Çevirmen: Hollywood Hootsman

Editör: Lord Viole Grace

Wang Lin çatlağın dışında duruyordu. O an gözleri parladı ve sağ eliyle uzanıp konuştu, "Topla!"

Bunu dedikten sonra göksel hayalet öfkeli uğultular çıkardı. Aynı anda bir siyah ışık ışını çatlaktan çıkıp Wang Lin'in üstüne atıldı.

Wang Lin hızla geri çekildi, siyah ışık da kovaladı.

Wang Lin sağ eliyle çantasına dokunup Ruh Kırbaççısı'nı çıkarırken soğukça homurdandı. Kırbacı sallayıp göksel hayaletin acı dolu bir inilti çıkarmasına ve yavaşlamasına neden oldu.

Ruh Kırbaççısı ruha hasar verme konusunda uzmandı, göksel hayaletin gerçek bir bedeni yoktu ve ilk sınıf bir hayaletin ruhuydu.

Göksel hayalet, acıyla daha da vahşileşti. Acıyı görmezden gelip Wang Lin'e doğru ilerlemeye karar verdi. Yüzü çok hırçındı ve öldürme niyetiyle doluydu.

İki gri gaz şeridi bedeninde iğneler gibi hareket edip göksel hayaletin yaşam gücünün büyük miktarını emmeye devam ediyordu. Ancak o an göksel hayalet bunu tamamen görmezden gelip Wang Lin'e doğru ilerledi. Göksel hayaletin geçtiği her yerde otlar solup sarıya döndü, çok garip görünüyordu.

Wang Lin'in gözleri soğuklaştı. Geri çekilmeyi kesti ve Ruh Kırbaççısı'nı salladı. Bir dizi kırbaçlamayla göksel hayalet sefil iniltiler çıkarmaya başladı. Nihayetinde daha fazla acıya dayanamadı ve kaçmak için arkasını döndü.

Wang Lin, bunun göksel hayaletin en zayıf anı olduğunu biliyordu. Kaçıp iyileştiğinde başa çıkması çok zor bir hal alacaktı. Lou Yun'un anılarını araştırdıktan sonra göksel hayaletin iyileşmek için önce yedi sonra da kırk dokuz güne ihtiyacı olduğunu öğrenmişti.

Ruh Kırbaççısı'nı fırlatırken neredeyse hiç tereddüt etmedi. Ruh Kırbaççısı, göksel hayalete doğru vahşi bir ejderha gibi fırladı.

Göksel hayalet çok hiddetliydi. Kaçamayacağını görünce arkasını dönüp ağzını açarak yeşil ateş tükürdü. Çok miktarda yeşil ateş ortaya çıkıp Ruh Kırbaççısı'nı bir yeşil alevler denizinde kuşattı.

Bu yeşil ateş göksel hayaletin yaşam aleviydi ve aynı zamanda en güçlü saldırısıydı. Hayaletin Wang Lin'e olan nefreti, kırbaca duyduğu nefrete kıyasla hafifti; hayaletin gerçekten nefret ettiği şey kırbaçtı.

Ona göre bu kırbaç özellikle göksel hayaletlerle başa çıkmak için yapılmıştı.  Ölse bile bu kırbacı yok etmek zorundaydı. Daha öncesinde buna benzeyen bir hazine duymuştu ancak o hazine uzun zaman önce bu alemden kaybolmuştu ve artık var olmamalıydı.

Göksel hayaletlerle başa çıkmak için tasarlanan bu garip hazineyi yok etmesi gerektiğine karar verdi. Bu yüzden çok zayıf olsa da yaşam alevini kullanmıştı.

Yaşam alevini tükürdüğü an Wang Lin'in ifadesi değişti. Wang Lin göksel hayaletin ne kadar güçlü olduğunu biliyordu ve tereddüt ediyordu ancak bu gelmiş geçmiş en güçsüz göksel hayaletti, oun yakalamaya gelmesinin nedeni de buydu.

Ancak o an alevi gördüğünde kalbi titredi. Alev direkt ona vurmuyor olsa da gücünü hissedebiliyordu. Bedeni yakmak yerine bu alev ruhu yakıyordu.

Neredeyse bir anda has ruhunda yakıcı bir acı hissetti. Şu anda Ruh Kırbaççısı için üzülecek zamanı yoktu, bu yüzden hızla geri çekildi.

Ancak tam o an Ruh Kırbaççısı'ndan çatlama sesleri geldi. Sonra kırbaçtan bir altın ışık ışını çıktı. Bu altın ışık yalnızca bir anlığına ortaya çıktı ve sonra iz bırakmadan kayboldu.

Ancak o bir parlama Wang Lin'in gözlerinin küçülmesine neden oldu.

Bir altın ışık parlamasıyla yeşil alevler anında söndü. Yavaşça sönmediler, sanki dev bir el vurup hepsini bir anda söndürmüş gibi gerçekleşti.

Alevler söndükten sonra göksel hayalet, az önce olana inanamıyormuş gibi garip bir ifade sergiledi. Keskin bir çığlık attıktan sonra çabucak kaçtı.

Ancak çok geçti. Altın ışık parlaması yalnızca alevlerin sönmesine neden olmamıştı, ayrıca göksel hayaletin bedenini daha da saydam hale getirdi. Göksel hayalet, hızla yok olurken dehşet dolu bir çığlık attı.

Wang Lin yıldırım kadar hızlı hareket ederek Ruh Kırbaççısı'na doğru uzandı. Kırbaç titredikten sonra hızla Wang Lin'in eline geri uçtu.

Kırbacı tutarken Wang Lin rahatlamış bir şekilde nefes verdi. Öncesinde kırbaçtan çıkan altın ışık çok garipti.

Sonra tekrar göksel hayalete baktı. Wang Lin çabucak kırbacı tutmamış olsaydı hayalet çoktan ölürdü. Şu anda bile ölüyordu ve bedeni yavaşça yok oluyordu.

Wang Lin çantasına vurup ruh bayrağını çıkardı. Ruh bayrağını bir sallayışla göksel hayaleti yakaladı ve bayrağın içindeki özel ortam nedeniyle göksel hayalet yok olmayı kesti.

Tüm bunları yaptıktan sonra Wang Lin dikkatlice Ruh Kırbaççısı'na baktı. Kırbaç yeşil alev tarafından yakıldıktan sonra bazı değişiklikler gerçekleşmişti. Artık kıvrılmış ve çok sert deri parçaları vardı.

Bunu incelerken Wang Lin'in içini aniden garip bir his kapladı. Alev tarafından yakıldıktan sonra deri döken bir piton gibi görünüyordu, daha yeni başlamıştı ve tamamlanmaya yaklaşmamıştı bile.

Kısa süre sonra Wang Lin kırbacı kaldırdı. Sonra uzağa baktı ve doğru yönü bulduktan sonra yola koyuldu.

Üç gün sonra Wang Lin uzaktaki vadiyi gördü. O an vadinin etrafındaki formasyon güçlü bir baskı yayıyordu.

Wang Lin bu baskıyı çok iyi biliyordu, bu Kısıtlama Bayrağı'ndan geliyordu!

Wang Lin giderken Kısıtlama Bayrağı'nı eklemişti. Kısıtlama Bayrağı'nın formasyona yardımıyla vadinin insanları şeytani ruhsal enerji dalgalarından korunur hale gelmişti.

Yıldırım gibi hareket edip çabucak vadinin dışına vardı. Bir adımla formasyonun içinden geçti. Formasyonu çoktan bir kez kırmıştı ve içinde Kısıtlama Bayrağı varken Wang Lin formasyona istediğini yapabilirdi.

Wang Lin vadinin içinde belirdiği an içeride yaşayan insanları gördü. Vadinin merkezinde Ouyang Hua'nın konuşmasını dinliyorlardı.

Ouyang Hua anında Wang Lin'i gördü ve sevinçli bir görünüm sergiledi. Tüm insanları geçti ve Wang Lin'e uzaktan başını eğdi. "Dönüşünüzü en içten duygularımla karşılıyorum, Yüce Semavi!"

Ouyang Hua'da en ufak bir saygısızlık yoktu. Şahsen Wang Lin'in başka bir yabancıyla gittiğini görmüştü ve şimdi Wang Lin tek başına dönmüştü. Bu yalnızca bir anlama gelebilirdi, Wang Lin diğer yabancıyı öldürmüştü!

Ouyang Hua'ya göre iki yabancı karşılaştığında bir ölüm kalım durumunda olurlardı.

"Vadinin en derin kısmı bundan böyle bir yasak bölgedir. Oraya gitmeyin!" Wang Lin bu sözleri geride bıraktıktan sonra herkesin gözlerinin önünde kaybolup vadinin derinliklerine gitti.

Ouyang Hua'nın gözlerinde bir parça coşku belirdi. Yüce Semavi buradayken hiçbir şeyden korkmalarına gerek yoktu! Ayrıca bu yayılmayı çok daha kolaylaştıracaktı!

Bunu düşününce Ouyang Hua'nın gözlerinde bir parça fanatizm belirdi. Arkasını dönüp köylülere bakarak bağırdı, "Vadinin derinliklerine girmek herkese yasak! Hepiniz çocuklarınıza iyice dikkat edin, kabile yasasını çiğnemeyin!"

Etraftaki köylülerin hepsi başını salladı ancak bazılarının yüzlerinde mutsuz ifadeler de vardı. Onlardan biri mırıldandı, "Neden oraya gidemiyoruz? Orası vadideki tek havalı yer."

Ouyang Hua bu kişiye bakıp bağırdı, "Bu kabile yasasıdır! Bugünden itibaren bu da kabile yasasına dahil ve bunu çiğneyenler vadiden atılır!"

Bundan sonra karşı olan herkes sessizleşti ve hiç kimse bu konuda daha fazla konuşmaya cüret edemedi.

Çok sert bir şekilde söylediğini hisseden Ouyang Hua öksürüp konuştu, "Bu vadi çok küçük, taşınmalıyız... Ailelerinizde daha fazla kadın olmalı... Kabilemiz de büyümeli..."

Etraftaki köylülerin gözleri kırmızılaştı ve bir parça delilik sergiledi. İçlerinden biri ileri birkaç adım atıp sordu, "Yaşlı, savaşa mı gireceğiz?"

Ouyang Hua acımasızca başını salladı.

Wang Lin vadinin derinliklerinde lotus pozisyonunda oturuyordu. Wang Lin'in burada kalmaya karar vermesinin nedeni başka planlarının olmasıydı. Şeytan Ruh Diyarı'nda kalmak için bir dayanağa, güce ve askeri yararlanmalara sahip olmalıydı!

Antik Şeytan Şehri'ne gitmeliydi ancak bundan önce bazı hazırlıklar yapmalıydı.

Antik Şeytan Şehri'nde kendi dayanağını oluşturmak için bazı zorluklar vardı. Ayrıca Lou Yun'un anılarına göre sol kanat generalinin köşkünün birçok uzmanı vardı. Bu insanların hepsi bu yerin yerlileriydi. Yetişimleri şeytani ruhsal enerji üzerine odaklıydı ve büyüleri de öyleydi.

Wang Lin daha şeytani ruhsal enerji kullanan biriyle karşılaşmamış olsa da Lou Yun karşılaşmıştı ve Lou Yun'un atası öyle insanlarla uzun bir süre etkileşim içinde bulunmuştu.

Lou Yun'un anılarını araştırmadan önce olsaydı Wang Lin hiç tereddüt etmeden Antik Şeytan Şehri'ne giderdi ancak şimdi fikrini değiştirmişti.

'Antik Şeytan Şehri'ne gidip sol kanat generalinin köşküne katılmaktansa burada kalıp emirlerimi dinlemeleri için bu yerin yerlilerini eğitmeyi tercih ederim. Onlara büyüler öğreteceğim ve yıllar sonra bana ait bir güce sahip olacağım.'

Wang Lin, sonrasında kararlı bir ifadeye dönüşen düşünceli bir ifade sergiledi.

'Büyük işler başaran kişiler küçük meseleleri kafalarına takmazlar. Onlara ruh bayrağı büyülerini öğreteceğim. Bu büyülerin kullanımı kolay ve öldürmek için birebirler. Öldürdükçe daha fazla ruh topluyorsun ve gücün de artıyor.'

'Bu şansı Bir Milyar Ruhlu Ruh Bayrağı'nı düzeltmek için de kullanabilirim belki. Onu düzeltebilirsem Yükseliş yetişimcilerinden bile korkmama gerek kalmaz. Kesinlikle içeri giren yetişimcilerin arasındaki en iyi on kişiden biri olabilirim!'

'Yalnızca bunu yaparak nihayetinde bir antik şeytan ruhu elde etme şansına sahip olabilirim!'

Bunu düşünürken Wang Lin derin bir nefes aldı ve çantasına dokundu. Elinde iki parça yeşim belirdi. İlahi hissini yaydı ve içlerine bazı ilahiler bıraktı.

Ruh Arıtma Tarikatı'nın üç büyüsü vardı: ruh arıtma, ruh çıkarma ve ruh mühürleme!

Ruh mühürleme yalnızca tarikatın gerçek öğrencilerinin öğrenebileceği bir büyüydü. Aslında ruh mühürleme büyüsü Bir Milyar Ruhlu Ruh Bayrağı için yapılmıştı, onu kontrol eden büyüydü.

Ruh arıtma ve ruh çıkarmaysa Ruh Arıtma Tarikatı'nın kökleriydi.

Bu iki büyüyü öğrenmenin yanı sıra kendi ruh bayrağını yaratmak, Ruh Arıtma Tarikatı'nın gerçekten öğrencisi olmanın önemli bir kısmıydı. Yalnızca bir ruh bayrağı arıttıktan sonra Ruh Arıtma Tarikatı'nın gerçek bir öğrencisi olurdun.

Ruh arıtma çoktan var olan ruhları arıtmak ve ruh çıkarmaysa canlı bir kişinin ruhunu çıkarmak içindi.

Wang Lin yeşimlerin içinde ruh arıtmayla ruh çıkarmanın yalnızca ilk aşama ilahilerini bıraktı. Sonra biraz düşünüp ruh bayrağı yapımının basit talimatlarını da bıraktı. Bu yöntemi kullanarak bir ruh bayrağı yaratmanın, yalnızca Wang Lin'in bildiği ölümcül bir kusuru olacaktı.

Bu ölümcül kusurla birinin ruh bayrağını kendisininmiş gibi kontrol etmesi için arıtması bile gerekmeyecekti.

Wang Lin ihtiyatlı biriydi, birine koşulsuz bir şey öğretmemesi gayet doğaldı.