Bölüm 164: Gizemli Ceset

avatar
4817 25

Xian Ni - Bölüm 164: Gizemli Ceset


 

Çevirmen: Zawoske

Editör: Mehmet Uyar

 

Dört büyük tarikattan, sadece Ceset Tarikatı 4.derece ölümsüz ülkesi gelip ateş yaratıklarını temizledikten sonra Hou Fen’e dönmüştü.

 

Bu hareket çoğu insanın kafasını karıştırmıştı. Ateş yaratıkları temizlenmiş olsa da, ruhsal enerji gelişim için aşırı şiddetliydi. Sonuç olarak, bütün ülke gelişimciler için bir ölü bölgeydi.

 

Ceset Tarikatı hiç açıklama yapmamış ve bir gece kaybolup gitmişti.

 

Ceset Tarikatı diğer üç tarikata göre son derece gizemliydi. Çok Kadim Ruh gelişimcileri olmasa da, ne zaman Kadim Ruh gelişimcileri toplansa, Ceset Tarikatı’nın Kadim Ruh gelişimcilerinin dehşet verici güçlerini hissedebilirlerdi.

 

Bunu göze alarak, üç büyük tarikat sessizliklerini korumakla yetinmiş ve onları durdurmaya kalkışmamıştı.

 

Hou Fen’in batı kısmında, volkan patlamalarının altında, kendi yeraltı dünyasını oluşturan birbirine bağlı tünellere ve mağaralara bağlantılı devasa bir ana mağara vardı.

 

Zhao’nun Ceset Tarikatı’na kıyasla, yapı oldukça benzerdi, sadece biraz daha genişti.

 

Şu anki Ceset Tarikatı’nın tarikat lideri, Zhao Chuanliang, düzensiz bir şekli alan birçok kesişen kristallerden yapılma bir kristalin önünde diz çökmüştü.

 

Zhao Chuanliang oldukça saygılıydı. Ara sıra korku parçaları yüzeye çıkıyor ve ardından yüzünden kayboluyordu. Fısıldadı, ‘’Shang Zong, lütfen bana birkaç gün daha ver, söz veriyorum 4876 numaralı ruha ne olduğunu bulacağım.’’

 

‘’Sana birkaç gün verirsem, o zaman kim bana birkaç gün verecek? Ruh numara 4876 görevde olduğum yerin, Tian Gang Tarikatı’nın Tian Gang’ının bir öğrencisi, ve şimdi ona bakmak için geliyorlar. Hesaplamalara göre, 4876 numaralı ruh çoktan bedeni ele geçirmiş olmalı. Onlara ne söyleyeceğim?’’

 

Zhao Chunliang içinden sövdü. Yüzünde panik olmuş bir bakış belirdi ve hızlıca söylendi, ‘’Shang Zong, zaten birkaç iz ve 4876 numaralı ruhun kaybolduğu yeri buldum. İzlerin analizine göre, Savaş Tanrısı Tapınağı’nın Mai Liang isimli bir öğrenci bağlantılı gibi görünüyor. Son zamanlarda Xuan Wu’da belirdiğine dair haberler aldım, bu yüzden adam gönderdim. Bana on gün verdiğin sürece, kesinlikle gerçeği bulabileceğim.’’

 

Zhao Chuanling’e bakarken kristalin içindeki figürün yüzü azıcık daha rahatladı ve iç çekti, ‘’Chuanliang, ‘’o’’ beden olduğundan sana bulman için on gün vereceğim. Ancak, on gün sonra hala bir sonuca ulaşamazsan, o zaman bunu 5.derece ölümsüz ülkesi bölümüne raporlayacağım için beni suçlama. Onların çalışma tarzıyla, kesinlikle ele geçirildikten sonra bir beden seçme hakkını elinden alacaklardır.’’

 

Bununla birlikte, kristalin içindeki yüz yavaşça kayboldu.

 

Zhao Chuanliang yere çöktü ve acı acı gülümsedi, ‘’Eğer o 4867 numaralı ruh Tian Gang’dan birisiyse, o zaman burası yerine neden daha iyi bir yerde bedeni ele geçirmiyor ki? Neden topu bana atmalı, ah?!’’ Ne var ki, içten içe kişinin bir beden ele geçirmesi gerektiği zaman, her zaman başka bir ülkede yaptığı anlıyordu.

 

Zhao Chuanliang’dan soğuk bir ses yükseldi. ‘’Bir beden ele geçirme şansını unut gitsin, Zhao Chuanliang. Kötü bir durumda görünüyorsun!’’

 

Zhao Chuanliang iç çekere sordu, ‘’Ye Zizai, ne yapmalıyım?’’

 

‘’Ne yapmalısın? Herhangi bir fikrim yok, lakin Zhao’nun önceki Ceset Tarikatı tarikat lideri olarak, benzer bir durumla karşılaşmıştım. Küçük öğrencimle durumun aynı, ancak hafifçe farklı da. 4876 numaraları ruhun ruh lambası henüz sönmedi, yani hala hayatta. Onu bulabilirsen, en iyisi olacaktır, eğer bulamazsan, o zaman tehlikeye gireceksindir.’’

 

‘’Ancak, son derece meraklıyım. Shang Zhong sana o bedenden dolayı on gün verdiğini söyledi. O bedenin evvelki sahibiyle arandaki bağlantı ne?’’

 

Zhao Chuanliang sakince yanıtladı, ‘’Benim küçük kardeşim. İkimiz de 400 yıl önce Ceset Tarikatı’na girdik. Onun yeteneği benden daha iyiydi, bu yüzden Shang Zong tarafından seçildi.”

 

Ye Zizai alayla gülümsedi. Sesi hoşnutsuzlukla doluydu, ‘’Kendime hazırladığım mükemmel bedenin 5.derece ölümsüz ülkesi tarafından keşfedildiği ve elimden alındığı gerçeği olmasaydı, çoktan gelişimimi geri kazanmış ve ele geçirmeyi bitirmiş olurdum.”

 

Zhao Chuanliang alnına bir yeşim parçası yerleştirirken derin bir nefes aldı. Birkaç dakika sonra, yeşimi fırlattı.

 

‘’Bütün Merkez Oluşturma ve üzerindeki gelişimciler, Hou Fen Birliği’ne olan gezimizde beni takip edin!’’ Bir emirle, Ceset Tarikatı’nın bütün öğrencileri gözlerini açtı. Gözlerinde hayalet vari bir ışık belirdi.

 

Wang Lin’e gelirsek, İlahi Yol gerçekten sıra dışı olsa da, çalışması için genç adama uymuyordu. Bir iç çekip ayrılmaya karar vermeden önce biraz düşündü. Wang Lin’i şaşırtan şey İlahi Yol’un şimdi normalde olduğu kaybolmak yerine kafasında kalmasıydı.

 

Ancak, Wang Lin kopyalamayı denediğinde, yine yapamamıştı. Sanki görünmez bir güç İlahi Yol’un kaydedilmesini engelliyordu.

 

Wang Lin yazmayı bırakmadan önce biraz daha düşündü. Su aynası kapılarına bakındı. Hepsi karanlıktı ve oldukça benzer görünüyorlardı.

 

İlahi hissini yaymadan önce azıcık düşündü, lakin görünüşe göre su aynası kapılarında ilahi hissini geri sektiren bir koruma katmanı vardı. Wang Lin’in gözleri parladı ve girişe baktı. Kırmızı yüzlü yaşlı adam muhtemelen o kapının tam dışındaydı.

 

Zıpladı ve su aynası kapılarından birinin önüne indi. Eliyle su aynası kapısına uzandı ve soğuk bir algı hissetti. Çok geçmeden, taş bir duvara ulaştı.

 

Wang Lin elini çekti ve düşünmeye başladı. Hızlıca Savaş Tanrısı Tapınağı’nın rafine etme metodunu bulunduran yeşimi çıkardı ve içini incelemeye başladı. 

 

Savaş Tanrısı Tapınağı’nın rafine etme metodu üç ana bölümden oluşuyordu; aktarım, eritim ve kaynaşım. Bütün büyülü hazineler bu üç işlemi takiben rafine ediliyordu. Wang Lin yeşimde ters rafine etme diye adlandırılan bir şey buldu.

 

Ters rafine etme aslında gelişimciler için rafine etme metotlarını değiştirmek anlamına geliyordu. Tersten yaparak büyülü hazinenin nasıl oluşturulduğu bulunuyor ve ardından aynı hazine yeniden yapılıyordu.

 

Ters rafine etme uzun süre pratik yapılarak kişinin rafine etme kabiliyeti artabilirdi. Diğer insanların ürünlerini tersten rafine ederek, onların metotları öğrenilirdi, ve bu metotlar hazine rafine etmek için kullanılırdı.

 

Ancak, bu tür tersten rafine etme sadece aktarım, eritim, ve kaynaşım yöntemleriyle oluşturulan bir hazine üzerinde kullanılabilirdi.

 

Wang Lin yeşimi kaldırmadan önce dikkatle süreci inceledi. Göğsünün önünde ellerini bir arada tuttu ve ellerine ruhsal enerji gönderdi. Ellerini hareket ettirdiğinde, avuçlarını bağlayan ruhsal enerji iplikleri belirmişti. 

 

Wang Lin bağırdı, ‘’Git!’’

 

İplikler ortadan ikiye ayrıldı. Kırılan uçlar Wang Lin’in eline bağlı olan diğer uçlarıyla birlikte su aynası kapısına daldı. Wang Lin ellerine ruhsal enerji yollarken, bütün su aynası kapısının etrafını sarmaya yetecek kadar belirene kadar daha da fazla ruhsal enerji iplikleri belirdi.

 

Rafine etme sürecinin kaynaşım aşaması formasyon içindeki büyülü hazinenin gizemli bir dengeye ulaşması ve ruhsal enerjinin dengelenmesiyle benzerdi. 

 

Ters rafine etme süreci tam olarak zıtta ilerlemekti; zira ilk adım olarak bu dengeyi bozuyorduk. Başarılı olunca, denge bozulmuş oluyordu. Wang Lin sakin bir ifadeyle ruhsal enerji göndermeye devam ediyordu, lakin bakışları su aynası kapısına kilitlenmişti.

 

Elinden gelen iplikler titremeye başlarken ansızın ifadesi değişti ve son derece parlak bir ışık halkası su aynası kapısının merkezinde belirdi. Bu halka tamamen parçalanana kadar yumuşak çatlama sesleri yayıyordu. Parçalandığı anda, ışık tapınağın köşelerine genişledi ve kayboldu.

 

Su aynası kapısı solgunlaştı. Wang Lin içindeki dengenin bozulduğunu biliyordu. Sonraki aşama materyalleri bölmek ve ruh çekirdeğini eritim sürecinde kapı yapmak için kullanmaktı.

 

Wang Lin yavaşça ruhsal enerji ipliklerini çekerken ifadesi ciddiydi.

 

İplikleri çektiği sırada, su aynası kapısı sallanmaya, ve tapınağın köşeleri parlamaya başladı. Işık yavaşça tapınağın köşelerinden çekildi ve bir ışık küresi halini aldı.

 

Işık küresinde, Wang Lin’in eliyle bağlantılı olan sayısız iplik vardı.

 

Genç adam bağırdı, ‘’Geri gel!’’

 

Wang Lin hızlıca elini sallarken ışık küresi kapıdan çekildi ve iplikler geri bedeninde kayboldu.

 

Wang Lin yüzünde bir gülümsemeyle ışık küresine baktı. Ters rafine etmenin ikinci adımını, eritim sürecini bölmeyi, tamamlamıştı. Ruh çekirdeği hazineni diğer materyallerinden ayrılmıştı.

 

Wang Lin derin bir nefes aldı ve arkasından girişe baktı. Burada ne kadar zamandır buradaydı bilmiyordu, lakin bu su ayna kapılarının ilahi hissi ve ruhsal enerjisi kesilmişti, yani burada ne kadar çok karmaşa yaratırsa yaratsın, dışarıdaki kimse fark etmezdi. 

 

Buna ek olarak, kırmızı yüzlü üstat Wang Lin’in sadece Merkez Oluşturma gelişimiyle su aynası kapısını bozabileceğine inanmıyordu, bu yüzden dışarıda beklemiyordu.

 

Bu Wang Lin’e bir şans veriyordu, ancak genç adam hızlı olması gerektiğini biliyordu, aksi halde kırmızı yüzlü üstat ansızın içeri gelebilirdi. Öyle olursa yaptığı her şey boşa olurdu.

 

Bunu düşünürken, hızlıca 14.vadide yaptığı reaksiyon fırınını çıkardı. Dikkatle ruh çekirdeğini reaksiyon fırınının içine koydu ve üzerine bir mühür yerleştirdi. Ardından reaksiyon fırını hemen dönmeye başladı. Başlangıçta yavaştı, lakin ardından hızlandıkça hızlandı.

 

Mührü yerleştirdikten sonra, kapıya doğru ilerledi.

 

Bu su aynası kapısı iki kısımdan oluşuyordu: taş kapının donanım çekirdeği ve ruh çekirdeği. Şimdi ruh çekirdeğini çıkardığından, genç adamı engelleyen tek şey taş kapının donanım çekirdeğiydi.

 

Wang Lin elini kaldırdı ve kapıya bastırdı. İlahi hissi hızlıca içeri girdi. İlahi hissiyle gözledikten sonra, ifadesi anında garipleşti. 

 

Taş odanın içinde sadece, çürümesini engelleyen görünmez bir güç barındıran bir ceset vardı. Ceset yeri işaret eden parmağıyla oturuyordu. Siyah bir aura izi parmağından zemine ilerliyordu.

 

Wang Lin ilahi hissini geri çekmeden önce dikkatle odanın içini inceledi. İçeride gördüğü şey çenesini ovuşturmaya başlamasını sağladı. Reaksiyon fırınına uzanarak, durmasına neden oldu ve yapılan ruh çekirdeği dışarı çıktı. Ruh çekirdeği şimdi öncesinden daha donuktu. 

 

Wang Lin reaksiyon fırınına geri fırlatmadan önce çekirdeğe baktı. Fırın ruh çekirdeği içinde olunca tekrardan dönmeye başladı. Genç adamın bakışları yandaki taş odaya kaydı. Onu aşkın su aynası kapısı açtıktan sonra, ifadesi daha da garipleşti.

 

Wang Lin kendi kendine mırıldandı, ‘’Savaş Tanrısı Tapınağı ne yapıyor lan? Bu yer bir mezarlık olabilir mi?’’ Her bir odada bir ceset vardı ve başka bir şey yoktu.

 

Wang Lin etrafına baktı ve düşünmeye başladı. Hızlıca su aynası kapılarını açtı, içlerini kontrol etti, ve ardından ruh çekirdeklerini eski hallerine dönmeleri için su aynası kapılarına geri yerleştirdi. Her bir taş odayı kontrol ettikten sonra, sonunda anormal bir şey bulabildi.

 

Bir ceset açıkça diğer bütün cesetlerden farklıydı. Bu ceset, oturmak yerine, havada süzülüyordu. Siyah gaz şeritleri duvarlardan geliyor ve bedene doğru çekiliyordu. 

 

Wang Lin’in kalbi hemencecik sıkıştı.

 

Bu figür ölü değildi; ondan yaşam işaretleri alıyordu, ve bedendeki yaşam miktarı herhangi birini şoke edebilirdi.

 

Wang Lin odadan çıkmak üzereydi ki, bedenin altındaki siyah, ipek çantayı fark etti. Bu  hiç şüphesiz bir boyutsal çantaydı. Biraz baktıktan sonra, Wang Lin’in gözleri kısıldı. Bir süre düşündükten sonra, acelece hareket etmek yerine ilahi hissini geri çekip geriledi.

 

Odadan çıktıktan sonra, Wang Lin reaksiyon fırınına doğru baktı. Reaksiyon fırınının dönme hızı yavaşlamış ve ruh çekirdeği eriyerek çoktan berrak bir sıvı halini almıştı. İkinciye düşünmeden, Wang Lin sıvıya uzandı. Bir parça aldı ve açtığı ilk kapıya fırlatmadan önce geri bir top şeklini aldırdı. Kapı hemen önceki halini aldı.

 

Bunun ardından, kararsız bir ifade genç adamın yüzünde kendini belli etti. O boyutsal çantanın görünüşü daha önce gördüklerinden çok farklıydı. Ancak, bu Savaş Tanrısı Tapınağı’nın tapınağıydı. Zaten İlahi Yol’u görmesine izin veriyorlardı, üstelik bir de buradan bir şeyler almasını haklı çıkarması gerçekten zor olurdu

 

Taş odalar rafine etme materyalleri barındırıyor olsaydı, birkaçını almayı umursamazdı, lakin sadece bu taş oda geri kalandan farklıydı.

 

Biraz düşündükten sonra, Wang Lin ansızın biraz içgörü kazandı. Bütün bu taş odalardaki cesetler anormal odadaki figürün onlarla gelişim yapması için kullanılıyor olabilirler miydi?

 

Bunun hakkında düşünürken, Wang Lin’in kafasında bir şimşek çaktı.+ Figürün bedenine giren siyah gaz cesetlerin yaydığı siyah gazın aynısıydı.

 

Wang Lin’in yüzü dehşetle kaplandı. Şimdi tahminin %80-90 civarında doğru olduğuna emindi. Bu figür bir tür teknik çalışıyordu. Genç adam yüzü aşkın odaya baktı. İçlerindeki cesetler mutlaka bu figürün kullanımı için hazırlanmış olmalıydı.

 

Wang Lin biraz düşündü. Bu figürün Savaş Tanrısı Tapınağı’nın bir üyesi olmadığından şüphelenmeye başlamıştı. Sanki Savaş Tanrısı Tapınağı bile bu figürü bilmiyormuş gibiydi, yoksa başka türlü kırmızı yüzlü üstat burada bu kadar rahat olmazdı, ve daha önemlisi, Wang Lin’i burada tek başına bırakmazdı.

 

Tabii ki, kırmızı yüzlü üstadın kötü niyetlerinin olma şansı vardı, lakin bunun hakkında düşündükten sonra, ölümünün Savaş Tanrısı Tapınağı’na bir yarar getirmeyeceğini fark etmişti. Bütün bu sorunlara neden olmaya gerçekten gerek yoktu.

 

Daha fazla inceledikçe, kendi varsayımları konusunda daha emin oluyordu. Bu yer Savaş Tanrısı Tapınağı’nın atalarının dinlendiği yer olmalıydı. Bazı nedenlerden,  dolayı, bu figürü tekniğini burada çalışmak için çekmiş olmalıydı.

 

Bunu düşündüğü sırada, Wang Lin birkaç adım geriledi. Soğuk hava dalgalarının geçtiğini hissetti. Sanki bir çift göz geçen birkaç gündür ona bakıyordu.

 

Lakin gözleri hızlıca boyutsal çantaya döndü. Bir ağız dolusu ruhsal enerji tükürdü ve kristal kılıç belirdi. 

 

Uçan kılıç kapının sağ köşesinin tabanını kesi ve bir çükür oydu. Wang Lin nefesini tuttu. Çekim Gücü Tekniği’ni siyah boyutsal çantasından delikten getirmek için kullanırken bütün bedeni gerginleşti.

 

Boyutsal çantayı göğsüne bastırırken arkasına bakmadı ve hemencecik geriledi. Çabucak odanın ruh çekirdeğini geri gönderirken eli son derece hızlı hareket etti. Göz açıp kapayıncaya kadar, kapı eski haline döndü. Ancak, sağ köşenin dibinde çok da fark edilmeyen bir delik vardı.

 

Wang Lin hızlıca tapınaktan çıkmadan önce bir an durmadı. Dışarı çıktığı gibi, kırmızı yüzlü üstadın dışarıda meditasyon yaptığını gördü.

 

Kırmızı yüzlü üstat Wang Lin’e bakarak derin bir tonda söylendi, ‘’İçeride yedi gün kaldın. Anladın mı?’’

 

Wang Lin kafasını iki yana salladı ve acı acı güldü. ‘’İlahi Yol basitçe söylemek gerekirse aşırı garip. Devamlı okuduğumu unutup durdum ve anlayamadım. Kıdemli, bir şey sormak istiyorum; su aynası odalarındaki mühürlü taş odalarda tam olarak ne var?’’

 

Kırmızı yüzlü yaşlı adam Wang Lin’e bakıp yanıtladı, ‘’Savaş Tanrısı Tapınağı’nın bütün ataları öldükten sonra bir taş odaya yerleştirilir.’’

 

Wang Lin’in ifadesi aynı kaldı, ancak kalbi titremişti. Şimdi tahminin doğru olduğuna emindi. Ellerini birleştirdi ve konuştu, ‘’Küçüğünüz daha fazla sizi uğraştırmayacak. Görüşürüz!’’

 

Kırmızı yüzlü adam onayladı ve tapınaktan dışarı çıktı. Kırmızı yüzlü yaşlı adam su aynası kapısından dışarı çıktığı anda, Wang Lin hızlıca dağa fırladı.

 

Göz açıp kapayıncaya kadar, Hou Fen Birliği’nin dağından ayrıldı ve yaşlı adamın bir bulutun tepesinde oturduğunu gördü. Wang Lin yaklaşırken gözlerini açtı ve homurdandı. “Eğer biraz daha kalacak olsaydın, sana bakınmak için içeri girecektim.’’

 

Tek kelime etmeden, Wang Lin uçmaya devam etti. Yaşlı adam bedenini harekete geçirdi ve bulutlar hızlıca dağılarak, altındaki su kabağını açığa çıkardı. Hızlıca Wang Lin’in peşine takıldı.

 

Wang Lin su kabağının üzerine çıktı ve yaşlı adamın yanı sıra gökyüzünde kayboldu.

 

Su kabağının hızı çok yüksekti. Hatta Wang Lin’in Yeryüzü Kaçış Tekniği’nden bile daha yüksekti. Yavaşça Xuan Wu ve Hou Fen’in sınırlarının görüşlerini girdiğini görebiliyorlardı.

 

Yol boyunca, ikili birbirine tek kelime etmemişti. Wang Lin kıyafetlerinin içindeki boyutsal çantayı hissedebiliyordu, lakin içinde ne var kontrol etmiyor ve incelemek için ilahi hissini kullanmıyordu.

 

Sonuçta, yaşlı adam sağındaydı. Olağandışı hareketler yaparsa, daha çok sorun olur gibi duruyordu.

 

Su kabağının Xuan Wu ve Hou Fen’in sınırlarına ulaşması çok sürmedi. Bir gün sonra, Şeytanlar Denizi’nin sınırlarına vardılar. Şeytanlar Denizi tamamen kalın dönen sis katmanlarıyla kaplıydı. Kişi bazen ruh yaratıklarının siste belirip kaybolduğunu görebiliyordu.

 

Şeytanlar Denizi’nin dışında, yaşlı adam su kabağına vurarak, küçülmesini sağladı. Su kabağı eline düştü. Wang Lin su kabağından atladı ve yere indi. Yaşlı adam su kabağını kaldırırken konuşmaya başladı, ‘’Burada bir kişi için daha birkaç gün bekleyeceğiz. O kişi buraya gelince, üçümüz birlikte gideceğiz.”

 

Bununla birlikte, lotus pozisyonunda oturdu ve gözlerini kapattı.

 

Wang Lin Şeytanlar Denizi’ne bakıyordu. Önündeki si katmanı dönüyor ve soğuk enerji dalgaları yolluyordu. Meditasyon yapmak için oturmadan önce genç adam biraz düşündü.

 

Çok zaman geçmemişti ki, Wang Lin ansızın gözlerini açtı. Şeytanlar Denizi’nin üzerinde gizemli bir sahne gerçekleşiyordu. Sekiz mor ışık huzmesi aniden ince havada belirdi. Toplam sekiz ışık huzmesi oluşturan her bir ışık huzmesi yoğunlaşarak tahta bir sütun halini aldı. Sütunlar dairesel bir formasyon oluşturmak için kesiştiler. Onlardan gelen ruhsal enerji dalgaları o kadar güçlüydü ki bütün sisi geriye iterek,  aşağıda bir girdap oluşturuyordu.

 

Sekiz tahta sütunun üzerine birçok garip sembol ve resim oyularak, son derece şaşırtıcı görünmelerine neden olunmuştu. Birbirine bağlı ışık huzmeleri sekiz tahta sütunun içinde halkalar oluşturuyordu. Yakından bakıldığında, toplamda 49 halka olduğu görülüyordu.

 

Yaşlı adam gözlerini açarak, homurdandı ve söylendi, ‘’Bu Ceset Tarikatı’nın özel bir ışınlanma formasyonu. O ucubelerin buraya gelecek cesareti nereden bulduğunu merak ediyorum.’’

 

Wang Lin Ceset Tarikatı’na oldukça aşinaydı. Hatta bu formasyon bile tanıdık görünüyordu. Daha önceler Zhao’da gördüğü formasyonun aynısıydı, sadece birkaç kat daha büyüktü.

 

O anda, ışık halkalarının 49’u da parlayana kadar birer birer parlamaya başladılar. 30’u aşkın karanlık figür belirdi. Ruhsal enerjileri biraz dengesiz olsa da, hepsinin gözleri hayalet vari bir ışık barındırıyordu. 5 Kadim Ruh aşamasına ulaşmış figürle birlikte, her biri en azından geç aşama Merkez Oluşturma’daydı.

 

Kadim Ruh aşamasındaki beş figür dışında, herkesin arkasında siyah bir tabut vardı.

 

Zhao Chuanliang beş Kadim Ruh gelişimcisinin arasındaydı. Bakışları Wang Lin’e kaymadan önce bir süre yaşlı adamda duraklarken formasyonun merkezinde duruyordu.

 

Eliyle uzanmadan önce biraz tereddüt etti. Eli Wang Lin’e doğru uzanan devasa, siyah bir duman bulutuna dönüştü.

 

Wang Lin alayla sırıttı. Kaçınmak yerine, sanki hiçbir şey yaşanmıyormuş gibi durduğu yerde oturmaya devam etti. Siyah duman genç adama yaklaşırken, dumandan soğuk havanın geldiğini hissedebiliyordu. Duman tam Wang Lin’e dokunmak üzereyken, yaşlı adamın yüzü karanlıklaştı ve sağ elini salladı. Siyah duman arkasında bir iz bırakmadan kayboldu.

 

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44301 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr