Bölüm 218: Kararlılık

avatar
3686 19

Xian Ni - Bölüm 218: Kararlılık


 

 

Çevirmen: Zawoske

Editör: Lord Viole Grace

 

Bulutlu Gök Tarikatı’nda, çoğu Kadim Ruh yetişimcisi dış tarikattaydı, lakin yine de iç tarikatta olan birkaç tane vardı. Ancak, bu Kadim Ruh yetişimcilerin çoğu simyaya odaklanıyor ve nadiren savaşıyordu.

 

Tıpkı güney avlusundaki, şu anda kendi Kadim Ateşi’ni ve Toprak Ateşi’ni yetişim seviyesini arttıracak bir grup hap arıtmak için kullanan Kadim Ruh yetişimcisi gibi.

 

Güney avlusu yolunda, Wang Lin bütün izlerini gizlemiş ve bir hayalet misali hareket etmişti. Güney avlusunun dışına ulaştı ve içeri girerken beyaz sise baktı.

 

Cheng Xian Wang Lin’e nerede yaşadığını söylemişti. Şu anki Wang Lin’de sisin bir etkisi yoktu. İlahi hissini yaydığı anda, güney avlusundaki her şeyi net bir şekilde görebiliyordu.

 

Avlunun merkezinin yakınlarında, Wang Lin bir ruhsal enerji dalgalanması hissetti. Orada bir erken aşama Kadim Ruh yetişimcisi olduğunu açıkça görebiliyordu.

 

Wang Lin’in ilahi hissi geçtiği anda, Kadim Ruh yetişimcisi Wang Lin’in varlığını fark etti. Şaşırdı ve hemen dışarı çıkmak istedi, lakin aniden durarak, hap kazanına baktı ve tereddüt etmeye başladı.

 

Wang Lin’e gelirsek, orada bir Kadim Ruh yetişimcisi olduğunu ve sadece erken aşamda olan biri olduğunu fark ettiği anda, elini salladı ve küçük bir bayrak belirdi.

 

Neredeyse anında, bayrak büyüdü ve Kadim Ruh yetişimcisini kıstırdı.

 

Wang Lin soğuk bir şekilde güldü. Eğer yetişimci orta aşama Kadim Ruh’a ulaşmış olsaydı, o zaman Cheng Xian’a yardım etmekten hemen vazgeçip ayrılırdı.

 

Lakin Kadim Ruh yetişimcisi sadece erken aşamada olduğuna göre, Wang Lin hiç korkmuyordu. Kısıtlama bayrağı o kontrol etmezken daha zayıf olsa dahi, erken aşama bir Kadim Ruh yetişimcisini yine de bir saatin çeyreği kadar tutabilirdi.

 

15 dakika Wang Lin’in istediği her şeyi yapması için yeterliydi.

 

Wang Lin beyaz siste ilerlemeye devam ederken Kadim Ruh yetişimcisiyle daha fazla ilgilenmedi. Kimse kısıtlama bayrağıyla kıstırılmış Kadim Ruh yetişimcisini fark etmedi.

 

Wang Lin kolayca beyaz siste ilerledi ve Cheng Xian’ın odasına ulaştı. Önceden ilahi hissinin taramasında, Wang Lin zaten Cheng Xian’ın burada olduğunu bulmuştu, lakin durum biraz tehlikeli görünüyordu.

 

Cheng Xian yatakta yatıyor, tavana bakıyordu. Gölzerinden iki gözyaşı akıntısı süzülüyordu ve bedenindeki ruhsal enerji kaos içindeydi.

 

Yanında aşırı kilolu orta yaşlı bir adam duruyordu. Orta yaşlı adam Cheng Xian’ın azğına haplar tıkarken iç çekti ve azarladı, ‘’Küçük velet, sana zaten bu kızların, özellikle de Tong isimli kızın, beladan başka bir şey getirmeyeceğini söylemiştim. Çok kurnaz ve hilekâr. Senin halledebileceğin birisi değil. Şimdi anlıyor musun? Bundan sonra, kızların peşinde koşturmak hakkında düşünmeyi kes ve ustanı simya öğrenmede takip et. Doğru yol bu.’’

 

Cheng Xian tek kelimesini dinlememişti. Haplar ağzına girerken, bedenindeki ruhsal enerji yavaşça sakinleşti.

 

Ustası iç çekip söylendi, ‘’Hüsrana uğradığımı biliyorum. Kaç kere oraya gittin? Eğer gururumu bir kenara atmasaydım, çoktan hayatını kaybetmiş olurdun. Batı avlusu özgürce gidebileceğin bir yer değil. Bu sefer, seni buraya kapatacağım için ustanı suçlama. Batı avlusu zaten emir gönderdi. Eğer sorun çıkarmaya devam edersen, yetişimini yok edecekler.’’ Orta yaşlı adam kafasını iki yana salladı ve odadan ayrıldı.

 

Wang Lin avlunun dışında durdu. Bütün bunları gördükten sonra, bir süre düşündü, ardından kayboldu. Avluda yeniden belirdi ve kimse fark etmeden Cheng Xian’ın odasına girdi.

 

Cheng Xian’a baktı ve elini salladı. 

 

Cheng Xian’ın üzerindeki kısıtlama anında kırıldı ve Cheng Xian kalktı, gözlerinde derin bir nefretle Wang Lin’e baktı. “Beni öldürmeye mi gönderildin? Öldür gitsin. Korkmuyorum.’’ dedi.

 

Wang Lin bir maske takıyordu ve aurasıyla yetişimi öncesinden tamamen farklıydı, yani Cheng Xian’ın o olduğunu fark etmesi mümkün değildi.

 

Cheng Xian’ın gözbebekleri küçüldü. Çarpıkça gülümsedi ve söylendi, ‘’Benim gibi bir küçükle uğraşmak için dış tarikattan bir üstat bile çağırmışlar. Hadi ama, eğer gözümü dahi kırparsam, o zaman ismim Cheng Xian değildir.’’

 

Kısıtlamayı yerleştirdikten sonra, Wang Lin soğukça konuştu, ‘’Gerçekten birisi gelmemi istedi, ama sana yardım etmem için, öldürmek için değil. Ne olduğunu anlat. Ne kadar detaylı olursa, o kadar iyi olur.’’ 

 

Cheng Xian sersemledi. Wang Lin’e baktıktan sonra, tereddüt etti ve sordu, ‘’Kıdemlinin gelmesini kim istedi?’’

 

Wang Lin kaşlarını çattı ve soğukça söylendi, ‘’Sana sadece üç şans veriyorum, ve bu ilkiydi. Eğer olanları sıradaki iki şansınla yine açıklayamazsan, ayrılacağım.’’

 

Cheng Xian dişlerini sıktı ve söylendi, ‘’Bütün bunlar batı avlusundan Gongsun Tong’un hatası. Bana yakınlaşmasınnı nedeni iki ruh maymunumun peşinde olmasıymış.’’

 

Wang Lin biraz düşündü. ‘’O iki ruh maymunu senin miydi?’’ diye sordu. Wang Lin’in sorusu son derece zekiceydi.  Bulutlu Gök Tarikatı’nda, simyada kullanılmak amacıyla bir sürü ruh yaratığı vardı. Eğer durum buysa, o zaman Gongsun Tong tam olarak yanlış bir şey yapmamıştı.

 

Cheng Xian onayladı ve devam etti, ‘’Kıdemlinin ne demek istediğini biliyorum. O iki ruh maymunu Bulutlu Gök Tarikatı’nın yaratıkları değil. Bulutlu Gök Tarikatı’na katıldığımda onları benimle getirdim. Bulutlu Gök Tarikatı’nın kurallarına göre, o ikisi bana ait.’’

 

Wang Lin sakince sordu, ‘’Yani bu Gongsun Tong sana yaklaştı, ardından iki ruh maymununu istedi. Sen de onu memnun etmek istedin, dolayısıyla iki ruh maymununu ona verdin, doğru mu?’’

 

Cheng Xian pişman olmuş bir bakış takındı ve telaşla yanıtladı, ‘’Ama...Ama onları binek olarak kullanmak istediğini düşündüm. Hedefinin ruh maymunun çekirdeği olacağını hiç düşünmemiştim. Büyük maymunun çekirdeği çoktan alındı ve kayıp. Öldüğünü düşünüyorum. Şimdi, sadece küçük maymun kaldı. Geri vermesi için birçok kez gittim, ama içeri girmeme izin verilmedi. Dış tarikat öğrencisi Lu Song birçok kez beni yaraladı.”

 

Wang Lin hafifçe kaşlarını çattı. Aslında bütün bunlara karışmak istemiyordu, lakin Cheng Xian Temel Oluşturma Hapı tarifini elde etmesinde yardım ettiğine göre, yardım etmek zorundaydı.

 

Biraz düşündükten sonra, Wang Lin Cheng Xian’a baktı ve sordu, ‘’İntikamını almak için ne istiyorsun?’’

 

Cheng Xian’ın gözleri kan kırmızsıydı. Dişlerini sıkarken, konuştu, ‘’Eğer küçük maymun hala hayattaysa, o zaman bu konuyu kendi hatam olarak sayacağım. Ama öldüyse, ikisinin de ölmesini istiyorum!!’’

 

Wang Lin onayladı ve sakince karşılık verdi, ‘’Nasıl istersen.’’

 

Bununla birlikte, geriledi ve bir iz bırakmadan kayboldu.

 

Wang Lin Cheng Xian’ın odasından ayrıldıktan sonra, hızlıca batı avlusuna doğru atıldı. Tam güney avlusundan ayrılmak üzereydi ki, aniden duraksadı ve mesafeye baktı.

 

O yönde ilahi hissinde bir dalgalanma hissetmişti. Biraz düşündükten sonra, elini salladı ve bir iz bırakmadan kayboldu.

 

Bedeni kaybolduğu anda, Li Muwan yıldırım kadar hızlı bir şekilde oraya vardı. Arkasında hala aynı nazik ifadesiyle orta yaşlı adam vardı.

 

Orta yaşlı adam kaşlarını çattı ve yavaşça sordu, ‘’Küçük kardeş, tam olarak ne arıyorsun?’’

 

Li Muwan durdu. Alnındaki kan damlası vasıtasıyla, o kişinin tam burada durduğunu net bir şekilde hissedebiliyordu, lakin neden onu göremiyordu? Li Muwan acı acı güldü. Çok zeki birisiydi ve anında onun kendisini göstermek istemediğini fark etti.

 

Li Muwan alt dudağını ısırdı. Yüzü kederle doluydu ‘’Burada olduğunu biliyorum. Neden benimle bir kere bile görüşmek istemiyorsun?’’

 

Orta yaşlı adamın ifadesi aniden değişti. İlahi hissini gönderdi, lakin kimseyi bulamadı. Kaşlarını çattı ve şüpheyle Li Muwan’a baktı. ‘’Küçük kardeş, kim burada? Burada kimse yok.’’

 

Li Muwan gözlerini kapatıp yavaşça sakinleşirken orta yaşlı adama bakmadı bile. Konuşmaya başladı ‘’Wang Er seni bir kere görmekten başka bir şey istemiyor. Bu 200 yılda, Wang Er canlılığını korumak için verdiğin ruh sıvısı şişesine dayandı. Eğer dışarı çıkmak istemezsen, o zaman Wan Er kendisini bu saplantıdan kurtulmak için tam şu anda kendisini öldürecek.’’ Sesi çok kısıktı, lakin kararlılıkla kaplıydı.

 

Orta yaşlı adam çevreye dikkatle bakarken gözleri ışıldadı.

 

O anda, boş havada bir şey belirdi. Neredeyse anında, gölge vari bir figür yokluktan belirdi. Bu Wang Lin idi. Belirdiği anda, orta yaşlı adamın ifadesi çirkinleşti. Lakin orta yaşlı adam aceleyle hareket etmeye cüret etmkedi. Yavaşça elini boyutsal çantasına doğru oynattı.

 

Li Muwan Wang Lin’e baktı. Wang Lin bir maske takıyor olsa da, Li Muwan bu kişinin o zamanki kişi olduğunu net bir şekilde söyleyebilirdi.

 

‘’Geldin.’’ Li Muwan fısıldadı.

 

Wang Lin çarpıkça gülümseyerek sordu, ‘’Neden böyle olmak zorundasın?’’ Bununla birlikte, soğukça orta yaşlı adama baktı ve sakince söylendi, ‘’Elin boyutsal çantana değdiği an, ölürsün.’’

 

Orta yaşlı adamın sağ elin birden durdu. İfadesi tekrardan değişti. Wang Lin’in verdiği hissiyat aşırı garipti. Açıkça sadece geç aşama Merkez Oluştlurma’daydı, lakin Wang Lin’in ona verdiği baskı bir Kadim Ruh yetişimcisi gibiydi.

 

Eğer eli boyutsal çantasına dokunursa, Wang Lin’in onu anında öldüreceğinden şüphe duymuyordu. Hızlıca söze girerken alnında büyük ter damlaları belirdi, ‘’Kardeş, küçük kardeş Li’nin dostu olduğuna göre, o zaman Bulutlu Gök Tarikatı’nın da dostudur. Nasıl kaba olmaya cesaret ederim? Kardeşim beni yanlış anladın.’’

 

Li Muwan Wang Lin’e baktı. Söylemek istediği binlerce şey vardı, lakin tek kelime demiyordu. Biraz düşündü, ardından sordu, ‘’O yeşim parçası hala sende mi?’’

 

Wang Lin bir süre ona baktı. Biraz sessiz kalıp, sonra da cevap verdi, ‘’Attım gitti.’’ (Ç.N: Bu kadar duygusuz olmak, ulan bizim içimiz parçalandı be! Bir de bu 7.-8.okuyuşum hala kız için üzülüyorum.)

 

Li Muwan’ın bedeni titredi. Gözleri kederle doluydu. Kendisini zorla sakinleştirdi ve fısıldadı, ‘’Attığına göre, oh pekâlâ. Pahalı bir şey değildi.’’ Bunu söylese de, göğsünde dayanılmaz bir acı vardı. Bu acı adeta kalbini boğan bir sel gibiydi.

 

O ejderha yeşimi elinden gelen her şeyi yaptığı ve başarıyla oluşturmanın bedeli olarak yaşam gücünü bile kullandığı bir şeydi. Eğer o zamanlar o kadar şeyi feda etmeseydi, aldığı bütün haplarla, Kadim Ruh aşamasında olmasa da, en azından çoktan Merkez Oluşturma aşamasının zirvesine ulaşmış olurdu.

 

Başka türlü nasıl erken aşama Merkez Oluşturma’da sıkışıp kalabilirdi?

 

Yeşimi Wang Lin’in öylece attığını duyduğu an, içi acımıştı. Bu acı o kadar güçlüydü ki, kendini sakinleştirmek için bütün çabasını harcamasına rağmen, bedeni hala titremiş ve yüzü solgunlaşmıştı.

 

Wang Lin kafasını çevirdi ve Li Muwan’a bakmaya devam etmedi. Biraz düşündü ve konuştu, ‘’Gidiyorum...’’ Wang Lin yavaşça döndü ve uzaklaşmaya başladı.

 

Li Muwan’ın kalbi acıdı. Wang Lin’in arkasından hafifçe gülümsedi. Bu bir gülümseme olsa da, diğer herkes için sessiz bir ağlayış olduğu açıktı.

 

‘’Bulutlu Gök Tarikatı’nın ataları bu kişiyle bir yetişim çifti oluşturmamı istiyor. Öncesinde, onları reddetmeye devam ediyordum, ama şimdi, reddetmem için bir sebebim kalmadı...üç ay sonra hala Chu ülkesinde olursan, lütfen törene gel...’’

 

Wang Lin’in adımları anında bozuldu. Kalbinden yüzeye çok karışık duygular çıktı ve düşünmeye başladı.

 

Cevabını beklerken Li Muwan’ın gözleri parladı.

 

Orta yaşlı adam sonunda Li Muwan’ın neden bir yetişim çifti olmaya bu kadar karşı olduğunu anladı. Sebebi bu kişiydi. Yüzü sakin olsa da, içinde bir öldürme arzusu belirdi.

 

Wang Lin uzun bir süre düşündü. Li Muwan’a arkası dönük bir şekilde, kısık bir sesle, konuştu, ‘’Tebrikler!’’ Bununla birlikte, yavaşça ayrıldı.

 

Li Muwan’ın bedeni titredi. Uzun bir süre sonra, gözyaşları gözlerinden aktı ve kendi kendine mırıldandı, ‘’Senden nefret ediyorum... Nefret ediyorum!!!!!!’’

 

Orta yaşlı adam bir nefes verdi. Nazikçe konuştu, ‘’Küçük kardeş, çoktan gitti.’’

 

Li Muwan alt dudağını ısırdı. Orta yaşlı adamı görmezden geldi ve evine geri döndü.

 

Orta yaşlı adamın ifadesi hala nazikti, lakin içinden soğukça gülümsedi. Düşündü, ‘’Eğer iki yüz yıllık YuanYin’in olmasa, ataya bir yetişim çifti olmamızı onaylamasını sormazdım. Senin YuanYin’inin yardımı ve topladığım bütün haplarla, Kadim Ruh aşamasına atılım yapmak sadece bir zaman meselesi olacak. Eğer daha önce kabul etmiş olsaydın, sana yine nazik olmaya devam ederdim, ama şimdi, Kadim Ruh’a ulaşınca, sürekli beni reddetmenin bedelini ödetmeye karar verdim!’’

 

Wang Lin güney avlusundan ayrıldı. Genç adam acımasız biri olsa da, Li Muwan’a karşı yine de çok fazla pişmanlığı vardı. Onu kabul edemediğinden değildi, ancak yürümek zorunda olduğu yol peşinden gelecek bir kadına sahip olmasına uygun değildi. 








Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44312 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr