Bölüm 328: Kalp Titrer

avatar
3176 13

Xian Ni - Bölüm 328: Kalp Titrer


Çevirmen: Zawoske

Editör: Lord Viole Grace


Bu aktarım Wang Lin’e Semavi Alem’e gönderildiğindekiyle aynı hissi verdi. Ne var ki, bu hissiyat sadece kısa bir zaman zarfı sürdü. Wang Lin kilometrelerce uzakta bir antik aktarım dizisinde belirdi.

 

İlahi hissini yaydı. Genç adamın zihinsel gücü düşünülse bile, korku dolu bir bakış takınmadan edemedi.

 

Bu yer Şeytanlar Denizi’nden sadece 800.000 kilometre uzaktaydı. Bir aktarımla birkaç antik aktarım dizisi geçmişti. Wang Lin milyonlarca kilometre kat ettiğini hesapladı. Normalde bir ay sürecek yolu göz açıp kapayıncaya kadar geçmişti. Bu gerçekten Wang Lin’i sersemletti.

 

Elindeki semavi yeşime baktı. Artık saf beyaz değildi; içinde biraz grilik vardı. Şimdi içindeki semavi enerjinin yaklaşık %10’u eksikti.

 

Aktarım dizisini aktifleştirdiğinde beliren haritayı hatırlayınca, Wang Lin aniden bir şeyi anladı. Belki de bu antik aktarım dizilerini kullanmanın asıl yöntemiydi ve zirve kalite ruh taşları sadece tek bir konumu açabilirdi. Bir semavi yeşim kullanarak, bütün bağlantılı aktarım dizileri açılabilirdi.

 

‘Ama, bir aktarım %10 enerji harcıyor. Epey bir semavi yeşimim olsa dahi, böyle boşa harcayamam. Bu aktarım yapmak değil semavi enerjiyi boşa harcamak. Suzaku’da aktarım için semavi yeşimi kullanabilen çok kişi yoktur...’ Wang Lin havaya atılmadan önce kendisiyle alay etti ve ileri uçtu.

 

Gerçek Wang Lin’in düşündüğüne oldukça yakındı. Semavi yeşimle aktarım dizilerini açabilen kişiler olsa da, basitçe çok azdılar.

 

Sadece Suzaku’nun dört Yükselişi Arama aşamasındaki yetişimcisinin aktarım uğruna bir semavi yeşim kullandığında içi acımazdı.

 

Wang Lin uçarken, sağ bileğindeki yaratık kapanına dokundu. Kırmızı Kelebek’le olan ikinci savaşında, yıldırım kurbağası ölümün kıyısına gelmesine neden olan son derece ciddi bir yara almıştı. Hala yaratık kapanının içinde olsa da, ruhsal enerji almı her birkaç günde birden birkaç ayda bire çıkmıştı.

 

Wang Lin yaratık kapanına ruhsal enerji göndermeye devam etmiyor olsaydı, yıldırım kurbağasının ölmüş olacağını anlamıştı.

 

‘Wan Er Chu’ya dönünce yıldırım kurbağasını iyileştirebilir mi bilmiyorum. Ne yazık ki, bu yaratık sırf benim yüzümden bu durumda, yani, ben, öylece terk edemem.’

 

Bunu düşündüğü esnada, sanki ona yanıt veriyormuşçasına bileğinden nazik bir dalga geldi.

 

O anda, Chu’nun Bulutlu Gök Tarikatı’nda, Li Muwan bir zither ile doğu avlusunda oturuyordu. Yeşim vari parmakları zitherin üzerinde geziniyor, güzel bir melodi oluşturuyordu. Nazik ses dalgaları adeta eski anıları hatırlatıyordu.

 

Bu yüz yılı aşkın zaman Wang Lin için bir an gibi gelmişti, fakat Li Muwan için, çok, çok uzundu.

 

Şu anki o öncesinden farklı gözüküyordu; yüzünde yaşlanma belirtileri bulunuyordu. Yaşı düşünülürse, Cennet’e Başkaldıran Boncuk’un sıvısı olmasaydı çoktan bir kemik yığınına dönmesi gerekirdi.

 

‘Bu geçen yüz yılda, hala geç aşama Merkez Oluşturma’da sıkıştım... Bana verdiğin sıvının artık bir etkisi yok. Bedenimin gün geçtikçe zayıfladığını hissedebiliyorum... On yıl içinde hala Kadim Ruh aşamasına ulaşamazsam, ben...’ Li Muwan zorla gözyaşlarının akmaması için kendisini tuttu.

 

Ne var ki, zitherin sesi içindeki duyguları açığa çıkarıyordu. Keder ve çaresizlikle kaplıydı. Kim duyarsa duysun, içi ağırlaşırdı.

 

“Wang Lin... Tam olarak neredesin...” Li Muwan’ın gölzerindeki hüzün daha da güçlendi. Kalbi son derece acı içindeydi.

 

Wang Lin’le geçirdiği zaman zihninde oynuyordu. Bu, uğruna yaşadığı tek şeydi. Bu anılar olmasa, o vakit bedeni iyi olsa bile, kalbi çoktan ölürdü.

 

“Wang Lin... Belki geri döndüğünde, ölüm ve yaşam tarafından ayrılmış olacağız...” Li Muwan nihayet göz yaşlarını tutmayı sürdüremedi. İki pınar yanaklarından aşağıya süzüldü.

 

O anda, avlunun dışında iki figür duruyordu. İkisinin de saçları tamamen beyazdı.

 

Yaşlı adamlardan birisi kafasını iki yana salladı ve söylendi, “Tarikat liderinin zither çalışı bir ölüm belirtisi barındırıyor... Maalesef...”

 

“Liu Fei, bu geçen 100 yılda, tarikat lideri bir sürü hap almasına rağmen üç kez Kadim Ruh aşamasına atılım yapmada başarısız oldu. Bir kere daha o kişiyi görmek istediği gerçeği olmasaydı, o zaman yine atılımı başarısız olduğunda otuz yıl önce ölürdü.”

 

“Song Qing, bahsettiğin kişi... Sence hala hayatta mı?” Liu Fei’nin zihninde soğuk bir figürün görüntüsü belirerek, bedeninin titremesine sebebiyet verdi. 100 yıl geçtikten sonra dahi, yaşananları unutamıyordu.

 

Song Qing biraz düşündü ve iç çekti. “Yüz yıl önce erken aşama Kadim Ruh’taydı. Nasıl ölebilir? Bence şimdi geç aşama Kadim Ruh’a ulaşmıştır.” Korkusu Liu Fei’ninkinden çok daha derindi. O zamanki manzara sık sık uykusundan uyanmasına neden oluyordu.

 

Bu manzara iç şeytani halini almıştı.

 

“Ne yazık ki, geç aşama Kadim Ruh’a ulaşsa bile, Bulutlu Gök Tarikatı’nı kurtaramayacaktır...” Liu Fei’nin yüzü hüzünle kaplıydı.

 

Song Qing acı bir gülümsemenin yüzünde belirmesine izin vermeden önce uzun bir süre düşündü, “O yabancı yetişimci üç gün önce Mavi Gök Tarikatı’nı yok etti. Acaba sıradaki kim olacak...”

 

Liu Fei acı acı devam etti, “Lord elçi bile bu kişinin tekniklerinden korkarak kaçtı. Bulutlu Gök Tarikatı’mın kaderine çoktan karar verildi.”

 

“Dört Kadim Ruh kıdemli üstadından, üstat Liu Cang Ruh Oluşturma aşamasına ulaşmayı başaramadığında otuz yıl önce hayatını kaybetti ve şimdi üstat Gong Sun yaşıyor mu öldü mü bilinmiyor...”

 

Tam da o anda, zither müziği durdu ve avludan Li Muwan’ın nazik sesi duyuldu.

 

“Kıdemliler, lütfen konuşmak için içeri gelin. Wan Er iyi hissetmiyor, bu yüzden dışarı çıkmayacağım.”

 

Liu Fei ve Song Qing çabucak karşılık verdi. Ardından hızlıca içeri girmeden önce birbirlerine baktılar.

 

Li Muwan zithere baktı. Kafasını iki yana salladı ve ardından ikiliye doğru baktı.

 

Liu Fei’nin yüzünde karışık bir ifade bulunuyordu, söze girdi, “Tarikat lideri, sağlığınız önemli. Zither çalmak zihninize yük oluyor.”

 

Li Muwan derin bir nefes verdi ve ardından gülümsedi. “Bedenim zaten çok zayıf. Zither çalmasam bile, on yıldan fazla yaşamayacağım.”

 

Liu Fei gizlice iç çekti.

 

Li Muwan sakince sordu, “Üstat Gong Sun’dan haber var mı?”

 

“Üstat Gong Sun o yabancı yetişimciyi bulmak adına yedi gün önce ayrıldı ve hala dönmedi. Korkarım ki...” Song Qing’in gözleri hüzünle kaplıydı. Konuşmaya devam etmedi.

 

Li Muwan bir süre düşündü. Uzun bir zaman zarfı ardından, üzgün bir gülümseme yüzünde yer edindi ve söylendi, “Bu yetişimcinin nereden olduğuna dair bir bilgi keşfettiniz mi?”

 

Liu Fei fısıldadı, “Tek bildiğimiz bu kişinin yaşlı gözükmediği ve çeşitli zehirli böcekler kullandığı. Bir de kana susamış bir aurayla çevrili. Bir ay önce, birdenbire Chu’da bleirdi. Yedi günde üç tarikat yok etti ve üç gün önce, Mavi Gök Tarikatı yok edildi. Sadece ailelerini ziyaret eden birkaç dış tarikat öğrencisi kurtuldu.”

 

Li Muwan pencereden dışarı baktı. Uzun bir süre sonra, konuşmak üzereydi, lakin ansızın yüzü kızardı. Bedeni titremeye ve şiddetle öksürmeye başladı.

 

Liu Fei ve Song Qing’in yüzünde çabucak endişeli bakışlar belirdi.

 

Li Muwan sağ eliyle ağzını kapattı. Ancak bir süre kustuktan sonra nihayet durdu. Elindeki şok edici kırmızı kana baktı. Kanı sildi ve söylendi, “Birkaç güne, daha iyi hissettiğimde, ruh kanı özlerinizi geri vereceğim. Sonrasında hepiniz kaçmalısınız.”

 

“Tarikat lideri!” Liu Fei ve Song Qing aynı anda konuştu. Gözleri hüzünle kaplıydı. İkisinin de kan ruhu özü Li Muwan’ın ellerinde olsa da, genç kadın asla onlara karşı ruh kanı özlerini kullanmamıştı. Aksine, her zaman ikiliye büyükleri gibi davranmıştı. İkisi de odundan yapılma değildi ve içlerindeki huzursuzluk uzun zaman önce kaybolmuştu.

 

“Tarikat lideri, Ouyang Zi birkaç yıldır zaten yaşam uzatma hapı araştırmasında. Başarılı olunca, daha uzun süre yaşayabileceksiniz!”

 

Li Muwan kafasını iki yana salladı, “Mümkün değil. Hap yardım edebilse bile, ancak hayatımı birkaç yıl uzatabilir. Bedenimin geçen on yılda yaşlandığını hissedebiliyorum. Belki birkaç yıla bütün saçım beyazlar... Üstelik, Bulutlu Gök Tarikatı’na gelen bu felaket kaçılabilecek bir durum değil...”

 

Song Qing acı acı konuştu, “Tarikat lideri, Devasa İblis Klanı’ndan yardım alabiliriz. Bu yabancı yetişimci Devasa İblis Klanı’nının elçisini kaçırdı, dolayısıyla harekete geçmek zorundalar. Tek yapmamız gereken o zamana dek dayanmak.”

 

“Devasa İblis Klanı...” Li Muwan nazikçe fısıldadı. Kafasını iki yana salladı. “Devasa İblis Klanı bizi sadece simya aletleri olarak görüyor... Ayrıca, Ceng Niu ve Devasa İblis Klanı’nın genç efendisi arasındaki durum harekete geçmelerini engelliyor, bu yüzden muhtemelen bizimle uğraşacak zamanları olmayacaktır.”

 

Liu Fei mırıldandı “Ceng Niu, maalesef ki, bu kişi olmasaydı, o zaman Devasa İblis Klanı öylece bizi terk etmezdi.”

 

Song Qing alayla söylendi, “Ah Ceng Niu ülkeme gelebilse, o vakit bu felaket hallolurdu.” Song Qing bunu yalnızca kendisiyle dalga geçmek için söylemişti; böyle bir şeyin olma ihtimalinin on binde bir bile olduğunu düşünmüyordu.

 

Liu Fei acı acı gülümsedi. “Ceng Niu Kırmızı Kelebek’in bile kolunu alabilen bir kıdemli. Korkarım ki muhtemelen Chu ülkesini duymamıştır bile.”

 

Li Muwan fısıldadı, “Ayrılabilir ve niyetimi kapalı kapı eğitimindeki büyük üstatlara bildirebilirsiniz. Ruh kanı özünüzü geri verince, hepiniz buradan kaçmalısınız...”

 

Liu Fei sordu, “Peki ya siz, tarikat lideri? Bizimle gelmeye ne dersiniz?”

 

Li Muwan’ın gözlerinde derin bir hüzün açığa çıktı. O anda, içinde gıram korku yoktu. Bulutlu Gök Tarikatı bitmiş olsa bile, ayrılmaya razı değildi. Ölse dahi, burada ölmeliydi. Bu Wang Lin’le olan anlaşmasıydı.

 

Konuşmak yerine nazikçe kafasını iki yana salladı. Dışarıdaki mavi gökyüzüne doğru baktı ve Wang Lin’in görüntüsü zihninde belirdi.

 

“Büyük kardeş Wang...”

 

Li Muwan’ın alnından yumruk boyutunda bir yaratık çıktı. Biraz etrafta dolanıp ardından zitherin üzerine indi.

 

Li Muwan fısıldarken küçük yaratığın kafasını okşadı, “Küçük Ling, efendin nerede?”

 

Wang Lin bu 800.000 kilometrelik yolu sırasında hiç duraksamadı. Şeytanlar Denizi’nin sınırında Chu’ya doğru bakarak durdu ve bir nedenden ötürü kalbi hafifçe titredi.

 

Daha önce hiç böyle titrediğini hissetmemitşi; ilk defa böyle bir durum yaşanıyordu.

 

“İç şeytan? Mümkün değil. Yetişimimle, normal bir şeytan asla has ruhuma giremez.” Wang Lin düşünürken, Şeytanlar Denizi’ne girdi.

 

“Wan Er’i yıllardır görmedim. Bir şeyler alsam iyi olur...” Wang Lin hafifçe gülümsedi.

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43988 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr