Büyünün yalnızca bir illüzyon olduğunu ve herkesin şüphe duyacağını biliyordu. Ancak şüphe, şüphe olarak kalacaktı. Bu şeytan generalinin doğrulayamayacağı bir şeydi!

 

Bu yüzden konuşmadı ve yalnızca sakin bir şekilde şeytan generaline baktı.

 

Şeytan generali nefesini verdi. Hala %10'luk gerçeğe karşı %90'lık şüpheyi riske atmaya cesaret edemiyordu. Nihayetinde gerçek ise ölebilirdi!

 

'Belki de yetişimiyle büyünün gerçek gücünü kullanırsa muazzam bir geri tepmeye maruz kalacaktır, bedeninin dayanamayıp çökeceği kadar muazzam bir geri tepmeye, bu yüzden sadece bir illüzyon kullanmış olabilir...' Bu, şeytan generalinin inanmak istediği tek açıklamaydı.

 

Şüphesi hala oradaydı ancak zorla onun tarafından bastırıldı.

 

Wang Lin sakince sordu, "On Üç nerede?"

 

"18 tane güçlü bedenli insan gerektiren bir büyülü hazine arıtıyorum. Bu seferki kapalı kapı yetişimine girmemin nedeni bu hazineyi arıtmaktı. Takipçin, On Üç, son sıralarda. Bu yüzden daha arıtılmadı!"

 

Şeytan generali yavaşça konuştu, "Kumandanım olduğundan onu sana geri verebilirim fakat on binlerce şeytan askeri öldürdün ve şehrin beş kilometrelik alanını yok ettin. Bu meseleyi öylece bırakamam!"

 

Wang Lin, hiç değişmeyen ifadesiyle konuştu, "Ne istiyorsun!?"

 

Şeytan generali yavaşça konuştu, "Üç ay sonra bir bilgilendirme için Gök Şeytan Ülkesi'nin başkentine dönmem gerekecek. O süre zarfında şeytan generalleri arasında bir yarışma olacak. Bana yardım etmeye söz verirsen şeytan askerlerimi öldürmeni unuturum. Aksi takdirde ölümüm pahasına olsa bile bu ülkede bir dayanak elde edemezsin!"

 

O an Wang Lin'i eşiti olarak gördü. O illüzyon avuç bir yana, Wang Lin'in 10 çöküş yumruğunu kırabilmesi ve Yüz Dalgalı Şeytan Denizi'ne dayanabilmesi, Wang Lin'in statüsünün şeytan generalinin zihninde fırlamasına neden oldu!

 

'Bu kişi benimle aynı yetişim seviyesinde. Büyüleri benimki kadar güçlü olsaydı bu zor bir savaş olurdu!' Büyüleri düşünürken aniden o avucu hatırladı ve Wang Lin'in büyülerinin kendininkilerle aynı güçte olmadığı fikri tamamen kayboldu!

 

'O avuçla kıyaslandığında benim büyülerim bir hiç... Korkarım ki yalnızca şeytan imparatoru o büyüyle aşık atabilir...' Şeytan generali iç çekti.

 

Wang Lin biraz düşündükten sonra başını salladı!

 

Şeytan generali bir kahkaha patlattı. Bu kahkaha önceki tüm tatsızlıkları sildi. Gülümseyip konuştu, "Güzel! Bugünden itibaren ben, sol kanat generali Mo Lihai, seni tek general yardımcım olarak atıyorum! Şeytan generalleri arasında ilk üçe girebilirsem şeytan imparatorundan seni bir general yapmasını isteyeceğim!"

 

"O zaman kendi şehrine ve kumandanda 100.000 şeytan askerine sahip olacaksın. Kesinlikle çoğu yabancıdan daha büyük bir avantaja sahip olacaksın!" Sonra sağ eli uzanıp siyah bir girdap yarattı.

 

Girdabın içinde ışık parçacıkları vardı. Şeytan generali gelişigüzel bir şekilde parçacıklardan birine işaret ederek çökmesine neden oldu.  Sonra On Üç'ün bedeni dışarı uçup Wang Lin'in önüne indi.

 

Az önceki lafı Wang Lin'i yatıştırmak ve general pozisyonunu kullanarak Wang Lin'in elinden geleni ortaya koymasını sağlamak içindi. Ayrıca onu tehdit etmek için On Üç'ü kullanmadı. Bu, Wang Lin'e samimiyetle davrandığını gösteriyordu!

 

Ancak bu sırf Wang Lin'in gücünü gördüğündendi. O avucun gücünü hissedişi, Wang Lin'e böyle davranmasının nedeniydi!

 

O avuçtan şüphe duysa da nihayetinde sadece şüpheydi ve doğrulayamadığı sürece asla risk almazdı! Biri ne kadar zeki olursa, o kadar çok bu şekilde düşünürdü!

 

Şeytan generalinin açık bir kişiliği olsa da bu yetişim seviyesine ulaşması aptal olmadığı anlamına geliyordu. Hatta zekilik konusunda Wang Lin'e kaybetmezdi.

 

"Üç ay sonra döneceğim!" Wang Lin'in ilahi hissi On Üç'ü taradı. On Üç'ün hiç yarası olmadığını ve sadece komada olduğunu gördü. On Üç'ü kavrayıp havaya bir adım atarak ufukta kayboldu.

 

Şeytan generali elleri arkasında göğe bakıp başını iki yana salladı. Son aşama Ruh Dönüşümü yetişimcileri gücünde olan beş kişi hızla oraya ilerledi. Beşi önceki savaşı izlerken kalpleri tamamen savaşın içine çekilmişti ve kendilerini uzun bir süre çıkaramamışlardı.

 

Beşi ancak Wang Lin gittikten sonra kendine gelebildi.

 

İçlerinden biri konuştu, "Şeytan Generali, avuç vuruşunun sahte olduğuna inanıyorum. Harekete geçseydiniz onu kesinlikle öldürebilirdiniz!"

 

"O avucun %90'lık blöf olma ihtimali olduğunu bilsem de kendimi riske atamam! Yalnızca illüzyonu kullanmasını biliyor olsa bile beni bu kadar tereddüte düşürmesi gerçekten zeki olduğunu gösteriyor! Gerçek olanı sahte, sahte olanı da gerçek göstermek her yiğidin harcı değildir. Bu kişi... Hafife alınamaz!"

 

"Üstelik bir yıl önce, 10 çöküş yumruğuma karşı, yedinci çöküşe kadar dayanmak için gizli bir teknik kullanmak zorunda kalmıştı. Yalnızca bir yılda yetişimi katlanarak artmış. O ve Kumandan Yao aynı zamanda ortadan kayboldular, ve sadece o geri döndü. Ortada kesinlikle gizli bir şeyler var! Ancak bunun benimle hiçbir alakası yok!"

 

Şeytan generalinin sözleri beş kişiyeydi ancak daha çok kendi kendine mırıldanıyordu.

 

Beşi, başlarını kaldırıp Wang Lin'in gittiği yere bakarken sessizce düşündü. Çok karmaşık bir his kalplerinde istemsizce ortaya çıktı.

 

Wang Lin havada süzülüyordu ve ilahi hissi yayılmış durumdaydı. Şehirdeki Kara Hapishane'yi buldu ve bilinçsiz On Üç'le birlikte önünde belirdi.

 

Bu Kara Hapishane yeraltındaydı. Her tarafa yerleştirilen kısıtlamalar olsa da hapishanenin derinliklerindekiler hariç hiçbiri Wang Lin'i durduramazdı.

 

Hu Pao, çok önemli bir mevkiye sahip olmadığından hapishanenin daha derin kısımlarında kilitli olamazdı. Wang Lin ilahi hissini yaydı fakat Hu Pao'ya dair en ufak bir iz bulamadı. Nefesini verdi ve sonra iz bırakmadan kayboldu.

 

Wang Lin çok hızlı hareket etti. Yetişimi Ruh Dönüşümü'nün son aşamasının zirvesine ulaştığından öncekinden katlarca daha hızlıydı. On Üç'ü taşıdığı halde Ruh Arıtma Kabilesi'ne dönmesi uzun sürmedi.

 

Wang Lin, Ruh Arıtma Kabilesi'nden onlarca kilometre uzakta bir ışık parlamasıyla belirdi. Çok uzakta olmayan önündeki Ruh Arıtma Kabilesi'ni görebiliyordu!

 

Ruh Arıtma Kabilesi bu yıl boyunca genişlememiş olsa da tüm üyeleri sıkı çalışarak yetişim yapıyordu. Bu 10 kilometrelik alan, tamamen Ruh Arıtma Kabilesi'nin kontrolündeydi.

 

Bu 10 kilometrelik alanın üstündeki gökte kalın bir siyah sis vardı. Bazen bu siyah siste ruh parçaları hareket ediyordu ve bazense ruhsal feryatlar yavaşça içinde yankılanıyordu.

 

Ruh Arıtma Kabilesi'nin içindekiler, siyah sisteki ruhsal feryatlara alışmıştı. Feryatlar ne kadar yüksek olursa içinde o kadar çok ruh parçası vardı!

 

Ruh Arıtma Kabilesi'ndekilerin çoğunluğu şu anda yetişim yapıyordu. Hepsi ruh parçalarını saldı ve ruh parçaları ruh bayraklarından dışarı uçup siyah sise girdi. Aynı anda siyah sisten ruh parçaları çıkıp ruh bayraklarının içine geri döndü.

 

Wang Lin ortaya çıktıktan sonra bir adım atıp yıldırım gibi Ruh Arıtma Kabilesi'ne ilerledi. 10 farklı noktada 10'dan fazla insanın dikkatlice etrafı gözlemlediğini fark ettiğinde gülümsedi.

 

Bu kişileri çok iyi biliyordu, görevleri dışarıda nöbet tutmaktı!

 

Wang Lin'in ilahi hissi yayıldı ve 50 kilometrelik alanda nöbet tutan 100'den fazla kişi vardı!

 

Wang Lin'in kabilenin 300 metre uzağına varması uzun sürmedi. Burada durdu. Durduktan sonra güçlü bir ani rüzgar onu takip edip kabileye doğru esti!

 

Durduğu an birileri anında Wang Lin'i gördü. Bir anlık şoktan sonra gözleri heyecanla doldu.

 

"Ata!" Neşeyle dolu bir bağırış, herkesi yetişiminden kaldırdı. Neredeyse bir anda tüm kabile üyeleri ayağa kalktı.

 

Ouyang Hua bir siyah sis bulutuna dönüşüp hızla kabilenin içinden geçti. Tamamen heyecanla dolu bir yüzle Wang Lin'in 3 metre önünde durdu ve saygıyla konuştu, "Hoş geldiniz, Ata!"

 

Aynı anda tüm kabile üyeleri tek dizlerinin üzerine çöktü ve hep bir ağızdan konuştu, "Hoş geldiniz, Ata!"

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44335 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr