Bölüm 509: Dokuz Sürü Böceği

avatar
3003 23

Xian Ni - Bölüm 509: Dokuz Sürü Böceği


Çevirmen: Hollywood Hootsman

Editör: Lord Viole Grace


Da Lou Kılıç Tarikatı üyeleri hızla hareket etti. Hiç durmadan Qian Qin'in rehberliğini takip ederek hedeflerine doğru ilerlediler.

 

Yol boyunca canavar ortaya çıkarsa iki Ruh Dönüşümü kıdemlisi yalnızca bir mühür gönderiyordu ve canavar toza dönüşüyordu. Güçleri Qian Qin'in anlayışının ötesindeydi. Tarikatı buraya gelmek için çok çaba sarf etmişti ve tarikatına çok fazla bela açan canavarların bu kadar kolayca yok edildiğini görmek canının acıttı.

 

O an tüm bunların kader olduğunu düşündü. Bu yolcuktan bir meyve kazanabilseydi yeterli olurdu.

 

Guo Xingyin'e gelince, çok ilgiydi ve yol boyunca Qian Qin'le konuşmaya çalışıp durdu. Açıkça aralarındaki ilişkiyi düzeltmeye çalışıyordu. Da Lou Kılıç Tarikatı'nın gücüne şahit olduktan sonra Qian Qin'in elinden gelen tek şey aşağılanmaya katlanırken çaresiz hissetmek ve cahil numarası yapmaktı.

 

Yol boyunca Guo Xingyin'in amca-ustası Qian Qi'nin seksi bedenine bakıp durdu ve gözleri gizemli bir ışık saçtı.

 

Grup, çok güçlü şeytani canavarlar ortaya çıksa bile iki Ruh Dönüşümü kıdemlisinin kolaylıkla icaplarına baktığından çok rahattı.

 

Ama aslında bu yere girdikten sonra en gergin olanlar Da Lou Kılıç Tarikatı'nın iki kıdemlisiydi.

 

Bu, ikisinin Yer'in Kuzey Şeytani Topraklarına girdiği ilk sefer değildi ancak bu sefer en tuhafıydı!

 

İlk başta ilk girdiklerinde bu hisse sahip değildiler ancak derinlere gittikçe insanların tamamen çökmesine neden olabilecek bir baskı yavaşça alanı kapladı.

 

Böyle bir his diğerlerinin hissedemeyeceği kadar zayıftı ancak Da Lou Kılıç Tarikatı'nın iki ilk aşama Ruh Dönüşümü kıdemlisi için bu his çok güçlüydü.

 

Onları izleyen bir çift göz var gibiydi ancak ilahi hisleriyle kontrol etmeyi denediklerinde hiçbir şey bulamadılar. Her şey kendi hayal güçleri gibiydi.

 

"Daha dağın derinliklerine gitmedik, buralarda ıssız canavarlar olmamalı. Neden bu his bu kadar belirgin?" İki kıdemli çok sakin görünseler de grubun arkasından giderlerken ilahi hisleri aracılığıyla birbirleriyle gergince konuşuyorlardı.

 

"Belki de burada bir şey olmuştur. Geçen on günde bu his sürekli oradaydı ancak ikimiz de etrafımızı kontrol ediyorduk ve hiçbir şey olmadı. Sanırım her ne ise bizi hedef almıyor."

 

"Unut gitsin. Bu yer çok garip. Elimizdeki meseleyi hallettiğimizde bir an önce gidelim buradan. Burada kaldığımız her saniye nefes almamı zorlaştırıyor, sanki üstümde büyük bir dağ var gibi. Hatta çökmek, kontrolü kaybetmek ve birini öldürmek üzereymişim gibi bir his var. Ruh Oluşturma aşamasına ulaştığımdan beri hissetmediğim bir his bu."

 

Kısa yaşlı adamın gözleri parladı ve hızla mesajını gönderdi. "Ha? Sende de mi bu öldürme dürtüsü var? Az önceki o canavarı öldürürken neredeyse kendimi kaybediyordum. Shi Fang, burada kesinlikle yanlış bir şeyler var. Hemen şimdi gidelim mi?"

 

Shi adlı adam biraz düşündükten sonra önlerindeki küçüklere bakıp konuştu, "Çoktan buraya kadar geldik ve geriye yalnızca üç gün kaldı. Herhangi bir sorun çıkmamalı, sadece hızımızı artırmalıyız!"

 

İkisi birbirine baktı. Sessiz kaldılar ve hedeflerine doğru hızla ilerlemeye devam ettiler.

 

Önlerindeki insanlar, Ruh Oluşturma'daki yaşlı adam da dahil, Ruh Dönüşümü yetişimcilerinin hissettikleri korkuyu fark etmedi. Yolculuğun çok sorunsuz geçeceğini hissetmeye devam ettiler.

 

Işıltılı Altın Meyvesi yemek için değildir, hazine arıtmak için kullanılan bir malzemedir. Bu meyve herhangi bir metal elementi hazinenin gücünü artırabilir ve ne kadar kullanılırsa hazine o kadar güçlü olur.

 

Da Lou Kılıç Tarikatı'nın Kılıç Azizi Ling Tianhou'nun arkasındaki dört illüzyon kılıcın çok miktarda Işıltılı Altın Meyvesi'yle arıtıldığı söyleniyordu. Ancak kullandığı miktar akıl almazdı ve o dört eşsiz kılıcı böyle arıtmıştı.

 

Işıltılı Altın Meyvesi'nin büyüyebileceği yerler son derece öngörülemezdi. Meyve doğal metal elementinden oluşurdu ve her yerde ortaya çıkabilen muazzam bir hazineydi.

 

Meyve büyümeye başladığında diğer normal meyvelerle tıpatıp aynı görünürdü ancak erdiğinde aniden değişip metal elementiyle dolardı.

 

Erdikten sonra ağaçtan düşme süresi çok değişkenlik gösterirdi. Birkaç nefeslik süre veya aylarca zaman alabilirdi. Erdikten sonraki düşmek için geçen zamanının bir düzeni veye nedeni yoktu, bu güne kadar da kimse bilmedi.

 

Meyve erdiğinde bir sürü metal elementi canavarını çekerdi ve bu canavarlar koruyucuları haline gelirdi. Canavarlar meyveyi düşene kadar korurdu ve düştüğünde kuru meyvenin enerjisi kökleri tarafından emilip Altın Ruh Kökleri oluşurdu. Bir canavar Altın Ruh Kökü yediğinde zekaları uyanırdı ve birçok yarar kazanırlardı.

 

Fakat düşmeden önce çok fazla Işıltılı Altın Meyvesi koparılırsa Altın Ruh Köklerinin oluşumu etkilenirdi. Çok fazla meyve alınırsa Altın Ruh Kökü hiç oluşmazdı.

 

Da Lou Kılıç Tarikatı üyeleri gittikten sonra Wang Lin sessizce sivrisinek canavarının sırtında belirdi. Gittikleri yere doğru baktı ve gelişigüzel bir şekilde onları takip etti.

 

İki kıdemlinin hissettiği baskıcı his yüzünden tüm grup daha da hızlı hareket etmek zorunda kaldı, bu sayede normalde üç gün sürecek yolculuk bir buçuk günde tamamlandı.

 

O an yolu gösteren Qian Qin ileri işaret edip konuştu, "İki ay önce küçüğünüzün tarikatı Işıltılı Altın Meyvelerini burada buldu!"

 

Herkesin bakışları kadının parmağını takip etti.

 

Burası iki dağın birleştiği yerdi ve aralarında bir vadi vardı. Burası çok sessizdi, hiç ses duyulmuyordu ve yer çürük kokusu yayan yapraklarla kaplıydı.

 

Kadının parmağını takip ederek vadinin içinden gelen hafif, altın bir ışık gördüler fakat yolu engelleyen bir sürü ağaç olduğundan içeride ne olduğunu görmek çok zordu.

 

Qian Qin konuşmayı bitirdikten sonra birkaç adım gerileyip sessiz kaldı.

 

İki Da Lou Kılıç Tarikatı kıdemlisi birbirine baktı. Uzun olan birkaç adım attı, eli bir mühür oluşturdu ve elini havada öne bastırdı.

 

Yoğun miktarda semavi ruhsal enerji aniden önünde toplandı ve bir semavi rüzgar vadiye doğru esti.

 

Semavi rüzgar bölgede eserken çürük yaprakların hepsi kaybolup altındakileri ortaya çıkardı. Görüşü engelleyen tüm ağaçlar da bu semavi rüzgar tarafından kenara itildi.

 

Herkesin önünde aniden düz bir geçit ortaya çıktı.

 

Geçidin sonu vadinin derinliklerine ilerliyordu. Bu vadinin içinde sürüyle yabani ot vardı fakat herkesin bakışı ilk önce vadinin doğu tarafında düştü. Yabani otlarla kaplı bir bölgenin ortasında açmış atlın çiçekler vardı.

 

Yalnızca bir altın çiçek yoktu, koca bir tarla vardı. Onlardan en az bir düzine vardı ve hepsi açmak için birbirleriyle yarışıyordu.

 

Çiçeklerin altında başparmak büyüklüğünde oval şekilli meyveler vardı. Bu meyveler altın sarısıydı ve üzerlerinde sayısız tanecikli nokta vardı. Uzaktan bakıldığında üzüm gibi görünüyorlardı. Çok sıradan görünüyorlardı ve normal yabani meyvelerden farkları yoktu.

 

"Işıltılı Altın Meyvesi! Gerçekten de Işıltılı Altın Meyvesi!" İki kıdemlinin gözleri meyveleri görür görmez parladı. İkisi hemen vadiye girmek yerine dikkatlice vadiyi kontrol etti. Nihayetinde bakışları Işıltılı Altın Meyvesi'nden bir metre uzaktaki bir yabani ot çalısına indi.

 

O yabani ot çalısının üstünde küçük bir çürüyen yaprak yığını vardı. İlk bakışta bunda olağandışı hiçbir şey yoktu, sonuçta bu çürüyen yapraklardan burada her yerde vardı. O an garip bir rüzgar vadide esip otları hışırdattı.

 

Otlar hışırdadı ve vadideki tüm yapraklar bu rüzgarla hareket etti. Ancak herkesin derin nefesler almasına neden olan şey, havaya uçan bu yapraklardı.

 

Bu yapraklar havaya uçtuğunda yaprakların arkasındaki sayısız kırmızı nokta açığa çıktı. Kırmızı noktalar hareketsizdi, sanki çürüyen yapraklardan büyüyorlarmış gibiydiler.

 

"Dokuz Sürü Böceği..." Shi Fang isimli uzun kıdemli bunu kasvetli bir ifadeyle söyledi ve sonra kısa kıdemliye baktı.

 

"Yüz Işıltılı Altın Meyvesi doğal olarak vahşi koruyuculara sahip olacaktır. Burada Dokuz Sürü Böcekleri'nin olması şaşılacak bir şey değil! Lakin bu böceklerle uğraşmak yem gerektiriyor!" Kısa kıdemlinin gözleri, bakışları Qian Qin'e ve yanındaki beyaz cübbeli adama inerken parladı ve canavarca bir gülümseme takındı.

 

O an hiç kimse, onlardan 300 metre uzakta vahşi bir figürün süzülüp onları izlediğini fark etmedi. Vahşi figürün sırtında buz gibi soğuk bakışları bulunan biri oturuyordu, bakışları o kadar soğuktu ki bakışlarından hiçbir sıcaklık gelmiyordu.

 

'Bu açıkça Altın Ruh Kökü. Işıltılı Altın Meyvesi de ne be? Sanırım bu insanlar bu hazinenin nasıl kullanılacağını hiç bilmiyor ve meyvenin öz olduğuna inanıyor. Altın Ruh Kökü'ne kıyasla meyvenin hiç önemi olmadığını fark etmiyorlar!' Wang Lin'in gözleri parladı. Işıltılı Altın Meyvesi adı ona yabancı gelse de gördükten sonra onu Tu Si'nin anlılarında bulabildi.

 

Bu hazine doğal beş elementten oluşuyordu, yani uzun zamandır vardı ve doğal olarak Tu Si'nin hafızasında vardı. Onu kullanmanın en iyi yolu kökü yutmaktı, bu bedeni daha da güçlendirirdi.

 

Bir bebek antik tanrı içim bu hazine nadir bir besin takviyesiydi.

 

Wang Lin aniden altındaki sivrisinek canavarına baktığında düşünüyordu. O an sivrisinek canavarından gelen hafif, süt beyazı bir ışık vardı. Bakışları vadideki Işıltılı Altın Meyvesi'ne kilitliydi ve meyvelere karşı arzuyla dolu bir ifade sergiledi.

 

Wang Lin'in bu konuda bir fikri vardı ve sonra sivrisineğin başını okşadı. Sivrisinek döndü ve Wang Lin'in onu sevdiğini gördükten sonra gözleri hemen heyecanlı bir ışık saçtı. Hemen döndü ve Işıltılı Altın Meyvesi'ne baktı. Bu sefer attığı bakışlardan sivrisineğin ne pahasına olursa olsun onu elde etmek istediği anlaşılıyordu.

 

'Bu meyvenin sivrisinek için özel faydaları olabilir mi?..' Wang Lin'İn gözleri hafifçe parladı.

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44348 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr