Bölüm 174: Şeytanın Mutasyonu

avatar
4911 24

Xian Ni - Bölüm 174: Şeytanın Mutasyonu


 

Çevirmen: Zawoske

Editör: Mehmet Uyar

 

Yeni oluşmuş şeytana bakarken Wang Lin’in bakışları soğuklaştı. Ji Alemi bedeninden ayrılarak, kırmızı bir ejderha şeklini aldı, ve ardından küçük yaratığa kükredi.

 

Bir Ruh Yutucu olarak tüm görkemi aniden gözler önüne serilmişti. Küçük yaratığı geç, şeytan Xu Liguo bile yere gömülecek kadar korkmuş ve hareket etmeye cesaret edemeyecek duruma gelmişti. Doğal avcısının baskısı içinin ürpermesine neden olmuştu.

 

Küçük yaratık mücadele etmeye ve kükreyip durmaya başladı, lakin Wang Lin’in kükremesiyle kıyaslandığında, çaresizlikle kaplıydı. Küçük yaratık sonunda gözleriyle merhamet için yalvarmaya koyuldu.

 

Wang Lin’in Ji Alemi tarafından oluşturulmuş ejderha nihayetinde Wang Lin’in bedenine dönmeden önce uzun süre küçük yaratığa soğukça baktı. Ardından genç adam elini salladı ve bir ruh bayrağı çıkardı. Şeytan kırmızı sise dönüşüp ruh bayrağına girme konusunda hiç tereddüt etmedi.

 

Wang Lin ruh bayrağına ilahi hissinden bir şerit bırakıp boyutsal çantasına geri koydu. Sonrasında diğer elini salladı ve tüm odada iplikler belirmeye başladı. Bu şeytana karşı kurduğu bir önlemdi.

 

Wang Lin elini sallarken, bu ilahi his iplikleri genç adama geri döndü.

 

Küçük yaratığı ne kadar hızlı olursa olsun bulabilme nedeni bu ilahi his iplikleriyle alakalıydı. Kırmızı sisteki anormal dalgalanmaları ilk fark edişinde, sessizce ilahi his ipliklerinden bir örümcek ağı oluşturmak için ilahi his kısıtlamasını kullanmıştı.

 

Küçük yaratık nereye giderse gitsin, Wang Lin takip edebilirdi. Ayrıca, Wang Lin’in ilahi his iplikleriyle birlikte bayağı çok ruh yuttuktan sonra, küçük yaratığın üzerinde bırakılan işaret de büyük rol oynamıştı.

 

Bu ikisinin etkisi altında, Wang Lin’in şeytanı takip edebilmesi şaşırtıcı değildi.

 

İlahi hissini geri çektikten sonra, ayaklandı ve pencereden dışarı baktı. Biraz düşünmenin ardından, kuleden dışarı yürüdü. Kulenin kapısındayken, genç adam dışarı çıkmadan önce her şeyi ayarladı. Şeytan Wang Lin’in yeraltına indiğini görünce, hızlıca takip etti.

 

Ne yazık ki, uzun süre takip edemeden önce, Wang Lin tarafından yakalanmış ve ejderha tendonunun içine fırlatılmıştı.

 

Bu konumda, direnç aşırı güçlüydü. Wang Lin karşı koymak için neredeyse ruhsal enerjisinin %90’ını kullanıyordu. Sonuç olarak, hızı istemsizce düşmüştü.

 

Yavaşça ilerlerken, ilahi hissini mesafede ne olduğunu dikkatle gözlemlemek için yaymıştı.

 

Birkaç gün sonra, Wang Lin’in ifadesi değişti. İlahi hissi hızlıca ona doğru uçan siyah bir bulut olduğunu fark etmişti.

 

Siyah bulut nereye giderse, siyah kasırgalar kaçınmayı deniyordu. Yeterince hızlı olamayanlar sayısız küçük yaratığa dönüşüyor ve siyah bulut tarafından yutuluyordu. Wang Lin siyah buluta bakarken ağzına hapı tekrardan yerleştirdi ve daha da derine daldı.

 

Çok geçmeden, siyah bulut geçip gitti. Siyah bulutun arkasında kral kasırga yer alıyordu. Şu anda kral kasırga olabildiğince çok rüzgar oluştururken hızla dönüyordu. Bu da siyah bulutun çok hızlı ilerlemesine neden oluyordu.

 

Kral kasırga siyah bulutu Wang Lin’in olduğu yere ittirdi ve mesafede kayboldu. Çok geçmeden, kral kasırga geri döndü. Bu sefer, yüksek sesli ulumalar savururken daha da hızlıydı, mesafede tekrardan kayboldu.

 

Kral kasırga ayrıldıktan sonra, Wang Lin yavaşça ilerlemeye devam etti. Alayla sırıttı. O siyah bulut Kambur Meng tarafından oluşturulmuş olmalıydı. Eğer Kral kasırga uzağa ittirmemiş olmasaydı, o zaman yayılınca küçük yaratıklar büyük ölçüde acı çekerdi.

 

Bir süre düşündükten sonra, gözleri ışıldadı. Kambur Meng üzerinde oldukça hazine ve hap taşıyor olmalıydı; eğer bu küçük yaratıklar onu öldürebilirse, o zaman Wang Lin birazını alabilirdi. Güçlü bir Ruh Oluşturma gelişimcisinin hazinelerini düşününce, Wang Lin’in kalp atışları hızlandı. Ancak, hızlıca fikri defetti. Hazinelerle kıyaslandığında, hayatı daha önemliydi.

 

İç çektikten sonra, Wang Lin bütün gerçekdışı fikirlerinden arındı ve ilerlemeye devam etti. Ne var ki, Kambur Meng’in konumunu onayladıktan sonra, daha fazla dümdüz ilerlemedi; bunun yerine etrafından dolaştı.

 

Yarım ay sonra, ilahi hissiyle gördüğü anda afallamasına neden olan, siyah kasırgalarla kaplı bir bölgeden geçti.

 

Bu oldukça yoğun bir kasırga grubuydu. Küçük yaratıkların sayısı 100 milyonu aşıyor olmalıydı. Wang Lin’in içi ürperdi. Bu gördüğü manzara daha da dikkatli olmasını sağlamıştı. Bir ayını da bu kasırga grubunun etrafından geçmek için harcadı.

 

Siyah kasırgaların çoğu ilgisini Kambur Meng’e yöneltmişti, bu yüzden yol boyunca korkutucu şeylere denk gelse de, gerçek bir tehlikeye denk gelmemişti. Wang Lin Kambur Meng’in olduğu yere bakarken şu anda bir kulenin içindeydi.

 

İçinden alayla güldükten sonra, Wang Lin kuleden ayrıldı ve ilerlemeye devam etti. Oldukça uzaklarda mesafede olan gökyüzündeki devasa girdabı görebiliyordu.

 

Bu girdap boşluktakiyle aynıydı. Açıkça ikinci denemenin geçişiydi!

 

Wang Lin derin bir nefes aldı ve girdaba doğru ilerledi. O noktada, yeraltının direnci aşırı yüksek olduğundan Yeryüzü Kaçış Tekniği’ni daha fazla kullanamıyordu. Ruhsal enerjisinin %100’ünü kullansa bile, Yeryüzü Kaçış Tekniği’yle hiç ilerleyemiyordu.

 

Ancak, Yeryüzü Kaçış Tekniği kişinin hızını sadece yeraltındayken arttırmıyordu. Ayaklarının altında toprak olduğu sürece, bir uçan kılıç kadar hızlı olmasa dahi, yine de koşmaktan daha hızlıydı.

 

Geçen birkaç ayda, Wang Lin daima Yeryüzü Kaçış Tekniği’ni kullanmıştı, bu yüzden ustalığı oldukça artmıştı. Wang Lin bu Yeryüzü Kaçış Tekniği’nin birkaç nefeslik zamanda kişinin on binlerce kilometre yol kat etmesini sağlayan gerçek Yeryüzü Kaçış Tekniği’yle kıyaslanamayacağını biliyordu.

 

Wang Lin iç çekerken, ilahi hissini dikkatle çevresini kontrol etmek için yaymayı unutmamıştı. Neyse ki, büyük miktarda siyah kasırga Kambur Meng’e odaklanmıştı. Wang Lin ileri uçarken, çok fazla tehlikeyle karşılaşmıyordu.

 

Üç gün sonra, girdap görüşüne girdi. İlerlediği sırada, genç adamın ifadesi aniden değişti ve yer altına daldı. Aniden, muazzam bir kuvvet Wang Lin’e karşı koymaya başladı. Kuvveti savuşturmak için ruh sıvısından büyük bir yudum aldı.

 

Çok uzakta olmayan bir noktada, girdabın yönünde, aniden on siyah kasırga belirdi. Hedefleri Kambur Meng’di. Wang Lin’in saklandığı noktaya ulaştıklarında, siyah kasırgalar birdenbire durdu ve etrafta daire çizmeye başladılar.

 

Wang Lin’in kalbi tekledi. Daha önce Cennet’e Başkaldıran Boncuk’un içine girmeyi denemişti, lakin bu çöle girdiğinden beri giremiyordu. Öbür türlü, tek yapması gereken kasırgalar geçene kadar içine girmekti.

 

Wang Lin mesafedeki girdaba baktı ve hesaplamaya başladı. Şeytanın çıkmasına izin vermek için boyutsal çantasına hafifçe vururken dişlerini sıktı. Şeytan üzerindeki bütün bu küçük yaratıkları görünce, oldukça heyecanlanmıştı, hemen hücuma geçti.

 

Ne yazık ki, belirdiği anda, çevredeki on kasırgadan ulumalar yükselmişti. 10.000’i aşkın ilahi his bir araya toplandı ve şeytana çarptı.

 

Şeytan acınası bir çığlık attı. Birleşik ilahi his saldırısı baş edebileceği bir şey değildi. Bedeninden yeşil duman yayılmaya başlayarak, Wang Lin’in olduğu yere geri çekilmek istemesine neden oldu, lakin ardından ikinci saldırı geldi.

 

Aynı zamanda, Wang Lin bir ruh bayrağı çıkarıp sallayarak, ikinci şeytanın dışarı çıkmasına sebebiyet verdi. İkinci şeytan keskin bir haykırış koyuvermeden önce bir anlığına afalladı.  

 

Keskin haykırıştan sonra, bütün kasırgalar duraksadı ve dönmeyi keserek, içlerindeki sayısız küçük yaratıkları gözler önüne serdiler. İkinci şeytana bakarken bütün küçük yaratıklar şaşırmıştı. Xu Liguo’ya giden ikinci saldırı bile durmuştu.

 

İkinci şeytanın gözleri kırmızıya dönerken bir haykırış daha savurdu. Bütün küçük yaratıklar gerilemeye başladı. İkinci şeytana baktıklarında gözleri dehşetle kaplanıyordu.

 

Wang Lin şaşırmıştı. Düşünmeye başlarken gözleri ışıldadı. Xu Liguo’ya gelirsek, oldukça aşağılanmış hissediyordu. Anılarının geri kazanmanın her zaman iyi bir şey olmadığı söylenebilirdi. En azından anılarını geri kazanmadan önce aşağılanmış hissetmiyordu. O anda, içinden düşündü, ‘’Küçük kardeşim tarafından kurtarıldım; bu aşırı utanç verici. Ne olursa olsun, bu canavarı ilk takip eden benim. Hayır, eğer bu devam ederse, o zaman bu canavarın yapacağı her küçük kardeş benden daha güçlü olacaktır. Hayır, buna izin veremem!’’

 

Şeytan dişlerini sıktı ve kasırgalardan birine atıldı. Birkaç küçük yaratığı yakaladıktan sonra, yutmaya başladı.

 

Küçük yaratıklar panikledi ve kaçınmaya başladılar, lakin ikinci şeytan bir haykırış daha koyuverdi. Küçük yaratıklar artık hareket etmeye cüret edemiyordu; gözlerindeki korku derinleşmişti.

 

Wang Lin daha çok şey gördükçe, gözlerindeki ışıltı bir o kadar artıyordu. Aniden aklına bir fikir geldi. İkinci şeytan bu küçük yaratıkların bir mutasyonu gibi görünüyor olmalıydı. Aralarında, bu manzaranın yaşanmasına neden olacak gizemli birkaç bağlantı olmalıydı.

 

Eğer bu doğruysa, o zaman küçük yaratıkların ilahi hislerinin birleşerek yoğunlaşmasının nedeni olabilirdi. Yeraltından çıkarken gözleri daha da ışıldadı.

 

Küçük yaratıklar dışarı çıktığında ihtiyatlı olsalar da, paniklemediler veya saldırmadılar.

 

O anda, ikinci şeytan küçük yaratıkları yutan Xu Liguo’ya baktı, ve birkaç kez garip feryatlar savurdu. Bütün küçük yaratıkların bedeni titredi. Xu Liguo’ya yönlendirilmiş bir saldırı için ilahi hisleri bedenlerinden ayrılarak birleşti.

 

Xu Liguo hemen gülümsedi ve ikinci şeytanı memnun etmeye çalışıyormuş gibi görünen bir ifade takındı. Hızlıca Wang Lin’in yanına dönmeden önce bütün yuttuğu ruhları çabucak tükürdü. Wang Lin’in arkasına geçince, vahşice ikinci şeytana bakarken ifadesi değişerek nefretle kaplandı.

 

İçinden şikayet etti, ‘’Bekle sen! Sadece bekle! Beni zorla da seninle ölümüne dövüşeyim!’’

 

Wang Lin Xu Liguo’ya bakmadı bile. Gizlice, Li Muwan’ın verdiği defansif yeşimi tutuyordu. İlahi hissi yayıldı ve küçük yaratıkları birer birer kontrol etti. Sonunda, daha güçlü ilahi hisse sahip olduklarından, yaklaşık on tanesinin mutant olarak görüleceğini fark etti.

 

Wang Lin gözlemlerken, on başka türlü bulabilmişti, ardından, bir tanesi aniden ikinci şeytanın önüne uçup tiz haykırışlar savurdu.

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44238 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr