Çevirmen: Hollywood Hootsman

Editör: Lord Viole Grace

Yao Xixue'nin güzel kaşları çatıldı. Mükemmel bir teklif verdiğini ve çok içten davrandığını düşünüyordu. Tüm söylenmesi gerekenleri söylemişti ve ödül çok iyiydi. Üstelik onun yardımına ihtiyacı olduğundan tavrını bastırıyordu.

Ancak Wang Lin bu meseleyi ertelemeye devam ediyordu ve bu onun çok sabırsız hissetmesine neden oldu.

Ancak onun yardımı olmadan o kısıtlamayı kırabilmek için Yükseliş aşamasına ulaşana kadar beklemeliydi. Semavi yeşim konusunda eksiklik çekmese de ilk önce gökleri kavramalıydı. Gökleri kavramak kısa veya uzun olabilirdi, kimse ne zaman aydınlanma kazanacağını bilemezdi.

Ayrıca buradaki yerlilerin bu meseleyi öğrenmesine izin veremezdi, yoksa bir felaket açığa çıkardı. Tekrar tekrar düşünmenin sonucu Wang Lin en uygun adaydı! Şeytan generaliyle dövüşürken açığa çıkardığı şeytani formu görünce onun yardımıyla kısıtlamayı kırabileceğine daha da emin hale gelmişti.

Yao Xixue Wang Lin'e bakıp düşünmeye başladı. Wang Lin'in az önce söylediklerini düşünmeye başladı ve demek istediği şeyi biraz anladı. Wang Lin'in istediği üç ay, yalnızca daha fazla ödül için bir aracıydı.

İçine bir küçümseme hissi doğdu ve soğuklaşan sesiyle konuştu, "Daha ne istiyorsun? Daha fazla semavi yeşim mi? Hazineler mi? Büyüler mi?"

Wang Lin onun tonunu umursamadı ve sakince konuştu, "Hazineler veya büyüler umurumda değil. Onlar yerine semavi yeşim çok daha iyi olur!"

Yao Xixue'nin içindeki küçümseme şiddetlendi ve konuştu, "Babamın kan mağarasında bir sürü semavi yeşim var. Sana bir nişan veririm ve Şeytan Ruh Diyarı'ndan ayrıldığında oraya gidip kendin alabilirsin!"

Wang Lin başını sallayıp konuştu, "Bu olur ancak bu mesele çok tehlikeli, hala düşünmem gerek."

Yao Xixue'nin yüzü aniden soğuklaştı ve soğukça konuştu, "Ne kadar düşüneceksin!?"

Wang Lin sakince konuştu, "Üç ay civarı!"

"Sen!" Yao Xixue öfkelendi. Kollarını sallayarak kapının açılmasına neden oldu ve arkasını dönüp kapıya doğru yürüdü.

Wang Lin sakince konuştu, "Seni uğurlamayacağım!"

Yao Xixue tam pagodadan çıkacakken derin bir nefes aldı, dişlerini sıktı ve çantasına dokunup bir balmumumsu hap çıkardı. Gözlerinde ilgisizlikle Wang Lin'e baktı  ve konuştu, "Sana bunu vereceğim ve üç gün sonra benimle yola çıkacaksın. Bunu da kabul etmezsen bu meseleyi unut gitsin!"

Wang Lin'in gözleri küçüldü ve Yao Xixue'nin elindeki balmumumsu hapa baktı. Bu balmumumsu hap çok sıradan görünüyordu. Ancak onu incelemeye devam ederken hapa kazılı ince sembol sıraları gördü.

Bu semboller, Yao Xixue'nin nefes alış verişi ve kalp atışıyla eşleşen garip bir frekansta titredi!

Wang Lin ciddi bir tonda sordu, "Bu ne?"

Yao Xixue gözlerindeki küçümsemeyi gizlemedi ve konuştu, "Bunun ne olduğunu bile bilmiyor musun? Gerçi daha yeni Tian Yunzi'nin öğrencisi olduğundan bilmemen normal. Bu babam Kan Atası'na özgü bir şey. Kan Ruh Hapı denir!"

"Kan Ruh Hapı!" Wang Lin'in bu hapı ilk duyuşuydu ancak ifadesi hiç değişmedi. Tian Yun'daki yetişimcilerin bunu duyarlarsa hepsinin çılgına döneceğini bilmiyordu.

Bu hapın değeri biçilemezdi!

Yao Xixue soğukça konuştu, "Buna Kan Ruh Hapı denir. Onu yutmazsın, üzerinde has ruhunun ve etinin izini bırakarak bir bağlantı yaratırsın. Has ruhun yok edilse bile reenkarne olabilirsin! Daha doğru olmak gerekirse bir kereliğine ölümden kurtulabilirsin!"

Wang Lin'in ifadesi nihayet değişti. Sağ elini sallayıp hapın Yao Xixue'nin elinden kendi eline uçmasını sağladı.

Yao Xixue çoktan Wang Lin'in şahsen incelemek isteyeceğini bildiğinden onu durdurmadı ve hapı almasına izin verdi. Wang Lin'in değişen ifadesine bakarken içten içte alayla gülümsedi.

Bu bir Kan Ruh Hapı olsa da tam arıtılamamış bir tanesiydi!

Bu, başkalarının çalmasını önlemek için babasının yaptığı bir şeydi. İçinde bir mavi kan damlası içeriyor olsa da çok fazla safsızlık ve toksin içeriyordu. Baba ve kız hariç kimse gerçek ve sahte haplar arasındaki farkı söyleyemezdi.

Bu yüzden onların çalınmasından hiç korkmuyorlardı!

Biri bu yarım hapa güvenirse hayatlarını çoktan çöpe atmış olduğu anlamına gelirdi!

Wang Lin balmumumsu hapı tuttu ve anında üzerindeki sembolleri fark etti. Parlamaların frekansı aniden değişip kendi kalbiyle eşleşti.

Parlamaların frekansı açık bir şekilde hapı tutana bağlıydı.

Bu hapı tutarken Wang Lin güçlü bir kan bağı hissi hissetti. Sanki bedeninin bir parçası gibiydi, bu duygu çok güçlüydü.

Wang Lin derin bir nefes aldıktan sonra başını kaldırıp Yao Xixue'ye baktı ve ciddi bir tonda konuştu, "Semavi yeşimleri ver!"

Hiç konuşmadan Yao Xixue bir çanta çıkarıp Wang Lin'e fırlattı ve sonra konuştu, "Burada Ruh Dönüşümü'nün son aşamasına ulaşmana yetecek kadar semavi yeşim var. Geri döndüğümüzde kalanını vereceğim! Üç gün sonra gece yarısı gelip beni Antik Dağ'da bul!"

Wang Lin biraz düşündü. Bir süre sonra yavaşça konuştu, "Tamam!"

Yao Xixue gülümseyip ayrıldı. Wang Lin'in eşyaları alıp gitmesinden korkmuyordu. Semavi yeşimleri umursamıyordu ve hatta hapı daha az umursuyordu.

Wang Lin'in bakışları, uzaklaşana kadar Yao Xixue'den ayrılamdı. Bakışlarını çekip düşünmeye başladı.

'Bu kadın kesinlikle kaygısız, sözü çiğneyeceğimden korkmuyor... Ancak bu kadar kaygısız olmasının bir nedeni olmalı. Bu kadının semavi yeşimleri hiç umursamadığını düşünüyorum. Bir kerede bu kadar fazla verebildiğine göre babası Kan Atası'nın çok fazla semavi yeşimi olmalı.'

'Ancak bu Kan Ruh Hapı biraz gerip. Gerçekten dediği gibiyse onlardan çok fazla yoktur ve çok nadir olmalıdırlar. Gerçek bir semavi büyüyle bile denk olabilirler!'

'Yardımımı almak için bir tanesini vermeye razı geldi. Onun yerinde olsaydım ve birine o hapı verseydim kesinlikle hapa bir şey yapardım.'

Wang Lin alayla gülümsedi ve mırıldandı, "Yao Xixue, bu kadar kaygısız olmasaydın en fazla şüphelenirdim fakat şimdi bu Kan Ruh Hapı'nda bir sorun olduğuna adım gibi eminim!"

Parlayan gözleriyle çantasına donup sıradan bir ruh bayrağı çıkardı. Bayrağı sallayıp bağırdı, "Cao Yidou!"

Bir siyah sis hızla bayraktan çıkıp birinin şeklini aldı.

Bu kişi kendine bulduğu rehber, Cao Yidou'ydu!

Cao Yidou ortaya çıktığı an yere kapandı ve saygıyla konuştu, "Selamlar, Efendim!"

Wang Lin hiç zaman kaybetmeden sordu, "Kan Atası'nı biliyor musun?"

Cao Yidou "Kan Atası" adını duyduğu an ifadesi değişti. Kendine gelmesi uzun süre aldı ve sonra konuştu,  "Kan Atası'nın şöhretinin Tian Yun Gezegeni'nindeki herkesin bildiği bir şey olduğunu biliyorum! Söylentilere göre Tian Yunzi'ye yedi kez meydan okumuş ve her seferinde kaybetse de yetişimi hep öncekinden daha yüksekmiş. Ayrıca Tian Yunzi'yle Ling Tianhou'dan sonra Tian Yun Gezegeni'nindeki en güçlü üçüncü yetişimci olduğunda dair bir söylenti de var. Sadece bir söylenti olsa da bu yetişiminin gerçekten ne kadar güçlü olduğunu gösteriyor!"

Wang Lin biraz düşündükten sonra konuştu, "Kan Ruh Hapı'nı duydun mu?"

"Kan Ruh Hapı!!!" Cao Yidou hemen heyecanlandı. Gösterdiği heyecan miktarı, Wang Lin ona bir Ruh Dönüşümü bedeni sözü verdiği zamankinden bile daha fazlaydı.

"Efendim, bu Kan Ruh Hapı Tian Yun Gezegeni'ndeki en iyi hazinelerden biri sayılır! Bu hap, göklerden çalıp yetişimcileri ölümden dirilterek kaderi değiştirme gücüne sahiptir! Bu hap yalnızca Kan Atası'na aittir, kimse nasıl elde edileceğini bilmez!" Cao Yidou çok heyecanlıydı ve konuşması çok hızlandı.

Wang Lin sağ elini açtı ve sağ elinde garip titreme yayan bir balmumumsu hap vardı.

"Bunun ne olduğunu biliyor musun?"

Cao Yidou şaşırdı ve balmumumsu hapa dikkatlice baktı. Bir süre söne ifadesi büyük ölçüde değişti ve kendi kendine mırıldandı, "Balmumuyla çevrili, beyaz kertenkele canavarından yapılmış ve üzerinde kazılı toplam 3.614 sembol var. Tutanın nefes alış veriş frekansıyla parlıyor ve kendi etinle kanınmış hissi veriyor... Efendim, doğru mu bildim?"

Wang Lin sakin bir ifadeyse başını salladı!

Cao Yidou kalbindeki heyecanı bastırdı ve hemen konuştu, "Efendim, lütfen üzerine bir damla kan damlatın!"

Wang Lin biraz tereddüt ettikten sonra parmağını ısırıp hapın üzerine bir damla kan akıttı. Kan balmumumsu hapa düştüğü an bir mavi ışık parlaması gerçekleşti. Mavi ışık üç nefeslik süre sürdükten sonra kayboldu.

"Balmumunda parlayan semboller ve bir damla kan damlatığında mavi bir ışık! Evet, bu kesinlikle bir Kan Ruh Hapı!" Cao Yidou balmumumsu hapa bakarken yüzü açgözlülükle doluydu.

Wang Lin kasvetli ifadesiyle Cao Yidou'ya bakıp yavaşça konuştu, "Cao Yidou, tarikatında pozisyonun yüksek miydi?"

Cao Yidou Wang Lin'i hiç duymamış gibiydi. Şu an gözlerindeki tek şey Kan Ruh Hapı'ydı. Bu hap onun için çok önemliydi. Belli belirsiz bir ruh halinde hap alınırsa ruhun yeni bir beden yoğunlaştırmasını sağlayacağını hatırlıyordu!

Ona bakarken Wang Lin kaşlarını çattı ve soğukça homurdandı. Bu homurdanma Cao Yidou'nun ruhuna girdi ve üzerine bir kova soğuk su dökülmüş gibi kendisine gelmesine sağladı.

Wang Lin'in sorunu duyduğunda şaşırdı ve sonra acı acı gülümseyip başını iki yana salladı. "Yüksek değildi, zaten aksi takdirde Ceset Tarikatı'ndan bir beden ele geçirmek için Suzaku Gezegeni'ne gönderilmezdim."

Wang Lin'in gözleri parladı ve konuştu, "Pozisyonun yüksek değilse neden Kan Ruh Hapını gerçeğiyle sahtesini ayırt edebilecek kadar iyi biliyorsun?"

Cao Yidou tekrar şaşırdı ve yarım bir gülümseme takındı. "Efendim, Kan Ruh Hapını doğrulama yöntemi Tian Yun Gezegeni'ndeki neredeyse herkes tarafından bilinir, bir sır değildir..."

Wang Lin başını sallayıp ruh bayrağını sallayarak Cao Yidou'yu geri gönderdi. Kan Ruh Hapı'na baktı ve ifadesi daha da kasvetlendi.

‘Bu, bu kadar değerliyse neden doğrulama yöntemi bu kadar yaygın ve gerçek olarak görülüyor? Tüm bunların arkasında gizli sebepler olmalı!’

‘Kan Atası'nın uzun zamandır yetişim yapan bir yaşlı canavar olmasına şaşmamalı. Tek bir basit hareketle böyle nadir bir hazineyi taşıma sorununu çözmüş. Ben olsaydım ben de aynısını yapardım!’  Wang Lin elindeki balmumumsu hapı sıkarken gözleri netlikle doluydu.