Bölüm 213: Eski Dost

avatar
4114 20

Xian Ni - Bölüm 213: Eski Dost


 

 

Çevirmen: Zawoske

Editör: Lord Viole Grace

 

Çekici kadınlar hızlıca gelmiş ve geldikleri kadar hızlı ayrılmışlardı, lakin görünüşleri tarikatın yeni öğrencilerinin kalplerine kazınmıştı.

 

Altı yeni öğrenciden,  Wang Lin’le birlikte dağa yürüyen kaşlarını çatmış olan kız dışında, bu kadınların çekiciliklerinden etkilenmeyen tek kişi Wang Lin idi.

 

Wang Lin’e göre, bu kadınlar çok güzel olup muhteşem kıvrımlara sahip olsalar da, Li Muwan kadar güzel değildiler ve Xuan Dao Tarikatı’nın Liu Mei’sine kıyasla, daha da gerideydiler.

 

Bu yüzden, Wang Lin’in dikkatini nasıl çekebilirlerdi ki? Ayrıca, her zaman tatlı kadınlar tarafından etkilenmeyen güçlü bir kalbi vardı, yani Wang Lin’in etkilenmemesi büyük bir sürpriz değildi.

 

Wang Lin’le tarikata yürüyen kıza gelirsek, döndü ve bakışı üzerine kaydı. Wang Lin’in gözlerinin sakin olduğunu görünce, neden olduğunu bilmese de, içten içe keyiflenmişti.

 

Bu kadınlar ayrıldıktan sonra, orta yaşlı adam hafifçe öksürdü. Bakışı erkeklere kaydı. Ardından kıza döndü ve gülümsedi. ‘’Şanslı kız. Senin de ikinci sınava girmene gerek yok. Biraz sonra, beni tarikat liderini görmeye gitmek için takip edeceksin.’’

 

Bununla birlikte, uçmaya devam etti. Bulutlu Gök Tarikatı’nın daha derinlerine uçarlarken, yerde yavaş yavaş ruh yaratıkları beliriyordu. Sayısız kaplan, maymun, ayı, ve diğer çeşitlerden hayvanlar vardı. Bu hayvanlar her yerde görülebilir olsa da, Bulutlu Gök Tarikatı’ndakiler, boyut olarak daha büyük, yaydıkları ruhsal enerji ise daha fazlaydı. Bu durum hepsinin kayda değer gelişimi olduğu anlamına geliyordu.

 

Bu ruh yaratıkları ya sessizce yerde yatıyor ya da çevikçe etrafa tırmanıyorlardı.

 

Uçtukları esnada, Wang Lin binaların geniş bir çember şeklinde oluşturulduğunu, ve çemberin merkezinde, son derece ihtişamlı bir salonun yavaşça herkesin görüşüne girdiğini fark etti.

 

Bu ana salon oldukça genişti. Hatta bin kişi ana salona girse bile ana salonda kalabalık oluşturmazdı. Büyük salonun önündeki meydanda yedi büyük hap kazanı vardı. Her kazanın içinden gökyüzüne doğru beyaz gaz yayıyordu, adeta göklerle bağ kuruyorlardı.

 

Ana salonun içinden ve çevresinden uzun süredir kaybolmayan bir hap kokusu yayılıyordu. Şu anda, iki gruba ayrılmış düzinelerce kişi oradaydı. Ya kapalı gözleriyle meditasyon yapıyorlardı ya da birbirleriyle konuşuyorlardı.

 

Ortada duran, yeşil bir cübbe giyen ve ellerini arkada tutan beyaz saçlı yaşlı bir adam, grup yaklaşırken gülümsedi.

 

Wang Lin’i ve diğerlerini buraya getiren orta yaşlı adam yavaşça meydana indi. Nişanı alan genci ve Wang Lin’i bıraktı ve saygıyla yeşillere bürünmüş üstada söylendi, ‘’Dokuzuncu nesil öğrenci Zhou Lin tarikat liderini selamlıyor. Bulutlu Gök Tarikatı’nın bugünkü öğrenci alımında, toplam altı kişi geçti. Altı kişiden, üç kişi yeşim, iki kişi hap ve bir kişi nişan aldı. Öğrenciler çoktan ilk yeşimi alan kızı dağa götürdüler.’’

 

Wang Lin oraya geldikten sonra, anında afalladı. Hızlıca kafasını eğdi çünkü buradaki bütün yaşlılar Kadim Ruh gelişimcileriydi. Bulutlu Gök Tarikatı’nın Chu ülkesinin bir numaralı tarikatı olduğunun söylenmesi boşa değildi.

 

Yeşil cübbeli üstat gülümsedi ve karşılık verdi, ‘’Yeşimi alan üçlü için gidip sınama ayarlayabilirsin. Eğer geçerlerse, iç tarikat öğrencileri olabilirler.’’

 

Orta yaşlı adam konuşmak istedi, lakin biraz tereddüt etti, ardından Wang Lin’i işaret etti ve söze girdi, ‘’Tarikat lideri, öğrenciniz bu genci öğrencisi olarak almak istiyor. Öğrencinizin şu an ihtiyacı olduğu bir su elementi hapı aldı.’’

 

Yeşil cübbeli üstadın bakışları Wang Lin’i taradı. O anda, bakışı bıçak kadar keskindi ve Wang Lin’in her şeyini, içini dışını açıkça gördü.

 

Wang Lin içten içe alayla sırıttı. Bu üstadın gelişimi Kadim Ruh aşamasında olsa da, bu bedeninin şu anki gelişimi hala Qi Yoğunlaştırma aşamasındaydı, dolayısıyla korkmuyordu, lakin bedeni titredi ve gözlerinde korkmuş bir bakış belirdi.

 

Bir an sonra, üstat bakışlarını çekti. Hafifçe gülümsedi ve karşılık verdi, ‘’Hapı almak için, bu kişinin mutlaka özel bir tekniği olmalı. Pekâlâ, öğrencin olarak alabilirsin.’’ Başka bir tarikatın öğrencisinin okuluna sızmasından korkmuyordu, çünkü sisin içindeki eşyalar kendi sahiplerini kendileri seçiyorlardı ve bu seçim esnasında sütunun içindeki eşyaların aradıkları özelliklerden biri de tarikata karşı kötü niyete sahip olmamaktı. Ancak Tarikat Lideri, Wang Lin’in eşyayı zorla elde etmek için bir antik kısıtlama kullandığını bilmiyordu.

 

Orta yaşlı adam, Zhou Lin’in gözleri hemen parladı. Tarikat liderine teşekkür etti ve ardından Wang Lin’e baktı. Genç adama kendisini takip etmesini işaret etti.

 

Lakin, tam o anda, sağda ikinci pozisyonda oturan yaşlı bir kadın gözlerini açtı.

 

Grubu inceledi ve boğuk bir sesle, konuştu, ‘’Bu kızı istiyorum!” Yaşlı kadın eliyle işaret etti ve Wang Lin’le birlikte gelen kız, bedeni istemsizce yaşlı kadına doğru süzülürken aniden çığlık attı.

 

Kız da çok zekiydi. Oraya varmasıyla birlikte, hızlıca diz çöktü ve ‘’Öğrenciniz ustasını selamlıyor.’’ dedi.

 

Bu sözler ağzından çıktığı anda, etrafta olan herkes hemen garip ifadeler takındı. Yaşlı kadın bile sersemlemişti. Boş boş bir an kıza baktıktan sonra, yaşlı kadın gülümsedi ve devam etti, ‘’Zeki bir kızsın. Bulutlu Gök Tarikatı’ma giren bütün öğrencilerin 10.nesil öğrenciler olarak görüldüğünü biliyor muydun?’’

 

Kızın yüzü kızardı. Kıyafetlerinin köşesiyle, ne söyleyeceğini bilemez şekilde oynadı.

 

Yaşlı kadın birkaç kez kızı dikkatle inceledi ve gülümsedi. ‘’Pekala, ayağa kalk. Seni hemen öğrencim olarak kabul edemesem de, eğer üç yıl içinde ikinci derece bir hap yapabilirsen, seni zorla onur öğrencim olarak kabul edeceğim.’’

 

Yeşil cübbeli üstat kafasını hafifçe iki yana salladı. Bakışı grubu süpürdü ve nişanı tutan gencin üzerine düştü. Yüzünde ağırbaşlı bir bakışla, biraz düşündü, ardından Zhou Lin isimli orta yaşlı adama söyledi, ‘’Artık gidebilirsin.’’

 

Zhou Lin çabucak karşılık verdi ve uzaklaşırken Wang Lin’e takip etmesini işaret etti.

 

Wang Lin’in arkasında yeşimi alan iki genç vardı. Onlara da ne yapacakları söylendi ve çabucak Wang Lin’in peşine takıldılar. Ayrılırlarken, iki genç Wang Lin ve çoktan kabul edilmiş ikiliye baktılar. Kıskanç bakışlarınına engel olamıyorlardı.

 

Ana salondan ayrıldıktan sonra, Zhou Lin yeşim alan ikiliye döndü ve sakince konuştu, ‘’İkiniz burada bekleyin. Bir yere gitmeniz yasak, birazdan döneceğim.’’ Bununla birlikte, Wang Lin’i kavradı ve gökyüzüne atıldı. Bir gökkuşağı renkli ışık huzmesine dönüştü ve mesafede kayboldu.

 

Zhou Lin hızı oldukça yüksekti. Kısa bir zaman zarfının ardından, çoktan Wang Lin’i dağ sınırının kenarındaki bir eve getirmişti. Avlunun kapısını açtı, avlunun içinde küçük bir bitki bahçesi vardı. Bahçenin ortasında ise bir insan boyutunda bronz bir hap kazanı vardı.

 

‘’Bulutlu Gök Tarikatı’mızın öyle şaşalı törenleri yok. Hapı aldın, dolayısıyla şimdi öğrencimsin. Kayıtlarından, isminin Wang Lin olduğunu biliyorum. Wang Lin, daha önce hiç öğrenci kabul etmedim, sen ilksin. Şimdiden itibaren, bu evde yaşayacaksın. Öğrenci alımını hallettikten sonra, geri döneceğim ve sana Simya sanatını öğreteceğim.’’ Bununla birlikte, Zhou Lin birkaç şey daha açıkladı ve ayrıldı.

 

Zhou Lin ayrıldıktan sonra, Wang Lin’in gözleri ışıldadı. Artık, o da bir Bulutlu Gök Tarikatı üyesiydi.

 

Derin bir nefes aldı ve etrafına bakındı. Bu bahçe birçok çiçeğe ve bitkiye sahipti. Ne kadar bakarsa, o kadar heyecanlanıyordu. 

 

Bu sadece dokuzuncu nesil öğrenci bitki bahçesiydi ve zaten burada büyüyen olağanüstü derecede değerli bitkiler vardı. Ve bütün bu bitkiler mükemmel durumda bulunuyordu ve aldıkları ruhsal enerji miktarı düşünülürse, bitkilerinin etkilerinin hiçbiri kaybolmazdı.

 

Her şeyi kontrol ettikten sonra, Wang Lin bir kere daha iç çekti. Bulutlu Gök Tarikatı’nın aşırı lüks ve zengin olduğunu hissetti.

 

O anda, Wang Lin’in içinde aniden Bulutlu Gök Tarikatı’nın depo evlerindeki hapları çalma dürtüsü belirdi. Orada depolanan büyük miktarda hap olmalıydı, yani eğer onları ele geçirebilirse, Ruh Oluşturma aşamasına kadar hap sıkıntısı çekmezdi.

 

Aklına geldiği anda bu düşünceyi bir kenara itti çünkü ana bedeni Kadim Ruh aşamasına girmediği sürece bunu yapması imkânsızdı.

 

Biraz düşündükten sonra, Wang Lin bu gerçekçi olmayan fikri aklından attı. Sonuçta, klonu sadece Qi Yoğunlaştırma’nın üçüncü aşamasındaydı.

 

Bitki bahçesi büyük değildi. Arka tarafta bir dizi ev vardı. Bir kısıtlama tarafından korunan ilk ev dışında, diğer evlerin hiçbirinde koruma yoktu.

 

Wang Lin sonuncu evi seçti. İçeri girdi ve çevresini inceledi. Odada bütün günlük hayatta gerekli şeyler vardı. Ek olarak,odanın ortasında küçük bir hap kazanı vardı.

 

Wang Lin hap kazanları konusunda bir uzman olmasa bile, yine de bir iki şey biliyordu. Ana salondaki o hap kazanları efsanevi hazinelerdi. 

 

Hatta bahçenin merkezindeki küçük hap kazanı bile nadir bir hazine olarak görülebilirdi. Eğer Şeytanlar Denizi’nde olsaydı, bunlardan birinin tutarı akılalmaz seviyede olurdu.

 

Ve son olarak, odadaki küçük hap kazanı genç adamı büyük ölçüde afallatmıştı. Bu hap kazanı bir zamanlar Li Muwan’a verdiği hap kazanından hiç de kötü değildi.

 

Bu da, bu hap kazanının tam bir ejderha postu değerinde olduğu anlamına geliyordu.

 

Bulutlu Gök Tarikatı’nda bu avlu gibi çok sayıda avlu olduğu, ve her avluda bir sürü oda, ve de bu odalardan her birinde bir hap kazanı olduğu düşünüldüğünde bu kazanlardan son derece büyük miktarda olduğu anlamına geliyordu.

 

Besbelli, bu hap kazanları Bulutlu Gök Tarikatı’nda çok da değerli değildi.

 

Varsayımını onaylamak için, gidip diğer bütün odaları kontrol etti. Her odada, aynı hap kazanından olduğunu gördü.

 

Bulutlu Gök Tarikatı’na girdiğinden beri gördüğü her şey tarikatın ne kadar güçlü olduğunu gözler önüne sermişti. Wang Lin derin bir nefes aldı ve bu tarikatın ne kadar güçlü ve zengin olduğuna tekrardan hayran oldu.

 

Odada, Wang Lin bir süre düşündü. Kapıya yerleşen bir kısıtlama gönderdi, ardından bağdaş kurarak oturdu ve meditasyon yapmaya başladı.

 

Zaman yavaşça geçti. Akşam saatleri olduğunda, Wang Lin yerleştirdiği kısıtlamadan özel bir ruhsal enerji dalgalanması hissetti.

 

Bunun Zhou Lin geri döndüğünden dolayı olduğunu biliyordu. Zhuo Lin sadece erken aşama Merkez Oluşturma aşamasındaydıı, yani Wang Lin’in formasyonunu göremezdi.

 

Bulutlu Gök Tarikatı iç ve dış tarikat olmak üzere iki kısma ayrılıyordu. İç tarikat simyadan sorumluydu, dış tarikat ise tarikatı korumakla görevliydi. Zhou Lin bir iç tarikat öğrencisi olduğundan, ana işi hap yapmaktı. 

 

‘’Dışarı çık ve benimle buluş!’’ Zhou Lin’in sesi dışarıdan duyuldu. Wang Lin gözlerini açtı ve odadan dışarı çıktı. Gecenin geç saatlerinde olsalar da, ay ışığı huzmeleriyle, her şey gelişimciler için gündüz kadar açıktı.

 

Zhou Lin bahçede duruyordu. Wang Lin dışarı çıktığında, bir yeşim parçası fırlattı ve söylendi, ‘’Ustanın, su elementi hapını özümsemesi için kapalı kapı eğitimine girmesi lazım. Bu eğitimin süresi birkaç ay da sürebilir, lakin birkaç yıl da. Bu yüzden, sana simyayı öğretecek zamanım yok.’’

 

‘’Bu yeşimin içinde onlarca yıllık deneyimim ve bazı hap tarifleri var. İlk kendi başına çalışmalısın. Eğer sorun olursa, güney avlusuna git. 3.avluda, ustanın ustasını bulacaksın. Ona çoktan seni öğrencim olarak kabul ettiğimi söyledim.’’ (Ç.N:Buradaki ustası kadın, belirteyim dedim biraz düşünün acaba kim?? :D)

 

Wang Lin yeşim parçasını aldı. Alnına yerleştirdi ve yeşimi taradı, ardından anında sersemledi. Zhou Lin’in ona böyle bir yeşim parçası vereceğini düşünmemişti. Bu yeşimde Zhou Lin’in simyadaki sayısız yıllık deneyimi vardı, özellikle başarısızlıkları ve hap kalitesinin düşmesine neden olan şeyler.

 

Yeşim çok detaylı bilgi barındırıyordu. Şu anki Wang Lin için bu yeşimin çok değerli olduğu söylenebilirdi.

 

O ve Zhou Lin yeni karşılaşmıştı, bu yüzden hiç bu yeni ustasının ona böyle bir yeşim parçası vereceğini hayal etmemişti. Bu, Sun Dazhu ile alışkın olduğu vahşi usta-öğrenci ilişikisiyle muazzam bir tezatlık oluşturuyordu. Wang Lin yeşimi tutarken karışık duygular hissetti.

 

Zhou Lin, Wang Lin’in ne düşündüğünü bilmiyordu. Bir süre düşündü, ardından devam etti, ‘’Ustanın ustası son derece nazik birisi, yani sana bütün simya temellerini öğretecek. Ayrıca, bahçedeki her bitkiyi kullanmakta özgürsün, ama unutma köklerini çıkarma ki büyümeye devam edebilsinler. Şu hap kazanına gelirsek, şimdilik dokunma. Simyada belli bir seviyeye ulaşmadan, kullanman imkansız.’’

 

Wang Lin derin bir nefes aldı ve kafasıyla onayladı.

 

Zhou Lin bir süre düşündü, sonrasında da iç çekti, ‘’Aslında, kapalı kapı eğitimine girmeden önce sana biraz simya temelleri öğretmeliyim, lakin, eğer çok beklersem, su element hapının etkisi düşecek. Kapalı kapı eğitiminden çıkınca, telafi olarak sana bir yığın temel sağlamlaştırma hapı yapacağım.’’ Bununla birlikte, Wang Lin’e baktı ve sözlerine devam etti, ‘’Arka dağda kapalı kapı eğitiminde olacağım. Burada yaşamaya devam edebilirsin. Odam bir kısıtlamayla korunuyor, yani dokunma.’’

 

Zhou Lin konuşmayı bitirdikten sonra, bir set kıyafet, bir rozet ve bir boyutsal çanta verip yana yerleştirdi. Biraz düşündü, ardından bir beyaz şişe çıkardı ve konuştu, ‘’Bunlar ustanın senin için aldığı onuncu nesil öğrenci kıyafetleri. Bu şişeye gelirsek, içinde üç hap var. İkisini al ve sonuncusunu çalışmak için kullan.’’

 

Bununla birlikte, Zhou Lin’in bedeni bir gökkuşağı renkli ışığa dönüştü ve avludan ayrıldı.

 

Wang Lin sessizce orada bir süreliğine durdu. Kıyafetleri ve hapları aldı, ardından odasına döndü.

 

Zhou Lin’in hareketleri Wang Lin’e son derece garip hissettirmişti. Wang Lin’e davranış tarzı neredeyse hayatında hiç deneyimlemediği bir şeydi. Uzun zaman sonra, Wang Lin şişeyi açtı. Son derece hoş bir koku dışarı taştı.

 

Şişenin içinde üç parlak sarı hap vardı. Her biri yaklaşık bir liçi boyutundaydı. Wang Lin birini aldı. Bir süre baktıktan sonra, tüketmedi, bunun yerine boyutsal çantasından küçük bir yaratık çıkardı. Yaratık belirdiği anda, kanatlarını çırptı ve hırıldadı.

 

Wang Lin parmağını salladı ve hap yaratığın ağzına girdi. Yaratığı gözlemlerken gözleri ciddileşti.

 

Uzun bir süre sonra, yaratık sadece negatif bir reaksiyon göstermemekle kalmamış, aksine daha da canlı bir hal almıştı. Hatta kafası biraz büyümüş gibi görünüyordu.

 

Wang Lin bir süreliğine inceledi. Ardından elini salladı ve küçük yaratık boyutsal çantasına döndü.

 

Birkaç gün daha gözlemlemeye niyetliydi. Eğer bu küçük yaratık negatif belirtiler göstermezse, o zaman hapları alacaktı.

 

Wang Lin sessizce bütün gece gelişim yaptı. 

 

Genç adam sonraki sabah gelişiminden uyandı. Bedenindeki ruhsal enerjinin büyük ölçüde arttığını fark etti. Bulutlu Gök Tarikatı çok yoğun ruhsal enerjiye sahipti, yani bir gecelik gelişim oldukça etkili olmuştu.

 

Wang Lin ayaklandı ve Bulutlu Gök Tarikatı’nın öğrenci uniformasını giydi. Kollarına işlenmiş kırmızı hap kazanlarıyla uzun kolları olan beyaz bir cübbeydi bu. Kimliğini temsil eden rozeti ve beyaz şişeyi kaldırdı. Ardından, boyutsal çantasına hafifçe vurdu ve elinde başka bir nesne belirdi. Bu da bir beyaz şişe olsa da, içindekiler bütün o haplardan birkaç kat daha değerliydi.

 

Wang Lin ruhsal sıvıdan bir yudum aldıktan sonra, oturdu ve gelişim yapmaya başladı. İki eli de hızlıca hareket ediyor, bedeninin önünde illüzyonlar oluşturuyordu. Ruhsal sıvı bedeninde ruhsal enerjiye döndü ve hızlıca ellerine ilerledi.

 

Yavaş yavaş, Wang Lin’in eli daha da hızlandı ve alnında ter damlacıkları belirdi. Ardından, aniden kükredi, ‘’Git!’’

 

Birden, elleriyle oluşturduğu bütün illüzyon vari çemberler harekete geçti ve bir kısıtlama çemberi oluşturdu. Kısıtlama çemberi yere indi.

 

Yerde dairesel bir hale belirdi ve yanıp sönmeye başladı.

 

Wang Lin alnındaki teri sildi. Klonunun gelişimiyle, bir kısıtlama oluşturabilirdi, lakin bir kısıtlama çemberi oluşturmak için, ruhsal sıvının desteğine ihtiyacı vardı ve o vakit bile bedenine ağır bir yük biniyordu.

 

Kısıtlama çemberi zemine yerleştikten sonra çemberden soğuk hava dalgaları sızdı. Bir süre sonra Wang Lin’in ana bedeni yavaşça çember vasıtasıyla belirdi.

 

Kısıtlamayı denedikten sonra Wang Lin’in ana bedeni geri çembere gömüldü.

 

Bu Wang Lin’in gizli kozuydu. Kapalı kapı eğitiminde klonunu oluştururken, zaten kloun dışarıda kendi başına olursa, tehlikeyle karşılşabileceğini düşünmüştü. Antik Tanrı’nın anılarını, iki mürekkep taşıyla birlikte kullanarak ikisi de bir mürekkep taşı taşıdığı sürece ana bedenini klonuna ışınlayabilecek bir kısıtlama oluşturmuştu.

 

Lakin gelişimi belli bir seviyeye ulaşmadan, bir kısıtlama çemberi oluşturması biraz zaman alacaktı.

 

İki ay çabucak geçmiş ve Zhou Lin hala dönmemişti. Wang Lin’in yaşadığı avlu tamamen izbe durumdaydı. Hiç kimse daha gelmemişti. Wang Lin Zhou Lin’in bıraktığı yeşimdeki her şeyi çoktan dikkatle okumuştu. Yeşimdeki bilgi son derece detaylıydı ve okumayı bitirdikten sonra, Wang Lin Zhou Lin’in yeşimin içerikleriyle oynamadığını onaylayabilirdi.

 

Hapı alan yaratığa gelirsek, diğer yaratıklara göre daha güçlendiği açıktı. Hatta ruhsal enerjisi daha da güçlenerek, hapın zararlı etkileri olmadığını gösteriyordu.

 

Sonuç olarak, Wang Lin’in kalbi daha da karışmıştı. Zhou Lin’in gerçekten kendisini öğrencisi olarak gördüğünü onaylamıştı.

 

Ne var ki, aralarındaki bu alaka anlaşmızlıklar yokken kurulmuştu. Wang Lin bir anlaşmazlık meydana geldiğinde ne olacğaını bilmiyordu, lakin bu his daha önce hiç hissetmediği bir şeydi.

 

Bu iki aylık zamanda, Wang Lin’in yetişimi 3.katmandan 8.katmana yükselmişti. Ruhsal sıvı dışında, Wang Lin’in gelişimini bu kadar çabuk yükseltebilmesinin nedeni simyaydı. 

 

Aslında Bulutlu Gök Tarikatı’na hap elde etmek için gelmişti, lakin şimdi simya yöntemlerine ve bahçeden malzemelere sahipti, Wang Lin kendine hap yapmak için zamanını harcıyordu.

 

Simya yolu çok uzundu. Belli miktarda yetenek gerektirmenin yanı sıra, en önemli kısım sıkı çalışmaydı. Simya yolu yetişimden birkaç kat daha zordu.

 

Birisi ilk simyaya başladığında, başarısızlık olanı olağanüstü derecede yüksek olurdu. Wang Lin bu iki aylık zamanda sayısız defa simyaya girişmişti ve sadece birkaç kez başarılı olmuştu.

 

Bir keresinde, zorla yedi tane Eğitim Destekleyen Hap yapmak için bir sürü bitkiyi tüketmişti. Sadece haplar, ruhsal sıvı ve Cennet’e Başkaldıran Boncuk’la, iki ayda 3.katmandan 8.katmana atılım yapabilmişti.

 

Bazen, Wang Lin’in kaldığı avludan bir patlama duyulabilirdi. Bir ışık dalgası, su dalgaları gibi avlu boyunca dolaştı, ardından her şey normale döndü.

 

Wang Lin odadan tozla kaplı bir şekilde çıktı. Çarpıkça gülümsedi. Son arıtımı da tekrardan başarısız olmuştu.

 

Bu sefer, ateşin gücünü kontrol edememiş, dolayısıyla kazanın kırılmasına ve hap için olan bütün malzemelerin boşa gitmesine neden olmuştu.

 

Neyse ki Bulutlu Gök Tarikatı bir şey eksikliği çekmiyordu, özellikle de hap kazanı konusunda. Bu iki ayda, Wang Lin zaten dört tane hap kazanını heba etmişti. Yedi hap kazanından, sadece üç tane kalmıştı.

 

Wang Lin düşünceli bir ifadeyle avludan çıktı. Her boş yer ateş için bir değişimdi. Ateş ruhsal enerjiyle kontrol edilirdi. Ruhsal enerjinin gücü önemsizdi. Bu iş, en ufak değişime tepki verilebilecek bir kontrol tekniğine bağlıydı.

 

Kişinin kendi ruhsal enerjisini ateş ve hap kazanı arasında bir köprü misali kullanması için ateşin istikrarlı tutulması gerekiyordu. Lakin bu sabit bir istikrar değildi. Kazanın içindeki değişimlere dayanarak istikrarı korumak için durmaksızın değişiklik yapılması lazımdı.

 

Eğer bu süreçte bir yanlışlık olursa, hap arıtımı başarısız olurdu ve eğer yanlışlık aşırı büyük olursa, hap kazanı parçalanırdı.

 

Bu yeni başlayan simyacılar için geçilmesi en zor engeldi. Ancak, eğer o kişi Kadim Ruh aşamasına ulaşırsa, o vakit ruh ateşlerini kulanabilir ve bu gereksinimle uğraşmak zorunda olmazlardı.

 

Ateşi kontrol etmenin yanı sıra, malzemelerin kullanımlarını ve etkileşimlerini bilmek de önemliydi. Sadece tarife sahip olmak yeterli değildi. Simya öyle herkesin öğrenebileceği bir şey değildi.

 

Aynı tarifle bile, yüz kişinin yüz aynı hapı üretmesi imkansızdı.

 

Bir hap tarifi ne kadar detaylı olursa olsun, yalnızca bir kılavuzdu. Pratik simyada, bölgeyi çevreleyen ne kadar ruhsal enerji olduğu gibi göz önüne alınması gereken bir sürü hayal edilemez unsur vardı. Çevredeki değişiklikler, malzemelerin safsızlıkları ve bütün süreci etkileyen çeşitli malzeme arasındaki birçok etkileşim vardı ve bunlar bir tarifte kaydedilebilecek şeyler değildi.

 

Eğer birisi bir simya ustası olmak istiyorsa bu basitçe aşırı zordu.

 

Wang Lin Bulutlu Gök Tarikatı’nda bulunduğu iki ayda, hap kalitelerinin de tıpkı simyacılar gibi dokuza bölündüğünü keşfetmişti. Bir simyacının kademesi üretebildikleri hapların kademesini belirliyordu.

 

Bugüne gelirsek, Bulutlu Gök Tarikatı’nda sadece üç 5.kademe simyacı vardı, ve birisi Zhou Lin’in ustasıydı.

 

Bu kişi bir kadındı ve Bulutlu Gök Tarikatı’nın direkt bir öğrencisi değildi. Xuan Wu ülkesinden geliyordu. Bulutlu Gök Tarikatı’na katıldıktan sonra, hemen tarikatın bir merkez üyesi olmuş ve, birkaç yıl sonra, bir üstat olmuştu. (Ç.N:Bilin bakalım bu kim :D)

 

Bu nedenle, Zhou Lin sadece bir 9.nesil öğrenci olsa da, öğrenci alımını idare edebiliyordu. Ayrıca üstatlar Zhou Lin’in bütün ihtiyaçlarını karşılamaya da çalışıyordu. Sonuçta, ona yüz vermeseler de, ustasına yüz vermek zorundaydılar.

 

Wang Lin avlunun etrafında, az önce neden başarısız olduğunu düşünerek yürüdü. Bütün süreç çok iyi gitmişti, lakin, son anda, ateş kontrolden çıkmış ve her şeyin başarısız olmasına neden olmuştu.

 

Wang Lin düşündü, ‘’Acaba her hap arıtımı başarıya ulaşmak üzereyken, ateş artıp kontrolden çıkıyor olabilir mi?’’ Lakin çok geçmeden geçmiş iki ayda olanlar aklına geldi, bir kere başarılı olmuştu ve o zaman böyle bir şey meydana gelmemişti.

 

Biraz düşündükten sonra, Wang Lin birkaç hap malzemesi topladı ve tekrardan hap arıtımına başladı.

 

Bu sefer, tam başarmak üzereyken, ateş aniden artıp kontrolden çıktı. Ne kadar çabalarsa çabalasın, ateş yayılmaya devam etti, ardından, bir bang sesiyle, hap kazanı tekrardan patladı.

 

Wang Lin kasvetli bir ifadeyle içindeki heba olmuş malzemelerin yanı sıra patlayan hap kazanına baktı.

 

Bir süre düşündü, ardından iki kere daha denedi. Ancak, iki hap kazanı da patladı. Sonuç olarak, bu iki ayda, yedi hap fırını da parçalara ayrılmıştı.

 

Wang Lin çarpıkça gülümsedi. İç çekti ve düşündü, ‘’Eğer sadece arıtım başarısız olsaydı, sorun olmazdı, çünkü her zaman başarana kadar denemeye devam edebilirim, ama şimdi hap kazanlarının hepsi de parçalandı.’’ Bu sorun çözülmezse, Wang Lin Bulutlu Gök Tarikatı’ndan çok fazla hap kazanı patlattığı için atılan ilk kişi olabileceğinden korkuyordu.

 

Sonuçta, Wang Lin bir hap kazanının değerini biliyordu. Ne zaman bir hap kazanı parçalansa, kalbi acıyordu.

 

Bu sırada, Wang Lin birçok simyacı olsa da, üst kademe simyacıların sayısının düşük olduğunu da fark etmişti. Neticede, simyacılar eğitilmesi en pahalı kişiler olarak görülebilirdi.

 

Bir usta simyacı olmak için, kişi büyük miktarda malzeme ve hap kazanı kullanmalıydı.

 

Sonuç olarak, normal bir tarikat bir usta simyacıyı bile destekleyemezdi. Ancak Bulutlu Gök Tarikatı gibi bir tarikat bu kadar simyacıyı desteklemeyi karşılayabilirdi.

 

Wang Lin parçalanmış hap kazanının kalıntılarını temizlerken çarpıkça gülümsedi ve avludan çıktı.

 

Bütün hap kazanlarının yok olmasıyla, simya çalışmaya devam edebilmeden önce daha fazlasına ihtiyacı vardı. Ancak, Zhou Lin hala dönmemişti, dolayısıyla Wang Lin’in Zhou Lin’in ustasını aramak zorundaydı.

 

Buna ek olarak, hap arıtırken neden hap kazanlarının patlayıp durduğunu sormayı da planlıyordu. Simya öğrenmeye devam edebilmeden önce bu sorunu çözmeliydi.

 

Bulutlu Gök Tarikatı doğu, batı, güney ve kuzey bölgelerine ayrılıyor, merkezdeki ana salonla birlikte bir çember oluşturuyordu.

 

Wang Lin kemerine astığı rozetiyle öğrenci kıyafetlerini giyerek Bulutlu Gök Tarikatı’nda yürüyordu. Başkalarıyla karşılaşsa da, hiçbiri onunla konuşmamış ve sadece selamlama olarak kafalarını sallamışlardı.

 

Yürürken, mesafeden turna sesleri, takiben de beyaz turnalar geldi. Wang Lin’in üzerinden geçtiklerinde, turna sürüsünden kahkaha sesleri geldi. Ardından, birden hoş bir ses duyuldu, ‘’Oh, demek sensin.’’

 

Wang Lin kafasını kaldırdı ve onunla birlikte dağa yürüyen sinir bozucu kızı gördü. Kafasını, yüzünde gururlu bir bakışla turnadan yukarı uzatmıştı. Tam konuşmak üzereydi ki, yanından berrak bir ses geldi, ‘’Küçük kardeş, eğer daha fazla oyanalırsan, tekrardan geç kalacaksın ve usta bir kere daha hap kazanlarını temizletecektir.’’

 

Kız dudak büzdü. Wang Lin’e tekrardan baktı, ardından ayrıldı.

 

Wang Lin bakışlarını çekti. Tam öne atım atmak üzereydi ki, gözlerinde aniden soğuk bir ışık yanıp söndü. Kafasını çevirdi ve arkasına baktığında, yalnızca, bedeninin yarısı bir ağacın arkasına saklanmış kurnaz görünümlü genç bir erkek gördü. Turnalara doğru gözlerinde sevdalı bir bakışla bakıyordu. Derin bir nefes aldı ve mırıldandı, ‘’Bu kızlar gün geçtikçe daha da peri gibi oluyorlar, özellikle de yeni katılan kız.’’

 

Wang Lin’in bakışlarını fark etti ve genç adama muzip bir gülümseme attı. Ağaçtan atladı ve Wang Lin’in omzuna hafifçe vurmayı denedi, lakin Wang Lin bir adım geri çekildi ve sıyrıldı.

 

Genç afallamıştı, lakin çabucak kendine geldi ve gizemli bir şekilde fısıldadı, ‘’Öğrenci dostum, o kızı tanıyor musun?’’

 

Wang Lin sakinliğini korudu ve kafasını iki yana salladı.

 

Genç kaşlarını kaldırdı ve söylendi, ‘’Küçük dövüşçü kardeş, bu kadar cimri olma. O kız besbelli seni tanıyormuş gibi hareket ediyordu. Küçük dövüşçü kardeşim, endişelenmene gerek yok. Onunla ilgilenmiyorum. Tek beğendiğim kişi nazik büyük kardeş, Wang Tong.’’

 

Wang Lin ona baktı ve homurdandı, ‘’Gerçekten tanımıyorum.’’ Bununla birlikte, ayrılmak için döndü.

 

Genç hızlıca yetişti ve Wang Lin’le birlikte yürüm eye koyuldu. Konuştu, ‘’Küçük dövüşçü kardeşim, bir şey sormam lazım, ismin ne? Buradaki büyük dövüşçü kardeşin  güney avlusunun bir öğrencisi. Yürüdüğün yöne bakarsak, sen de güney avlusuna gidiyorsun değil mi?’’

 

Wang Lin gence baktı. Hafif bir gülümsem takındı ve karşılık verdi, ‘’Ben Wang Lin.’’

 

Genç muzip bir gülümseme takındı ve devam etti, ‘’Buradaki büyük dövüşçü kardeşine Cheng Xian derler. Pekala, güney avlusuna mı gidiyorsun?’’

 

Wang Lin onayladı. 

 

‘’Bulutlu Gök Tarikatı’nın dört avlusu çok açıkça bölündü. Küçük dövüşçü kardeş Wang, eğer güney avlusuna girmek sitiyorsan, çok zor olabilir. Kolay olsaydı, o zaman her gün batı avlusuna giderdim. Orada güzel kadınların bulutlar kadar çok olduğunu biliyor olmalısın. Eğer benimle gelişim yapmak için bir iki tanesini elde edebilirsem, o zaman gelişimi hiç mi hiç önemsemek zorunda kalmam.’’ Cheng Xian biraz pişmanlıkla konuşmayı kesti, ardından devam etti, ‘’Peki, ne için güney avlusuna gidiyorsun? Belki yardım edebilirim.’’

 

Wang Lin Cheng Xian’ın hayalini duyduktan sonra, güldü ve söze girdi, ‘’Buna gerek olmayacak. Güney avlusuna gidişimin durdurulacağını düşünmüyorum.’’

 

Cheng Xian sersemledi. Biraz Wang Lin’e baktı. Aniden eliyle alnına geçirdi ve söylendi, ‘’Soyadın Wang Lin ve ismin de Wang Lin...şimdi aklıma geldi. Sen üstat amca Zhou Lin’in kabul ettiği öğrencisin. Sen...sen aşırı şanslısın. Kaç kişinin onun öğrencisi olmak istediğini biliyor musun?’’

 

Wang Lin şaşırmış bir ifade takındı ve sordu, ‘’Neden? Ustanın simya kabiliyeti gerçekten yüksek mi?’’

 

Cheng Xian’ın gözlerinde, konuşurken hayranlıkla dolu bir bakış belirdi, ‘’Simya kabiliyeti düşük olmasa da, tam olarak yüksek de değil. Sadece ikinci kademe haplar arıtabiliyor, yani çok da önemli değil. Ben de çoktan ikinci kademe haplar arıtabiliyorum. Çok yakında üçüncü kademe hap arıtabileceğime inanıyorum.’’

 

Wang Lin onayladı. Cheng Xian’ın konuşmasını dinlerken güney avlusuna doğru yürüyordu.

 

Lakin Cheng Xian konuşmayı kesti. Muzip bakışını gözler önüne serdi ve gülümsedi, “Küçük dövüşçü kardeşim, sana anlatabilirim, ama beni bir kereliğine batı avlusuna götüreceğine dair söz vermen lazım. Ne dersin?’’

 

Wang Lin’in ifadesi sakinliğini korudu ve genç adam yanıt verdi, ‘’Söylemek istemezsen, sorun yok.’’

 

Cheng Xian Wang Lin’in öğrenmek için çabalamadığını görünce, çabucak söze daldı, ‘’Büyük öğrenci kardeş Wang, bak, şimdi seni büyük dövüşçü kardeş diye bile çağırdım.  Tek yapmak gerekn birkaç söz söylemek ve ben batı avlusuna girebilirim. Sadece küçük bir görev.’’

 

Wang Lin kafasını çevirdi ve söyledi, ‘’O kızı bulmamı istiyorsun, ardından bunu hayalini kurduğun büyük kardeş Wang Tong’la görüşmek için bahane edebileceksin değil mi?’’

 

Cheng Xian afalladı, lakin hızlıca gülümsedi, ‘’Evet, evet. Sadece küçük bir görev. Peki ne diyorsun, büyük kardeş?’’

 

Wang Lin yavaşça konuştu, ‘’Neden herkes Zhou Lin’in öğrencisi olmak istiyor?’’

 

Cheng Xian pişmanlıkla kaplı yüzüyle, yanıtladı, ‘’Çünkü Zhou Lin iyi bir ustaya sahip. Wang Lin, Bulutlu Gök Tarikatı’ndaki bir numaralı güzellikten bahsedeceksen, batı avlusunda değil, aksine güney avlusunda olduğunu bilmen lazım. Güney avlusunun Üstat Li sadece güzel değil, ayrıca Bulutlu Gök Tarikatı’ndaki üç beşinci akdeme simyacıdan birisi. Sadece bir peri görmekle kalmayacaksın, ayırca bütün türden haplara ve tariflere ulaşabileceksin. Kaç kişi bunun bir parçası olmaz ki?’’

 

Wang Lin kendi kendine mırıldandı, ‘’Üstat Li?’’

 

‘’Bu Üstat Li’nin Hou Fen ülkesindeki Luo He Tarikatı’ndan olduğu söyleniyor...’’








Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44266 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr