Çevirmen: Zawoske

Editör: Lord Viole Grace

“Si Tu...” Wang Lin alnını işaret ederken bakışları ciddileşti. Bedenini rengarenk bir ışık kapladı ve kayboldu.

Cennet’e Başkaldıran Boncuk’un boyutunda, ışık küreleri hala yerindeydi. Wang Lin ilerlerken onlara bakmadı bile.

Kısa süre sonra, Si Tu Nan’ın ruhunun bulunduğu yere vardı.

Si Tu Nan’ın devasa ruhunun yanında ebeveynlerinin ruhları bulunuyordu. Wang Lin’i birazcık sakinleştiren nazik bir ışık yayıyorlardı. Ebeveynlerine doğru secde etti ve ardından, uzun bir süre ebeveynlerini izledikten sonra, Si Tu Nan’ın ruhuna doğru döndü.

Si Tu Nan kapalı gözleriyle oturuyordu. Bedeni önceki kadar solgun olmasa da, çok da iyi değildi. Ancak biraz toparlandığı söylenebilirdi.

Wang Lin Si Tu Nan’a baktı ve mırıldandı, “Si Tu Nan’ın ruhu burada. Neden o kişi kendisine Si Tu Nan dedi ki... Aynı ismi taşıyor olabilirler mi? Ama o vakit neden bu kişi de Yeraltı Yükseliş Yöntemi’ni biliyordu...”

Wang Lin ifadesi ansızın ciddileşmeden önce biraz düşündü.

“Si Tu bir keresinde Suzaku’nun dışından yetişimcilerle Cennet’e Başkaldıran Boncuk uğruna savaştığını ve bedeninin parçalandığını söylemişti. Bu felaketten kurtulmak için bedeninden vazgeçip Cennet’e Başkaldıran Boncuk’un içinde saklanmak zorunda kalmıştı!”

Wang Lin’in gözleri kendisine Si Tu Nan diyen figürü hatırlarken gittikçe daha fazla ışıldıyordu.

‘Acaba Si Tu Nan’ın bedeni birisi tarafından alınıp arıtılmış, bu yüzden bir ruh parçası oluşmuş olabilir mi?’ Wang Lin içten içe cüretkar bir tahmin yaptı ama bunu onaylayamıyordu. Uzun bir süre düşündükten sonra, derin bir nefes verdi ve acı acı gülümsedi. “Kıdemli Si Tu, eğer o kol gerçekten sizinse, o vakit gerçekten Suzaku’daki bir numaralı uzman olduğunuza inanırım.”

Wang Lin kafasını iki yana salladı. En nihayetinde, hala Si Tu Nan’ın bu sözlerine emin olamıyordu. Bu ne kadar yetişim yaparsa o kadar belirginleşiyordu. Sonuçta, Suzaku’nun bir numaralı figürü Suzaku ünvanını taşıyan şahıstı.

Si Tu Nan o zamanlarda Suzaku ünvanına sahip değilse, bir numaralı uzman olamazdı.

Ayrıca, Si Tu Nan o kadar uzun süredir Başkaldıran Boncuk’un içindeydi ki şimdi geri dönse, muhtemelen gücü yetersiz kalırdı. Bir süre düşündükten sonra, Cennet’e Başkaldıran Boncuk’tan ayrılmadan önce Wang Lin bir kere daha iç çekti.

Xue Yue Ülkesi.

Kutsal Buz Tapınağı’nda son derece ısradan görünen bir orta yaşlı adam oturuyordu. Önünde koyu kırmızı bir çay seti vardı.

Yanında iki kişi duruyordu, bir erkek ve bir kadın. İkisinin de saçları ağarmıştı.

Orta yaşlı adam bir bambu demlik aldı ve içine birkaç çay yaprağı attı. Ardından demliğin içine bir buz kübü koydu. Parmağının bir işaretiyle, buz eridi ve su kaynadı.

Çaydan acı bir koku yayıldı ve bütün salonu kapladı.

Orta yaşlı adam bütün suyudöktü ve başka bir buz kübü koydu. Ardından tekrardan erimesini ve kaynamasını sağladı. Bu sefer, çaydan egzotik bir koku yayıldı. Koku hemen salonu kaplayan acı kokuyu yok etti.

Salon bu aromayla çevriliydi. Hatta aroma salonun dışına ulaşacak kadar güçlüydü.

“Her gün burnuma gelse bile, asla Tian Que Tüyü’nün kokusundan sıkılmam. Ne yazık ki, bu çay çok nadir. Ancak ara sıra Suzaku’dan elde edebiliyorum. İkiniz epey şanslısınız. Gelin ve deneyin.” Orta yaşlı adam demliği aldı ve üç fincan çay koydu.

Üç fincan koyduktan sonra demlikte hiç çay kalmamıştı.

İkili çabucak öne çıktı, fincanlarını aldı ve içti. Ancak, yaşlı kadının kafasında açıkça başka bir şey vardı. Ne kadar sıcak olduğunu önemsemeden, hepsini tekte içti ve söze girdi, “Tarikat lideri, çayı içmeyi bitirdik, lütfen şu Ceng Niu’yu öldürün.”

Orta yaşlı adam kadının çayı içişini görünce içi acıdı ve söylendi, “Bu Ceng Niu hiçbir şey. Suzaku Ceng Niu’yla uğraşmayın diye bir mesaj göndermeseydi, çoktan birisinin elinde canını verirdi.”

Yaşlı kadın kafasını kaldırdı ve devam etti, “Ama bu herif Kırmızı Kelebek’in kollarından birisini kopardı! Unutmayın, Kırmızı Kelebek Xue Yue’nin umudu. Tarikat lideri, sırf Kırmızı Kelebek sayesinde Ruh Değişimi aşamasına ulaşabildiniz!”

Yanındaki yaşlı adama gelirsek, kafasını eğdi ve sessizce çayını içti.

Orta yaşlı adamın bakışları soğuklaştı ve yavaşça yaşlı kadına karşılık verdi, “Unutmadım ve bana hatırlatmana gerek yok!”

Yaşlı adam uzun bir süre düşündü ve mırıldandı, “Yine de tarikat liderinden harekete geçmesini istiyorum.”

Orta yaşlı adam fincanı kaldırdı, bir yudum aldı ve söylendi, “Bu Ceng Niu’nun bir yıldırım kurbağası, bir çift çanı, sayısız kısıtlama oluşturan küçük bir bayrağı ve bütün bunlara ek olarak, Liao Fan Ceng Niu’nun Yeraltı Yükseliş yetişim metodunu da bildiğini onaylayabildi. En önemlisiyse Ceng Niu her şeyi yok edebilecek gibi bir aura barındıran küçük bir bayrağa sahip.”

Yaşlı kadın şoke oldu ve mırıldandı, “Görünüşe göre tarikat lideri bu kişiyi araştırıyormuş.”

Orta yaşlı adam onayladı ve devamını getirdi, “Nasıl Suzaku Dağı’nın dikkatini çeken ve Kırmızı Kelebek’le savaşması emredilmiş birine dikkat etmeyebilirim? Suzaku ünvanı Kırmızı Kelebek’in olmalı. Başkasının elde etmesine nasıl izin veririm? Liao Fan’ın hazinelerimle gidip birkaç şey öğrenmesine izin verdim.”

Yaşlı kadın saygıyla boyun eğdi ve tek kelime etmedi.

Orta yaşlı adam bir yudum daha aldı ve yavaşça konuştu, “Şu anda onu öldürme zamanı değil. Kırmızı Kelebek’le olan savaşından sonraya kadar bekleyebiliriz. O zaman, ister kazansın ister kaybetsin, hayatını almak için şahsen harekete geçeceğim. Bu kişi kaçma konusunda da çok iyi. Devasa İblis Klanı’ndaki arkadaşlarımdan yıldız pusulasını ele geçirmiş olabileceğini duydum. Bu pusulayla, bir boyutsal yarık açıp boşluğa girdiğinde, geç aşama Ruh Değişimi yetişimcileri dışında kimse ona yetişemez.”

Yaşlı kadın kaşlarını çattı. Kafasını kaldırdı ve sordu, “Tarikat lideri yani?”

Orta yaşlı adam sakince yanıtladı, “Onu öldürmek istiyorsak, tek hamlede halletmeliyiz. Harekete geçersem, kesinlikle kaçar. Yani savaş başlayınca, boyutsal yarık açmasını engelleyecek bir formasyon yerleştireceğim ve ayrıca Devasa İblis Klanı’ndan da yardım isteyeceğim. İki Ruh Değişimi yetişimcisine karşı ne kadar güçlü olursa olsun hiçbir şey yapamaz, sonuçta sadece bir Ruh Oluşturma yetişimcisi. Harekete geçeceksem, o zaman başarılı olacağıma emin olacağım!”

Yaşlı kadının yüzündeki saygı daha da güçlendi.

O anda, yaşlı adam çayını bıraktı ve sordu, “Sırf bir orta aşama Ruh Oluşturma yetişimcisi için abartmıyor muyuz?”

Orta yaşlı adam hafifçe gülümsedi ve sordu, “Sahip olduğu etki alanının ne olduğunu biliyor musun?”

“Oh?” yaşlı adam kafasını kaldırdı.

“Kırmızı Kelebek’e göre, bu kişinin etki alanı yaşam ve ölüm; reenkarnasyon döngüsü. Bu türden bir etki alanını kavrayan birisi sadece Ruh Oluşturma aşamasında olsa da küçümsenemez.” Orta yaşlı adamın gözlerinde bir pişmanlık belirtisi açığa çıktı.

Yaşlı adam düşünmeye başladı ve derin bir nefes verdi. Ceng Niu’nu öldürmek istemesinin nedeni Kırmızı Kelebek gençken, güzel kadının geleceğini kontrol etmiş olmasıydı. Gelecekte, Kırmızı Kelebek bir felaketle yüzleşmek zorunda kalacaktı!

Bu felaketin Ceng Niu olmasından korkuyordu!

Zaman aktı ve göz açıp kapayıncaya kadar, beş yıl geçti.

Zhou Ru şimdi on yaşındaydı. O küçük kız epey büyümüştü, ama kişiliği de şimdi çok daha vahşiydi. Pagodadaki kadını beslemeye olan ilgisini çoktan kaybetmişti. Ara sıra aklına gelse de, artık çabalamıyordu.

İzleri yakındaki neredeyse bütün dağ dizilerini kaplamıştı. Küçük olsa da, son derece cüretkardı. Bütün kaplanlara ve vahşi yaratıklara sık sık sataşırdı.

Tabii ki, kabiliyeti düşünülürse, kaplanları ve vahşi yaratıkları korkutması imkansızdı. Tie Yan dört yılı aşkın zaman önce geri gelmişti. Ruh Oluşturma aşamasına ulaşmanın ucundaydı. Ne var ki, Bulutlu Gök Tarikatı’nda hala bu sınırı aşamamıştı, dolayısıyla tekrardan her şeyden vazgeçmeye ve Wang Lin’i takip etmeye karar vermişti.

Küçük kıza eşlik eden kendisiyle birlikte, Zhou Ru epey kibirlenmiş ve her gün etrafta oynamaya başlamıştı.

Wang Lin geçen beş yılı temelini güçlendirerek ve orta aşama Ruh Oluşturma’ya atılım yapmaya çalışarak geçirmişti. Ancak, ne kadar denerse denesin, atılım yapamıyordu.

Wang Lin bir darboğaza ulaştığının farkındaydı. Atılım yapamazsa, o vakit yetişimi sonsuza kadar bu seviyede takılı kalırdı.

Mücadele etmeye gelenlerin sayısı bu beş yılda epey azalmıştı, ama Ceng Niu isminin ünü sadece artmakla kalmıştı. Birçok yetişimci arasında popüler bir konuşma başlığıydı.

Bugün Kırmızı Kelebek’le savaşmak için ayarlanan on yıllık sözün zamanı gelmişti.

Yarım yıl önce, Suzaku’dan bir elçi gelmiş ve vadinin dışına bir aktarım dizisi kurmuştu. Bu aktarım dizisi sadece bir kere kullanılabilirdi, ancak genç adama gezegenin ötesindeki Suzaku Ülkesi’ne gönderebilirdi.

Feng Yushan saygıyla vadinin dışında duruyordu. On gün önce on yıl öncenin anlaşmasına dayanaraktan Wang Lin’e mücadele mektubunu vermeye gelmişti.

Bu on günde, Wang Lin hala savaşıp savaşmaması gerektiğini sorguluyordu.

Suzaku hala o zamanlar olanları sorun etmemişti. Wang Lin bir şeyler dönüyor gibi hissediyordu. Büyük ihtimalle Suzaku’nun kendisini bir merkez öğrenci olarak kabul etmek istediğini tahmin ediyordu.

Tıpkı Kırmızı Kelebek’e olduğu gibi.

Savaşın nedeni buydu. Sadece Suzaku’nun yaşlı canavarları bunu görmeyecekti, aksine bütün Suzaku gezegenini haberi olacaktı.

Sonuçta, Kırmızı Kelebek çok ünlüydü. Onun uğruna Dört Tarikat Birliği yok edilmiş ve Xue Yue zorla beşinci derece ülkeye yükselmişti. Bu tür bir durum Suzaku’nun tarihinde hiç meydana gelmemişti.

Sonuç olarak, çoğu yetişimci Kırmızı Kelebek’in ismini biliyordu.

Ceng Niu birdenbire Kırmızı Kelebek’i ayakları altında ezerek belirmiş ve kendisi daha da ünlenmişti.

Şimdi ikili arasındaki savaş gezegendeki herkesin odağı haline gelmişti. Kim kazanırsa büyük bir fırsat elde edecekti.

Bunu neredeyse herkes biliyordu. Nasıl olur da Wang Lin anlamazdı?

Suzaku’daki o yaşlı canavarların kimin kazanacağını görmek istediğinin farkındaydı.

Kırmızı Kelebek’in kolunu aldığında Ruh Değişimi aşamasında veya geç aşama Ruh Oluşturma’da olsaydı, kesinlikle öldürülürdü. Lakin tam da erken aşamadayken böyle bir şey meydana gelmiş ve yaşlı canavarlardan birinin dikkatini çekmişti, bu yüzden dinlenme fırsatı olarak bu on yıl genç adama verilmişti.

Wang Lin’in gözleri ışıldadı ve kararını verdi.