Bölüm 136: Orta Yaşlı Bilge

avatar
4582 27

Xian Ni - Bölüm 136: Orta Yaşlı Bilge


 

 

 

Qing Xuan konuşmayı bitirdiği anda, uçan kılıcının üzerindeki bir kadının ifadesi, ansızın karardı ve ‘’Mai Liang’’ sözlerini duyduktan sonra hoşnutsuz bir hal aldı. Dişlerini sıkarak, durdu ve arkasına döndü. Bu kadın oldukça güzeldi, lakin gelirken ifadesi aşırı çirkindi.

 

Bu kadın Mai Liang’ın dış savaş alanında bile aklından çıkaramadığı, küçük öğrenci kardeşi Xu Si idi.

 

Qing Xuan’ı selamladı, ardından çirkin bir ifadeyle Wang Lin’e baktı ve soğuk gözleriyle söylendi, ‘’Bu şeytanın dölü nereden geldi? Savaş Tanrısı Tarikatı’nın bir öğrencisiymiş gibi numara yapmaya cesaret mi ediyorsun? Kardeş Qing Xuan, lütfen bu kişiyi öldürmem için bana yardım edin.’’ Bununla birlikte, boyutsal çantasını hafifçe tokatladı ve elinde 5 santimlik bir siyah yağmur iğnesi belirdi. Güzel kadın nazikçe bileğini hareket ettirdi ve yağmur iğnesi vahşice Wang Lin’e saldırdı.

 

İğneden gri ışık iplikleri yayılarak, bir iğne sağanağı oluşturdu. İğne sağanağı gökyüzünü kapladı, ardından Wang Lin’in üzerine yağmaya başladı.

 

Qing Xuan afalladı. Olanlara karışmak yerine, birkaç adım geri çekildi. Tek kelime etmeden Wang Lin’e soğukça bakmaya başladı. 

 

Wang Lin’in ifadesi içinden alayla gülümserken sakindi. Genç adam elini uzatarak, çekim gücü tekniğiyle devasa bir el oluşturdu, ve kolayca bütün iğneleri yakaladı. İçlerindeki ilahi hissi sildi, ardından kayıtsızca iğneleri boyutsal çantasına yerleştirdi. 

 

Genç kadının güzel yüzü, dudaklarının kenarından kan sızarken aniden solgunlaştı. Bedeni titredi, ve ayaklarının altındaki uçan kılıç parlaklığını kaybetti. Wang Lin’e inanamayarak bakıyordu. Anılarına göre, Mai Liang’ın bu tür bir güç sergilemesi mümkün değildi. Büyülü hazinesini durdurmasından bahsetmeyi geç, ayrıca içindeki ilahi hissini de bu kadar kayıtsızca silebilmişti. Bunu düşünürken, içinde bir hengame koptu.

 

Tam o anda, gelişimci ordusunun ortasından üç kılıç ışığı yükseldi. Vardıklarında, üç genç adam ortaya çıktı. Aralarından birisi, Yang Xiong idi.

 

Güzel kadına bir kez baktı, ardından Qing Xuan’a döndü ve söylendi, ‘’Sizi uğraştırdığımız için özür dileriz kardeş Qing Xuan. Küçük öğrenci kardeşim gerçekten Savaş Tanrısı Tapınağı’nın bir öğrencisidir. Küçük öğrenci kardeşime rehberlik ettiğiniz için teşekkür ederim.’’

 

Qing Xuan üçlüye anlamlı bir bakış attı. Kafasını iki yana sallarken kıkırdadı ve mekandan ayrıldı. Biraz uzaklaştıktan sonra, arkasını döndü ve Yang Xiong’un Mai Liang’a karşı son derece saygılı olduğunu fark etti. Bu onu afallattı. Biraz düşündükten sonra da, yönünü değiştirdi ve He Tu Tarikatı’na doğru ilerledi.

 

Yang Xiong etrafındaki herkesi görmezden gelerek Wang Lin’e fısıldadı, ‘‘Usta, ata Feng Luan’ı tanıyor musunuz? Kendisi beş renkli anka arabasında. Sizi ona götürmemi emretti.’’

 

Wang Lin durmaksızın hareket eden gelişimci ordusuna bakmak için kafasını kaldırdı. Merkezde, beş renkli anka arabası duruyordu, ve üzerinde balo elbisesi giyen aşırı güzel bir kadın oturuyordu. Wang Lin’in bakışlarını fark etmiş gibi görünen kadın, genç adama göz attı.

 

Wang Lin’in ifadesi, neler döndüğünü anlarken sakindi. Bu ata Feng Luan Zhou Zihong’un Ruh Kanı Özünü istemeye gelen orta yaşlı kadından başkası değildi. Biraz düşündükten sonra, Yang Xiong’la güzel kadına doğru ilerlemeye başladı. Xu Si’yi geçtiğinde, kadına vahşi bir bakış fırlattı ve sessizce ilahi hissinden bir parçayı üzerine yerleştirdi.

 

Bu ilahi his bir ay sonra aktif olacaktı ve ardından bu kız ölecekti. Zhao’daki olayları tecrübe ettikten sonra, Wang Lin ona karşı kötü niyeti olan herkesi, ister kadın olsun ister erkek, yok etmeye karar vermişti. Yılanın başını küçükken ezeceksin. İlk Xu Si saldırdığına göre, o zaman genç adamı acımasız olduğu için suçlayamazdı.

 

Yang Xiong yolu gösterdiği sırada, fısıldadı, ‘’Lin Tao haritanın bir kopyasını yaptığında, ata Feng Luan tarafından yakalandı, yani harita şu anda atanın ellerinde. Ayrıca Lin Tao cezalandırıldı. Eğer göç olmasaydı, on yıl boyunca kilitli kalırdı.’’

 

Wang Lin’in ifadesi normaldi, lakin Yang Xiong’u beş renkli anka arabasına doğru takip ederken daha da dikkatli bir tavır takınmıştı. Yang Xiong arabanın yanına vardıktan sonra durdu, ancak Wang Lin durmayarak, ata Feng Luan’ın önüne geldi. Ellerini birleştirip, saygıyla konuşmaya başladı, ‘’Wang Lin kıdemliyi selamlar.’’

 

Kadın bakışlarını savaştan çekti ve Wang Lin’e baktı. Nazikçe sordu, ‘’Wang Lin gerçek adın mı?’’

 

Wang Lin hafifçe onayladı. Wang Lin ismi açıkça aşırı yaygındı, yani gizlemesine gerek yoktu. Yalan söyleseydi ve karşısındaki kadın ismi konusunda yalan söylediğini keşfetseydi, o zaman kötü olurdu.

 

Güzel kadın ilerleyen gelişimci ordusuna bakmaya başladı. Konuşmadan önce, biraz düşündü, ‘’Şu anda, Hou Fen ülkesi tehlikede. Xuan Wu’ya vardığımızda, bir tane daha büyük savaş patlak verecek. Bu yüzden, bu konuyu unutabiliriz, yani endişelenme. Eğer birisi seninle uğraşırsa, seni koruyabilirim, ancak sadece bir kere. Sana yardım ettikten sonra, o zaman sana borcumu ödemiş olacağım.’’

 

Tam Feng Luan konuşmayı bitirmişti ki, gökyüzü aniden karardı. Uzaktaki savaş alanında, on büyük volkan yeri parçaladı ve on Kadim Ruh gelişimcisini kenara savurdu. Bütün ateş yaratıkları dağılmıştı, lakin birkaçı hasar almış ve hamura dönüşmüştü.

 

Bu şansı kullanarak, gelişimci ordusu açıklığa atıldı ve Wang Lin’i takip eden 20,000’i aşkın ateş yaratığı ordusunun savunmasını kırdı.

 

Uçan kılıçlar boşluğa doğru birer birer atıldı. Boşluk bir kere açılınca, gelişimcilerin zaferi çoktan kesinleşmişti. Sonuçta, hedefleri ateş yaratıklarını ok etmek değildi, kaçmaktı.

 

Feng Luan savaş alanına baktı. Anka arabası birdenbire ileri atıldı ve kırılan savunmayı aştı.

 

16 devasa ateş yaratığı Kadim Ruh gelişimcileri tarafından engelleniyordu. Tekrar tekrar kükreseler de, nihayetinde durmuşlar ve kaçan gelişimci ordusuna soğukça bakmaya başlamışlardı. Ardından ellerini garip bir dalga içinde birleştirdiler ve daha önce olduğu gibi kükremeye başladılar.

 

Çok geçmeden, kırmızı çizgiler alınlarından yükselerek ateş halkasını oluşturdu. Ateş halkası belirdiğinde, 16 devasa ateş yaratığı sadakatlerini sergilediler ve üzgünce sızlandılar.

 

Koyu kırmızı enerji patlamaları ateş halkasına girerken bedenleri hızla küçüldü.

 

Bu süreç bir saatten fazla devam etti. Bazı gelişimciler değişimi fark etmiş ve durdurmak için gelmişlerdi, lakin yaklaştıklarında, yıkıcı bir enerji tarafından toza dönüştürülmüşlerdi. Bunu gördükten sonra, kimse çok yaklaşmaya cesaret edemedi.

 

Bir saat daha geçtikten sonra, 16 devasa yaratığın bedenleri dağıldı. Hepsi ateş halkasıyla bütünleşmişti. Halka hiç büyümemişti, lakin rengi şimdi koyu kırmızıydı. Nihayetinde, sessizce küçük kırmızı noktalar şeklinde parçalandı ve kayboldu.

 

O anda, Hou Fen’deki bütün ateş yaratıkları hareket etmeyi kesti ve diz çökerek, aynı anda üzgün sesler çıkarmaya başladılar. Aniden, ateş yaratıklarından birisi yere düştü ve seğirmeye başladı. Eğer yakından bakılsaydı, alnındaki kırmızı ışık noktası görülürdü. Bedeni hızlıca genişledi ve bir saatten kısa sürede, 3 metre uzunluğuna erişti.

 

Çok geçmeden, birer birer ateş yaratıkları kırmızı noktaya temas etmiş ve bedenleri hızla büyümüştü. 2 saatten kısa süre içinde, Hou Fen’deki bütün ateş yaratıkları bir değişim geçirmiş gibi görünüyordu. Ayrıca güçleri de on kat artmıştı.

 

Değişen yaratıklar uçmaya başladı ve gelişimci ordusunu takip etmeye koyuldular. Daha da fazla değişen yaratık takibe katıldıkça, ortaya çıkan sahne daha da korkutucu bir hal alıyordu. 

 

Gelişimci ordusuna gelirsek, on Kadim Ruh gelişimcisi savaştan dönmüştü, dördü Savaş Tanrısı Tapınağı’nın grubuna ilerledi. Yaşlı adamlardan birisi soluk ifadesiyle arabayı süzdü ve bakışları Wang Lin’e kilitlendi. Soğuk sesiyle söylendi, ‘’Ateş yaratıklarını buraya çeken velet bu mu?’’

 

Wang Lin yaşlı adama soğuk bakışlarıyla dik dik bakıp onayladı.

 

Yaşlı adam soğukça homurdandı, ardından devasa eli Wang Lin’e doğru uzandı. Feng Luan’ın yüzü, beş renkli anka arabasını fiskelerken hafifçe karardı. Beş renkli bir anka belirdi ve bir çığlık attı. Anka kanatlarını çırptığı gibi, beş renkli ışık yayıldı.

 

Yaşlı adam elini geri çekti. Kadına bakarak, öfkeyle bağırdı, ‘’Feng Luan, ne yapıyorsun? Bu velet sadece Savaş Tanrısı Tapınağı’ndan bir öğrencinin bedenini ele geçirmekle kalmadı, ayrıca ateş yaratıklarını da buraya çekti. Hou Fen’den 1000’i aşkın öğrencinin bu savaşta olduğunu biliyorsun!’’

 

Feng Luan kesin olduğunu belli eden bir bakış attı ve katı bir şekilde söylendi, ‘’Burada olduğum sürece, onu öldüremezsin.’’

 

Zhou Jin Feng Luan’a karanlık bir ifadeyle baktı. Biraz düşündü, ardından karşılık verdi, ‘’Bu kişi Mai Liang değil, yani Savaş Tanrısı Tapınağı’nın bir öğrencisi değil. Onu öldüremesem de, burada kalamaz.’’

 

Feng Luan Wang Lin’e döndü ve sordu, ‘’Wang Lin, benim onursal öğrencim olmayı istiyor musun?’’

 

Wang Lin hızlıca teşekkür etti ve kafasını salladı.

 

Zhou Jin’in gözleri kısıldı ve soğuklaştı. Feng Luan’ın gelişim seviyesi onunla aynıydı, erken aşama Kadim Ruh, lakin bu kadının ölümsüz eşi, Yang Sen, orta aşama Kadim Ruh idi. Böyle küçük bir şey için iki Kadim Ruh’u sinirlendirmek gerçekten gerek yoktu. Zhou Jin homurdandı, ‘’Küçük öğrenci kardeşim Feng Luan bu kişiyi almaya istekli olduğuna göre, o zaman doğal olarak bu konuyu daha fazla uzatmayacağım. Bu kişinin kimliğini bir kenara koyarsak, orta aşama Temel Oluşturma gelişim seviyesiyle, daha fazla savaş olduğu düşünülürse, güvenliğini sağlamak zor olacaktır.’’

 

Bununla birlikte, kollarını salladı ve ayrıldı.

 

Geri kalan üç Kadim Ruh’tan, sadece birisi Feng Luan’a doğru uçtu. Diğer ikisi çarpıkça gülümsedi ve dağıldı. Feng Luan’a doğru uçan kişi orta yaşlı bir bilgeye benziyordu.  Bu kişi orta aşama Kadim Ruh seviyesinde olan ve Zhou Jin’in ödünü koparan Yang Sen’den başkası değildi.

 

Wang Lin’e bakarak kaşlarını çattı. Ardından iç çekti ve Feng Luan’a bakarak söyledi, ‘’Küçük kız kardeş Luan…neden böyle bir şey yaptın?’’

 

Feng Luan orta yaşlı bilgeye soğukça bakarak söylendi, ‘’Eğer o olmasaydı, Hong Er dış savaş alanında ölürdü. Eğer sen teşvik etmeseydin, nasıl olur da Hong Er öyle tehlikeli bir yere gidebilirdi?’’

 

Orta yaşlı bilge Wang Lin’e döndü ve eğilerek selam verdi. Geri doğrulduktan sonra, bir yeşim parçası çıkardı ve eliyle üzerine hızla vurdu. Yeşimi Wang Lin’e fırlattı ve söylendi, ‘’Bu yeşim gençken yaptığım bir Kadim Ruh seviye hazine. İçinden ilahi hissimi az önce sildim. Bağladıktan sonra, gelen savaşlarda kendini koruyabileceksin.’’

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44263 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr