Bölüm 467: Yetişim Birliği Elçisi

avatar
3075 19

Xian Ni - Bölüm 467: Yetişim Birliği Elçisi


Çevirmen: Hollywood Hootsman

Editör: Lord Viole Grace


Bir anda tüm ruh parçaları ve ana ruhlar birleşip bir haline geldi.

 

Altın-mor bir parıltıyla çevrili bir ruh parçası aniden belirdi.

 

Ruh parçasının yaydığı aura bir ilk aşama Yükseliş yetişimcisinin aurasıyla aynıydı. Ortaya çıktıktan sonra elini bir sallayışıyla bedeni saydamdan katıya dönüştü.

 

Yükseliş ruhunu yarattıktan sonra Wang Lin hiç tereddüt etemeden geri çekildi. Bu Yükseliş ruh parçasının kazanamayacağını biliyordu.

 

Wang Lin bu konuda çok netti.

 

"Oh? Biraz yeteneklisin, yalnızca Çekirdek Oluşturma aşamasındayken bilgi mirasını çalabilmene şamamalı! Ancak bu, o kan damlasını almadan önce olsaydı beni biraz oyalayabilirdi fakat artık ona sahip olduğuma göre beni yarım adımlığına bile durduramaz!" Tuo Sen'in kırmızı saçları rüzgarsız hareket etti ve baskın aurası bedeninden yayıldı.

 

Tuo Sen ileri hareket ederken deli gibi gülmeye başladı, yumruğunu kaldırdı ve bir yumruk attı.

 

Bu yumruk normal gözüküyordu fakat hem Zhuque Zi'nin hem de Yunque Zi'nin ifadesi çok çirkin hale getirdi. İkisi o yumruk tarafından ağır yaralandı ve havaya savruldu.

 

Yükseliş ruh parçası elini salladı ve avucunda hızla mor bir mızrak belirdi. Mızrağı sallayıp fırlattı ve sonra Wang Lin'i tutup ortadan kayboldu.

 

Bu Wang Lin'in asıl amacıydı, Yükseliş ruhunun amacı dövüşmek değil de kaçmasına yardım etmekti.

 

Mızrak göğü yardı ve Tuo Sen'in yumruğuyla çarpıştı. Yüksek sesli bir gürleme sesi mızrak parçalanırken duyuldu. Çatlaklar hızla mızrağın her yerine yayılıp parçalanmasına neden oldu.

 

Tuo Sen hareket etmeden Wang Lin'in kaybolduğu yere baktı. Sağ eli uzanırken kötücül bir gülümseme takındı ve bağırdı, "Geri gel!"

 

Dev bir girdap aniden gökte belirdi ve yavaşça dönnmeye başladı. Hayal gücünün ötesinde bir çekiş gücü girdaptan çıktı.

 

Wang Lin kaçarken bedeni aniden durdu ve akıl almaz bir hızda geri çekildi. Göz açıp kapayıncaya kadar Tuo Sen'in 300 metre uzağına geri çekildi.

 

"Kaçamazsın dedim!" Tuo Sen bir adımda 300 metreyi kapadı ve bir yumruk attı.

 

Wang Lin'in ifadesi çirkindi ve bir korku hissi kalbini doldurdu. Bu his kalbinde bir karar verirken çok güçlüydü.

 

Bİr düşünceyle Yükseliş ruhu parçası aniden arkasını döndü ve ellerini salladı. İki eli de hareket etti ve sonra gizemli bir sembol aniden belirdi. Bu sembol inanılmaz bir aura yaydı. Yükseliş ruh parçası ışık ışınına dönüştü ve sembolle birleşti.

 

O an bu sembol mürekkep kadar siyahtı.

 

"Kır!" Yükseliş ruh parçasından kadim bir ses geldi.

 

Bir kırma büyüsü! Tüm ruh parçaları patlayacaktı ve böylece inanılmaz miktarda bir güç açığa çıkaracaktı.

 

Sembolden yok edici bir güç geldi. Aura güçlü değildi fakat ilk defa Tuo Sen'in ifadesi değişti!

 

Anında yumruğunu geri çekti ve geri çekilmek üzereydi.

 

Fakat çok geçti, sayısız ruh parçası ve ana ruhların hepsi patladı. Bu patlama birleşmiş bir Yükseliş ruh parçasının patlamasından bile daha güçlüydü!

 

Siyah sembol yıldırım gibi hareket etti ve Tuo Sen'in birkaç metre önünde parçalandı. Siyah bir dalgalanma ortaya çıktı ve zekası var gibiydi, rastgele yayılmadı ve direkt Tuo Sen'e yöneldi.

 

Tüm Suzaku Mezarı'nı sarsan gök parçalayan bir ses ortaya çıktı.

 

O an sadece Suzaku Mezarı'nın içindekiler değil gezegen üzerindeki herkes gökleri yok edebilecek bu aurayı hissedebiliyordu.

 

Bir patlamayla Tuo Sen'in figürü bir meteor gibi geriye fırlatıldı.

 

300 metre uzakta Tuo Sen'in figürü çöküyordu. Bedeninin içindeki küçük maymunun gözleri karardı, sonra gözlerini kapattı ve öldü. Ancak Tuo Sen'in bedenini oluşturan kırmızı ışık yok olduktan sonra tekrar şekil aldı!

 

Hafif bir esintiyle parçalanacakmış gibi gözükse de hala güçlü bir uzmanın korkunç aurasını yayıyordu.

 

"Böyle bir hazinenin olduğunu... Düşünmemiştim!!! Wang Lin, seni küçümsedim!" Tuo Sen'in sesi o figürden geldi ve çok soğuktu.

 

Liu Mei'yi kovalayan dört ana ruh hariç bir milyar ruhlu ruh bayrağındaki tüm ruh parçaları bu korkunç patlamayı yaratmak için patlamıştı. Fakat bununla bile Tuo Sen'in ilahi hissinin şeridini hala tamamen yok edememişti. Tuo Sen çok güçlüydü!

 

Wang Lin iç çekerken kalbi acıdı ve alnına dokundu. Cennete Başkaldıran Boncuk'un içinde Tuo Sen'den saklanabileceğinden emin değildi. Ne yapacağından emin değildi...

 

"Bakalım bu sefer nereye kaçacaksın?!" Tuo Sen'in bedeni yavaş yavaş katılaştı, sonra ileri adım attı.

 

Ancak tam o an denizden bir ışık ışını uçarak çıktı. Hızı çok süratliydi ve göz açıp kapayıncaya kadar Tuo Sen'in on adım yakınına vardı.

 

Işık kaybolup maske takan bir adamı ortaya çıkardı. Elini kaldırdı ve Tuo Sen'e işaret etti. Gözleri konuşurken gizemli bir ışık saçtı, "Mühürle!"

 

Tuo Sen'in ifadesi bu kişiye bakarken değişti, sonra bir kez daha geri çekildi.

 

Maskeli adamın gözleri beş ışık ışını parmaklarından fırlarken parladı. Beş ışık ışını oraya buraya sallanan beş zincire dönüştü.

 

Göz açıp kapayıncaya kadar beş zincir beş mühre dönüştü. Mühürler birbirlerinin üzerine yığıldı ve Tuo Sen'i kovaladı.

 

"Seni daha önce mühürleyemezdim fakat bir Yükseliş yetişimcisinin kendini patlatmasından yaralandığına göre mühürleyebilirim!"

 

Yığılan mühürler Tuo Sen'e yaklaşırken ifadesi değişti. Geri çekilmeye devam ederken bağırdı, "Kimsin sen!?"

 

Maskeli adam, gözleri gizemli bir ışık saçarken konuşmadı. Mühür parladı ve aniden kayboldu fakat çok geçmeden Tuo Sen'in arkasında ortaya çıktı ve çok süratli bir hızda üzerine indi.

 

Tuo Sen aniden elini kaldırdı ve ağzından kırmızı bir sis çıktı. Bedeni tamamen yok olana dek yavaşça dağıldı.

 

Fakat kırmızı sis kaybolmadı, büküldü ve köpürdü. Tuo Sen'in yüzü kırmızı siste belirdi ve konuştu, "Kim olursan olsun özgür kaldığımda seni öldüreceğim!"

 

Kırmızı sis kırmızı kristallere dönüşmeden önce biraz köpürdü ve etrafa kırmızı yağmur gibi yağdı.

 

Maskeli adam sağ eliyle uzandı ve kırmızı sis arasında beyaz ışık noktaları belirdi. Beyaz ışık beyaz bir kristale yoğunlaştı ve eline indi.

 

Aynı anda Qian Feng'in çıkardığı demir kılıç da belirdi. Demir kılıca baktı ve sonra onu kaldırdı.

 

Wang Lin'in kalbi maskeli adama bakarken titredi.

 

O an sadece Wang Lin'inkiler değil oradaki herkesin bakışları bu kişide toplandı.

 

Yunque Zi'nin gözleri dehşetle doluydu. Anında bu kişinin, yetişimini göremediği bir yetişimci olduğunu fark etti!

 

Yükseliş aşamasının son aşamasına kadarki yetişimcilerin yetişimini görebiliyor olduğunu söylemek gerek. Birini göremiyorsa o zaman o kişi Yükseliş aşamasısın ötesinde olmalıydı!

 

Bu düşününce Yunque Zi'nin kalbi şiddetle sallandı.

 

Zhuque Zi'nin gözleri bu kişiye ve elindeki beyaz kristale bakarken ciddileşti. Bu kişinin nasıl kristali yoktan çektiğini düşününce Zhuque Zi'nin bedeni titredi. İnanmayan bir görünüm sergiledi ve aniden haykırdı, "Siz... Siz..."

 

Maskeli adam iç çekti. Zhuque Zi'ye sakince baktı ve konuştu, "Zhuque Zi, neyi yanlış yaptığını anlıyor musun?"

 

Yunque Zi bu kişiye baktı ve kendi kendine mırıldandı, "Ye Wuyou?"

 

"O ilk Suzaku değil. Kafana göre tahminde bulunma!" Zhuque Zi çabucak Yunque Zi'nin lafını kesti. Maskeli adama baktı ve saygıyla konuştu, "Küçüğünüz Birlik'in elçisini selamlar. Bu konuda küçüğünüz neyi yanlış yaptığını anlıyor."

 

"Birlik'in elçisi... Yetişim Birliği'nin elçisi!" Yunque Zi derin nefes aldı.

 

"Zhuque Zi, ömrün tükendi. Ölmüş olman gerekiyor. Kendini kalmaya zorlamana gerek yok! Yetişim Gezegeni Kristali'ni parçalamaya kalkışmak, Yetişim Birliği'nde büyük bir suçtur. Kendince nedenlerin olduğundan dolayı bu meseleyi şimdilik deşmeyeceğim fakat bu dünyayı derhal terk etmelisin!"

 

Zhuque Zi'nin yüzü sessizce başını sallarken acıyla doluydu. Gözleri parladı ve konuştu, "Gidebilirim fakat Terk Edilmiş Ölümsüz Klanı..."

 

Maskeli adam konuştu, "Bu konuyla ben ilgileneceğim!"

 

Zhuque Zi derin bir nefes aldı, bağdaş kurarak oturdu ve gözlerini kapattı. Ölürken hala yüzünde acı bir gülümseme vardı...

 

Ömrü çoktan neredeyse tükenmişti fakat sonra Qian Feng'in ömrünü daha fazla dayanmak için çalmıştı. Şimdi Yetişim Birliği'nin elçisiyle karşılaşınca pes etmekten başka şansı yoktu...

 

Ölüm anında ilk Suzaku Ye Wuyou tarafından bırakılan bir kayıttan bir şeyler hatırladı. Diyordu ki Suzaku Gezegeni'nde her zaman bir Yetişim Birliği elçisi vardı. Elçi her nesilde değişirdi ve çok gizlilerdi...

 

Wang Lin'in gözleri parladı ve yavaşça geri çekildi.

 

Tam o an maskeli adam Wang Lin'e doğru döndü ve gülümsedi. "Da Niu kardeş, beni hatırlamıyor musun?"

 

Wang Lin şaşırdı. Biraz bu kişiye baktı ve kısa süre sonra gözleri parladı.

 

Maskeli adam elini maskeye koydu ve yavaşça çıkarıp gerçek yüzünü ortaya çıkardı.

 

Wang Lin'in gözleri ciddileşti. "Sizsiniz!"

 

"Uzun yıllardır karşılaşmadık fakat Da Niu kardeş eskisi kadar nazik. Fakat bir türlü anlayamadığım bir şey var, neden sonraki Suzaku olmayı reddettin?"

 

Suzaku Gezegeni'nde, Şeytanlar Denizi'nde, Antik Tanrı Diyarı'nda, kan denizinin ortasındaki sütunda, Tuo Sen aniden kafasını kaldırdı. İsteksizlikle doluydu. Fakat bu yakında kayboldu ve koyu, kırmızı ışık aldı yerini.

 

"İlahi his şeridimi kırabilirsin fakat kaçmamı engelleyemezsin!"

 

Yanında koyu kırmızı bir kan damlası yavaşça belirdi. Tuo Sen kırmızı kan damlasına baktı ve karanlık bir ifade sergiledi.

 

"Bununla buradan çıkacağım gün çok uzakta olmayacak. Wang Lin, bu sefer canını bağışlıyorum fakat sonraki sefer kesinlikle kaçamayacaksın!"

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44346 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr