Bölüm 191:Ölü Ruh Denizi

avatar
4285 26

Xian Ni - Bölüm 191:Ölü Ruh Denizi


 

 

Düzenleme: LordVioleGrace

 

Wang Lin’in önündeki Zifu Bilgi Denizi tıpkı devasa bir küre gibiydi. Açıkça yarıya bölünmüştü; bir kısmı kan kırmızısıydı ve diğeri kapkaraydı.

 

Kan kırmızısı taraf Kan Denizi ve kapkara taraf da Ölü Ruh Denizi olmalıydı.

Önündeki garip küreye bakarken, Wang Lin bir şey hatırladı. O zamanlar, kırmızı saçlı adam ve Antik Tanrı’nın geri kalan ruhu arasındaki savaş yeryüzünü parçalayacak cinstendi. Savaş alanı olarak kullandıkları Antik Tanrı’nın bedeninde birbirleriyle savaşmışlardı. En sonunda, Antik Tanrı Tu Si çoktan öldüğünden ve geriye sadece ruhunun bir kısmı kaldığından dolayı kaybetmişti, lakin Bilgi Denizi’ni ikiye de bölmüştü. Bir kısmı kimsenin bilgi mirasını almasına izin vermeyen Ölü Ruh Denizi’ydi ve diğer tarafı da kızıl saçlı adam için bir kafese dönüşmüş, Kan Denizi’ydi.

 

Önündeki sahneye tanıklık edince, gerçekten de Altı Arzunun Şeytan Lordu’nun ustası, Gökyüzü Şeytanı Büyücüsü gibi olanları takdir ediyordu. O kişi, bilgi mirasını almak için Ölü Ruh Denizi’ne geçici bir geçit açma düşüncesiyle, Antik Tanrı’nın arzusunu, Antik Tanrı’nın kemiğini kılavuz olarak kullanmayı düşünecek kadar dâhiydi.

 

Orta yaşlı adam belirmemiş olsaydı, Gökyüzü Şeytanı Büyücüsü başarıyla bilgi mirasını elde edecekti.

 

Wang Lin’in zihninden bir düşünce geçti. Genç adam harekete geçti ve Ölü Ruh Denizi’ne doğru atıldı.

 

Bedeni siyah bölgeye yaklaştığında, aniden siyah bir sis ortaya çıktı ve genç adamı çevreleyip, ilerlemesine engel oldu.

 

Wang Lin farklı yönlere geçmeyi denedi, lakin nereden gitmeye çalışırsa çalışsın, siyah sis yolunu engellemek için beliriyordu. Ne kadar güçle ileri atılırsa atılsın, siyah sisi geçemiyordu.

 

Wang Lin bir süre düşündü. Boyutsal çantasına hafifçe vurdu ve Ruh Sıvısı’ndan birkaç büyük yudum aldı, ardından bağdaş kurarak oturup gelişim yapmaya başladı. Önüne uzattığı eliyle farklı teknikler sergilerken soğuk bir bakış takındı. Çok geçmeden, etrafında sayısız illüzyon vari çember belirmişti.

 

Gözleri parladıkça parladı, ve elleri daha da hızlı hareket etti. Kısıtlama illüzyon vari çemberleri artmaya başladı. Uzun bir süre sonra, aniden eli durdu ve ileri bastırdı.

 

İllüzyon vari çemberler sayısız halka oluşturdu ve hızlıca her yöne yayıldı. Çok geçmeden, Wang Lin ayaklandı. Sağ elini göğsüne ve sol elini sağ omzuna yerleştirdi. İki eliyle de garip mühürler oluştururken yavaşça iki bacağı da ilerlemeye başladı.

 

Ansızın, adım attığı yerde siyah bir yılan belirdi. Göğsünde ikiye ayrılana kadar, hızlıca genç adamın bedenine tırmandı. Siyah yılan kollarının yanı sıra takip etti ve iki elinin de oluşturduğu garip mühürlere ulaştı.

 

Bir anda, birçok uzuvla birlikte bir kafatası boyutunda bir küre Wang Lin’in önünde belirdi.

 

Wang Lin kısık sesle kükredi, ‘’Antik Tanrı, kırıl!’’ Gözleri soğuklaştı ve iki elini de yana savurdu. Siyah küre yıldırım gibi siyah sise atıldı.

 

Bu Antik Tanrı Kırma tekniği, Wang Lin’in Antik Tanrı Taktiği’ni okuduktan sonra kullanabileceği tek teknikti. Bu tekniğin gücü saldırı için değildi, bunun yerine büyük miktarda ruhsal enerjiyi bütün kısıtlamaları kırmak için kırmakla alakalıydı.

 

Wang Lin’in öncesinde içtiği ruhsal sıvı Antik Tanrı Kırma tekniği tarafından siyah küreye dönmüştü.

 

Aynı zamanda, Wang Lin meteor gibi ileri atıldı.

 

Wang Lin’in illüzyon vari çemberlerinin ilk dokunduğu şey siyah sis idi. Temas ettikleri anda, tıpkı kara değdirilmiş sıcak demir gibi, sis hızlıca eridi.

 

Lakin sis kaybolduğunda, daha fazla sis yerine geçmek için geldi. Görünüşe göre, sis azalmak yerine, artıyor, daha da kalın sis katmanları oluşturuyordu.

 

İllüzyon vari çemberlerin ardından, Antik Tanrı Kırma tekniği tarafından oluşturulan siyah küredeydi sıra. Bu kürenin üzerinde sayısız yanan uzuv vardı, ve sise dokundukları anda, sis dağıldı. Dağıldığı anda, dört baskı dalgası bütün yönlere yayılarak patladı.

 

Sonuç olarak, bu yoğun siste, derin bir boşluk açıldı. Dışarıdan boşluğa bakıldığında, sonsuz görünüyordu. Wang Lin bu fırsatı kullandı ve hızlıca boşluğun içine uçtu.

 

Dört dalga dışarı itildikten sonra, hızlıca siyah sis tarafından bastırıldılar. Yava yavaş, dalgalar baskıya daha fazla dayanamazken, küçülmeye başladı, ve sonuç olarak, boşluk küçüldü. Çok geçmeden, çöken dalgalardan dolayı boşluk kapandı.

 

Wang Lin oldukça hızlıydı. Hızlıca küçülen boşluğa doğru atıldı. Boşluğun görünür biçimde küçüldüğünü görse de, şimdi geri çekilme zamanı olmadığını biliyordu. Sadece küçük bir ihtimal olsa bile, Wang Lin planından vazgeçmek istemiyordu.

 

Etrafındaki dalgaların küçüldüğünü ve hala sonun görüşünde olmadığını görünce, zihninden bir düşünce geçti. Ruhsal sıvıdan bir yudum daha aldı. İki eliyle de bir mühür oluşturdu ve birkaç ilahi mırıldandı. Ellerini saldığında, bir siyah küre daha beliriverdi.

 

Küreyi aldı ve yana fırlattı. Küre kırıldığı gibi, çevredeki dalgalar ikinci bir yaşam kazanmış gibi göründü ve tekrardan güçlü ittirişlerine başladılar. Kaybedecek zaman yoktu. Antik Tanrı Kırma tekniğini kullandığı her seferinde bedenine binen yük muazzamdı. Sadece üç kez olsaydı, bedenine olan zararı muazzam olmazdı, lakin Antik Tanrı Taktikleri’nde ustalaşmadan önce üçten fazla kullanması devasa bir zarara neden olurdu.

 

Antik Tanrı Kırma tekniği Antik Tanrı Taktikleri’ne dayanıyordu, lakin şu anda Wang Lin elde etmek için sadece ruhsal enerji kullanıyordu.

 

İlerlemeye devam etti genç adam. Dalgalar sisin baskısına daha fazla dayanamayıp küçülmeye başlarken, Wang Lin sonunda sisin sonuna ulaştı.

 

Arkasına hızlı bir bakış attıktan sonra, Wang Lin acı bir kahkaha attı, ardından ayrılmak için döndü. Sisin dibinde sayısız mor yıldırım katmanı vardı. Eğer dikkatsizce girerse, ölüme mahkum olurdu.

 

Ayrıca, mor yıldırım katmanlarının altında siyah bir deniz vardı. Siyah denizdeki suyun içinde ejderhaya benzeyen, lakin ejderha olmayan yaratıklar vardı, bunlar Wang Lin’e mor yıldırım katmanlarının ardından bakıyordu. 

 

Burası Wang Lin’in zorla girebileceği bir yer değildi. Görünüşe göre daha öncesinde Ölü Ruh Denizi’ne girebilse bile, ölürdü. Wang Lin son derece kararlı bir kişiliğe sahipti. Bir şeyin yanlış olduğunu fark ettiği anda, geri çekilirdi.

 

Dalgalar çökmeye başladı. Boşluk mühürlenmeden hemen önce, dışarı atıldı. Genç adam siyah sise geri baktı. Yüzü kasvetli ve tereddütlüydü.

 

Ölü Ruh Denizi’ne giremezse, o zaman Antik Tanrı’nın bedeninden ayrılamazdı. Lakin şu anki gücüyle, Ölü Ruh Denizi’ne girmesi imkansızdı. Altı Şeytan Büyücüsü gibi olanlar gelse bile Ölü Ruh Denizi’ne giremezdi.

 

Girebilecek tek kişi Antik Tanrı’nın gücünü miras almış kişiydi.

 

Wang Lin devasa kürenin diğer yarısına, Kan Denizi’ne bakarken düşündü.

 

Bu yer kırmızı saçlı adamın sıkıştığı yerdi. Eğer özgür olabilirse, o zaman Ölü Ruh Denizi’ne girmek kolay olurdu. Bu adamın Ölü Ruh Denizi’ni aşma şansının Wang Lin’den fazla olduğu söylenebilirdi.

 

Sonuçta, Ölü Ruh Denizi bilgi mirasını barındırıyordu. Kırmızı saçlı adam bunu elde edebilirse, o zaman iki mirası da elde etmiş olur ve hemen bir Antik Tanrı oluverirdi.

 

Wang Lin Kan Denizi’ne baktı, yavaşça dudaklarında küçük bir gülümseme belirdi. Öncesinde olan olayları düşündü. Wang Lin bir Ruh Yutucu olduğundan bütün bu şeytani gelişimciler çılgınca onu arıyordu.

 

Peki neden genç adamı arıyorlardı? Öncesinde olanları düşündü, neredeyse bir ruh yutucu olmak üzere olan devasa avare ruhla karşılaştığı zamanı. Böyle devasa bir avare ruhun belirmesi normal değildi.

 

Bir Ruh Yutucu olarak, Wang Lin, Çürük Dünyası’nda, ruh yutucuların çok açık sınırları olduğunu biliyordu. Bir avare ruh bir ruh yutucuya evrimleşmek üzereyse, bir ruh yutucu avare ruhu yutarak evrimi durdururdu.

 

Yakında ruh yutucu olduğu sürece, bir avare ruh başarıyla evrimleşebilir miydi? Zaten üçüncü alemde bir ruh yutucu olduğundan dolayı, böyle devasa bir avare ruh olmamalıydı. Daha çok bazı özel koşullar altında dış kuvvetlerin yardımıyla, bu mümkün olabilirdi.

 

Özellikle de ruh yutucunun garip bir durumda olduğu düşünülürse, sanki o ruh yutucu uyuyordu ve çevresinin farkında değildi. Wang Lin yanıtı biliyordu.

 

Ruh yutucunun uyku durumuna birisi neden olmuştu. Amaç, diğer avare ruhların ruh yutucuya evrimleşmesiydi. Diğer partinin büyük planları olduğunu açığa çıkarıyordu.

 

Bu planın tamamlanması için iki ruh yutucu lazımdı.

 

Bu, Wang Lin’in bir ruh yutucu olduğunu fark ettikleri anda neden bütün o şeytani gelişimcilerin adeta deliymişçesine onu aramaya başladığının tek açıklamasıydı. Wang Lin’in gözlemine göre, o avare ruhun bir ruh yutucu olması için daha uzun zaman vardı.

 

Wang Lin’in zihninde bir düşünce belirdi. Kafasındaki son soru bütün o şeytani gelişimciler kimin için çalışıyordu?

 

Kambur Meng de ölümden dönebilmişti. Bütün bunların arkasında şok edici sırlar olmalıydı. Ayrıca, Duanmu ve Wang Qingyue yakalanmıştı. Wang Lin durumu ne kadar incelerse, o kadar büyük resmi kavramaya başlıyordu. Neredeyse bütün gizemlerin ardını görmüş gibi hissediyordu.

 

Wang Lin Kan Denizi’ne baktı. İfadesi sakindi. Antik Tanrı’nın bedenindeki, bütün o şeytani gelişimcileri kontrol eden kişi, Antik Tanrı’nın güç mirasını alan kişi olmalıydı. Ve o kişi de Kan Denizi’nde sıkışmış kırmızı saçlı adam olmalıydı.

 

Eğer gerçekten o kişiyse, o zaman iki ruh yutucu isteme sebebi açıktı. Kan Denizi’nden ayrılmak dışında, Wang Lin başka bir sebep göremiyordu.

 

Wang Lin biraz düşündü. Genç adamın gözlerinden soğuk bir bakış geçti. Parmağıyla kaşını işaret ederken tekrardan Kan Denizi’ne baktı. Cennet’e Başkaldıran Boncuk’un uzayına girdiği sırada şeffaflaşmaya başladı.

 

Cennet’e Başkaldıran Boncuk’un uzayında, Wang Lin Si Tu Nan ve ebeveynlerine baktı, ardından birkaç ışığın süzüldüğü yere oturdu. Merkez Oluşturma aşamasına girdiğine göre, artık Cennet’e Başkaldıran Boncuk’un uzayına ruhsal enerjisi olan eşya getirme kısıtlaması yoktu. Bu, boncuktaki çok belirgin bir değişiklikti.

 

Wang Lin son seçeneği olmadığı sürece, Ölü Ruh Denizi’ni açmak için kırmızı saçlı adamı aramaya gitmemeye karar verdi. Artık Antik Tanrı Taktiği’ne ve gelişimini arttıracak bir sürü hazineye sahipti, Kadim Ruh aşamasına ulaşmayı denemek için kapalı kapı eğitimi yapmaya karar verdi.

 

Derin bir nefes aldı, gözlerini kapattı, ve zihnindeki üç büyük kelimeye ilahi hissini odakladı genç adam. Yavaş yavaş, birer birer içinde karışık teknikler belirdi.

 

Antik Tanrı Taktiği’nin ilk katmanı üç kısım barındırıyordu: ruhsal enerji çalma, ruhsal enerji özümseme, ve ruhsal enerji eritme.

 

Her Antik Tanrı doğduğu anda, bedenleri otomatik olarak ilk tekniği kullanırdı. Lakin Antik Tanrı bir çocuk olurken, ilk katman ruhsal enerji eritme aşamasına çalışırdı. Eğer Antik Tanrı ikinci katmana atılım yaparsa, gezegenin enerjisini özümseyebilirdi. Eğer başaramazsa, o zaman bebek uyumaya devam ederdi. Belli bir zaman geçince, bebeği çevreleyen altın sıvı kaybolurdu. İnsanların onu bulmasını engelleyen korumasını kaybettikten sonra, bebeğin önündeki tek yol bulunmak ve başkaları tarafından özümsenmek olurdu.

 

İlk tekniğe oldukça uzun bir süre çalıştıktan sonra, Wang Lin dışarı doğru nefesini üfledi ve iki ellerini de açarak, derin düşüncelere daldığını belli eden bir bakış yüzüne yerleşti. Bu tekniğe çalıştıktan sonra, Wang Lin Antik Tanrıların bedenlerinin neden bu kadar devasa olduğunun nedenlerinden birini anlamıştı.

 

Antik Tanrılar bedenlerini eğitmeye odaklanıyorlardı ve nadiren silah kullanırlardı. Hatta bedenlerinin en iyi hazineleri olduğu bile söylenebilirdi. Bedenlerinin sertliği dünyadaki en iyi hazinelerle kıyaslanabilirdi.



Antik Tanrı Taktiği’nin odağı çalınan bütün ruhsal enerjiyi bedeni desteklemek için kullanmaktı. Beden sınırına ulaşınca, kişi bedenini genişletmeliydi, yoksa gelişimi dururdu. Beden ne kadar genişlerse, o kadar çok ruhsal enerji gerektirirdi. Belli bir boyuta ulaştıktan sonra, Antik Tanrı beden yeniden yapılanmasını deneyimlerdi. Bu süreç bedenin kalitesini artırmak içindi.

 

Bir Antik Tanrı, ne kadar çok beden yeniden yapılanması deneyimlediyse, gelişimi ve bedeni o kadar güçlü olurdu.

 

Ayrıca, her yeniden yapılanmayla, ruhları da genişlerdi. Antik Tanrılar arasında, dünyadaki gelişimcilerde olduğu gibi gelişim seviyeleri yoktu. Antik Tanrılar’ın gelişimi daha çok sadece ruhları ve bedenlerine odaklıydı.

 

Beden silahtı ve ruh silahı kontrol eden eldi, bu ikili birleşerek neredeyse yenilmez Antik Tanrı Ailesi’ni oluşturuyordu.

 

Antik zamanlarda, Antik Tanrılar şanlı ve olağanüstü varlıklardı, lakin en sonunda, yine de tarihe gömülmüşlerdi. Bugünlerde, antik yazıtlardaki birkaç belirtme dışında bir iz bırakmadan kaybolmuşlardı.

 

Wang Lin bir şey fark etmişti, Antik Tanrı Taktiği’ni kullanarak, çaldığı ruhsal enerjiyi gelişimini yükseltmek için kullanabilirdi. Bu gelişim hızının çabucak artmasını sağlıyordu.

 

Boyutsal çantasını çıkardı. Bir süre araştırdıktan sonra, genç adam bir nesne çıkardı.

 

Bu nesne bir dantian idi. Katliam yaptığı sırada elde etmişti. Bu Dantian orta aşama bir gelişimcinin bütün gelişimini barındırıyordu.

 

Tek kelime etmeden, Wang Lin dantianı ağzına attı. Dantian ağzına girdiği anda, bedeninin içinde tonlarca ruhsal enerji saldı.

 

Wang Lin hemen Antik Tanrı Taktiği’nin ilk katmanından ruhsal enerji çalma tekniğini kullandı, ardından ellerini birleştirdi ve gelişim yapmak için oturdu. Bütün ruhsal enerji ruhsal enerji Çalma tekniği tarafından hızlıca özümseniyordu, lakin bedeniyle birleşmek üzere olduğu anda, Wang Lin durdurup bedenindeki bütün ruhsal enerjiyi çekirdeğine yönlendiriyordu.

 

Ruhsal enerji dalgaları çekirdeğinde kabararak, desenler oluşturdu. 

 

Bedenini bir kasırga geçti. Toplamasının iki saat sürdüğü ruhsal enerji bir anda kayboldu.

 

Wang Lin ruhsal enerji Çalma tekniğine sahip olmasaydı, dantianı özümseyebilmek için birkaç ay veya birkaç yıl harcamalıydı, ve sadece yüzde 70-80’ini özümserken geri kalanı kaybolurdu.

 

Cennet’e Başkaldıran Boncuk’ta zaman daha hızlı geçse de, yine de epey fazla zaman kaybederdi. Ancak, gerçek dünyada sadece bir anda, tamamen dantianı özümseyebilmişti.

 

Bir desen içinde çekirdeği dönüyor, bedenine ruhsal enerji dalgaları yolluyordu. Wang Lin’in gözleri ışıldadı. Tek bir dantian orta aşama Merkez Oluşturma’nın zirvesine, geç aşamadan bir adım uzağa ulaşmasını sağlamıştı.

 

Wang Lin sağ elini boyutsal çantasına uzattı ve Li Muwan’ın yaptığı ölümsüz hapları şişesini çıkardı. Hapları birer birer, ağzına atmaya başladı. Zaman gerçekten hızlıca aktı. Bir hap tükettiği anda, ruhsal enerji Çalma tekniği tamamen hapı özümsüyordu. Ruhsal enerji bedenine girmeden hemen önce, Wang Lin çekirdeğine doğru yönlendiriyordu.

 

Sonuç olarak, orta aşama Merkez Oluşturma’dan geç aşamaya atılım yaparken gelişimi hızlıca artmıştı.

 

Ardından, Wang Lin boyutsal çantasındaki en değerli nesneyi çıkardı; tüneldeki ejderhadan elde ettiği ilik sıvısı.

 

Ejderhanın ilik sıvısı sadece küçük bir şişeyi doldurmaya yetecek kadardı. Birisi ne kadar değerli olduğunu görebilirdi. Bu şey Wang Lin’in elde ettiği en değerli ilaçtı. Tereddüt ettikten sonra, şişeyi açtı.

 

Bir yudumun ardından, genç adamın bedeninde yüksek bir sıcaklık salındı. Ruhsal enerji Çalma tekniği aktifleşti ve hızlıca ruhsal enerjiyi deveran ettirdi. Zaman, yavaşça geçti. Wang Lin çekirdeğinin genişlediğini, renginin daha parlak olduğunu, ve daha da hızlı döndüğünü açıkça hissedebiliyordu.

 

İlik sıvısından aldığı yudum özümsendikten sonra, Wang Lin bir yudum daha aldı.

 

Bir gün, iki gün, üç gün…bir ay sonraya kadar, Wang Lin bütün zaman boyunca gözleri kapalı gelişim yaptı. Ruhsal enerji Çalma tekniği durmaksızın bedeninde aktifti.

 

Geriye sadece on damla ilik sıvısı kalmıştı. Bedenindeki çekirdek yaklaşık iki yumruk boyutundaydı. Hafif parlayan bir kızıllıkla altın rengindeydi. Ne zaman dönse, bedenindeki meridyenleri sızlıyordu, lakin hala Kadim Ruh aşamasına atılım yapamamıştı.

 

Bir ay önce, Wang Lin Kadim Ruh oluşma şansını arttıran bir hap almıştı, lakin hap sadece çekirdeği kırmızıya döndürmüştü, atılım veya bir Kadim Ruh oluşturmaya dair bir işaret yoktu.

 

Bir süre düşündükten sonra, Wang Lin derin bir nefes verdi. Kadim Ruh oluştururken diğerleri de bu kadar zorlukla karşılaşıyor muydu merak ediyordu, lakin görünüşe göre hayal ettiğinden çok daha zordu.

 

Boyutsal çantasındaki haplar azalıyordu, ve pek fazla ruhsal sıvısı da kalmamıştı. Bir süre düşündükten sonra, Si Tu Nan ve ebeveynlerinin olduğu yere ulaştı. Ebeveynlerinin önünde birkaç kez secde etti, ardından parmağıyla kaşlarını işaret etti ve Cennet’e Başkaldıran Boncuk’un uzayından ayrıldı.

 

Bilgi Denizi’nin dışında, Wang Lin’in bedeni illüzyon vari bir formdan gittikçe katı olan bir form aldı. Bilgi Denizi’ne baktı ve iç çekti. Önceki planlarına göre, eğer Kadim Ruh aşamasına girecek kadar şanslı olsaydı, o zaman Ölü Ruh Denizi’ne girme şansı olabilirdi. Belki mirası kazandığı anda, Antik Tanrı’nın bedeninden ayrılabilirdi.

 

Lakin şimdi, emin değildi.

 

Bir süre düşündükten sonra, Wang Lin elini kaldırdı ve yüzünde soğuk bir bakış belirdi. Artık geriye tek bir yol kalmıştı. Eğer burada sıkışıp kalmak istemiyor, sonsuza kadar iblis gelişimcilerin aramasından kaçınmak istemiyorsa, tek bir yol vardı, önünde genç adamın.

 

Sağ eliyle boşluğu kavrayarak, bir yarık oluşturdu ve içine girdi. Yarıktan dışarı çıktıktan sonra, Bilgi Denizi’nden ayrıldı ve Qi Denizi’ne yakın bir yere ulaştı.

 

Belirdikten sonra, Wang Lin tereddüt etti. İki elini de birleştirdi ve her yöne birkaç ışık huzmesi gönderip, birçok yarık oluşturdu. Yarıklar mühürlenirken, ilahi hissini her yöne yaydı. Sonuç olarak, acı acı onu arayan şeytani gelişimciler varlığının farkına vardı ve ona doğru çabucak atıldı.

 

Çok geçmeden, Wang Lin’in yanında, birer birer şeytani gelişimciler belirdi. Wang Lin’e baktılar, gülümsediler. Onlardan birisi Kambur Meng idi. Wang Lin’i gördükten sonra, o iğrenme hissiyatı belirdi. Tek kelime etmeden, Wang Lin’i yakalamak için sağ elini uzattı.

 

Wang Lin’in ifadesi normaldi, ve oldukça sakindi. Kambur Meng ona doğru ulaşırken, Wang Lin alayla sırıttı, ‘’Ustanın mührünü kırmak istemez misin?’’

 

Genç adam bu sözleri söylediği anda, çevredeki bütün şeytani gelişimcilerin ifadeleri normal kalsa da, gözleri şaşkınlıkla kaplandı. Kambur Meng sersemledi ve sağ elini durdurdu.

 

Wang Lin bu duraksamayı fark etti. Doğru tahmin ettiğini onayladı. Şimdi geriye bir tek ustalarının Kan Denizi’nde sıkışan kırmızı adam olduğunu onaylamak kalmıştı.

 

Kambur Meng’in yüzü kasvetliydi ve kararsızlığını gösteriyordu. Soğukça homurdandı ve sağ eli Wang Lin’e doğru daha da hızlı uzandı.

 

Wang Lin sert bir ifade takındı. Bir santim bile kıpırdamadı. Çoktan öncesinde buraya tuzaklar kurmuştu. Eğer birisi onu yakalamayı denerse, yakındaki yarık hızlıca açılacak ve genç adamı bu yerden götürecekti. Ne de olsa, Antik Tanrı’nın bedenindeydiler, ve kimse bu yeri ondan daha iyi bilemezdi.

 

Gözleri sakindi. Meng bir hareket yapar ve hiçbir şeytani gelişimci karışmazsa, yanlış tahmin ettiğini anlayacaktı. Ruh yutucunun yaşayıp yaşamadığını önemsemiyorlardı.

 

Kambur Meng’in eli Wang Lin’i yakalamak üzereyken, aniden soğuk bir ses yankılandı.

 

‘’Dur!’’

 

Ses duyulduğu anda, Kambur Meng sanki görünmez bir el tarafından tutulup geriye atılmış gibi hissetti. Birkaç ağız dolusu siyah kan tükürdükten sonra durdu, ardından diz çöktü. Yüzünde kızgınlığa dair bir belirti yoktu. Saygıyla konuştu, ‘’Saygılar Lord Duo Mu.’’

 

Bu sırada, bütün diğer şeytani gelişimciler diz çöktü.

 

Gökyüzü Şeytanı’nın planını bozan orta yaşlı adam Wang Lin’in önünde belirdi, soğuk bir ifadeyle bakmaya başladı.

 

Orta yaşlı adam karşılık verirken Wang Lin’in ifadesi sakindi.

 

‘’Gerçekten bir ruh yutucusun. Çok iyi, takip et beni!’’ Orta yaşlı adam konuşmasını bitirdikten sonra, boşluğa elini salladı ve gökyüzünde yüzlerce metre genişliğinde bir yarık açıldı.








Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44229 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr