Bölüm 251: Ruhsal Geri Çekiliş

avatar
3714 26

Xian Ni - Bölüm 251: Ruhsal Geri Çekiliş


Çevirmen: Zawoske

Editör: Lord Viole Grace


Wang Lin geceyi etrafındaki şeytani aurayı yoğunlaştırmaya harcadı. Geceleyin tek ses, cırcır böceklerinin sesleri dışında, bazı adamların horlamalarıydı.

 

Yavaşça, güneş gökyüzünde yükseldi ve gece vakti yerini gündüze bıraktı.

 

Wang Lin gölzerini açtı. Doğuya baktı ve derin bir nefes aldı. Ölümlü gözlerle görünmeyen iki mor Qi ejderhası, bedenine girdi. İki Qi ejderhası bir kere bedeninde dolaştı, ardından içinden çıktı.

 

Döngü devam etti. Wang Lin bedeni oldukça hafif gibi hissetti. Sanki öylece direkt gökyüzüne yürüyebilirmiş gibiydi.

 

Bu tür bir hissiyat geçmiş dört yüz yılda Wang Lin’in hiç deneyimlemediği bir şeydi. Ancak belli bir rahatlamış zihinsel duruma ulaştıktan sonra göklerden bu auranın hissedilebildiği son derece açıktı.

 

Bir gecelik zamanda, Wang Lin’in etrafındaki kırmızı öz tekrardan önceki boyutunun 1/10’u kadar küçülmüştü. Wang Lin acele etmiyordu. Bu kırmızı özü yoğunlaştırmanın aceleye gelebilecek bir şey olmadığını biliyordu. Uzun bir zaman alacak bir şey olduğunu düşünüyordu.

 

Sabahın erken saatlerinde, insanlar birer birer yuandı ve kendilerini yıkadılar. Yaşlı adam araçtan çıktı ve derin bir nefes aldı. Farklı türde hareketler sergilemeye başladı.

 

Tek bir bakıştan sonra, Wang Lin epey şoke oldu. Bu kişinin hareketleri saldırı gücü taşımasa da, her hareketi bedeni güçlendirirdi. Birlikte kullanıldıklarında, etkileri daha da iyi olurdu.

 

Bir süre sonra, yaşlı adam durdu ve iç çekti. Biraz tereddüt etti, ardından Wang Lin’e doğru ilerledi.

 

Yakınlaştığında, gülümseyerek sordu, ‘’Küçük kradeş, geçen gece iyi dinlendin mi?’’

 

Wang Lin sessizce onayladı.

 

Yaşlı adam sormadan önce biraz tereddüt etti, ‘’Küçük kardeş, o yüz yıllık söğüt yaprağını nereden aldın, öğrenme şansım var mı?’’ bununla birlikte, gözleri yalvaran bir bakışla kaplandı.

 

Wang Lin geçiştirdi, ‘’Yolun kenarından aldım.”

 

Yaşlı adam uzun bir süre düşündü. Acı acı gülümsedi ve devam etti, ‘’Küçük kardeş... Çok şanslısın!’’

 

Wang Lin’le bir süre sohbet etti. Nasıl denerse denesin, Wang Lin’den bir bigli alamadı. Yaşlı adam arkasını dönüp ayrıldığı sırada gizlice iç çekti.

 

Eğer yaşları kıyaslarsak, Wang Lin yaşlı adamın atası olmaya yetecek kadar yaşlıydı. Yaşlı adamın entrikası belki dünyaya yeni birisine karşı işe yarardı, lakin Wang Lin’in yaşadıklarının hiçbiriyle kıyaslanamazdı.

 

Grubu takip ederken, Wang Lin yavaş yavaş kendini ayarladı ve nihayetinde grubun bir parçası oldu. Birkaç gün geçti ve bu günlerde, o küçük hizmetçi kız her zaman Wang Lin’le konuşmak için geliyordu. Ne var ki, her zaman bir süreliğine konuşuyor, ardından küçük yüzü kızarıyordu. Kimse ne düşündüğünü bilmiyordu.

 

Wang Lin kızın gözlerindeki ışığı gördüğünde acı acı gülümsemesine engel olamadı. Bu ışığı Li Muwan’ın gözlerinde birçok kez görmüştü, yani neler döndüğünü biliyordu.

 

Ne var ki, Wang Lin kendisinin bu kızın atası olmak için bile muhtemelen aşırı yaşlı olduğunu biliyordu, yani içinde her zaman garip bir his vardı.

 

Bu günde, başkent önlerinde belirdi.

 

Bu dördüncü derece yetişim ülkesinin başkenti gerçekten görkemliydi, lakin Wang Lin’in gözlerinde, renksiz bir şekilde son derece sadeydi. Eğer ruhsal enerji girdabı olmasaydı, Wang Lin bakmaya bile tenezzül etmezdi.

 

Wang Lin ilahi hissini yaydı ve bütün şehir zihninde belirdi. Başkentte, toplam dokuz ruhsal enerji girdabı vardı. Ruhsal enerji yayan şeyler yetişimciler değil, bunun yerine kulemsi, siyah sütunlardı. Sütunların ruhsal enejri salma miktarı her sütunun boyutuna dayanıyordu. Etrafında onu çevreleyen sekiz sütunla birlikte merkezde çok büyük bir sütun vardı.

 

Bu sütunlar son derece büyüktü. En küçüğü bile etrafında el ele tutuşarak bir çember oluşturmak için on kişi gerektirirdi. En büyük olansa, yüzü aşkın insanı toplardı.

 

Dokuz sütundan her birinin içinde yetişim yapanlar vardı.  Ayrıca sütunların dışında herhangi bir ilahi hissin içeride ne olduğunu kontrol etmesine engel olan bir formasyon vardı, lakin bu formasyon Wang Lin’e karşı tamamen işe yaramazdı. Tek bakışla gença adam sütunların içinde oturan herkesin yetişimci olduğunu görebiliyordu.

 

En güçlüleri geç aşama Merkez Oluşturma’dayken en zayıfları geç aşama Temel Oluşturma’daydı.

 

Bu garip binalar Wang Lin’in epey ilgisini çekmişti. Grup şehre girerken, Lu Xing Wang Lin’in hala dokuz siyah sütuna baktığını fark etti, bu yüzden de fısıldadı, ‘’Kardeş Wang, onlara bakıp durma. Birisi tarafından fark edilirsen, sorun çıkacaktır.’’

 

Wang Lin atını okşadı ve sordu, ‘’Kardeş Lu, bu siyah sütunlar ne?’’

 

Lu Xing imrenen bir bakış takındı ve fısıldadı, ‘’Bunlar ölümsüz sütunları. Bu yer ülkemin başkenti, dolayısıyla ölümsüzler tarafından korunuyor, bu yüzden burada ölümsüz sütunları var. Kral ülkedeki en iyi zanaatkarları ölümlülerin isteğine göre bu dokuz sütunu yaptırmak için topladı.’’

 

‘’Ölümsüz sütunları...’’ Wang Lin’in ifadesi garipti.

 

‘’Ölümsüz sütunlarının içinde ölümsüzler yaşıyor! Bir keresinde babam kendi gözleriyle ölümsüzlerin dışarı uçarak çıktığını görmüş.’’ Lu Xing’in sesi gururla kaplıydı. Sanki babasının bir ölümsüz görmesi ona yarar sağlayan bir şeydi.

 

Yedi gününü beraber geçirdiği Wang Lin’in, babasının gördüğü o ölümsüzlerden binlerce kat daha güçlü olduğunu bilse, acaba nasıl hissederdi?

 

Babasının gördüğü ölümsüz burada olsa bile, bu kişinin saygıyla Wang Lin’i kıdemli diye çağırmak zorunda olacağı söylenmeliydi.

 

Wang Lin bakışlarını çekti. Gülümsedi, ama konuşmadı.

 

Başkentin kuzey ve güney kısımları arasındaki bir köprüde, Wang Lin Lu Xing’in grubuna veda etti. Lu Xing uzun süredir Wang Lin’le beraber olmasa da, Wang Lin’e epey düşkün bir hale gelmişti. Göğsüne vurdu ve Wang Lin’e herhangi bir sorunu olursa, yardımı için gelebileceğini söyledi.

 

Wang Lin’e atını veren Lao Er’e gelirsek, birçok kez içtikten sonra genç adamı tamamen kabul etmişti.

 

Lu Xing ayrıca birisi Wang Lin’e zorbalık yaparsa, şahsen harekete geçmesi için patronunu getireceğini de söyledi.

 

Sonunda, yaşlı adam araçtan çıktı. Arkasında yüzünde beyaz bir peçe ile genç bir hanım vardı. Yanındaysa tatlı hizmetçi kız.

 

Wang Lin’in ayrılmak üzere olduğunu görünce, hizmetçi kızın gözleri melankoliyle kaplandı.

 

Yaşlı adam biraz Wang Lin’le konuştu ve yüzünde peçe olan hanım gülümsedi. Konuşmalarına katılmadı. Kafasını eğerek minnettarlığını belli ettikten sonra, arkasını döndü ve tek kelime etmeden ayrıldı.

 

Hizmetçi kız çabucak hanımıyla bir iki şey konuştu. Ardından küçük bir kese aldı ve Wang Lin’in yanına ilerledi. Keseyi genç adama verdi ve konuştu, ‘’Hanımın teşekkür etmemi istiyor. Burada on parça altın var. Bu tedavinin ücreti.’’

 

Wang Lin reddetmedi. Ölümlülerin parasına en son dokunuşunun üzerinden dört yüz yıl geçmişti.

 

Wang Lin ellerini birleştirdi ve arkasını döndü.

 

Wang Lin çoktan uzaklaşana kadar hizmetçi kız bekledi, iç çekti ve araca geri döndü. Grup köprüyü geçti ve şehrin güney kısmına giriş yaptı.

 

Wang Lin başkentte gezinirken eliyle altın parçalarını şıngırdattı. Burası gerçekten başkentti. Bir insan okyanusu vardı ve sokaklarda her türden satıcılar ürünlerini satıyordu.

 

Kısa süre sonra, Wang Lin’in gözleri hafifçe ışıldadı. Bu ölümlü dünyasının başkentinde, ölümlüler arasında bir sürü yetişimci gördü.

 

En yüksek seviyedeki yetişimciler sadece Qi Yoğunlaştırması’nın 12.-14.katmanında olsa da, bu diğer ülkelerde çok nadir görülen bir şeydi.

 

Bir süre düşündükten sonra, siyah sütunlar aklına geldi. Buna dördüncü derece bir yetişim ülkesinin özelliği denilebileceğini varsaydı.

 

Wang Lin öğleden sonraya kadar sokaklarda rastgele yürüdü. Yetişimciler için büyülü hazineler sattıklarından bazı dükkânların ölümlüler için olmadığı açıktı.

 

Bu dükkanların dışında ölümlülerin girmesini engelleyen kısıtlamalar vardı.

 

Başkentteki ölümlüler görünüşe göre bunu biliyordu, zira kimse bu dükkanlara gitmiyordu.

 

Wang Lin ilerlerken, incelemek için dükkanlara giriyordu. Aniden, bir dükkandan çıkarken, bir yönden gelen bağırışmayı duydu. Oraya baktı ve dağınık bir yaşlı adamın dayak yediğini gördü.

 

Yaşlı adamın inleyişleri durmaksızın duyuluyordu. Sesi tizleşiyordu. Aynı zamanda, yaşlı adam ağız dolusu kanlar kusarken kahkahalar yankılanıyordu. Görünüşe göre bir ritimi takip ediyordu; adam onu ne zaman yumruklasa, yaşlı herif bir ağız dolusu kan kusuyordu.

 

Adam yaşlı adamı birkaç kez yumrukladıktan sonra, ayaklandı ve sövdü, ‘’Bunak, bir daha dükkanımda görmeyeyim seni. Her gelişinde seni döverim. Çoktan bu kadar yaşlanmışsın ve hala aptalsın.’’ Konuşmayı bitirdikten sonra, yaşlı adama tükürdü.

 

Wang Lin’in yanında duran orta yaşlı bir adam iç çekti. ‘’Bu yaşlı adam her gün sırf kadın hizmetçilerinin üstünü değiştirdiğini görmek için dayak yiyor. Buna değiyor mu? Ah!’’

 

Wang Lin afalladı. Ayrılmak için arkasını dönmeden önce yaşlı adama baktı.

 

Lakin birkaç adımdan fazla atamadan, arkasını döndü ve dudaklarının kenarındaki kanı silerken Wang Lin’e doğru gururla yürüyen yaşlı adamı gördü.

 

Wang Lin kenara kaçındı ve gözleri soğuklaştı.

 

Yaşlı adam Wang Lin’i geçti. Durmadı, lakin ardından birden arkasını döndü. Dikkatle Wang Lin’i incelediği esnada yüzü şaşkınlıkla kaplandı ve konuştu, ‘’Küçük kardeş, yetenek ve enerji dolu olduğunu görüyorum. Bir ölümlü gibi gözükmüyorsun!’’

 

Wang Lin kaşlarını çattı. İlahi hissiyle, bu yaşlı adamın bir yetişime sahip olmadan sadece ölümlü olduğunu kolayca görebiliyordu. Ayrıca bu yaşlı adamın bedeninde bir sürü yara vardı. Açıkça devamlı dayak yemenin sonuçlarıydılar.

 

Wang Lin bu kişiyle ilgilenmiyordu, dolayısıyla arkasını döndü ve ayrıldı. Eğer bu yaşlı adam onunla uğraşmaya devam ederse, Wang Lin cehenneme gitmesine yardımcı olmayı önemsemezdi.

 

Yaşlı adam kafasını iki yana sallarken acıyan bir bakış takındı ve söylendi, ‘’Sana hiç tavsiye verilmezse, o zaman asla Ruh Oluşturma aşamasına ulaşamazsın. Huhh.’’

 

Wang Lin aniden durdu. Bedenindeki bütün baskı birden salındı. Arkasını döndü ve yaşlı adama baktı. ‘’Sen de kimsin?!’’ diye sordu.

 

Yaşlı adam Wang Lin’in baskısına karşı bir rahatsızlık hissetmiyordu. İki elini de arkasına yerleşitirdi, gökyüzüne baktı ve yaşlılıkla kaplı sesiyle söylendi, ‘’Kim olduğumu bilmene gerek yok. Sadece Ruh Oluşturma aşamasına ulaşmana yardım edebileceğimi bilmen kafi.’’

 

Wang Lin’in gözleri ışıldadı. Bu yaşlı adama nasıl bakarsa baksın, sadece bir ölümlüydü, lakin yaşlı adam anında yetişim seviyesini söyleyebilmişti. Bunun olmasının tek olasılığı bu yaşlı adamın yetişiminin Ruh Oluşturma aşamasının çok üzerinde olmasıydı, yani yaşlı adam yetişimini sakladığında, Wang Lin tespit edemezdi.

 

Wang Lin kaşlarını çattı ve sordu, ‘’Nasıl Ruh Oluşturma aşamasına ulaşabilirim?’’

 

Yaşlı adam Wang Lin’e baktı ve konuşmaya başladı, ‘’Çoktan yaşlandım. Acıktığımda, hiçbir şey hatırlayamıyorum. Çok iyi bir restoran biliyorum. Hadi oraya gidelim ve yerken konuşalım.’’ Karnı açlıktan guruldadığı sırada dudaklarını yaladı.

 

Restoran başkentteki en lüks restoranlardan birisiydi. Yaşlı adam kafası dik ve göğsü şişik bir şekilde içeri girdi.

 

Ana salonda yemek yemek yaşlı adam için aşağılma gibi gözüküyordu. Girdikten sonra, direkt özel odaya girdi. Garson yaşlı adamı gördüğünde, ifadesi garipleşti, lakin Wang Lin’in yaşlı adamın arkasından yürüdüğünü görünce, hemen isteklerini almak için ilerledi.

 

Wang Lin kaşlarını epey sert bir şekilde çattı. Sanki burada bir şey dönüyordu.

 

Yaşlı adam bu restoranı epey iyi biliyor gibi gözüküyordu. Wang Lin’in daha önce hiç duymadığı yemekler söyledi. Masa yemekle kaplandı ve yaşlı adam sanki günlerdir yemiyormuş gibi yemeye başladı.

 

Wang Lin şarabını içerken tek kelime emtedi. Bakışları yaşlı adamı inceledi ve daha da soğuklaştılar.

 

Yaşlı adam bir süre yedikten sonra, Wang Lin soğukça söylendi, ‘’Dinliyorum.’’

 

Yaşlı addam bir parça domuz omzu kavradı ve konuştuğu sırada büyük bir ısırık aldı. ‘’Bu. Bu parça bitene kadar bekle.’’

 

Bunun ardından, yaşlı adam birkaç ısırıkta bütün domuz omzunu yedi. Göbeğini ovuşturduğu esnada geğirdi ve konuşmaya girişti, ‘’Ruh Oluşturma aşaması kişinin gökleri kavramasını gerektiriyor, ama bunu çoktan anladığını düşünüyorum. Buna ek olarak, bir etki alanı oluşturman lazım. Bir etki alanının ne olduğunu biliyor musun? Küçük dostum, bir etki alanının ne olduğunu kavrayınca, Ruh Oluşturma aşamasından çok uzak olmayacksın. Etki alanına gelirsek...tuvaleti kullandıktan sonra konuşuruz.’’ Yaşlı adam aniden karnına dokundu ve kasvetli bir ifadeyle ayaklandı.

 

Wang Lin’in gitmesine izin vermeyeceğinden korkuyormuş gibi görünüyordu, bu yüzden yüksek sesle osurdu. Berbat bir koku odayı doldurdu.

 

Yaşlı adam utanmış bir şekilde gülümsedi ve çabucak ayrıldı.

 

Wang Lin elini salladı ve ani bir rüzgar odadaki iğrenç kokuyu yok etmek için belirdi. Aynı zamanda, ilahi hissi yaşlı adama kilitlendi. Yaşlı adamın hareketleri oldukça şüpheliydi, ama Ruh Oluşturma konusunda söyledikleri Wang Lin’in bildikleriyle eşleşiyordu. Bunlar ölümlülerin bilmesinin mümkün olmadığı şeylerdi.

 

Şüpheli bir bakışla, ayaklandığı sırada gözlerinde soğuk bir ışık belirdi. Yaşlı adamın arka kapı vasıtasıyla restorandan ayrıldığını ve çabucak kalabalığa karıştığını fark etmişti.

 

Wang Lin’in bedeni restorandan kayboldu ve dışarıda yeniden belirdi. Kaygısızca yaşlı adamı takip ederken gözleri soğuktu.

 

Yalnızca yaşlı adamın bir şekilde kıyafetlerini değiştirecek zaman bulmuş olduğunu gördü. Dişini küçük bir odun parçasıyla kurccalıyordu. Bir et parçası çıkardıktan sonra, fırlattı ve tekrardan dişini kurcaladı.

 

Yaşlı adam yürüdüğü sırada, aniden durdu ve mor bir cübbe giyen orta yaşlı bir adama baktı. Gülümseyip çabucak orta yaşlı adama doğru yürürken gözleri ışıldadı.

 

Orta yaşlı adam arkasını döndü ve yaşlı adama bakarak kaşlarını çattı. Ardından yaşlı adamı görmezden gelmek için ilerledi.

 

Yaşlı adam aniden konuşmaya girdi, ‘’Küçük kardeş, yetenek ve enerjiyle dolu olduğunu görüyorum. Bir ölümlü gibi gözükmüyorsun!’’

 

Orta yaşlı adam sersemledi. Arkasını döndü ve soğuk gözlerle yaşlı adama baktı.

 

Yaşlı adam acıyan bir bakış takındığı esnada kafasını iki yana sallayıp konuştu, ‘’Ne yazık ki, seni yönlendiren birisi olmazsa, asla Merkez Oluşturma aşamasına ulaşamayabilirsin.’’

 

Orta yaşlı adam ‘’Sen de kimsin?’’ diye sorarken gözleri ışıldadı.

 

Yaşladı adam kafasını iki yana salladı, ‘’Kim olduğum önemli değil. Rahatlayabileceğimiz bir yer bulmaya ne dersin? Rahatlarken, konuşabiliriz.’’

 

Wang Lin’in ifadesi karardı. Bu orta yaşlı adam da bir yetişimciydi, lakin yetişim seviyesi yalnızca Temel Oluşturma’daydı. Bu yaşlı adamın yetişimcilerden bir şeyler koparmak için bu şeyleri öğrendiği son derece açıktı.

 

Lakin bu yaşlı adam hala hayattaydı, yani bu mesele göründüğü kadar basit değildi. Wang Lin ilk karşılaştığı kişi olmadığı sürece, yaşlı adam bugün hayatta olmazdı.

 

Bir yetişimciye bir ölümlü oyun oynarsa, o zaman kim olursa olsun, yaşlı adamın kolayca bundan sıyrılmasına izin vermezdi.

 

Bütün bunlardan en merak uyandıran kısım bu yaşlı adamın birisinin yetişimini anında görebilme kabiliyetine sahipmiş gibi gözükmesiydi. Eğer karşısındaki kişi Temel Oluşturma’daysa, Merkez Oluşturma diyordu. Merkez Oluşturma yetişimcisiyse, Kadim Ruh ve Wang Lin gibi, Kadim Ruh aşamasındaki biriyse, Ruh Oluşturma diyordu.

 

Wang Lin bu yaşlı adamı bütün öğleden sonra takip etti. Bu yaşlı adamın sırrının tam olarak ne olduğunu görmek istiyordu.

 

Bir öğleden sonra vaktinde, yaşlı adam Wang Lin dahil, toplam dört kişiyi kazıklamıştı. İlginç bir şekilde sadece yemek ve içecek bir şey istiyordu. En kötüsüyse bir geneleve gidişleriydi.

 

Lakin diğer üçlü, mor cübbeli adam da dahil, intikam aramaya ait bir düşünceye sahip değildi. Görünüşe göre yaşlı adamın sözleri üzerlerinde bir tür büyülü etkiye sahipti.

 

Wang Lin ne kadar görürse, o kadar şoke oluyordu. Yaşlı adam yetişimde nasıl sonraki aleme atılım yapılacağını epey iyi anlıyor gibi gözüküyordu. Sadece öylece birkaç şey söylüyor ve onları aydınlatıyordu.

 

Sonuç olarak, hiçbirisi bir sahtekar olduğunu düşünmüyordu. Aksine, sanki bir kıdemliyle karşılaşmış gibi hissediyorlar, dolayısıyla son derece saygılı bir tavır takınıyorlardı.

 

Bir süre sonra, Wang Lin düşünmeye başladı. Ardından, ilahi hissini çekti ve yaşlı adamı takip  etmeyi kesti. Bu yaşlı adam aşırı gizemliydi ve Wang Lin çok fazla bulaşmamanın kendi iyiliği için daha güzel olacağını hissediyordu.

 

Yaşlı adam bir genelevde kollarında bir kadın tutuyordu. Wang Lin ilahi hissini çekerken, gözleri ışıldadı. Wang Lin’in yönüne baktığı esnada hafifçe gülümsedi ve mırıldandı, ‘’Kadim Ruh, orta aşamada. Yardım etmeli miyim?’’

 

Düşündüğü esnada, kollarındaki kadın çekici bir sesle onu çağırdı. Yaşlı adam Wang Lin’i aklından çıkardı ve kendini eğlendirmeye gitti.

 

Yaşlı adamı düşünmeyi kestikten sonra, Wang Lin bir süre düşündü. Şehrin batı kısmındaki ıssız bir yere gitti ve sekiz altın parçasına bir dükkan kiraladı. Biraz temizlikten sonra, oraya yerleşti.

 

Ruh Oluşturma aşamasına ulaşmak istiyorsa, o zaman ilk bir ölümlü hayatı yaşayıp gökleri kavramak için ölümlüye dönmeliydi. Bu Wang Lin’in Kadim Ruh aşamasından atılım yapmak için düşündüğü bir yöntemdi. Sakince dükkana baktı, ardından arka odada bağdaş kurarak oturdu ve ölümlülerin dünyasını deneyimlemeye başladı.

 

Şu anki Wang Lin gökleri, yaşamı ve ölümü sakince kavramaya başladığı sırada kalabalık ölümlü başkentinde kendini kamufle etmişti. Kendini tamamen Kadim Ruh aşamasının sınırını aşmaya ve Ruh Oluşturma aşamasına girmeye hazırlıyordu.

 

 







Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44263 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr