Çevirmen: Hollywood Hootsman

Editör: Lord Viole Grace

Editör Notu: Herkese iyi okumalar, iyi eğlenceler :D

Situ Nan savaş arabasına bakarken konuştu, "Semavi hazine! Düşük kalite semavi hazine olsa da en güçlü düşük kalite semavi hazinelerden biri, orta kaliteye çok yakın. Velet, elinde nasıl bu kadar güzel eşya var?! Bu ruh canavarı biraz daha güçlü olsaydı hazineyi orta kalite semavi hazineye yükseltebilirdi."

"Düşük kalite..." Wang Lin'in gözleri parladı. Üç savaş arabasına sahipti ve bu en küçüğüydü. Diğer ikisi güçlüydü, özellikle sonuncusu.

"Canavar ruhları kullanan semavi hazineler hakkında bazı antik kayıtlar gördüm. Bunlar yalnızca Semavi Alem'de üretilebilir ve Semavi Alem çöktükten sonra bu hazineler neredeyse tükendi. Ne yazık ki bu düşük kalite semavi hazine olsa da orta kalite semavi hazineler gibi kullanılması için özel bir teknik gerektiriyor. Onu zorla kulanmak tam gücünü açığa çıkaramaz. Çok yazık!" Situ Nan iç çekti. Şu anda Wang Lin'i gerçekten takdir etti. Bu veledin yetişim seviyesi kendininki kadar yüksek olmasa da kesinlikle birkaç hazinesi vardı. Kendisi bu yetişim seviyesindeyken bir tane bile semavi hazinesi yoktu.

Wang Lin Situ Nan'a baktı, bir yeşim parçası çıkardı ve ona bazı bilgiler kaydettikten sonra Situ Nan'a fırlattı.

"Şuna bir bak!"

Situ Nan yeşimi yakaladı. Onu kontrol ettiğinde ifadesi büyük ölçüde değişti. Wang Lin'e baktı ve konuştu, "Bu... Bu semavi hazineyi kontrol etme tekniği mi?"

"Evet. Bu tekniği kullanarak Tanrı Katleden Savaş Arabası'nı kontrol edebilirsin. Bu teknik bu semavi hazinenin yaratıcısı tarafından geride bırakıldığına dair söz bile verebilirim." Wang Lin başını salladı ve gülümse olmayan bir gülümsemeyle Situ Nan'a baktı.

Situ Nan yeşimi kaldırdı, sinsi bir gülümseme takındı ve konuştu, "Bu Tanrı Katleden Savaş Arabası'nı bana vermeyi mi düşünüyorsun?"

Wang Lin'in ifadesi eli bir mühür oluşturup savaş arabasına işaret ederken aynı kaldı. Bir siyah ışık ışını arabadan Wang Lin'e uçtu.

"Neden hediye etmeyeyim?!" Wang Lin canavar tuzağını kaptı ve kaldırdı. Situ Nan intikam alacaktı ve hiç hazinesi olmazsa Wang Lin onun hakkında biraz endişelenirdi, bu yüzden Situ Nan'a savaş arabasını vermeye karar verdi. Situ Nan'ın yeni bedeni ve savaş arabasıyla intikam arayışı çok daha kolay olacaktı.

Onu kontrol eden canavar tuzağı olmadan canavar ruhu savaş arabasını sararken kükredi ve hızla kaçtı.

Situ Nan hızla onu kovalarken güldü.

"Kaçmasana! Gel de bu yaşlı adamla oyna!"

Terk Edilmiş Ölümsüz Klanı'nın dört ordusu Suzaku kıtasının kuzey, doğu, batı ve güney kısımlarının göklerini kaplıyordu.

Doğu ordusunda beşinci atanın gözleri soğuklaştı. Elini salladı ve usulca konuştu, "Üç aylık bekleyiş neredeyse bitti. Suzaku ülkesinin yıkım günü gelmek üzere!"

Konuşmayı bitirir bitirmez arkasındaki devasa siyah bulutla birlikte hareket etmeye başladı. Hedefi Suzaku ülkesinin merkezi, Suzaku Dağı'ydı!

Aynı anda diğer üç Terk Edilmiş Ölümsüz Klanı ordusu harekete geçti ve Suzaku ülkesine yapılacak son saldırıyı başlattı.

Suzaku kıtasındaki iki dev Reenkarnasyon Ağacı parlak bir şekilde parlamaya başladı ve sonra iki parlayan Atasal Ruh içlerinden çıktı.

Bu iki Atasal Ruh'un ikisinin de alnında on yapraklı bitkiler vardı. Ortaya çıktıkları an onlarda Suzaku ülkesini doğru atıldılar.

Suzaku Ülkesinin tarafında, dört savunma hattı anında geri çekilmek zorunda kaldı.

Bu büyük bir savaştı, tüm Suzaku Kıtası diyar boyunca sayısız büyünün sesi yankılanırken titriyordu.

Zhuque Zi şu anda Suzaku Dağı'nın tepesinde duruyordu. Kırmızı cübbesi, beyaz saçlarıyla rüzgarda savruluyordu. Orada tamamen hareketsiz duruyordu.

Chu Yuanfei gitmişti. Çatırdayan Yer Tarikatı'nın Yükseliş atası kapalı kapı yetişiminde saklanıyordu. Şu anda Suzaku'daki tek Yükseliş yetişimcisi Zhuque Zi'ydi.

Figürü bir parça hüzün ve yalnızlık sergiledi ancak daha da fazla çılgınlık görülüyordu figüründe!

"Suzaku Gezegeni'nin yetişimcileri, ben şu anki Suzaku'yum. Daha fazla savunma yapmanıza gerek yok, bırakın Terk Edilmiş Ölümsüz Klanı'nı gelsin! Qian Feng ve Liu Mei, siz ikiniz yanıma gelin." Zhuque'nin ilahi mesajı tüm Suzakı Kıtasını dolaştı.

Savunma yapan yetişimciler bunu duyduklarında iç çekti ve hayatları için kaçarken dağıldılar.

Onları durduran yetişimciler olmadan Terk Edilmiş Ölümsüz Klanı'nın dört ordusu Suzaku'nun merkezine şiddetli fırtınalar gibi ilerlediler.

Yukarıdan bakılınca tüm Suzaku Kıtası'nın hızla merkeze yaklaşan dört büyük, siyah bulutla kaplandığı görülüyordu.

Zhuque Zi'nin elleri mavi göğe bakarken arkasındaydı ve konuştu, "Her şey kararlaştırılacak!"

Kısa süre sonra iki figür uzaktan uçtu ve Zhuque Zi'nin yanında durdu. Bu iki figür Qian Feng ve Liu Mei'ydi.

Qian Feng siyah bir cübbe giyiyordu ve gözleri kötücül bir aura yayıyordu. Sessizce kasvetli bir ifadeyle Zhuque Zi'ye baktı.

Liu Mei hala güzeldi. Giydiği beyaz ipek elbiseyle bir peri gibi gözüküyordu. Şu anda kaşları çok çatıktı ancak sessiz kaldı.

Zhuque Zi'nin figürü ağır bir tonla konuşurken bir parça yalnızlık içeriyordu, "Suzaku Ülkesi Terk Edilmiş Ölümsüz Klanı'nı savuşturamaz. Qian Feng, Liu Mei, ikiniz bugün bir ölüm kalım meselesinden geçeceksiniz. Yaşamanız veya ölmeniz şansınıza bağlı olacak."

O an siyah bulutlar azgın tsunamiler gibi yaklaştı. Doğudaki siyah bulutta tek bir kişi vardı, alim gibi görünen gri cübbeli orta yaşlı bir adam. Bir adımla Zhuque Zi'nin 300 metre uzağına vardı. "Zhuque Zi, ben Terk Edilmiş Ölümsüz Klanı'nın beşinci atasıyım."

Batıdaki siyah buluttan bir kişi daha çıktı. Bu kişi çok genç görünüyordu ve tüm vücudu dövmelerle kaplıydı ancak dövmeleri siyah değil altın sarısıydı!

Wang Lin burada olsaydı bu kişiyi bir bakışta tanırdı.

Bu kişi yavaşça konuştu, "Terk Edilmiş Ölümsüz Klanı'nın genç efendisi Zhuque Zi'yi selamlar."

Güneydeki buluttan üç kişi çıktı. Üçü bir adımda arayı kapadı ve Zhuque Zi'nin 300 metre uzağında durdu.

İkisi illüzyon durumundaydı. Zhuque Zi'ye baktılar ancak tek kelime etmediler. Diğer kişi bir kadındı. Çok güzeldi ve gözlerinde bir parça cazibe vardı. Zhuque Zi'ye baktı, bir gülümseme takındı ve konuştu, "Bu küçük kız Terk Edilmiş Ölümsüz Klanı'nın üçüncü atası ve bu ikisi de klanımın atasal ruhları."

Kuzeydeki siyah buluttan Yunque Zi çıktı. Zhuque Zi'ye doğru fısıldadı, "Kıdemli çırak kardeşim."

Zhuque Zi aniden Yunque Zi'ye döndü ve sordu, "Sana Yunque Zi mi yoksa ikinci ata mı demeliyim?"

Yunque Zi başını iki yana salladı ve konuştu, "Boş ver. Kıdemli çırak kardeşim beni istediği gibi çağırabilir."

"Hepiniz geldiniz. Terk Edilmiş Ölümsüz Klanı'ndaki tek on bir yapraklı şaman, birinci ata, sen de çıkabilirsin." Zhuque Zi'nin gözleri gökyüzüne bakarken parladı.

Bir beş renkli ışık ışını gökte toplandı ve saydam bir figür yavaşça şekil aldı. Figür yavaşça indi ve konuştu, "Zhuque Zi."

Birinci ata son derece sıradan görünüyordu ancak bir avuç darbesiyle Chu Yuanfei'yi korkutup kaçırmıştı. Bu güç bir son aşama Yükseliş yetişimcisine benzerdi ve hatta bir dereceye kadar onu aşıyordu.

Yunque Zi ağır bir tonla konuştu, "Kıdemli çırak kardeşim, amacımız Suzaku Gezegeni'ni yok etmek değil. Bir arada yaşamamızın bir yolunu bulmak. Yetişim Gezegeni Kristali'ni teslim edeceğine söz verirsen bu savaşı durdurabiliriz. Gezegeni ikiye böleriz ve bir daha asla birbirimizi rahatsız etmeyiz!"

Zhuque Zi bir parça alay içeren bir kahkaha attı ve konuştu, "Yetişim Gezegeni Kristali'ni yok etmemden korkmuyor olsaydınız tüm bu saçmalıkla zaman kaybetmeden çoktan saldırırdınız."

''Küstah!'' Birinci atanın gözleri alnına vururken parladı ve bir dövme belirdi. Dövmeye işaret etti, üzerine biraz kan tükürdü ve bağırdı, "Mühürle!"

Dövme anında kan kırmızısı parlamaya başladı ve Zhuque Zi'ye doğru atıldı.

Birinci ata Zhuque Zi'nin güçlü olduğunu biliyordu. Bu yalnızca test etme amaçlıydı, kendisi yaklaşmadı.

Zhuque Zi'nin gözleri soğuklaştı ve alayla gülümsedi. Tepki vermeyecekmiş gibiydi ancak sonra altın bir parıltı etrafına belirdi. Üzerinde çatlaklar belirirken dövmeden çatlama sesleri geldi ve kısa süre sonra parçalandı.

Aynı anda beşinci atanın ifadesi değişti ve hızla geri çekildi. O an alnında kanlı bir nokta belirdi ve kan damlamaya başladı.

Birinci ata kaşlarını çattı ve beşinci atanın yanına vardı. Uzandı ve altın bir iğne çıkardı. Ancak iğne belirir belirmez iz bırakmadan kayboldu.

Zhuque Zi'nin ifadesi hareket ederken kasvetliydi. Hızı çok süratliydi, o kadar hızlı ki Yunque Zi ve birinci ata hariç hiç kimse ne yaptığını görmedi bile.

"Suzaku Mührü, saldır!" Zhuque Zi'nin antik sesi hiçlikten geldi.

Ortaya çıktığında çoktan gökten aşağı işaret ediyordu. Bedeninin etrafında çok miktarda ateş ortaya çıkarken gök karardı. Ateş 300 metre içindeki her şeyi kapladı ve yer kavrulma belirtileri göstermeye başladı.

Yunque Zi ve birinci ata hariç herkes ateşlerin etkisini önlemek için hızla geri çekildi.

Aynı anda Zhuque Zi'nin bedeninden ateşten bir anka kuşu çıktı. Kanatları kapatmadan önce öttü ve yere doğru indi.

Birinci ata göğe fırladı. Bedeni siyah bir parıltı yaymaya başladı, sonra elini kaldırdı ve işaret etti. Gizemli bir on bir yapraklı bitki aniden alnında belirdi. Yapraklardan biri düştü ve işaret ettiği yere doğru süzüldü.