Bölüm 147: Merkez Oluşturma (4)

avatar
4047 24

Xian Ni - Bölüm 147: Merkez Oluşturma (4)


 

Çevirmen: Zawoske

Editör: Mehmet Uyar

 

Siyah sisle kaplı başka bir figür söylendi, ‘’Sen, lanet olası!’’ Bir el Wei San’ı tokatlamak için uzandı.

 

Wei San’ın yüzü anında solgunlaştı ve diz çöktü. Gevezelik etmeye başladı, ‘’Öğrencinizin…öğrencinizin dediği her şey doğrudur. Gelişim seviyesini yanlış etmem dışında, öğrenciniz…’’ Korku yüzünden abuk subuk konuşuyordu.

 

Savaşan Şeytan Tarikatı’nın diğer öğrencilerinden hiçbiri bir ifade sergilemedi. Hatta birkaçı bu perişanlığını izlerken mutlu hissediyordu. Bunu görmek Wei San’ın içinin daha da soğuklaşmasına neden oldu. Elin yaklaştığını gördü, ardından aniden bir şey hatırladı ve bağırdı, ‘’Ben…ben şimdi hatırladım. Çalışana Hazine Rafine Etme Köşkü’nde 5.derece veya daha yüksek bir hap fırını var mı diye sormuştu!’’

 

Gerçekte, Wei San bu sözleri açıkça duymamıştı, ancak bu gergin durumdayken, bir şeyler uydurmaya başlamıştı. Konuşurken, kendisi bile bu kişinin gerçekten bir hap fırını aldığına inanmaya başlamıştı.

 

El aniden durdu. Boğuk ses söylendi, ‘’Hap fırını? Wei San, bana yalan söylemenin getirilerini biliyor musun?’’

 

Wei San dişlerini sıktı ve yanıtladı, ‘’Öğrenciniz hayatı üzerine bahse girer.’’ İçten içe acı acı gülümsemesine engel olamadı. Eğer şimdi söz vermeseydi, o zaman anında ölürdü, bu yüzden riske girebilirdi. Her türlü ölecekti, lakin eğer haklıysa, o zaman hayatta kalırdı.

 

Hala tek kelime etmemiş olan üçüncü üstat sonunda konuşmaya başladı, ‘’Doğru veya yalan söylüyor olması bir şeyi değiştirmez. Hadi gidelim ve kendimiz görelim.’’

 

Bu sözler söylendiği anda, üçü daha fazla tereddüt etmemiş ve Wang Lin’in peşine takılmıştı. Diğer öğrenciler de hızlıca takip etti. Wei San alnındaki teri sildi ve gizlice küfretti, ancak yine de peşlerine takıldı.

 

Savaşan Şeytan Tarikatı’ndan NAn Dou şehrine gelen üç üstadın diğer üç tarikatın üstatlarıyla çok önemli bir toplantısı vardı, bu yüzden verilen emirler onları etkilemiyordu. Şimdi toplantı bittiğine göre, onları kimse durduramazdı, hele de Savaşan Şeytan Tarikatı’nın üyelerinden büyük bir grubun toplandığı düşünülünce.

 

Wang Lin’e gelince, bir süreliğine birisi nişanını kontrol etmek için durdurmuştu. Bu son derece yavaş hareket etmesine neden olmuştu, bu gerçeğe arkasındaki figürlerin takip etmeye başladığı da eklenince, her şeyiyle atılmaya karar vermişti.

 

Çok geçmeden, kapıya vardı ve şehrin dışına fırladı. Kısa süre sonra, Savaşan Şeytan Tarikatı üyeleri de kapıyı geçti. Onlar ayrıldıktan sonra, üç büyük tarikatın öğrencileri Nan Dou şehrinin kapısında belirdiler. Birkaç Merkez Oluşturma gelişimcisi önderlik ediyordu.

 

Savaşan Şeytan Tarikatı şehrin içinde bir kavga başlatırsa onları kovmak için emirler almışlardı, ancak şehirden ayrılırlarsa, onları durdurmayacaklar veya yardım etmeyeceklerdi.

 

Wang Lin Nan Dou Şehri’nden ayrıldıktan sonra, Yeryüzü Kaçış Tekniği’ni kullanarak hızlıca yeraltına girdi ve çabucak kaçtı.

 

Üç Merkez Oluşturma gelişimcisi şaşırdı. Aralarından birisi elini salladı ve antik bir ayna avucunda belirdi. Bir ağız dolusu ruhsal enerji tükürdü ve antik aynaya yönlendirdi. Antik ayna ışıldadı ve gökkuşağı renkli bir ışık aynadan yükseldi. Işık zemini işaret ederek Wang Lin’in gittiği yere yöneldi ve çabucak öne atıldı.

 

Üçlü alayla gülümsedi ve ışığı takip etmeye başladı.

 

Savaşan Şeytan Tarikatı’nın öğrencileri heyecanlıydı. Üstatlarla bir avı yakalamak son derece heyecanlanmalarını sağlamıştı.

 

Wang Lin hafifçe kaşlarını çattı ve Wei San’da bıraktığı ilahi hissi patlatırken alayla sırıttı.

 

Savaşan Şeytan Tarikatı’nın üyelerinin grubundaki Wei San, aniden acınası bir çığlık atarak, kan kustu ve uçan kılıcından düştü. Dost öğrencilerinin ifadeleri çabucak değişti.

 

Wang Lin yavaşlamadı. İlahi hissini yaydı ve bir kişinin üzerine odaklandı. Bir kere daha, Savaşan Şeytan Tarikatı’nın başka bir öğrencisi acınası bir çığlık attı ve aşağı düştü.

 

Sonuç olarak, Savaşan Şeytan Tarikatı’nın bütün öğrencileri takip etmeye cesaret edemeyerek durdu. Sadece üç Merkez Oluşturma gelişimcisi umursamadı. Wang Lin’i takip etmeye devam ediyorlardı.

 

Üçlüden biri elini salladı ve devasa, siyah bir damga belirdi. Figürün etrafında bir daire çizdi, ardından soğukça gülümseyen figür, elini salladı. Siyah damga yere çarptı.

 

Damga yere çarptığı anda, Wang Lin hızlıca döndü ve kaçındı. Gelişimcinin gülümsemesi daha da soğuklaştı. Mührü kontrol ederek zemine vurmaya devam etti. Ardından bir figür yeraltından yükseldi. Üçlüye soğukça baktıktan sonra, Wang Lin hızlıca uçmaya başladı.

 

Antik aynayla duran figür bağırdı, ‘’Hazine Rafine Etme Köşkü’nden aldığı hazineyi ver, yoksa ölürsün!’’

 

Tam bu sözleri söylediği esnada, bir uçan kılıç ona doğru fırlarken gözleri önünde parlak bir ışık belirdi. Bedenini biraz hareket ettirmek için zorlarken dehşete düşmüştü. Uçan kılıç göğsünü delip geçti ve öte taraftan çıktı. Figür bir ağız dolusu kan kusmasına engel olamadı.

 

‘’Ne tür bir uçan kılıç bu?’’ Yüzü solgundu ve geçmek bilmeyen bir korkuyla kaplıydı. Eğer yeterince hızlı hareket etmemiş olsaydı, ölmüş olurdu.

 

Wang Lin gizlice iç çekti ve elini salladı. Kristal kılıç elinde yeniden belirdi.

 

Diğer Merkez Oluşturma gelişimcileri şoke oldu. Sonunda Wang Lin’e bakmadan önce birkaç defansif formasyon çıkardılar.

 

‘’Defolun!’’ Wang Lin’in gözleri soğuktu. Bağırdığı gibi, ilerlemeye devam etti.

 

Üçlü birbirlerine baktılar, ardından Wang Lin’in etrafındaki uçan kılıca baktılar. Bu uçan kılıç oldukça nadirdi. Az gözlülük üçlünün gözlerinde belirdi ve Wang Lin’i takip etmeye devam ettiler.

 

Yaralanmış gelişimci sonunda biraz rahatlamadan önce birkaç defansif hazine çıkardı. Ardından kendisini iyileştirmek için haplar çıkardı. Nihayetinde, birkaç hapı ezdi ve yaranın üzerine serpti.

 

Sonrasında biraz tereddüt etti ve bir yeşim çıkardı. Alnına yerleştirdi ve sonrasında da fırlattı. Birkaç nefeslik zamanda, yeşim kayboldu.

 

Wang Lin ilahi hissini yaydı ve üçlünün hala peşinde olduğunu fark etti. Alayla gülümsemeden edemedi. Üçlü, hazinesini çalmak için onu öldürmek istiyor olmalıydı. Wang Lin için, üç Merkez Oluşturma gelişimcisi tarafından kovalanmak çok da bir şey değildi. Eğer sadece bir tane olsaydı, savaşabilirdi; ancak, üç kişiydiler. Hepsi erken aşama Merkez Oluşturma’da olsa da, üçü bir aradayken küçümseyemezdi.

 

Ne var ki, çekirdeğini başarıyla oluşturduğunda, üçünü öldürmek karınca ezmek kadar kolay olacaktı.

 

Üç Merkez Oluşturma gelişimcisinin takibi altında, Wang Lin bütün gün boyunca ilerledi. Bu sırada, üçlü çeşitli hazinelere kullanarak, Wang Lin’in yavaşlamasına sebebiyet veriler. Kristal kılıçla yapılan ilk sinsi saldırıdan sonra, üçlü ihtiyatlı davranmaya başlamıştı, bu yüzden sonraki saldırılar o kadar etkili değildi.

 

Wang Lin’in bakışları daha da soğuklaştı. İlahi hissi üçlüye odaklandı ve Ji Alemi’nin kırmızı yıldırımı fırladı. Üç Merkez Oluşturma gelişimcisi kafalarına çekişle vurulmuş gibi hissetmeden önce, kırmızı bir ışığın parladığını fark etti. Ağızlarından ve burunlarından kan geldi, biraz tökezledikten sonra, daha önce hiç tatmadıkları bir dehşet hissini tattılar ve bu dehşet yüzlerine yansıdı.

 

Zaten yaralanmış olan gelişimci bir ağız dolusu daha kan kustu. Gözleri kan çanağına dönmüştü ve acıyla kaplıydı. Eğer yanındaki birisi yakalamasaydı, uçan kılıcından düşecekti.

 

Derin bir nefes alarak, ilahi hissini sakinleştirdi, ardından diğer ikiliye seslendi, ‘’Sıradan bir Temel Oluşturma gelişimcisi değil. Merkez Oluşturma aşamasına sadece yarım adım uzakta olan birisi olmalı.’’

 

‘’Onu öldürmeliyiz. Eğer başarıyla çekirdeğini oluşturmasına izin verirsek, o zaman bu tekniğiyle, üçümüz de kesinlikle ölecektir!’’

 

‘’Çoktan tarikat liderini bilgilendirdim. Yakında geri dönecektir.’’

 

Wang Lin kaşları çatıldı. Normalde, Ji Alemi Merkez Oluşturma gelişimcileri üzerinde etkisizdi, ancak şu anki gelişim seviyesi sayesinde etkili olmuştu. Tamamlanmış Yeraltı Yükseliş Metoduyla ve oluşturduğu model çekirdekle, Merkez Oluşturma gelişimcilerini öldüremese de yaralayabilirdi.

 

Yaralar cidden ağır görünse de, Merkez Oluşturma gelişimcilerinin yenilenmek için sadece biraz dinlenmesi gerekiyordu.

 

Eğer tek kişi olsaydı, o zaman tüm gücünü kullanarak, şeytanın yardımıyla da, kazanırdı, lakin peşinde üç kişi vardı, yani şu anda sadece kaçabilirdi.

 

Wang Lin ilerlerken gizlice iç çekti.

 

Sekiz saat sonra, gece çöktü. Ji Alemi’ni birkaç kez kullanmıştı, ancak onları sadece yavaşlatabilmişti.  Ji Alemini yaydı, ardından aniden durdu. İki gündür ve bir gecedir onu takip eden düşmanlarına bakmak için döndü.

 

Üç figür de son derece yorulmuştu, ancak takip etmeyi kesemezlerdi. Eğer Wang Lin’in kaçmasına izin verirlerse, ve genç adam Merkez Oluşturma aşamasına ulaşırsa, üçü kesinlikle ölürdü. Wang Lin birdenbire durduğunu görünce, üçlünün kafası karıştı.

 

Tam o anda, Wang Lin sanki göklere karşı savaşacakmış gibi elini havaya kaldırdı.  Bakışları daha da soğuklaştı ve saçı rüzgarla birlikte uçuştu.

 

Ayaklarının altındaki kristal kılıç soğuk bir aura yaydı.

 

Çok geçmeden, sağ elinde bir mavi alev kütlesi belirdi. Alev belirdiği anda, bölgenin çevresindeki hava çabucak soğuklaştı. Bu mavi alev Wang Lin’in Ji Alemi’nin yanı sıra diğer kozuydu. Ji Alemi’ni çoktan kullandığından beri, bu mavi alevini kullanmak istemiyordu. On dördüncü vadide, bu mavi alevin yeniden kullanılabilen bir şey olmadığını keşfetmişti. Her kullanışında, azalıyordu. Ne var ki, üçü onu takip etmeyi kesmediğine göre, kullanmaktan başka şansı yoktu.

 

Mavi alev belirdiği anda, üç Merkez Oluşturma gelişimcisinin ifadesi büyük ölçüde değişti. Bir şey yapamadan, Wang Lin elini salladı ve mavi alev yavaşça onlara uçmaya başladı.

 

Çok yavaş görünse de, aşırı hızlıydı. Haşin rüzgar dondu ve üçlüye doğru çarptı.

 

Üç figür tereddüt etmeden ayrıldı. Ancak, mavi alevin hızı çabucak birkaç kat arttı ve birçok kez yaralanmış figüre çarptı. Göz açıp kapayıncaya kadar, bedeninden mavi bir ışık yayıldı ve kayboldu. Çığlık atacak zamanı bile olmamıştı.

 

Mavi alev biraz zayıfladı ve hızlıca sıradaki hedefe doğru ilerledi. Ancak, tam o anda, gök gürültüsü vari bir kükreme mesafeden geldi. Wang Lin o yöne doğru hızlıca uçan 7-8 ışık huzmesi fırlattı.

 

Wang Lin’in ifadesi değişti. Sağ eliyle uzandı ve kaçmadan önce kalan mavi alevi geri aldı. Bu sefer, ruhsal enerjisinin %120’sini kullanmaya ve hayatı için kaçmaya başladı.

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43988 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr