Bölüm 542: Şeytan Generali'nin Testi

avatar
2751 26

Xian Ni - Bölüm 542: Şeytan Generali'nin Testi


Çevirmen: Hollywood Hootsman

Editör: Lord Viole Grace


O an şehrin içinden ve dışından muhafızlar öldürme niyetiyle dolu bir şekilde çıktı ve Wang Lin'in etrafını sardı. Bazı muhafızlar çoktan bunu üst rütbelilere bildirmişti.

 

Şehre girmeyi bekleyen insanlar hızla dağıldı ve iyi bir gösteri izlemeye hazırlandı.

 

Wang Lin ciddi bir tonda konuştu, "On Üç!"

 

On Üç hemen çok saygılı bir ifadeyle yürüdü. Wang Lin onu azarlasa bile şikayet etmezdi.

 

Wang Lin'in sesi alçaktı. "Yumruğun yanlıştı!"

 

On üç çabucak konuştu, "On Üç'e göre, Ata'ya saygısızlık yapanlar düşmanımdır!"

 

Hu Pao sessizce yan tarafta düşündü. Öncesinde On Üç'ün yaptığı gibi öne atılmadığından pişmanlık duymuştu. Ancak Wang Lin'in ciddi ifadesini gördüğünde gizlice rahatlamış bir şekilde nefesini verdi. Harekete geçmediği için şanslı hissetti, çünkü atayı kızdırmak hiç iyi olmazdı.

 

Wang Lin başını iki yana sallayıp konuştu, "O yumrukta tüm gücünü kullansan da gücün %40'ı boşa gitti. Bu daha tam olarak ustalaşmadığın anlamına geliyor. Başka türlü o şeytan askeri yumruğa nasıl dayanabilirdi? O yumruğu düzgün bir şekilde atsaydın şimdi onda hiç yaşam belirtisi olmazdı!"

 

On Üç şaşırdı fakat hemen başını sallayıp düşünmeye başladı.

 

O an Wang Lin'in etrafında bir düzineden fazla şeytan askeri toplanmıştı. İçlerinden biri bir kükreme çıkardı ve silahıyla üçlüye doğru saldırdı.

 

Kapının dışında şeytani ruhsal enerji salındı, toprak havaya savruldu ve şeytan askerleri saldırırken güçlü bir öldürme niyeti açığa çıktı.  Bu şeytan askerlerinin hepsi savaşlara katılmıştı, yetişim farkı çok büyük olmadığı sürece onlardan daha güçlü olanlar bile vahşi auraları tarafından baskı altına alınırdı.

 

"Dikkatlice izle. Beden arıtma büyülerden farklı olsa da bazı benzerlikler vardır. Bedenimi arıtmamış olsam da yumruğumun benzer bir etkisi olacak." Sonra Wang Lin sağ eliyle bir yumruk oluşturdu ve gelişigüzel bir şekilde bir yumruk attı.

 

Bu yumruk havaya çarptı fakat hemen sonra yumruğu merkezde olacak şekilde bir dalgalanma yayılmaya başladı. Saldıran şeytan askerleri dalgalanma tarafından vurulduktan hemen sonra yavaşladı, etraflarındaki hava katılaşıyormuş gibiydi.

 

Fakat çok geçmeden dalgalanma şiddetli bir şekilde sallandı ve tüm şeytan askerleri, geldikleri hızdan on kat daha süratli bir hızda geriye savruldu.

 

Geriye savrulurlarken yüzleri solgundu ve hepsi bir ağız dolusu kan kustu.

 

Wang Lin yumruğunu çekmek yerine onu açtı. Şeytan askerlerinin kustuğu tüm kan yere düşmek yerine Wang Lin'e doğru toplandı ve kısa süre sonra elinin önünde bir kan küresi oluştu.

 

Sağ elini ileri itti, kan küresinin şehrin duvarına doğru yıldırım gibi uçmasına neden oldu.

 

Kan küresi tam değecekken soğuk bir homurdanma kapının içinden geldi. Kısa süre sonra kırmızı bir figür, aniden kapının dışında belirdi. Bu kişi havaya işaret etti, duvara çarpmadan hemen önce kan küresinin aniden geri kana dönüşmesine neden oldu.

 

Wang Lin değişmeyen ifadesiyle konuştu, "Benimle aynı yerden biriyle karşılaştığıma şaşırdım."

 

Kırmızı ışık kaybolup bir kadını açığa çıkardı!

 

Kadın ortaya çıktıktan sonra etraftaki şeytan askerlerinin hepsi diz çöküp konuştu, "Selamlar, Komutan Yao!"

 

Kadının gözleri bir anka kuşu gibiydi ve bir parça öldürme niyeti içeriyordu, ve kendisi tamamen beyaz giyiyordu. Siyah saçları arkasında salınık bir şekilde soğukça Wang Lin'e baktı, kaşlarını çattı ve konuştu, "Wang Lin!"

 

Wang Lin'in gözleri hafifçe parladı ve dikkatlice ona baktı. Bu kadını Doğu Şeytan Ruh Denizi'nin dışında görmüştü. Bu kadının kendine ait bir bölgesi vardı, bu da onu çok göze çarpıcı yapıyordu. Wang Lin'in onu fark etmesinin nedeni buydu. Bu kadın Ruh Dönüşümü'nün son aşamasındaydı ve zirvede olmasa da çok uzakta değildi.

 

"Görünüşe göre Tian Yun Gezegeni'nde epeyce insan adımı biliyor!" Wang Lin gülümseyip ileri yürüdü.

 

Bu adımla vahşi bir aura aniden arkasında belirdi ve deli gibi yayıldı.

 

Beyaz cübbeli kadın soğukça Wang Lin'e baktı, sonra kaşlarını çattı, geri bir adım attı ve konuştu,  "Demek sen de Gök Şeytan Ülkesi'ndeydin. Sen de Antik Şeytan Şehri'ne askeri faydalar kazanmak için gelmiş olmalısın, savaşmamızın hiçbir anlamı olmaz!"

 

Konuşurken arkasını döndü ve şehre yürüdü.

 

Wang Lin hafifçe gülümseyip şehrin kapısından içeri girdi. On Üç'le Hu Pao çabucak takip etti.

 

Beyaz cübbeli kadın çok hızlı hareket etmedi. Doğrudan şehre gitmedi, onun yerine bir meydana doğru gitti ve meydanda dev bir aktarım dizisi vardı.

 

Aktarım dizisini koruyan şeytan askerleri vardı. Kadını gördüklerinde hepsi diz çöktü ve çok saygılı bir hal aldılar.

 

Aktarım dizisinin içinde kadın arkasını dönüp soğukça Wang Lin'le konuştu, "Sol kanat generaliyle tanışmak için beni takip et. Antik Şeytan Şehri'nde yalnızca şeytan generali sana bir pozisyon verebilir!"

 

Wang Lin başını sallayıp On Üç ve Hu Pao'yla konuştu, "İkiniz beni şehirde bekleyin." Sonra aktarım dizisine girdi.

 

Girdiği an aktarım dizisi aktifleşti ve Wang Lin'le kadın beyaz ışık dalgalarının arasında kayboldu.

 

Aktarılmaktan kaynaklanan hafif bir rahatsızlıktan sonra Wang Lin normale döndü ve ışınlandığı yere baktı. Anında göğü delen görkemli bir yapıyı fark etti.

 

Bu dev bir saraydı ve içinde gökleri deliyormuş gibi görünen dev bir heykel vardı. Zırh giyen güçlü bir adamın heykeliydi ve güçlü bir şeytani aura yayıyordu. Tüm gök bu şeytani aurayla çalkalanıyordu, bulutlarda girdaplar oluşturuyordu.

 

Beyaz cübbeli kadın aktarım dizisinden çıkıp konuştu, "Şeytan generali efendim, o kişiyi getirdim!"

 

Konuşmayı bitirdiği an sarayın içinden içten bir kahkaha geldi. Kısa süre sonra bir figür aniden dev heykelden aşağı atladı.

 

Bu figür çok hızlıydı ve hızla yaklaştıktan sonra gökte durdu. Bu kişi normal görünüyordu ancak güçlü birinin aurasını yayıyordu. Mor bir cübbe giyiyordu, kolları aşırı büyüktü ve sadece orada durarak bile hükmedici bir aura yayıyordu.

 

Wang Lin'e bakarken gözleri meşale gibi parladı ve gülümsedi. "Demek sen duvarın dışında şeytan askerlerime saldıran yabancısın, ha?"

 

Wang Lin'in göz bebekleri fark edilemez bir miktarda küçüldü. Bu kişi şeytani ruhsal enerjisini tamamen bedenine çekmişti, normal insanlar fark edemezdi. Ancak Wang Lin yetişimi sayesinde bu kişinin çok güçlü olduğunu anlayabildi. Bu kişinin içindeki şeytani ruhsal enerji miktarı birkaç yüz bin kademe gücündeydi. Bu kişi bir Yükseliş yetişimcisi kadar güçlü değilse bile çok yakındı!

 

Üç yıldız bir kademeye eşitti. Üç kademe Temel Oluşturma'ya, Otuz kademe Çekirdek Oluşturma'ya, 300 kademe Oluşan Ruh'a, 3.000 kademe Ruh Oluşturma'ya, 30.000 kademe Ruh Dönüşümü'ne ve 300.000 kademe Yükseliş'e denkti.

 

Wang Lin başını kaldırdı. İfadesi sakin kaldı ve ciddiyetle konuştu, "Evet, bendim!"

 

İriyarı adamın gözleri ciddileşti ve bir kahkaha attı. Öne çıktı, bir yumruk attı ve konuştu, "Güzel! Öyleyse bu generale yeteneklerini göster bakalım!"

 

Bu yumruk yıldırım gibi hareket etti ancak garip bir şekilde hiç ses çıkarmadı. Hava çarpmış olsa da güç Wang Lin'e atıldı.

 

Wang Lin hiç şok olmadan sağ baş parmağını kaldırıp havaya bastırdı!

 

"Ölüm Parmağı!" Beyaz cübbeli kadının gözleri parladı.

 

Wang Lin'in etrafındaki 30 metrelik alan, oradaki tüm yaşam parmak tarafından emilmiş gibi ölümle dolu hale geldi.

 

Ölüm Parmağı'nı kullandığı an Wang Lin'le iriyarı adamın arasındaki havada şiddetli bir patlama gerçekleşti. Wang Lin üç adım geri itildi ve gözleri soğuklaştı.

 

Sonra gökteki iriyarı adama baktı. Adam sağ yumruğunu geri çekti ve bedeni biraz sallandı. Yıldırım gibi gözlerle konuştu, "Güzel, bu general sana karşı avantaj elde etmek için az önce yer çekimini kullandı. O parmakla altımda bir kıdemli olmaya layıksın!"

 

Wang Lin'in ifadesi konuşurken sakindi, "Bir iç mevki istemiyorum!"

 

İriyarı adamın yüzü ciddileşti ve sonra gülümsedi. "Şeytan Ruhu Diyarı'nı anlayışın beklentilerimin ötesinde. İç ve dış mevkiler arasındaki farkı biliyorsun."

 

Lou Yun'un anılarında, atası ona iç ve dış mevkilerden bahsetmişti. Kıdemli ve benzerleri altlarında hiç asker bulunmayan iç pozisyonlardı. Yalnızca kumandanlar gibi dış pozisyonlara sahip olanların komutasında birlikler olurdu!

 

"Şeytan İmparatoru, yeteneğiniz olduğu sürece siz yabancılara herhangi bir pozisyonunu verebileceğimizi söyledi. Küçük dostum, bir dış pozisyon istiyorsan gerçek yeteneğini ortaya çıkarmalısın ve o parmak yeterince güçlü değildi!"

 

Wang Lin derin bir nefes alıp odaklandı ve konuştu, "Devam edebilirsin!"

 

İriyarı takdir dolu bir bakış attı. Zaman kaybetmeden bir yumruk attı ve sonra yumruğunu geri çekip bir tane daha yumruk attı.

 

Çok hızlıydı ve neredeyse bir anda on yumruk attı. Etrafındaki uzay çökme belirtileri göstermeye başladı ancak buradaki uzay çok sağlamdı, bu yüzden yalnızca on yumruktan sonra çökmedi.

 

"On Çöküş Savaş Niyeti'me dayanabilirsen bir baş komutan olabilirsin!" İriyarı adam bir kahkaha atıp elini uzattı. Sankii uzaya uzanmış gibiydi, çöken uzayı tuttu ve onu Wang Lin'e fırlattı.

 

Bu On Çöküş Savaş Niyeti maddesel değildi, uzayın bir parçasıydı. Şeytan generalinin on yumruğunun şeytani aurasını içeriyordu ve generalin yoğun öldürme niyetiyle doluydu.

 

On yumruk, yumruk başı bir kere olacak şekilde uzayı toplam on kez çökertirdi. Onuncu çöküşte büyü akılalmaz bir güce ulaşırdı. Bu tür bir büyü, tüm yetişim dünyasında bile çok nadirdi. Bu, Wang Lin'in ilk kez böyle bir şeyle karşılaşışıydı.

 

On Çöküş Savaş Niyeti ona doğru uçmaya başladığı an Wang Lin büyünün olayını çözebildi. Gözleri aniden ışıl ışıl parladı ve bir adımla on bin yıllık bir çam ağıcı gibi dimdik durdu. Hiç büyülü hazine kullanmadı fakat gri gaz sağ kolunda hareket etmeye başladı ve Semavi Katliam Tekniği kullanıldı.

 

Aynı anda işaret parmağıyla işaret etti ve Şeytani Parmak büyüsünü kullandı. Bedenindeki semavi ruhsal enerji hızla şeytani ruhsal enerjiye dönüştü ve işaret parmağında yoğunlaştı.

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44255 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr