Bölüm 409: Dao Kalbi

avatar
3280 21

Xian Ni - Bölüm 409: Dao Kalbi


Çevirmen: Hollywood Hootsman

Editör: Lord Viole Grace

 


''Küçük Beyaz, amca nerede?'' Zhou Ru elinde bir sürü meyveyle Küçük Beyaz'ın sırtında oturuyordu.

 

Küçük Beyaz büyük kafasını salladı ve yanıt olarak bir hırıltı çıkardı.

 

Bir yıl önce uyandığından beri Zhou Ru, Wang Lin'i hiç görmemişti. Yalnızca Küçük Beyaz yanındaydı.

 

Küçük Beyaz şu anda bir dağ silsilesinden geçerken Zhou Ru'yu taşıyordu. O an yer aniden titremeye başladı. Küçük Beyaz metrelerce geri çekilirken alçak sesli bir inilti çıkardı.

 

Yer daha da şiddetli bir şekilde sallanmaya başladı ve sonra aniden bir solucan gibi görünen ama sayısız kat daha büyük olan bir canlı yerden dışarı fırladı. Kükredi ve kafasını Zhou Ru'ya doğrulttu.

 

Bu yaratığın yer üstünde olan kısmı bile 30 metreden uzundu. Tüm bedeni kırmızıydı ve bambu benzeri bölümleri vardı. Çok korkunç görünüyordu.

 

Ancak Zhou Ru'nun yüzünde korku yoktu, heyecan vardı. Meyveleri attı, Küçük Beyaz'ın başına vurdu ve konuştu, ''Küçük Beyaz, dikkatlice bakmalısın. Amcayı bulup bulamayacağımız buna bağlı.''

 

Küçük Beyaz gözlerini devirdi ve dev solucana kükredi.

 

30 metreden uzun solucan hareket etti. Büyük ağzını açtı ve Zhou Ru'ya doğru atıldı. Çok hızlı hareket ediyordu ve Küçük Beyaz'la Zhou Ru, solucan onlara yaklaşırken onun balık gibi kokan nefesinin kokusunu alabiliyordu. Ayrıca ağzında sayısız keskin diş vardı. Biri o ağız tarafından yakalanırsa kemiği kalmazdı.

 

Zhou Ru'nun yüzüne en ufak bir korku belirtisi yoktu, bunun yerine daha da heyecanlandı. Büyük gözeri dev solucana bakmıyordu bile, bunun yerine kafasını kaldırıp gökyüzüne baktı.

 

Hatta Küçük Beyaz daha fazla geri çekilmedi. Gözlerinde bir alay vardı.

 

Dev solucanın ileriye atıldığı an dev bir figür gökte belirdi. Bu figür bir uğultu sesi çıkardı ve sonra akıl almaz bir hızda Zhou Ru'nun yanına vardı.

 

Bu figür, dev bir sivrisinekti. Keskin ağzı hızla solucana saplandı. Bir sallamayla solucanın tüm bedeni yeraltından çekildi ve havaya fırlatıldı.

 

O an sivrisinek tekrar hareket etti ve çabucak keskin ağzını solucanın kafasına sapladı. Sonra solucanın tüm kanı sivrisinek tarafından emildi.

 

Sivrisinek solucanı kenara fırlattı, sonra uzağa uçmadan önce Zhou Ru'yla Küçük Beyaz'a baktı.

 

Zhou Ru çabucak bağırdı, ''Küçük Beyaz, takip et, çabuk, takip et!''

 

Küçük Beyaz tereddüt etmedi ve hemen koşmaya başladı.

 

Wang Lin, Zhou Ru'yu korumak için bir yıl önce sivrisinek canavarını salmıştı.

 

Zhou Ru'yu görmek istememişti ancak onu bu tehlikeli ayda öylece yalnız bırakmazdı.

 

Geçen bu yıl boyunca sivrisinek Zhou Ru'yu sayısız kez kurtarmıştı. İlk başta Zhou Ru sivrisinekten korkuyordu ama şimdi ona karşı bir aşinalık duygusu hissediyordu. Ne zaman onu görse sanki Wang Lin'i görüyor gibiydi.

 

Zhou Ru'nun bir yıl önce olanlara ve de bedeninde bir Oluşan Ruh'a sahip olduğuna dair anısı yoktu, sanki hiç yaşanmamış gibiydi.

 

Wang Lin, ruhunu bedenine geri koyduğunda o anıları silmişti.

 

Zhou Ru masum bir çocuktu, Li Muwan'ın başarısız uyanışı için acı çekmemeliydi. Wang Lin öfkeyle başkalarını suçlayacak bir tip değildi ve onun hayatını dolu dolu yaşamasını sağlamak istiyordu.

 

Ancak Wang Lin'in kalbi hala bir yıl önce olanları düşünüyordu, bu yüzden Zhou Ru'yla yüzleşmek istememişti. Bu his onun için çok karmaşıktı.

 

Zhou Ru amcasını göremediği için çok kötü hissetmiş, bu yüzden onu bulmak için yolculuğuna başlamıştı. Ay Wang Lin için çok küçük, onun içinse çok büyüktü.

 

Bu yıl boyunca o ve Küçük Beyaz ayın yarısında fazlası boyunca seyahat etmişti. Wang Lin'i bir kere görememiş olsa da amcasına yaklaşıyormuş gibi hissetti.

 

Ne yazık ki Küçük Beyaz sivrisineğe kıyasla çok yavaştı, bu yüzden sivrisineğin figürü çok geçmeden uzaklarda kayboldu. Ancak Zhou Ru tekrar tehlikeyle karşılaştığı zaman o büyük sivrisineğin hemen geleceğini biliyordu.

 

''Hıh, o büyük sivrisinek çok hızlı uçuyor. Küçük Beyaz, çok yavaşsın.'' Zhou Ru gökyüzüne bakarken somurttu.

 

Küçük Beyaz yakınma dolu bir kükreme çıkardı. Düşündü, 'O sivrisinek gökte uçuyor. Yerde koşuyor olsaydı kesinlikle ben daha hızlı olurdum.'

 

Zhou Ru tam konuşmaya devam edecekti ki hafif bir esinti ona temas etti ve tüm vücuduna bir sıcaklık dalgası gönderdi. Zhou Ru etrafına bakarken şaşırdı ve fısıldadı, ''Küçük Beyaz, sence de bu garip değil mi? Her üç ila beş günde bir bu sıcak esinti geliyor. Bana her değdiğinde sıcaklığın tüm bedenimde dolaştığını hissediyorum ve sonra yemek yemesem bile aç hissetmiyorum.''

 

Küçük Beyaz kafasını salladı ve yanıt olarak alçak bir hırıltı çıkardı.

 

Zhou Ru'nun yolculuğu devam etti. Bilmediği şey, Wang Lin'in ilahi hissini geri çekmiş bir şekilde dağın tepesinde olduğuydu.

 

Geçen bu yıl boyunca çıldırmış olsa da Zhou Ru'nun güvenliğini unutmamıştı. Zhou Ru'nun durumunu kontrol etmek için her birkaç günde bir ilahi hissini yayar ve sonra aç kalmasını önlemek için vücuduna ruhsal enerji gönderirdi.

 

Wang Lin kafasını göğe doğru kaldırdı. Gözleri şu anda çok parlaktı. Wang Lin daha önce hiç bu tür bir bakışa sahip olmamıştı, bu kalbe nüfuz edebilecek ve yaşamla ölümün içini görebilecek bir bakıştı.

 

'Demek yaşam ve ölüm alanı böyle... Bu dünyadaki şeyleri kontrol etmek istersem kontrol edebilirim.' Wang Lin'in sağ eli öne uzandı ve önündeki tüm bulutlar avucuna doğru toplandı. Çok geçmeden elinde bulutlardan yapılma küçük bir küre belirdi.

 

Bu bulut küresi yıldırımla doluydu.

 

Kürenin içindeki muazzam gücü hisseden Wang Lin derin bir nefes aldı.

 

Bu bulut küresinin gökleri yok edecek kudreti olmasa da herhangi bir Ruh Oluşturma yetişimcisini öldürebilirdi. Ruh Dönüşümü yetişimcisi Li Yuanfeng dirilseydi o da bu küre tarafından yok edilirdi.

 

'Yaşam ve ölüm alanı tamamlandı ve yetişimim de Ruh Oluşturma aşamasını aştı. Ruh Dönüşümü aşamasına ulaşmak için sadece bir adıma daha ihtiyacım var. Bu adımın yarısını çoktan attım...' Wang Lin sağ elini salladı ve bulut küresi kayboldu.

 

'Ruh Dönüşümü aşamasına ulaşmak için hazırlanmam gerek!' Wang Lin'in gözleri durgundu.

 

Ruh Dönüşümü yetişimcileri gerçek bir güç merkezi olarak kabul edilebilirdi. Ruh Dönüşümü yetişimcilerinin herhangi bir yetişim gezegeninde birçok kişi tarafından istendiği söylenirdi.

 

Dev İblis Klanı'nın atası yalnızca Ruh Dönüşümü ilk aşamadaydı ancak bu onun tüm klanı kontrol etmesini ve onların lideri olmasını sağlamıştı.

 

Li Yuanfeng zorla Ruh Dönüşümü aşamasına yükseltilmişti ancak Xue Yue'deki en değerli kişi olmuştu.

 

Bir Ruh Dönüşümü yetişimcisinin değeri gayet açıktı.

 

Sonuçta Yükseliş aşamasındaki yaşlı canavarlar her zaman kapalı kapı yetişimindeydi ve onlardan çok az vardı. Böylelikle Ruh Dönüşümü yetişimcileri herhangi bir gücün gerçek belkemiği haline geliyordu.

 

Ruh Dönüşümü yetişimcilerini ölümlü dövüş sanatları dünyası ortamına koyarsak, onlar herkes tarafından hayran olunan birinci sınıf uzmanlar olurlardı.

 

Yetişimciler arasında bu insanların önemi bin kattan daha da fazla artardı.

 

Bu bir Ruh Dönüşümü yetişimcisiydi.

 

Tianyun Zi bile Ruh Oluşturma aşamasının kenarında olduğuna dair iyi bir hissi olan küçük yetişimcisinin yalnızca 200 yıl sonra Ruh Dönüşümü aşamasına girmeye hazırlık yapacağını asla beklemezdi.

 

Tianyun Zi bunu bilseydi Wang Lin yalnızca 100 yıllığına bir fahri öğrenci olmazdı, ayrıcalıklara sahip gerçek bir öğrenci olurdu.

 

'Situ, Ruh Dönüşümü aşamasına ulaştığımda seni uyandıracak güce sahip olacağım...' Wang Lin alnına işaret ederken derin bir nefes aldı. Kısa süre sonra cennete başkaldıran boncuğun içine giderken bedeni kaybolmaya başladı.

 

Cennete başkaldıran boncuğun içinde Situ Nan'ın devasa ruhu süzülüyordu. Wang Lin onun yanında belirdi ve sessizce ona baktı.

 

İki kolu emdikten sonra Situ Nan'ın ruhu artık saydam değildi, şu anda daha katıydı. Ruhu güçlü bir baskı yayıyordu. Bu baskı ata Du Tian'ınkinden katlarca daha güçlüydü.

 

'Situ...'  Wang Lin bir adım atıp cennete başkaldıran boncuğun doğu kısmında belirmeden önce Situ Nan'a uzun bir süre sessizce baktı.

 

Burada başka bir Oluşan Ruh vardı.

 

Ancak bu Oluşan Ruh'un gözleri sanki uyuyormuş gibi kapalıydı. Enerji eksikliğini gidermek için sürekli olarak ruhuna giren ruh sıvısıyla çevriliydi.

 

'Wan Er...' Wang Lin'in gözleri yumuşadı.

 

Wan Er'i çevreleyen ruh sıvısı cennete başkaldıran boncuğun çiğindendi. Wang Lin bu çiği geçen yıl toplamıştı. Amacı Li Muwan'ın Oluşan Ruh'unu onarmaya yardımcı olmaktı ve zaman geçtikçe Oluşan Ruh'unu daha da güçlendirecekti.

 

'Wan Er, beni 300 yıl bekledin. Ben, Wang Lin, sana borcumu ödeyemem. Ölene dek Oluşan Ruh'unu sen uyanana kadar koruyacağım.' Wang Lin Li Muwan'ın Oluşan Ruh'Una uzun bir süre baktı...

 

'Yaptığım her şey bir şansla mucizevi bir şekilde değiştirilebilirse o zaman seni 1 yıl, 10 yıl, 100 yıl, 1000 yıl... Ölümüme kadar bekleyeceğim.'

 

Geçmişin anılarını zihninde dönerken Wang Lin Li Muwan'a sevgi dolu bir şekilde baktı.

 

Anılar avucundaki su gibidir, elini açsan da sıkıca tutsan da fark etmez, hepsi bitene kadar damla damla sızar. Ancak suyun serinliği unutulmazdır.

 

Wang Lin yürüdü ve kibarca onu alnından öptü. Sıcaklığı yavaşça Wan Er'e geçti.

 

Wan Er'in bedeni titredi…

 

Wang Lin'in dudaklarını ve sıcaklığını hissetti. Bu sıcaklık, kaçınılmaz bir neşe, sessiz bir feryat ve asla geçmeyecek bir koruma duygusu içeriyordu.

 

Aşk bir nehir gibidir, sol kıyı 1000 yıllık hüznü neşelendirebilecek şen kahkahadır ve sağ kıyı mum ışığının altında kalan ebedi sessizliktir. İki kıyının arasında akansa yıllar süren fani yalnızlıktır.

 

Wang Lin arkasında döndü ve cennete başkaldıran boncuktan çıktı. Cennete başkaldıran boncuktan çıksa da kalbi sonsuza dek orada kaldı.

 

Dağın zirvesinde gece yarısının yıldız ışığının altında, yağmurun altındaki yalnız figür rüzgarla parçalanmak üzere gibi görünüyordu.

 

Belirsiz hüzün hep rüzgar tarafından uçurulup giden şeydir ancak aileye veya arkadaşlara sahip olmamanın verdiği yalnızlık rüzgarın asla söndüremeyeceği yangındır.

 

Yalnız figür güzel yapılı yüzünü gökteki karanlıkla, yıldızların aydınlığıyla yüzleşmek için kaldırdı. Orada sonsuza dek kalbinde kalacak bir kadının figürünü gördü.

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44333 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr