Bölüm 192: Beklenmedik

avatar
4036 18

Xian Ni - Bölüm 192: Beklenmedik


 

Düzenleme: LordVioleGrace

 

Wang Lin’e baktı, ardından yarığın içine girdi. Wang Lin de sessiz kalarak yarığa girdi.

 

Arkalarından, bütün şeytani gelişimciler peşlerine takıldı.

 

Lakin tam yarığa girmek üzere oldukları sırada, kapanmaya başladı. Göz açıp kapayıncaya kadar da, yarık arkasında bir iz bırakmadan kayboldu. Wang Lin ve Dou Mu dışında, kimse girememişti.

 

Yarık katlanırken, Wang Lin’in önünde beklediği gibi Kan Denizi belirmemişti, bunun yerine koyu mor bir ışıkla aydınlatılan bir bölge belirdi.

 

Bu bölge geniş değildi, her yöne doğru sadece 30 metre uzanıyordu. Dört köşede birkaç garip şekilli enstrüman süzülüyordu. Bu enstrümanlardan nazik ışık dalgaları yayılıyordu.

 

Her enstrümanın yanında bir gelişimci oturuyordu, her biri bir enstrümanın yanında gelişim yapıyordu. Figürleri Dou Mu’nun figürüne benziyordu. İnsan formlarını kaybedip iblislere dönmemişlerdi. Wang Lin bölgeyi taradı ve odada gelişim yapan toplamda dokuz kişi saydı.

 

İkili girdiği anda, bütün gelişimciler gözlerini açtı. Birer birer, her enstrümandaki birçok tekniği aktifleştirerek, mor ışığın parlamasına neden oldular.

 

Dou Mu arkasını döndü. Gözünü kırpmadan Wang Lin’e odaklanmıştı.

 

Wang Lin birkaç adım geriye attı. Göz bebekleri aniden küçüldü. Önündeki kişiye bakarken  genç adam sağ elini boyutsal çantasının yakınına yerleştirdi. Bu, beklediğinden çok farklıydı.

 

Dokuz gelişimciden birisi konuşmaya başladı, ‘’Dou Mu, bunu uzun süre destekleyemeyiz, en fazla üç saat vaktimiz var. Çabuk, her şeyi açıkla.’’

 

Dou Mu’nun gözlerinden altın bir ışık adeta fırlarken Wang Lin’e baktı, ‘’Küçük adam, kaybolmayı başarmıştın. Peki neden tekrardan belirdin?’’ 

 

Wang Lin kaşlarını çattı. Dou Mu’ya bakıyordu. Tam konuşmak üzereyken, sol eliyle bir mühür oluşturdu. Antik Tanrı Taktiği’nden Gökyüzü Tekniği’ni kullanarak sol elini arkasına savurdu. Bu teknik Antik Tanrı’nın bedeninde istediği her yere gitmesini sağlıyordu.

 

Wang Lin’in önünde yarık belirdiği anda, enstrümanların birinden mor bir ışık fırladı ve yarığı yok etti.

 

Dou Mu sakindi. Yüzünde duyguya dair bir iz yoktu.

 

Wang Lin’in kalbi tekledi. Genç adam Dou Mu’ya bakıo yavaşça söylendi, ‘’Antik Tanrı’nın Bölgesi’nden ayrılmak için.’’ 

 

Uzun, kırmızı yüzlü bir gelişimci kaşları çatık bir şekilde, söyledi, ‘’Dou Mu, her zaman aşırı yavaş konuşuyorsun. Küçük adam, anlatmama izin ver; Ta Sen’in üzerindeki mühür kalktığı anda, buradaki herkes ölecek. Buradan ayrılacak olan tek kişi o.’’

 

‘’Bir zamanlar, on birimiz bu vahşi gezegene ulaştık. Başlangıçta burada hayatımızın geri kalanını sürdürüyordu. Lakin Antik Tanrı ruhsal enerjisi barındıran bu yeri bulmayı beklemiyorduk. Biraz araştırdıktan sonra, Antik Tanrı’nın bedeninin dışında Ta sen adında bir gelişimciyle tanıştım. Bu kişinin gelişimi çok güçlüydü. Hepimiz bir arada çalışsak bile, onun dengi olamazdık.’’ Kızıl saçlı yaşlı adamın sesi gittikçe yükseldi. Çok hızlı konuşuyordu. Sözlerini bitirdiği gibi, başka bir gelişimci kafasını kaldırdı ve kasvetli bir biçimde söylendi,

 

‘’Ta Sen bizi öldürmedi, bunun yerine buraya, Antik Tanrı’nın Bölgesi’ne girmek için davet etti. Bu kişi Antik Tanrı’nın Bölgesi’ni çok iyi çözüyordu. Üç alemle mükemmel bir şekilde ilgilendi. Söylediklerine göre, uzun zamandır Antik Tanrı’nın Bölgesi’ndeydi, lakin ne yazık ki, son seviyede sıkışmıştı.’’

 

‘’Bizi son seviyeyi aşmasına yardım etmek için davet etti. Bir miras olma şansı düşük olsa da, çekiciliği aşırı muazzamdı. Onu yenemeyecek olsak da, bir kere aktif olunca, onu bile yenebilecek bir formasyon biliyordu. Ancak, bu formasyonu kullanırsak, gelişimimizin epey fazlasını kaybederdik.’’

 

‘’Antik Tanrı’nın bedenine olan gezimizde o kişinin entrikaları derindi, lakin biz kolayca uğraşılacak kişiler değiliz. Onun için hazırlanmıştık. En sonunda, nihayet son seviyeyi temizledik, lakin bütün olanlar aşırı garip görünüyordu. Son seviye açıkça bir mühürdü, ve gücü de muazzamdı. Geçmemiz oldukça uzun bir zamanımızı almıştı. Görünüşe göre Antik Tanrı bir şeyi uzağa mühürlemek için kullanmıştı. O kişi mühür için çok iyi hazırlanmamış olsaydı, mührü kırma yöntemi bize verilse bile, kırabileceğimizden emin olamazdık.  Mühür kırıldıktan sonra, Ta Sen adlı kişinin değiştiğini hissedebilmiştik, lakin ne değiştiğini bilemiyorduk.’’

 

‘’Başarıyla Antik Tanrı’nın bedenine girdik. Antik Tanrı Tu Si gerçekten bir dâhiymiş. Harbiden de arkasında bir miras bırakmış. Qi Denizi’nde, güç mirasını gördük, lakin onun için savaşma fırsatımız bile olmadan, gözlerimizin önünde kayboldu. Onu alan, Ta Sen’di!’’

 

‘’Ta Sen Antik Tanrı’nın gücünü miras aldıktan sonra, aniden deli gibi gülmeye başladı. Ancak aynı zamanda, Qi Denizi’nde, bir dev belirdi ve onunla muazzam bir savaşa tutuştu. Ardından, daha da garip bir şey meydana geldi; o kişi devin bütün tekniklerini biliyordu. En sonunda, dev kaybetti ve ikiye bölündü. Bir yarısı Ölü Ruh Denizi’ni oluşturdu ve diğer kısmı son derece güçlü bir ilahi teknik kullanmaya başladı.’’

 

‘’O kişi açıkça bu tekniği bilmiyordu. Ne söylediğini hatırlıyorum, ‘’Senin bilip benim bilmediğim bir şey yok yok.’’ Lakin bu ilahi tekniği, açıkça bilmiyordu. Antik Tanrı’nın ruhu binlerce parçaya ayrıldı ve onun bedenine girerek, bedeninde binlerce mühür oluşturdu, ardından onu Kan Denizi’ne mühürledi.’’

 

“Her şeyin bittiğini düşünüp daha fazla durmaya cesaret edememiştik, bu yüzden hepimiz çabucak ayrıldık. Ama kabus daha yeni başlıyordu. On birimizden sadece birimiz başarıyla bu yerden ayrılabildi. Geri kalanımız Kan Denizi’nde beliren yarıklardan uzanan şeytani eller tarafından yakalandı.”

 

‘’Ta Sen aşırı korkunç. Hemen bedenindeki binlerce mührü çözmenin bir yolunu düşündü. Her mühür temel olarak Antik Tanrı Tu Si’nin ruhunun bir parçasıydı. Zorla bazı parçaları çıkardı ve bize yerleştirdi.”

 

‘’Geçen sayısız yılda, her birkaç bin yılda bir, buraya gelen birkaç gelişimci oluyor. Hepsini yakalayıp mührün bir parçasını içlerine yerleştiriyor. Birçok kişi bir arada gelse de, her zaman bir şanslı kişinin ayrılmasına izin veriyor. Böylece gelecekte birçok kişinin gelebilmesini sağlıyor.’’

 

‘’Daha da gelişimci gelirken, Ta Sen’in üzerindeki mühürler azalıyordu. Neyse ki sonradan gelen gelişimciler bizlerden farklı. Gelişimleri düşük, dolayısıyla Antik Tanrı’nın ruhunun parçalarıyla birleşemiyorlar. Birçok gelişimci bedeninde sadece bir mühürle baş edebiliyor, dolayısıyla Ta Sen’in mühürlerinden kurtulması  gittikçe yavaşladı.”

 

‘’Lakin Ta Sen gerçekten bir dahi. Yönteminin yavaşladığını gördükten sonra, başka bir fikirle ortaya çıktı; ruh yutucular!’’

 

‘’Bundan önce, bir ruh yutucunun ne tür bir yaratık olduğunu bile bilmiyorduk, lakin görünüşe göre Ta Sen biliyormuş. Biz şeytani gelişimcileri, bedenindeki ruh parçacıklarını yutması amacıyla bir ruh yutucu yakalamaya gönderdi.’’

 

‘’Bu yöntem çok etkiliydi, lakin ruh yutucu belli bir miktarda ruh parçası yuttuktan sonra, uyuması gerekiyordu. Bu yöntem Ta Sen’in arzuladığı sonuca ulaşmamıştı, bu yüzden kendi ruh yutucusunu yetiştirme fikriyle öne çıktı. Dolayısıyla bir avare ruh olan Lord Shi Zhe’ye yardım ederek, onu bir ruh yutucu olarak yetiştirmeye başladı.’’

 

‘’Aslında, Lord Shi Zhe’nin bir ruh yutucu olması için, çok uzun bir zaman gerekiyor, lakin şimdi sen belirince, her şey değişti.’’ 

 

On kişiden, adeta mezardan yeni çıkmış gibi görünen kırışıklarla dolu yaşlı adam dışında, her biri hikayenin bir kısmını anlatmıştı. Bu, Wang Lin’in oldukça şaşırmasına neden oldu, lakin genç adam her şeye inanmıyordu.

 

‘’Hala merak ettiğimiz çok önemli bir nokta var: Ta Sen’in kim olduğu. Neden Antik Tanrı’nın bedenini o kadar iyi biliyor? Sayısız yıl boyunca onu gözlemledikten sonra, Ta Sen’in biz gibi insan olmadığını, aksine Antik Tanrı’nın bedeninin ölümünün öfkesinden oluşmuş bir iblis olduğunu tahmin ediyoruz.’’ Son cümleyi Dou mu söylemişti. İfadesi hala sakindi.

 

Wang Lin tam bilgi mirasını elde etmiş olsa, bütün bunlar doğru mu yanlış mı biliyor olurdu, lakin şimdi, böyle dehşet verici bir fikir duyduktan sonra, istemsizce ifadesi değişmişti.

 

‘’Ancak bu bizi onca yıl önce Antik Tanrı’nın bedenine girmemiz için davet etmesini, bu yeri o kadar iyi bilmesini ve mührü kırdıktan sonra neden onun değişmiş gibi olduğunu hissetmemizi açıklar. O mühür açıkça biz gelişimcilerin bedenimize girdiğinde iblisleri uzak tutmak için kullandığımız mühürlerden birisi. Bu ayrıca devin kullandığı bütün teknikleri neden Ta Sen’in bildiğini de açıklıyor. Ne de olsa, sadece güç mirasını elde etmek işe yaramaz. Ancak iki mirası da elde ettikten sonra kişi bir Antik Tanrı’nın gücüne sahip olabilir. Bütün bu varsayımlar tek noktayı işaret ediyor; o kişi ya Antik Tanrı Tu Si ya da İblis Tanrı Tu Si!

 

Dou Mu’nun sözleri kötüleşirken, Wang Lin içine bir nefes çekti. Zihninden bir fikir geçti, lakin sessiz kalmaya devam etti.

 

‘’Gerçekten seni kandırmaya ihtiyacım yok. Eğer Kan Denizi’ne girersen, tıpkı üçüncü alemdeki ruh yutucu gibi bir araç olacaksın, ve mühür kırılınca, öleceksin.’’

 

Wang Lin sessizce bir süre düşündü, ardından alayla sırıttı, ’’Ölüm?  Galiba ölümle kastettiğiniz şey ruhumun dağılacağı. Eğer anlattığınız hikaye doğruysa, o kişi özgür olunca, ruh parçalarını geri almayacak mı?’’

 

Dou Mu’nun grubu sessizleşti.

 

On kişi arasında, tek kelime etmemiş yaşlı adam hafifçe öksürdü. Nazik bir tonla, söylendi, ‘’Gelişimci dostum gerçekten de zeki. Ta Sen bilgi mirasını elde edince, bedenlerimizdeki ruh parçacıklarını geri alarak ruhunun tekrardan tamamlanmasını sağlayacak. Geçen onca yılda, ruh parçacıkları ruhlarımızla birleşti. Onları geri almak ruhumuzu yutmakla aynı şey. Arkadaşım, bize yardım ederek kendine de yardım edeceksin, ancak, ücretsiz yapmanı soracak da değilim. Eğer kabul edersen, sana bir hediyem var.’’ 

 

Wang Lin kabul etmedi. İçten içe bu insanların söylediği şeylerin ne kadar inanılır olduğunu düşünüyordu. 

 

Dou Mu Wang Lin’e soğuk bir bakış atıp söylendi, ‘’Velet, sana dayanmak zorunda olduğumuzu düşünme. Gelecekte oluşabilecek bir sorunu engel olmak için istediğimiz zaman seni öldürebiliriz.’’

 

Karanlık yüzlü bir gelişimci alayla sırıttı, ‘’Zaman neredeyse doldu, ve söylenmesi gerekenler söylendi. Bu velet bu kadar kalın kafalı olmaya devam ettiğine göre, belki de üzerine bir kısıtlama yerleştirebilirim. Bu bazı aksaklıklar yaratabilecek olsa da, şu veledi kontrol etmeyi epey kolaylaştırır.’’

 

Wang Lin bu sözleri duyduktan sonra, alaylı bir düşünce zihninde belirdi. Böyle bir kısıtlama aslında çalışabilecek olsa, bu yaşlı adamlar onunla konuşarak bu kadar çok zaman harcamazdı. Belirdiği anda, genç adamı kontrol etmek için kısıtlamayı kullanırlardı.

 

Wang Lin biraz varsayımda bulundu ve neden kısıtlama kullanmadıklarını tahmin etti. Görünüşe göre hiçbir kısıtlama kızıl saçlı adamın gözünden kaçmazdı.

 

Bu insanların amacı bu kadar basit olamazdı. Tıpkı Gökyüzü Şeytanı Büyücüsü gibi, kendi gizli planları olmalıydı.

 

Wang Lin sakince konuştu, ‘’Benden ne yapmamı istiyorsunuz?’’

 

Kırışıklarla kaplı yaşlı adam Wang Lin’in söylediğini duyduğunda kalbi tekledi. Bu kişi ödülün ne olduğunu değil de, ilk görevin ne olduğunu soruyordu. Görünüşe göre bu kişi olağanüstü derecede sakindi ve öyle kolay kolay da etkilenecek birisi değildi.

 

Yaşlı adam yavaşça konuştu, ‘’Kan Denizi’ne gir. Ta Sen mührü kaldırdıktan sonra, direkt Ölü Ruh Denizi’ne girecektir. Ölü Ruh Denizi açılınca, Ölü Ruh Denizi’ne girmeli ve bir teknik kullanmalısın. Bu kadar kolay. Hangi tekniği kullanacağına gelirsek, Antik Tanrı’nın ruhunu kullanarak oluşturduğu mühürleme tekniğinden bahsediyorum. Bu tekniğe sayısız yıldır çalışıyorum ve %30 başarı oranına sahip. Eğer sen kullanırsan, bir ruh yutucu olduğundan başarı şansın %70 olacaktır. Özümsediğin bütün ruh parçaları seni dinleyecektir sonuçta.’’

 

Wang Lin alayla sırıttı. Genç adam hüzünlü bir şekilde konuşmaya başladı, ‘’Sadece Merkez Oluşturma’daki gelişimimle, Ta Sen’i mühürlemem bir rüyadan başka bir şey değil.’’

 

Yaşlı adam bir kahkaha patlatarak karşılık verdi, ‘’Tabii ki, mührü senin sergilemene izin vermeyeceğiz, bunun yerine Ölü Ruh Denizi’ni tekrardan tetikleyecek ruh parçalarını kontrol etmene izin vereceğiz. Benim varsayımlarına dayanırsak, Ölü Ruh Denizi tekrardan mühürlenecek ve Ta Sen’i tamamen içinde mühürleyecek.’’

 

‘’Eğer kabul edersen, başarsan da başaramasan da, sana bir hediye vereceğim. O nesneyi birçok zor durumun ardından elde edebildim. Bir sürü antik yazıtı araştırdıktan sonra da, sonunda bu nesnenin ismini buldum; Huan Yuan Yaratık Kapanı! Dünyadaki her hayvan kısa bir süreliğine kontrol edilebilir, bu hazineyle, lakin özü nereye dayanıyor bilinmiyor. Teoride, yeterli ruhsal enerjiye sahipsen, ölümsüz yaratıklar bile, halkaya sıkışmışsa, senin tarafından kullanılabilir. Lakin bu halkayı kullandığında, içindeki yaratık ne kadar güçlüyse, o kadar ruhsal enerji gerektirir, ve eğer bir ölümsüz yaratık sıkıştırmak istersen, gereken ruhsal enerji miktarı akla mantığa sığmayacak boyutlarda. Bunu onca yıl önce ele geçirdiğimde, bir kere denedim ama başarısız oldum. Ne var ki, ikinciye deneyemeden, çoktan burada sıkışmıştım.’’








Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43991 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr