Bölüm 525: Gök Şeytan Ülkesi

avatar
2985 22

Xian Ni - Bölüm 525: Gök Şeytan Ülkesi


Çevirmen: Hollywood Hootsman

Editör: Lord Viole Grace


Heng Yue Tarikatı'nda Huang Long adında bir adam vardı ve bu adam tarikat ustasıydı!

 

'Heng Yue Tarikatı'nın Huang Long'u yalnızca Temel Oluşturma aşamasındaydı. Dış görünüşleri aynı olsa da aynı kişi olamazlar!' Wang Lin sessizce düşündü.

 

'Ancak aynı ada ve görünüme sahip olması çok garip, çok şeytani. Bu yerin adının Doğu Şeytan Ruh Denizi olmasına şaşmamalı, şeytan kelimesi burası için çok uygun.' Wang Lin'in bakışları, tablonun köşesindeki kara buluta düştü.

 

Ouyang Hua kenarda durup saygıyla konuştu, "Tablodaki kara bulut şeytani ruhların gecesini temsil ediyor. Yalnızca formasyonun içinde olarak güvende olabilirsiniz."

 

"Dolunayın şeytani ruhlarla ne ilgisi var?" Wang Lin'in gözleri küçüldü.

 

"Burası şeytani ruhların diyarıdır, şeytani ruhların avlanmak için dışarı çıktığı günlerin olması gayet doğal ve bu günler dolunayın olduğu günler." Ouyang Hua endişeli bir şekilde dışarı baktı. Şu anda alacakaranlık bitmek üzereydi ve yakında gece olacaktı.

 

"Bu gece dolunay var. Yüce Semavi az sonra şeytani ruhların avlanışını görebilecek." Ouyang Hua bakışlarını çekti.

 

Wang Lin'in ifadesi aynı kaldı. Biraz düşündükten sonra yavaşça konuştu, "Bahsettiğin şey neydi, ihtiyacım olan ve Antik Şeytan Şehri'nde bulabileceğim şey."

 

Ouyang Hua bunu duyduktan sonra tereddüt etti ancak hemen dişlerini sıkıp konuştu, "Yüce Semavi sorduğuna göre zaman kaybetmeyeceğim. Şeytani ruhların diyarı çok büyük ve söylentiye göre bu diyarda toplam dokuz ülke var. Bulunduğumuz ülke Gök Şeytan Ülkesi."

 

"Daha açık olmak gerekirse burası Gök Şeytan Ülkesi'nde ancak bir boş arazi. Bu yaşlı adam gücünü Antik Şeytan Şehri'nde uyandırdıktan sonra yalnızca bir yıldıza ulaşabildim. Kalmaya layık değildim, bu yüzden kabile üyelerimi eğitmek için kabileme bir yaşlı olarak geri döndüm."

 

"Gök Şeytan Ülkesi'nde Şeytan Kral Kun Xu var. Altında dokuz büyük Şeytan Generali, 10 milyon şeytan askesi ve yüzden fazla şehir var. Bu bir ülkenin gücü!"

 

Ouyang Hua saygıyla konuştu, "Bu yaşlı adamın dediği şeye gelince, Yüce Semavi, bu uzun bir hikaye. Buradaki hemen hemen herkes yabancıların 5.000 yılda bir ortaya çıktığını bilir."

 

"Yabancılar her geldiğinde bir katliama neden olurlar. Bu yabancıların hepsi farklı ülkelere gidip farklı pozisyonlar alır. Ne kadar katkıda bulunurlarsa pozisyonları o kadar yüksek olur! Hatta Gök Şeytan Şehri'nin sekiz büyük generalinden birinin sayısız yıl önce gelen ve asla gitmeyen bir yabancı olduğuna dair söylentiler var."

 

"Yabancılar girdikten sonra gizemli bir değişiklik geçirirler. Öyle yapmak işlerine yarıyormuş gibi sık sık birbirlerini öldürürler. Bu konu, bu yaşlı adamın anlayamadığı bir şey. Yüce Semavi bir yabancı olduğundan benden daha fazla anlayacağınıza inanıyorum."

 

Wang Lin hafifçe kaşlarını çattı. Anlamış gibiydi ancak tam emin değildi. Biraz düşündükten sonra yavaşça konuştu, "Hala istediğim şeyin ne olduğunu söylemedin."

 

Ouyang Hua'nın bedeni sertleşti ve sessizce düşündü.

 

Wang Lin ses çıkarmadan bekledi. Bakışları hala tablodaydı.

 

Kısa süre sonra Ouyang Hua iç çekip konuştu, "Yüce Semavi, size yalan söylemeyeceğim. Burada ihtiyaç duyduğunuz şey olsa da bizim için çok önemli o. Zorla alırsanız vadideki herkes tek tek ölür."

 

Wang Lin'in gözleri küçüldü ve ilk kez bakışları tablodan ayrılıp Ouyang Hua'ya yöneldi.

 

Ouyang Hua Wang Lin'e baktı ve bakışları karşılaştı. Bir süre sonra Ouyang Hua yavaşça başını eğdi ancak sonra aniden başını kaldırıp konuştu, "Ancak Yüce Semavi'nin elinde hala önceden verdiği gibi haplar varsa bu yaşlı adamın ihtiyaç duyduğunuz şeyi size vermesinde bir sorun olmaz!"

 

Wang Lin'in sağ eli çantasına dokundu ve yeşim şişeleri teker teker çıktı. Bu yeşim şişeleri beyaz ışık parlamaları yayıyordu ve bir düzineden fazla şişe vardı.

 

Havada bir daire çizdikten sonra yeşim şişeleri çantaya geri döndü.

 

Ouyang Hua'nın gözleri, havada daire çizerken bu yeşim şişelerini takip etti. Hepsi çantaya geri dönene kadar bakışlarını çekmedi.

 

Yutkunduktan sonra derin bir nefes alıp konuştu, "Siz yabancıların getirdiği haplar, hap arıtmak için malzemeye sahip olmadığımızdan her daim önemli hazineler olmuştur. Beni takip edin Yüce Semavi, sizi ihtiyacınız olan şeyi görmeye götüreceğim!"

 

Ouyang Hua, ellerini kavuşturup yolu gösterirken büyük bir karar vermiş gibi göründü.

 

Wang Lin tek kelime etmeden onu evin dışına takip etti.

 

Gök kararmış olsa da vadiyi aydınlatan bir ateş vardı. Vadinin adamları titreyen ateşin yanına oturuyor ve ara ara yüksek sesle gülüyorlardı.

 

Kadınlar ise kollarında çocuklarıyla erkeklerinin yanlarında oturuyorlardı. Erkeklerinin konuşmalarını dinleyip tatmin olmuş gülümsemeler takınıyorlardı.

 

Tüm vadi bir huzur ve güvenlik aurasıyla doluydu.

 

Bu aura bölgede yayılan çok sıcak bir his veriyordu. Ouyang Hua'yla Wang Lin ortaya çıktığında vadideki herkes sessizleşti.

 

Wang Lin'in hissettiği sıcak his hemen yok oldu. Gergin bir şekilde Wang Lin'e bakarlarken tüm kadınlar çocuklarına sıkıca sarıldı.

 

Ancak vadideki herkes Wang Lin'e temkinli bir şekilde bakmıyordu. Ona gözlerinde minnetle bakan bazıları vardı.

 

Ouyang Hua'nın adımları ateşi geçip vadinin derinliklerine yürürken durmadı. Wang Lin Ouyang Hua'yı ne hızlı ne de yavaş olan bir tempoda takip etti. Ateşin yanından geçerken köylülerin hepsi ona yol açtı.

 

Kadınlardan biri çekilirken çocuğunu yeteri kadar sıkı tutmuyordu, bu yüzden çocuk düştü. Çocuğunu kaldırmak istedi ancak Wang Lin'in çoktan geldiğini görünce beti benzi attı.

 

Çocuk ise kendi kendine kalktı. Annesinin gergin bakışlarını fark etmiş gibi göründü ve merakla Wang Lin'e baktı.

 

Wang Lin çocuğun yanından geçerken bir anlığına duraksayıp başını eğerek ona baktı. Bu çocuk çok güçlü ve iyi kalpli görünüyordu. Ona bakarken Wang Lin Da Niu'nun çocukluğunu düşünemeden edemedi. Wang Lin bir gülümseme takınıp çocuğun başını okşadı ve sonra yanından geçti.

 

Wang Lin gittikten sonra çocuğun annesi çabucak koştu ve çocuğu yakalayıp hızla geri çekildi. Uzaktan azarlama sesleri duyuldu.

 

Ateşin etrafındaki sıcak his, ancak Wang Lin gittikten uzun bir süre sonra döndü.

 

Ouyang Hua hızla Wang Lin'i vadinin derinliklerine götürdü. Bu bölge bir su kabağı şeklindeydi ve giriş vadiydi.

 

Ouyang Hua şu anda su kabağı şekilli yerin altında duruyordu. Burada çok fazla ağaç yoktu ve yerde büyüyen birçok garip bitki vardı. Yere basmak hışırtı sesleri çıkarıyor ve çok yumuşak bir his veriyordu.

 

"Yüce Semavi, lütfen bakın!" Ouyang Hua hareket etmeyip kesip ileriyi işaret etti.

 

Wang Lin'in ilahi hissi yayıldı ve hemen anlamış bir bakış attı. Bakışları vadinin derinliklerindeki bir uçuruma yöneldi.

 

Bu uçurum tamamen camgöbeğiydi ve diğer uçurumlara kıyasla anında çok farklı hissettiriyordu. Ancak Wang Lin'in dikkatini çeken bu değildi. Dikkatini çeken şey uçurumun merkezindeki kristal benzeri beyaz nesneydi.

 

Bu kristal elmas şeklindeydi ve uçuruma asılıydı.

 

Wang Lin'in gözleri düşünceli bir ışık saçtı. Bölgeyi taramak için ilahi hissini yaydığında bir şey bulamamıştı. Ancak şimdi yakına gelip onu gördüğünde biraz anlayabildi.

 

Beyaz kristalden semavi ruhsal enerji dalgalanmaları geliyordu ancak daha dikkatli bakınca Wang Lin'in kafasına farklı garip bir fikir geldi.

 

"Bu... Semavi ruhsal enerji değil!" Wang Lin gözlerinden gizemli bir ışık saçarken ileri adım attı, kristale işaret etti ve onu uzaktan algılamaya çalıştı.

 

Has ruhu, beyaz kristalden gelen enerjiyi hissetmek için parmağından uzandı. İfadesi aniden değiştikten sonra sağ parmağını çekip düşünmeye başladı.

 

Ouyang Hua usulca konuştu, "Yüce Semavi, atanın siz yabancıların elde etmesi gerektiğini söylediği şey bu. Siz ona kristalleştirilmiş semavi ruhsal enerji diyorsunuz ancak biz ona şeytan ruhu kristali diyoruz!"

 

"Şeytan ruhu kristalinin görevi kabile üyelerinin yaralarını iyileştirmek. Size bunu verirsem tüm kabile üyelerinin tek tek öleceğini söylememin nedeni bu."

 

"Ancak bu şeytan ruhu kristalinin kalitesi düşük ve iyileştirme yeteneği büyük değil. Haplarınızla kıyaslandığında haplarınızı kullanmayı tercih ederim."

 

Wang Lin başını bir kere daha kaldırıp uzanırken hiçbir şey demedi. Bir gürleme sesi anında uçurumdan geldi. İlk başta alçaktı fakat sonra sesi arttı. Sağır edici gürlemeler uçurumdan geldi ve anında vadideki insanlar tarafından fark edildi.

 

Bunun dışında sağır edici gürleme etraftaki uçurumların altlarında bir toprak ejderhası dolaşıyormuş gibi sallanmasına neden oldu.

 

Wang Lin'in gözleri parladı ve sağ eli şiddetle çekti. Birkaç çatlama sesinden sonra beyaz kristal uçurumdan kurtulup eline indi.

 

Beyaz kristale dokunduğu an Wang Lin hemen ondan soğuk bir aura hissetti. Bu aura kolundan direkt bedenine girdi. Bu beyaz aura meridyenlerinde değil de kemiklerinde hareket etti. Hızla Wang Lin'in bedeninde bir kere dönükten sonra aura Wang Lin'in dantianında toplandı. Yavaşça dönerken beyaz bir aura yayan pirinç tanesi boyutunda bir kristal yavaşça yoğunlaştı, dantianının bir nebula gibi görünmesine neden oldu.

 

Bu beyaz aura semavi ruhsal enerji gibi görünüyordu ancak aslında ondan çok farklıydı. Semavi ruhsal enerji hafif, bu enerjiyse hem hafif hem de güçlü bir şeytani aura içeriyordu.

 

Bu şeytani enerjiyi emdikten sonra Wang Lin'in tüm bedeni çok belirgin bir değişiklikten geçti!

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44344 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr